Tweet |
Allah'ın bu açık yardım ve zaferi ile Hz. Mehdi (a.f) galip bir şekilde kutsal Kudüs'e girecektir.
Yahudilerin ve onlara hamilik eden orduların, o Hazretin kudretli elleriyle beklenmedik mağlubiyetini gören Hristiyan Batılıların ise öfkesi daha da şiddetlenecek ve hızlı bir şekilde İmam'a (a.f) ve Müslümanlara karşı savaş ilan edecekler. Fakat beklenmedik bir olay onların planını altüst edecek:
Hz. İsa Mesih'in (a.s) gökyüzünden yeryüzüne inişi...
Zuhur asrının en büyük alametlerinden biri olan bu olay, bütün Müslüman ve Hristiyan halklarının sevincine neden olacaktır.
Elimize ulaşan hadislerden, İmam Mehdi (a.f) ile Batılılar arasında arabuluculuk yapıp taraflar arasında yedi yıllık barış anlaşmasının imzalanmasını sağlayacak şahsın Hz. İsa Mesih (a.s) olduğunu anlayabiliriz:
Sizinle Rum (Batılılar) arasında dört kez barış anlaşması imzalanacaktır ki, onların dördüncüsü Hirgal soyundan olan bir kişinin aracılığı ile gerçekleşecek ve yedi yıl devam edecektir.
Abdü'l-Kays kabilesinden olan Mestur b. Gaylan sordu: "Ey Resulullah! O günde insanların önderi kim olacak?" Buyurdu ki: Benim evlatlarımdan olan Mehdi. Zahirde kırk yaşlarında olacak. Yüzü parlak bir yıldız gibi ışık saçacak; sağ yanağında ben vardır; iki Katvanî aba giymiştir.[1] Benî İsrail'in büyük şahsiyetleri gibi bir heybet ve görünüme sahiptir. O, yerin hazinelerini çıkaracak ve şirke bulaşmış kentleri azat edecektir. [2]
Bazı rivayetlerde Batılıların iki, üç veya yedi yıldan sonra bu barış anlaşmasını iptal edecekleri naklediliyor. Hz. İsa'nın (a.s) Batılılar arasında yarattığı güçlü dalgadan büyük bir korkuya kapılmaları bunun sebebi olabilir. Çünkü Batılıların çoğu İslam'ı kabul edip İmam Mehdi'nin (a.f) taraftarları arasında yer alacaklar. Bu yüzden de Avrupalılar ani bir saldırıyla -bir milyona yakın askerle- Şam ve Filistin'e saldıracaklar: Onlar hileye başvuracak ve her biri on iki bin askerden oluşan seksen ordu ile size doğru harekete geçecekler. [3]
Bu büyük savaşta İsa Mesih (a.s) Hz. Mehdi'yi (a.f) savunma hususundaki konumunu açıkça ilan edecek ve Kudüs'te onun arkasında namaz kılacaktır. İmam'ın (a.f) Avrupalılarla yapacağı savaş, onun Süfyanî ve Kudüs'ün fethi için gerçekleştirdiği önceki savaş alanlarında, yani Filistin'deki Akka'dan Türkiye'deki Antakya'ya, Dimeşk'ten Kudüs'e ve Merc-i Dabık'a kadarki [4] bölgelerde vuku bulacak. Bu savaşta Batılılar çok ağır yenilgiye uğrayacak ve Müslümanlar büyük bir zafere ulaşacaklardır.
Bu savaşlardan sonra Avrupa'yı ve Hristiyan âlemini fethetmek için kapılar o Hazretin yüzüne açılacaktır.
Anlaşıldığı kadarıyla bu olaylar sonucu birçok Avrupa ülkesi halkları, Hz. Mehdi (a.f) ile Hz. İsa Mesih'e (a.s) muhalif olan hükümetlerine karşı ayaklanacak ve o ikisinin taraftarı olan hükümetler kuracaklar.
İmam'ın (a.f) eli ile Avrupa'nın fethedilmesinden; o ülkelerin ona tâbi olmasından ve oralardaki nüfusun çoğunluğunun İslam'ı kabul etmesinden sonra, Hz. İsa (a.s) vefat edecek.
Hz. Mehdi (a.f) de Müslümanlarla birlikte ona cenaze namazı kılacak. İmam (a.f) onun pak cesedini annesi Mukaddes Meryem'in (s.a) dokuduğu bezle kefenleyip, annesinin şerif mezarının yanında Kudüs'te veya bir başka rivayete göre Hz. Peygamber’in (s.a.a) mezarının yanında Medine'de defnedecektir.
Rivayetlere göre, halk önceden olduğu gibi onun hakkında ileri geri konuşmasınlar diye, İmam (a.f) ona kıldığı namazı ve defin törenini insanların gözleri önünde yapacaktır.
O Hazretin dünyayı fethetmesinden ve tüm devletlerin tek bir İslam hükümeti altında birleşmesinden sonra İmam (a.f) çeşitli alanlarda ilâhî hedeflerin gerçekleşmesi için belirli projeleri hayata geçirecektir. Maddî hayatta ciddi ilerlemeler kaydedilmesi; herkesin refah düzeyinin yükseltilmesi; ilim ve kültürün genişletilmesi; nihayet insanların din ve dünya ile alakalı bilgi seviyelerinin yükseltilmesi için çalışacaktır.
Bazı rivayetlerde buyuruluyor ki, o Hazretin insanların mevcut ilmine ekleyeceği ilimin miktarı 25'in 2'ye olan oranındadır. Yani eskiden insanların sahip olduğu ve 2 bölümden oluşan ilme diğer 25 kısım da eklenecek ve böylece ilim 27 bölüme yükselecektir. O Hazretin iktidarı döneminde insanlar diğer gök kürelerine gidebilecek; gayb âleminin bazı kapıları bizim yaşadığımız bu maddi âleme açılacak; “ilâhî ayet ve mucize olsun” diye cennet ehlinden birtakım insanlar yeryüzüne dönecekler; hatta bazı peygamberlerle İmamlar da yeryüzüne dönecek ve Allah'ın dilediği kadar orada hükümet edecekler.
Öyle anlaşılıyor ki, melun Deccal'ın hareketi ve onun işlediği bozgunculuğun sebebi, İmam Mehdi'nin (a.f) döneminde insanlık toplumunun ilmi, sapkınlık için kullanması ve refah içinde yaşaması olacaktır. Deccal, son derece gelişmiş göz bağlamacılık/illüzyonizm maharetini kullanarak, çoğunluğu kadınlar, genç kız ve erkeklerden oluşan taraftar ve takipçilerini aldatacaktır.
Buna göre dünyayı fesat saracak ve birçokları onun hilelerine inanacaktır. Ama Hz. Mehdi (a.f) Deccal'in hilelerini ifşa edecek; onun ve destekçilerinin hayatına son verecektir.
İmam Mehdi'nin (a.f) evrensel hareketi hakkındaki genel konular başlıca bunlardan ibarettir. Fakat bu olayların meydana geldiği dönemin en bariz özellikleri rivayetlerde şöyle beyan ediliyor:
Öncelikle İslam ümmeti bir fitneyle karşılaşacaktır. Rivayetlerde o, "en son ve en zor fitne" olarak tanımlanıyor. Bu fitne Hazreti Mehdi'nin (a.f) zuhuru ile ortadan kalkacaktır.
Burada dikkatimizi çeken bir husus var ve o da şudur ki: Söz konusu fitnenin genel özellikleri, Müslüman ülkelerle içinde bulunduğumuz asrın başlangıcında Müslümanların müttefiki olan doğu ülkeleri üzerindeki Batılıların sulta komplolarıyla tıpatıp uyuşmaktadır. Bu, öyle bir fitnedir ki, bütün İslam ülkelerini ve aile bireylerini kapsar:
(O dönemde) hiçbir ev ve hiçbir Müslüman o fitnenin şerrinden güvende olmaz. [5]
Açgözlü bir insan yağlı lokmaların ve çeşitli yemeklerin bulunduğu sofraya nasıl saldırıyorsa, kâfirler de Müslüman ülkelerine öyle saldırırlar:
O fitne ve bozgunculuk döneminde bir grup batıdan, bir grup da doğudan gelir ve benim ümmetimin kaderini eline alır. [6] Yani Müslüman ülkelerin yönetimini ele geçirip onlara hükümet ederler.
Bu fitne Şam'dan başlanacak. O yer ki, bizim katı düşmanlarımız kendi iğrenç ve sömürücü hâkimiyetlerini işte oradan başlatmış ve orayı medeniyetin beşiği olarak adlandırmışlar.
Neticede, rivayetlerde "Filistin fitnesi" adı ile ifade edilen bir fitneye dönüşecektir. O dönemdeki Şam'ın durumu, sürekli çalkantı hâlinde bulunan su tulumunun suyuna benzetilmiştir: Filistin fitnesi çıktığı zaman Şam bölgesi, su tulumu içindeki su gibi karışıklığa duçar olacaktır. Sonra o fitne sona erecek ama sayınız azalacak ve pişmanlık içinde olacaksınız. [7] Yani hem düşmanların ve hem de kendi elinizle o kadar öldürüleceksiniz ki sayınız azalacaktır.
Rivayetlerde Müslüman çocukların bu fitne ortamında büyüyüp gelişeceği; fitnecilerin kültüründen başka bir kültür tanımayacakları ve zalim hükümdarların küfür hükümleri esasına göre Müslümanları yönetecekleri; onları en ağır işkencelere tâbi tutacakları yer almaktadır.
Hadislere göre, bu fitneyi ilk oluşturanlar Rumlar (Batılılar) ile Türkler olacaktır. Zahiren hadislerde geçen Türklerden maksat Ruslardır.
Zuhur yılında büyük olaylar vuku bulduğunda, fitneciler kendi kuvvetlerini Filistin'in Ramla bölgesine, Türkiye-Suriye sahilinde yer alan Antakya'ya, Arabistan tarafındaki Suriye, Irak ve Türkiye sınırlarına yerleştirecektir.
Rum ve Türk (Batı ve Rusya) size karşı harekete geçtiklerinde, ayrıca kendileri de birbirleri ile çatışmaya girdiklerinde, dünya çapında savaş ve öldürmeler artacak, Türklerin taraftarları ilerleyerek Ceziretü'l-Arap'a, aşırı Batılılar ise Filistin'in Ramla bölgesine yerleşecekler. [8]
Bu hadislerin açıklamasına göre, İmam'ın (a.f) zuhuru doğudan başlayacaktır:
O'nun zuhuru doğu tarafından başlayacak. O zaman geldiğinde Süfyanî çıkacaktır. [9] Yani İmam'ın (a.f) zuhuruna, siyah bayrak sahipleri olarak bilinen Salman-ı Farisî'nin soyunun eliyle ortam oluşturulacaktır.
Bunların hareketi Kum kentinden olan bir kişinin önderliğiyle gerçekleşecek: Kum'dan olan bir adam insanları hidayete çağıracaktır. Bunun üzerine onun etrafına öyle insanlar toplanacak ki kalpleri çelik parçaları gibi sert ve sağlam olacak; fırtınalar ve tufanlar karşısında sarsılmaz; savaştan bıkıp usanmaz; korku ve vahşet nedir bilmezler. Sürekli Allah'a sığınıp, O'na tevekkül ederler. İyi ve hayırlı sonuç da takva ehlinindir. [10]
Onlar kıyam ettikten ve devrimlerini galibiyete erdirdikten sonra kendi düşmanlarından (süper güçlerden) kendi işlerine karışmamalarını isteyecekler. Fakat düşmanlar bu isteğe itina etmeyecekler:
Onlar haklarını arayacaklar, fakat onlara verilmeyecektir. Bir daha haklarını isteyecekler ama yine bir sonuca varmayacaklar. Bu durumu gördükleri zaman silahlarını kuşanıp mücadele ve savaş yolunu tutacaklar. Sonunda haklarını resmiyete tanıyacaklar. Fakat bu sefer bunlar kabul etmeyecek ve hareketin bayrağını sahibinizin (Hz. Mehdi'nin) eline teslim edinceye kadar kıyamlarını sürdürecekler. Onlardan öldürülenler şehittirler. [11]
-----------------
[1]- Katvanî aba, Kûfe yakınlarındaki Katvan bölgesinde bulunan beyaz bir abadır.
[2]- el-Mu'cem, c. 1, s. 338.
[3]- el-Buharî, c. 123.
[4]- Merc-i Dabık/Mercidabık: Halep'in kuzeyinde, Kilis'in güneyinde bir yerin adıdır.
[5]- el-Mu'cem, c. 1, s. 81.
[6]- el-Mu'cem, c. 1, s. 218.
[7]- İbn-i Hammâd Nüshası, s. 139.
[8]- el-Mu'cem, c. 1, s. 326.
[9]- el-Mu'cem, c. 5, s. 235.
[10]- Bihâru'l-Envâr, c. 60, s. 216.
[11]- el-Mu'cem, c. 3, s. 269.
gaziantep escort,mersin escort,gaziantep escort,seks hikayeleri
yatırımsız deneme bonusu deneme bonusu veren siteler 2024
tesettürlü escort ,fatih escort ,türbanlı escort ,travesti escort ,taksim escort ,beylikdüzü escort ,çapa escort