Bugun...



Hadis Anlama Kuralları - 1

"Sünnet" yani masumun davranışı, sözü ve onayı, Kur'an'ın eşdeğeri ve Allah'ın dinini anlamanın kaynaklarından biridir.

facebook-paylas
Tarih: 14-10-2024 16:41

Hadis Anlama Kuralları - 1

Bismillahirrahmanirrahim

 

Masum İmamların (a.s) yaşadığı dönemde yaşayan bazı kişiler sünnete doğrudan erişime sahipti; ancak diğerleri sünneti dolaylı olarak öğrenir. Hadisler ve rivayetler, masum imamların (a.s) sünnetini öğrenmemizin aracıdır.

Sonuç olarak, hadisleri derinlemesine inceleyerek ve araştırarak sünnete ulaşmaya çalışıyoruz. Şüphesiz bu önemli amaca ulaşmak için bazı bilgilere ihtiyacımız vardır. Bu bilgilerin ilk bölümü "Hadis Anlama Temelleri" olarak adlandırılabilir ve bunları bilmek hadisleri anlamak için gereklidir. [1]

 

Bu alandaki gerekli bilgilerin ikinci bölümü, bu yazıda ele alınacak olan hadis anlama kurallarıdır. [2]

 

Hadisi anlamaya yönelik girişim, araştırmacının hadisin rivayet kaynaklarında var olduğundan emin olmasıyla başlar; çünkü rivayet olarak yaygın olan birçok söz vardır ki bunların rivayet kaynaklarında hiçbir izi yoktur. Bir konunun rivayet formunda aktarılmasının onu rivayet olarak kabul etmek için yeterli olmadığına dikkat edilmelidir. Aksine rivayet kaynaklarına başvurarak rivayetin metnine ulaşılmalıdır.

 

Merhum Muizzi Dezfuli, "Fıkhu'l-Hadis" konularının öncülerinden biri olarak, bu noktaya dikkat etmeyi hadis anlamaya giriş için gerekliliklerden biri olarak belirterek şöyle diyor: "Bazen özel durumların incelenmesinden genel bir kural çıkarılır, referans gösterilir ve dillerde yaygınlaşır. Bu durumlarda, "Müsned veya Mürsel" bir haberle karıştırılmaması için araştırma yapılmalıdır. Bu durum fıkıhta birçok örneğe sahiptir. Bu örneklerden biri 'Akıllı kişilerin kendileri aleyhine ikrarı geçerlidir' cümlesidir ki rivayet kitaplarında bunun izi yoktur." [3]

 

Merhum Ayetullah Şehit Mutahhari, bu tür uydurma rivayetlerden birçoğunu tespit etmiştir. Bunlardan biri hakkında şöyle diyor: "Son zamanlarda Müminlerin Emiri'ne (a.s) şu ifade atfedilmiştir:

لا تُؤَدّبوا اولادَکم بِاَخلاقکم لانّهم خُلقوا لزمانٍ غیرَ زمانِکم

'Çocuklarınızı kendi ahlakınızla terbiye etmeyin; çünkü onlar sizin zamanınızdan başka bir zaman için yaratılmıştır.'

Burada iki konu vardır:

Biri, acaba bu cümleyi Ali (a.s) söylemiş midir? Yani bu sözün kaynağı nedir ve nereden gelmektedir?

İkinci konu ise, bu sözün söyleyeninin kim olduğunda acaba bu cümlenin doğru bir mefhumu var mı, yok mu? Ancak ilk kısım, bu cümle şimdiye kadar hiçbir kitapta Ali'den (a.s.) hadis olarak rivayet edilmemiştir. Nehcü'l-Belağa'da bu cümle yoktur, Kütüb-i Erbaa'da da yoktur, daha sonra yazılan ve hatta zayıf hadisleri de toplayan Bihar'ul-Envar gibi hadis kitaplarında da yoktur, son zamanlarda yaygınlaşmıştır; yani bu cümlenin Emirü'l-Müminin'den (a.s) olduğu meşhur olalı elli altmış yıldan fazla geçmemiştir. Hatta yüz yıl önce yazılan kitaplarda da yoktur. Ben birkaç yıl önce tesadüfen Nasih'ut-Tevarih'te Eflatun'un biyografisinde bu sözle karşılaştım ki Eflatun şöyle demiştir: Çocuklarınızı kendi ahlakınızla terbiye etmeyin; çünkü onlar başka bir zaman için yaratılmıştır." [4] [O devamında, bu sözün muhtemel anlamlarını açıklıyor.]

 

Açıktır ki, bir hadisin dini kaynaklarda bulunması onun kesin olarak söylendiğine dair güven oluşturmaz. Buna ulaşmak için hadisin senet ve içerik açısından incelenmesi gerekir ki bu başka bir tartışma konusudur. Bu aşamadan emin olunduktan sonra, hadisi anlama sırası gelir.

 

Öncelikle şu soruyu sormak faydalı görünüyor:

Hadisi anlamak için, Kur'an'ı anlamak için gerekli olanlar dışında özel kurallar var mıdır?

Cevap olarak şöyle denmelidir: Metin anlamayla ilgili bazı özellikler tüm metinler arasında ortaktır ve dini metinler de dahil olmak üzere hadis de bu konuda ortaktır; ancak hadis için ortaya çıkan ve hadis için özel bir hikâye yaratan özel koşullar, başka stratejilerin kullanılmasını gerekli kıldı. Elbette hadisle benzer bir hikâyeye sahip olan herhangi bir metin bu özelliklerde hadisle ortaktır. Sonuç olarak sunulacak kuralların bazıları Kur'an ve hadis arasında ortaktır; ancak bu kuralların bazılarının uygulanması hadise özgüdür.

 

Hadis Anlama Kuralları

Bahsedilen başlıktan kasıt, masum İmamların (a.s) sünnetini doğru bir şekilde anlayabilmemiz için hadis anlamada uyulması gereken genel kurallardır. Bu kurallar şunlardır:

1) Hadisin Düzeltilmiş Metnine Ulaşmak

Yazıda hata olasılığı açık bir gerçektir. Rivayet metinleri de bu durumdan muaf değildir. Açıktır ki, hadiste tek bir harfin bile yanlış kaydedilmesi hadisin anlaşılmasını bozacak, konuşmacının amacını anlamayı zorlaştıracak veya anlama yolunu saptıracaktır.

 

Merhum Muizzi, bunu hadisi anlamanın ilk adımı olarak tanıtıyor ve şöyle diyor: "Hadisi anlamadaki ilk nokta, haberin metnine dikkat etmektir; metnin doğru olup olmadığını, yazımda veya okumada bir hata olup olmadığını belirlemek için. Zira bazı yerlerde bunun meydana geldiği sabittir." [5]

 

Rivayet kitaplarının elden ele geçmesi, diğer nüshalardan kopya edilmesi, bazı yazıların karışması, bazılarının okunaksız olması, kitapların hadis bilgisine aşina olmayan kişiler tarafından kopyalanması ve diğer birçok faktör nedeniyle rivayet metinlerine hata girme oranı önemli ölçüde artmaktadır.

 

Bu tür durumlarda hata yapmama prensibi pek işe yaramaz. Çünkü bu prensip kasıtlı yapılan hatayı ortadan kaldırır; ancak bilinçsizce ortaya çıkan bu fenomeni engellemez. Ayrıca bazı büyüklerin de söylediği gibi: Bu nokta deneyimlenebilir bir şeydir. Kendimiz kalemi ele alıp tüm dikkatimizle bir sayfayı kopyalamaya çalışalım, sonra orijinaliyle karşılaştıralım ve meydana gelen değişiklikleri görelim. Ayrıca kopyalamanın doğruluğunu etkileyen imkanların ve yan unsurların bizim için öncekilerden çok daha fazla olduğunu unutmayalım.

 

Bu nedenle rivayeti anlama yolunu kolaylaştırmak için, elimizdeki metnin doğruluğundan emin olmalıyız. Amacı açıklamak için şu örneğe bakın: "Sefinetü'l-Bihar"da şu rivayetle karşılaşıyoruz: Tabersi dedi ki, İmam Bakır (a.s) şöyle buyurdu:

لم تُستشفَ النساءُ بمثلِ الرّطبِ اِنّ اللّهَ تعالی اطَعَمهُ مریم فی نفاسها

"Kadınlar için hurma kadar şifalı bir şey yoktur; çünkü Allah-u Teâlâ, doğum sırasında Meryem'e bu meyveyi yedirdi." [6]

Bu hadisin metnini anlamanın biraz zor olduğu görülüyor. Bu sorun bu rivayetin başka bir nakline başvurularak çözülecektir. Sefinet'ül-Bihar'ın alıntı yaptığı kaynakta şöyle geçmektedir:

لم تُستشفَ النفساءُ بمثلِ الرّطبِ

 "Lohusa kadınlar için hurma kadar şifalı bir şey yoktur." [7]

Açıktır ki, bu metnin anlaşılması kolaydır ve daha az yorum ve açıklamaya ihtiyaç duyacaktır.

 

Hadisin düzeltilmiş metnine ulaşmak birkaç yolla mümkündür:

1- İlgili rivayetin geçtiği kaynağın el yazması veya el yazması olmayan diğer nüshalarına başvurmak. Bu aşamada nüsha farklılıklarından [8] ve bazılarının tahrif edilmiş olmasından [9] gafil olunmamalıdır.

2- Bu hadisi nakletmiş olabilecek diğer kaynaklara başvurmak; nitekim biz "Vesailü'ş-Şia", "Deaimü'l-İslam" ve "Caferiyat" kitaplarına başvurarak bu hadisin düzeltilmiş bir metnine ulaştık. Hadisler hakkında yazılmış şerhler de bu kategoriye girer. Ehl-i Sünnet'in rivayet kaynaklarına başvurmak da bu yolu tamamlar; çünkü bizim rivayet kaynaklarımızda bulunan rivayetlerin önemli bir kısmı onların rivayet kaynaklarında da mevcuttur.

 

Hadisin Kelimelerinin Analizi

Hadisin düzeltilmiş metnine ulaştıktan sonra, sıra hadisin bileşenlerinin tanınmasına ve kelimelerin sarf yapısının belirlenmesine gelir. Hangi kelimenin fiil, hangisinin isim vs. olduğu ve her birinin özellikleri belirlenmelidir. Arap diline aşina olanlar için bu aşamanın inceliği çok açıktır. Bu aşama, hadis anlamanın en hassas ve etkili aşamalarından biridir ve burada yapılacak bir hata, anlamayı ciddi bir şekilde etkileyecektir.

 

Şu örneğe dikkat edin:

Tefsir-i Safi'de İmam Ali'den (a.s) şöyle rivayet edilmiştir:

ما مِن آیهٍ الاّ و لها اربعهُ معانٍ: ظاهرٌ و باطنٌ و حدٌّ و مطلعٌ

"Hiçbir ayet yoktur ki onun dört anlamı olmasın: Zahir, batın, had ve matla..."

 

Merhum Allame Tabatabai son kelime hakkında iki ihtimal öne sürer: "Matla, ya 'mim' harfi ötreli, 'ta' harfi şeddeli ve 'lam' harfi üstün olarak 'ittila' kökünden mekân ismidir; ya da 'mim' ve 'lam' harfleri üstün, 'ta' harfi sakin olarak 'tulu' kökünden mekân ismidir." [10] Açıktır ki, cümlenin her bir ihtimale göre analizi anlamı değiştirecektir.

 

Başka bir örnek:

Bir rivayette şöyle geçmektedir:

قال ابوعبدالله علیه السلام: اَمّا نحنُ علی قرائهٍ ابی

"Ebu Abdullah (a.s) dedi ki: Biz ise Ebi'nin kıraatine göreyiz."

Son kelime (Ebi) hakkında iki ihtimal vardır: Biri, bunun "Übey" şeklinde özel isim olduğu ve diğeri ise, bu kelimenin "eb" (baba) ve birinci tekil şahıs zamiri "y" den oluştuğu, yani "babam" anlamına geldiğidir. [11] Her iki ihtimale göre anlamın farklılığı açıktır.

 

---------

[1]- Bu temellerin bir kısmı merhum Allame Tabatabai'nin bakış açısından, Hakikaten Kur'an-ı Kerim'den oldukça yararlanmış, hadis ve diğer çeşitli bilimlere dair bilgisiyle tanınan birisi olarak, Kur'an Bilimleri Dergisi'nin 71. sayısında, değerli araştırmacı Sayın Nikzad İsa Zade tarafından yayımlanmıştır.

[2]- Bu makalede, Sayın Abdolhadi Masoudi'nin "Hadis Anlama Mantığı" eserinden yararlanılmıştır.

[3]- Muhammed Ali Muizzi Dezfuli, Miftahu'l-Tahkik, s.59.

[4]- Ayetullah Murtaza Mutahhari, Eserler Mecmuası, c.21, s.183, 184 ve 192, 247-253.

[5]- Muhammed Ali Muizzi Dezfuli, Miftahu'l-Tahkik, s.3.

[6]- Şeyh Abbas Kumi, Safinetu'l-Bihar, c.1, s.466, "Tamar" kelimesi altında.

[7]- Fazl bin Hasan Tabarsi, Mecmeu'l-Beyan, 25. ayet, Meryem suresi. Bu metin veya ona yakın bir metin başka kaynaklarda da tekrar edilmiştir. Bak: Ahmet bin Hayvân Temimi Mağribi, Deaimu'l-İslam, c.2, s.147 / Abdullah bin Cafer al-Himyeri, Caferiyat, s.243; Şeyh Hurri Amuli, Vesailü'ş-Şia, c.21, s.404.

[8]- Bak: Cafer Seyyid Murtaza, İslam ve Tarih Üzerine Çalışmalar ve Araştırmalar, c.2, s.108.

[9]- Bak: Cafer Seyyid Murtaza, İslam ve Tarih Üzerine Çalışmalar ve Araştırmalar, c.1, s.1132.

[10]- Seyyid Muhammed Hüseyin Tabatabai, el-Mizan, c.3, s.7375.

[11]- Merhum Feyz her iki olasılığı da açıklar ve ikinci olasılığı çok olumsuz görür. (Mevla Muhsin Feyzi Kaşani, Vafi, c.9, s.1776).




Bu haber 1534 defa okunmuştur.


FACEBOOK YORUM
Yorum

İLGİNİZİ ÇEKEBİLECEK DİĞER NURANİ SÖZLER Haberleri

YAZARLAR
ÇOK OKUNAN HABERLER
SON YORUMLANANLAR
HABER ARŞİVİ
İLAN PANOSU

Web sitemize nasıl ulaştınız?


HABER ARA
Bizi Takip Edin :
Facebook Twitter Google Youtube RSS
YUKARI YUKARI