Bugun...


Fahrettin Güngör

facebook-paylas
Hz. Îsâ (a.s) - 4
Tarih: 21-09-2024 14:54:00 Güncelleme: 21-09-2024 14:54:00


 

Mâbed ve İbadet

Kilise (Ekklesia)

Hz. Îsâ Mesîh (a.s) tarafından Havâri Petrus’un otoritesi altında kurulan, Havârilerin önderliğinde oluşturulan, Kutsal rûh tarafından teyit edilen kilise sözcüğü, birini dışarıya çağırmak, toplantıya davet etmek, toplamak anlamındaki ekkaleo manasına gelen ekklesia tabirinden gelmektedir.

Pavlus’un mektuplarında ekklesia, inananlar topluluğu (Hristiyanî topluluk), belli bir bölgenin Hristiyan halkı (mahallî kiliseler), bütün Mesîh’e inananların oluşturduğu cemiyet (evrensel kilise) anlamlarında kullanılmakta, hakikatin direği ve esası, Allah’ın evi olarak takdim edilmektedir. [1]

İncil’de ekklesia kelimesi, 114 yerde geçmektedir ve birkaçı hariç ister evrensel kilise ister özel kiliseler isterse inananların toplantıları şeklinde olsun, hep Hristiyanî anlamda kullanılmıştır. [2] Kilise, ibadetlerin yapılacağı yer ve cemaâttir. [3] Kilise, Hristiyan imanını benimseyenlerin meydana getirdiği topluluğu, dinî cemaâti belirtmektedir.

Hristiyan inancına göre kilisenin doğuşu, Hz. Îsâ Mesîh’in (a.s) dirilişiyle gerçekleşmiştir. Batı dillerinde kilise karşılığında eglise (Fr.), church (İng.) kelimeleri kullanılmaktadır. Kilise’nin, Arapça karşılığı ise kenîse’dir. Türkçe’deki kilise kelimesi Arapça kenîse’nin değişmiş şeklidir. Kur’ân’da kenîse sözcüğü yer almaz.

Bir kilisede ibadete yönelik üç ana birim vardır: Kilisenin ana bölümüne geçmeden önce bu kısma girişi sağlayan narteks (giriş sahnı, son cemaât yeri), esas ibadetin yapıldığı ana mekân naos (nave, navos=sahn) ve daima ibadet edenlerin yöneldiği doğuya bakan en kutsal bölüm apsis.  

Kilisenin mahiyetiyle ilgili tartışmalar I. İznik Konsili’nde [4] belirlenen dört özellik üzerinde yoğunlaşmaktadır ki bunlar kilisenin tek, kutsal, katolik (evrensel) ve apostolik (Havârilere dayanan) olduğudur.

İnciller’e göre, bir tek kilise söz konusudur; Hz. Îsâ Mesîh (a.s) “Ben kilisemi bu kayanın üzerine kuracağım” [5] diyerek tek bir kiliseden bahsetmektedir.

Kilise üyeliği vaftiz âyiniyle gerçekleşmektedir. Vaftiz yoluyla Hz. Îsâ Mesîh’te (a.s) birbirine bağlanan inananlar birliği, kutlular topluluğu diye adlandırılmıştır. [6]

 

Manastır (Monastery)

Manastır tek, yalnız manasına gelen monostan sözcüğünden türetilen ve münzevî hayat tarzını benimseyenlerin yaşadığı mekânları ifade eder. Sözcük monastery (İng.), monastère (Fr.) biçimlerde Batı dillerine de geçmiştir. Arapça’da daha çok Hristiyan manastırlarını, bazen da keşiş hücrelerini tanımlamak için devr, deverân (dönmek, dolaşmak) kökünden türetilen deyr (üzerinde oturulan yer, ev) kelimesi kullanılmakta, keşişler aynı kökten gelen deyyâr ve deyrânî kelimeleriyle de ifade edilmektedir.

Münzevî hayat biçimini seçmiş Hristiyan din adamlarının en meşhuru keşişlerin babası olarak da bilinen Aziz Antony’dir. Antony, yaşlı bir münzevî rehberliğinde Nil’in doğu kıyısındaki Nitria çölünde inzivaya çekilip, ileri derecede zühd ve nefsi yenme tekniklerini uygulamıştır. Antony’nin etrafında onu örnek alan Hristiyanların toplanmasıyla ilk Manastır cemaâtinin tohumları atılmış, bu ilk zâhidler topluluğu ortak bir kurala tâbi olmaksızın çadırlarda veya hücrelerde kendi koydukları prensipler doğrultusunda yaşamıştır. Sadece pazar âyinleri için bir araya gelen bu grup arasında günlerce yemek yemeyen, uyumayan veya haftalarca hareket etmeden ayakta duranlar olmuş, bazıları ise yıllarca çok az bir yiyecekle hayatlarını sürdürmüşlerdir. [7]

 

Papa (Papa)

Pappas sözcüğünden türetilen Papa, Katolik kilisesinin en yüksek ruhanî reisi ve Vatikan Devleti’nin başkanı olan şahsa verilen dinî-siyasî unvandır.

Katolik kilisesine göre Papa ilk Roma Piskoposu sayılan Havâri Petrus’un halefi olduğundan, Hristiyanlar arasında Petrus’un konumu gibi bir yere sahiptir. Hz. Îsâ’nın (a.s) “Ben de sana derim ki, sen Petrus’sun ve ben kilisemi bu kayanın üzerine kuracağım ve ölüler diyarının kapıları onu yenemeyecektir. Göklerin hükümrânlığının anahtarlarını sana vereceğim; yeryüzünde her ne bağlarsan göklerde de bağlanmış olacak ve yeryüzünde her ne çözersen göklerde de çözülmüş olacak” [8] şeklindeki ifadesine dayanarak, Katolik kilisesi Hz. Îsâ’nın (a.s) kurduğu kilisenin başının Papa olduğunu kabul etmiş, aynı zamanda inanç esaslarını oluşturan doktrin ve disiplini belirleme yetkisinin de onun elinde olduğunu ileri sürmüştür.

Katolik Hristiyanlara göre dirilişinden sonra Hz. Îsâ (a.s) sadece Petrus’a “Kuzularımı güt” demiş [9], böylece kilisenin yönetimini Petrus’a vermiş, bu görev ondan halefleri olan Roma Piskoposlarına geçmiştir. Papalık sıralamasında ilk sırayı Papa Aziz Linus almaktadır. Petrus’un ardından Papalık makamına Papa XVI. Benedict ile birlikte toplam 265 papa oturmuştur.

Papa dinî açıdan dünyadaki bütün Katolikler’in başı ve Vatikan Devleti’nin yöneticisidir. Bu görevinde papaya kardinaller yardımcı olur. Kardinalleri papa, papayı da kardinaller seçer.

Hristiyan kilise tarihinde papalar, Papa II. Nicolas’ın yayımladığı kararnâmeden sonra kardinaller tarafından seçilmeye başlanmıştır. Bu seçim, bir salonda toplanan ve üzerlerine kapıları kilitlenen kardinallerce gerçekleştirilmektedir. Papalık seçimine seksen yaşını aşan kardinaller katılamaz. Kardinallerin üçte ikisinden fazlasının oyunu alan her Katolik erkek papa seçilebilir. Eğer seçilen kişi piskopos değilse papa olduğu ilân edilmeden önce piskopos olarak takdis edilir. Katolik geleneğinde papanın görevi kiliseye hizmettir. Papa seçilen kişi ölünceye kadar bu görevde kalır.

Konsil toplama kararı papaya aittir. Konsilde bütün piskoposlar tarafından alınan kararların geçerli sayılması papanın onayına bağlıdır. Papalık inanç, ibadet ve disiplinle ilgili birçok problemi çözmek için bugüne kadar yirmi bir genel konsil toplamıştır. Papa aynı zamanda papalığa bağlı meclislerin de başıdır.

Katolik kilisesi bütün işlerini Vatikan’ın idarî yapısı denilen bu meclisler yoluyla yürütmektedir. Papa, Vatikan Kilise Devleti’ni çeşitli kurumlarla yönetmektedir. Bunlar; Papalık Meclisi, Rahipler Sinodu, Kardinaller Meclisi, Devlet Sekreterliği ile bunlara bağlı Dışişleri Bakanlığı, kurullar (iman doktrini, Doğu kiliseleri, ibadet ve sakramentler, azizlik davaları, piskoposlar, Hristiyanlaştırma, rahipler, kutsallaşmış hayat ve apostolik hayat, Katolik eğitimi), papalık komisyonları, konseyler (laikler, Hristiyanlar birliği, aile, adalet ve barış, bir tek kalp, göçmenler, sağlık, kilise hukuku yasaları, Hristiyan olmayanlar, inanmayanlarla diyalog, kültür, sosyal iletişim), bürolar (apostolik oda, apostolik meclisin mülkiyeti, apostolik meclisin ekonomik büroları) ve mahkemelerden (apostolik kutsal bağışlama, yüksek apostolik imza, on iki üyeli Roma) oluşmaktadır.

Ortodokslar’a göre Katolik kilisesinin mevcut papa anlayışı İnciller’den değil tarihî şartlardan çıkmıştır. Ortodokslar’ın papaya bakışı ilk dönemlerde kurulan beş patrikliğe göre belirlenmiştir. Onlara göre papa Roma’nın patriğidir. Roma patrikliğinin diğer patriklikler üzerinde yargılama veya yönetme değil şeref önceliği vardır.

Protestanlar ise ruhbân sınıfının en yüksek temsilcisi diye kabul ettikleri papaya dinî açıdan önem vermezler. Sonradan ortaya çıkmış bir kurum olarak papalığı otorite sisteminin, hiyerarşinin ve iktidarın mükemmel temsilcisi şeklinde görürler; kilisede papanın sahip olduğu tarzda bir yetkinin kimseye verilmediğini savunarak bu yetkiyi reddederler. [10]

 

Patrik (Patriarch)

Patrik kelimesi sözlükte baba, yönetici, bir kavmin ya da ailenin reisi gibi anlamlara gelir. Patrik kavramı Hristiyanlar tarafından özel itibara sahip piskoposlar için dinî bir unvan şeklinde kullanılmaktadır. İlk defa Kadıköy Konsili’nin ardından Nazianzuslu Gregory bir saygı ifadesi olarak yaşlı piskoposları patrik sıfatıyla anmıştır. Daha özel bir mana kazanan bu sıfat, Roma ve İstanbul piskoposları için kullanılmıştır.

Patrikliklerin her biri kendi idarecisini kendisi seçer. Kilise terminolojisinde bu duruma Pentarcy (beş kiliseden müteşekkil yönetim) doktrini adı verilir. Pentarcy doktrini, büyük bölünmeyle Katolik ve Ortodoks kiliselerinin tamamen birbirinden kopmasına kadar varlığını sürdürmüştür.

Ortodoksluk bünyesindeki sekiz kilise patrikler tarafından yönetilmektedir. Bu kiliselerdeki patrik seçimlerinin o kilisenin kurallarına uygun biçimde yapılması öngörülmekle birlikte seçim daha çok patriklerin ikâmet ettikleri bölgenin sinodları tarafından gerçekleştirilmektedir. Patrik unvanı bugün yaygın olarak daha ziyade Ortodoks kilisesiyle özdeşleştirilse de Venedik piskoposu gibi bazı Batı piskoposlarıyla Melkit ve Mârûnîler gibi Roma ile bağlantılı Doğu piskoposları, Mısır ve Hindistan’daki bazı Monofizit ve Nestûrî piskoposları patrik unvanını kullanmaktadır. [11]

 

İbadet (Litürji) 

Batı dillerinde ibadet karşılığında kullanılan liturgy (liturgie), Grekçe umuma ait faaliyet anlamına gelen leitourgia’dan türetilmiştir. Bu kelime, Hristiyanlık’ta toplu hâlde yapılan ibadetleri ve âyinleri belirtmek için kullanılır. İbadet esnasında cemaât, Tanrı’nın bedenleşmiş hâli olarak düşünülen kilisede Tanrı adına ve O’nun için hizmet görürler.

Hristiyanlık’ta genel olarak sakramentlerin yanında günlük, haftalık ve yıllık olmak üzere ibadetleri vardır. Sakrament, Latince’de and, yemin, bağ anlamında sacramentum’dan gelen sacrament, “dinî âyin” demektir.

II. Vatikan Konsili’nin Kutsal İbadetler Yasası’nda sakramentlerin amacının insanı kutsallaştırmak olduğu açıklanmıştır. Sakramentler, bizzat Hz. Îsâ (a.s) tarafından tesis edilen kurumlara ve onun yaşamış olduğu tecrübelere kilise aracılığıyla katılmak anlamına gelir ve iman etmenin işareti sayılır.

Ortodoks ve Katolikler’e göre sakramentlerin sayısı yedidir: Vaftiz, Evharistiya, kuvvetlendirme, evlilik töreni, ruhbanlık sırrı, günah itirafı ve tövbe, hasta yağı.

Protestanlar ise sadece vaftizle Evharistiya’yı kabul ederler. Kilise tarafından bazı mânevî kazançlar sağlamak amacıyla belirlenen ve sakramental adı verilen kutsal eylemler de vardır. Özellikle Katolik kilisesinde önem taşıyan sakramental’lerin başında kutsama, dua etme ve ölümle ilgili törenler gelir.

 

Günlük İbadetler

Ahd-i Cedîd’de günlük ibadet saatleri olarak üçüncü (terce: sabah dokuz), altıncı (sext: öğlen on iki) ve dokuzuncu (none: öğleden sonra üç) saatlerden bahsedilir. [12] Öyle anlaşılıyor ki, ilk Hristiyanlar emre uygun olarak her gün üç defa ibadet etmekteydiler. [13] Bu ibadet ayakta [14] veya diz çökerek [15] ve baş öne eğilip eller yukarı doğru kaldırılarak [16] yapılırdı.

Katolikler’de hâlen uygulanmakta olan -terce, sext, none dâhil olmak üzere- yedi kanonik ibadet vakti vardır. Bunlardan matins en uzun ibadet vakti olup sabaha karşı veya gece yarısı başlar ve yaklaşık iki saat sürer. Başta 95. Mezmûr olmak üzere Kitâb-ı Mukaddes’ten çeşitli kısımların okunduğu âyin bir rahip idaresinde cemaâtle icrâ edilir. Bu ibadet vakti II. Vatikan Konsili’nde kolaylaştırılmıştır. Lauds âyini gün doğumu vaktinde matins ile birleştirilerek yapılır. 148 ve 150. Mezmûr’larla, Luka’daki (1/68-79) Benedictus okunur. Vespers âyini akşam vakti yapılır ve Kitâb-ı Mukaddes’ten çeşitli parçalar okunur. Compline ise günün son ibadet vakti olup Petrus’un Birinci Mektubu ile (5/8-9) başlar ve Mezmûr’lar ile Ahd-i Cedîd’den okunan diğer parçalarla tamamlanır.

Ortodoks kilisesinde ibadet vakti Katolik kilisesindekine oldukça benzer; vakitlerin sıralanması şu şekildedir: Akşam vakti altı civarında başlayan vespers, akşam dokuzda compline, Katolikler’de olmayan bir ibadet vakti olarak saat on ikide başlayan gece ibadeti, laudsa denk düşen ve sabah saat altıda icrâ edilen ilk saat, sabah yedi’de matins, dokuzda terce, öğlen on ikide sext ve öğleden sonra üçte none.

Protestan kiliselerinde günlük ibadet vakitleri Katolik ve Ortodokslar’daki kadar çok ve önemli değildir. Anglikan kilisesindeki yedi vakit günlük ibadet sabah ve akşam olmak üzere iki genel vakte indirilmiştir. Lutherci kiliselerde yalnızca pazar günleri ibadet yapılır; reform kiliseleriyle Presbyterian kiliselerde ise günlük ibadet yalnızca dinî okullarda ve kurumlarda yerine getirilmek üzere sabah ve akşam vakitleriyle sınırlandırılmıştır.

 

Haftalık İbadetler

Haftalık temel ibadet Hz. Îsâ’nın (a.s) yeniden dirilişini kutlamak üzere pazar günü kilisede yapılır. Bu ibadet, Kutsal Kitâb’tan parçaların okunması ve Evharistiya âyininin icrâ edilmesi şeklinde gerçekleştirilir.

 

Yıllık İbadetler

Bayramlar ve Önemli Günler

Hristiyanlık’ta yıllık ibadetler daha çok bayram türünden yapılan kutlamaları kapsar. Bu bayramların kaynağı günlük veya haftalık ibadetlerde olduğu gibi Ahd-i Cedîd’e kadar uzanır. Ekseri Hristiyan mezhebinin ittifakla kabul ettiği iki önemli bayram Noel (Christmas) ve Paskalya’dır (Easter).

Ayrıca çeşitli mezheplerin kendi geleneklerine göre kutladıkları özel günleri mevcuttur. Hz. Îsâ’nın (a.s) doğum kutlamalarını ifade eden Christmas “Îsâ âyini, doğum günü” kutlaması vardır. Katolik, Ortodoks ve Protestan mezhepleri Christmas’ı 25 Aralık’ta, Ermeniler 6 Ocak’ta kutlamaktadır.

Kilisede toplu hâlde yapılan kutlamalarda ekmek-şarap âyini icrâ edilir, Kutsal Kitâb’tan bölümler okunur. Evde yapılan kutlamalarda ise, üç folklorik temel unsur vardır: Eski İskandinav geleneklerinden alınan ve “yule kütüğü” denilen odunların yakılması, Kelt ve Tötonlar’da ebedî hayatı sembolize eden “çam ağacı”na hediyeler asılması, IV. yüzyılda Anadolu’da yaşayan Saint Nicholas ile irtibatlandırılan “Santa Clause (Noel Baba)” imajı.

Hz. Îsâ’nın (a.s) öldükten sonra yeniden dirilmesini yâdetmek üzere kurumlaştırılan kutsal bir gün veya bayramın adı olarak İbrânîce’de Pesah, Grekçe’de Pesah’tan gelen Paskalya (Passover), İngilizce’de ise Norveççe’de bahar mevsimini ifade eden Eostur’dan geçmiş olan Easter kelimeleri kullanılır. İznik Konsili’nde bahar ekinoksunu takip eden ilk dolunaydan sonraki ilk pazar olarak tesbit edilmiştir. Kutlama, cumartesi akşamından başlar, pazarın erken saatlerine kadar sürer. Bir gün önceden oruç tutulur. Cumartesi günü her yer ışıklarla donatılır. Paskalya’nın en önemli folklorik sembolü yumurtadır. Yumurtanın kabuğunun kırılışı mezardan çıkan Hz. Îsâ’yı (a.s) sembolize ederek yeni bir hayata başlayışı imâ eder. Hristiyanlık öncesi bir âdet olarak insanlar, birbirine boyalı yumurta hediye eder, özel yiyecekler hazırlar ve ziyaretlere giderler.

Bu iki bayramın dışında Epifani (Epiphani) denilen ve Hz. Îsâ’nın (a.s) müneccimler tarafından temsil edilen Gentileler’e ilk görünmesiyle Ürdün nehrinde ilâhlığının işareti olarak vaftiz olmasını sembolize eden bir bayram daha kutlanmaktadır. Epifani kutlamaları, İskenderiyeli Clement’in verdiği bilgilerden gelir. Doğu topraklarında kökleşen bu bayram 6 Ocak’ta Hz. Îsâ’nın (a.s) doğumu ile birlikte kutlanıyordu. Batı kilisesi de aynı tarihi kabul etti. Özellikle kilisede yapılan kutlamalarda, bu bayrama kaynaklık eden İncil parçalarından anlatımlar dramatize edilerek tiyatro şeklinde oynanır. Yaygın kutlama şekillerinden biri de hediyeleşmedir.

Bunlardan başka çeşitli kiliselerin kendilerine göre belirlediği ikinci derecede kutsal günler de vardır. Hz. Îsâ’nın (a.s) semaya urûcu (ascension day, Paskalya’dan sonraki beşinci perşembe), Hz. Îsâ’nın (a.s) şekil değiştirmesi (transfiguration, 6 Ağustos), haçın bulunuşu (invention of the Cross, 3 Mayıs), Haç yortusu (exaltation of the Cross, 14 Eylül), Hz. Yahyâ (a.s) (John the Baptist, 24 Haziran) gibi çeşitli adlarla anılan bu günler çoğunlukla Hz. Îsâ (a.s), Hz. Meryem (s.a), azizler ve haçla ilgili geleneklerden oluşur.

 

Oruç İbadeti (Fast)

Yahûdî oruç geleneğine uygun olarak Ahd-i Cedîd’de, Hz. Îsâ (a.s) ve Havârilerin oruç tuttuklarından söz edilir. [17] Hz. Îsâ’nın (a.s) ihdas ettiği özel bir oruç günü veya biçimi olmamakla birlikte, Hristiyanlar ilk dönemlerde bilhassa her çarşamba ve cuma günü oruç tutmuş, yılın belirli dönemlerinde genelde et ve süt ürünlerine karşı perhiz uygulamışlardır. Çarşamba ve cuma günü oruç tutmanın sebebi, Hz. Îsâ’nın (a.s) ölümü öncesinde ve ölümü esnasında çektiği acıların hatırlanması ve bunların içselleştirilmesidir. V. yüzyıl sonrasında çarşamba oruçlarının yerini cumartesi orucunun almaya başladığı dikkati çeker. Ayrıca Paskalya’da ve her mevsim başında tutulan üçer günlük oruçların da bunlara ilâve edildiği ve Hristiyan dünyasında yaygınlık kazandığı görülür. Oruç ve perhiz dönemlerine ait kurallarla bu günlerde yapılacak işler ve yenilecek besinler konusunda tarihsel süreçte önemli değişiklikler olmuş ve Hristiyan mezhepleri arasında farklılıklar ortaya çıkmıştır.

Günümüz Hristiyan dünyasında başlıca iki çeşit oruç vardır. 

1. Şükran orucu: Her hafta pazar günü icrâ edilen Evharistiya töreninden (ekmek-şarap âyini) önce alkollü içki içmemek şeklinde edâ edilir. Katolikler’e ve Ortodokslar’a göre, şükran orucu cumartesi akşamından veya akşam yemeğinden hemen sonra başladığı halde özellikle farklı Protestan mezheplerinde Evharistiya’dan üç saat önce başlar ve hepsine göre törenin tamamlanmasıyla sona erer. 

2. Kiliseye mensubiyet oruçları: Anglikan kilisesi dışındaki bütün Hristiyan mezheplerince benimsenen, fakat farklı biçimlerde uygulanan bu oruçların en önemlisi ve uzun sürelisi Hz. Îsâ’nın (a.s) çölde kırk gün boyunca tuttuğu orucun hâtırasını yaşatmak üzere IV. yüzyılda başlatılan ve Paskalya’dan önceki kırk güne denk gelen oruçtur. Lent adıyla bilinen bu oruç Hristiyanlarca genelde Paskalya’ya hazırlık olarak yorumlanır. Dua ve tövbelerle bezenmiş böyle bir oruç/perhiz sayesinde kişinin mânevî kirlerden temizlenmiş olarak Paskalya’ya erişeceğine inanılır. Paskalya, Yahûdî ay takvimine bağlı şekilde nisan ayının on beşinden sonraki ilk pazar olarak belirlendiğinden kırk günlük oruç/perhiz süresi de Katolikler’de şubat ayında küllü çarşamba denilen günde başlar. Bu isimlendirmenin sebebi, bu günde kiliselere tövbeye çağrılan Hristiyanların üzerine ölümü ve yeniden dirilişi, günahlardan affı sembolize eden kül serpilmesidir. Katolikler ve Ortodokslar kırk günlük bu Paskalya’ya hazırlık orucu/perhizi dışında her hafta çarşamba, cuma ve cumartesi günleriyle önemli yortu günlerinden önce de oruç tutarlar. Hıristiyanlara göre oruç veya perhizin gayesi günahlara kefâret ve nefsânî arzuların köreltilmesidir. [18]

 

Tövbe Etmek (Penitence)

Doğu ve Batı kiliselerinde bir sakrament olarak kabul edilen tövbe (Penitence), işlenen günahlar karşısında Tanrı’dan mağfiret dileme anlamına gelir. Katolik kilisesi, hasta yağlama ile birlikte tövbeyi de “iyileştirici” sakrament olarak gösterir. Tövbe, hatalar için af dileme ile birlikte tövbe eden kişinin kiliseye yeniden katılması anlamına da gelir.

Kökeni Ahd-i Cedîd’deki [19] metinlere çıkarılsa bile, “günah çıkarma” diye de bilinen bu sakrament, tövbe etmek ve bağışlanmak şeklinde iki ayrı aşamayı içerir. Başlangıçta kamu önünde yapılan tövbe yani günah ikrârı zamanla kilisede özel kabinlerde yerine getirilmeye başlandı. Tövbe etme aşamasından sonra, tövbenin kabul edilip günahın bağışlanması sürecini içeren ve bir yetkili gözetiminde yapılan bağışlama işlemi gelir.

Batı’da piskopos, Doğu’da piskoposun görevlendirdiği yetkili Hz. Îsâ (a.s) adına bağışlama işlemini gerçekleştirir. Bizzat Hz. Îsâ (a.s) adına Havârilere bağışlama yetkisi verilmiştir: Lateran Konsili’nde şahsî tövbenin yılda hiç olmazsa bir defa yapılması ve Trent Konsili’nde ise tövbe sakramentinin vaftiz sonrası günahların affı için zorunlu olduğunu ileri sürer. Oruç, dua ve sadaka vermek gibi tövbe de bir ön hazırlıktır. [20]

 

Evlilik Merasimi (Matrimony)

Dünyaya yeni bir Hristiyan gelmesine imkân verecek bir müessese olmasından dolayı “evlilik” kilise tarafından sakrament seviyesine çıkarılmıştır. Böyle bir evlilikten doğan çocuk yeni bir Hristiyan ailenin oluşmasını temin ederek, Hz. Îsâ Mesîh’in (a.s) yeryüzündeki varlığının devamına katkıda bulunacaktır.

Eşler, aralarında gerçekleştirdikleri bedensel birliğe, Hz. Îsâ Mesîh’i (a.s) de dâhil etmiş olurlar. Rahip gözetiminde kilisede icrâ edilen evlilik töreni Kutsal Kit’ab’tan okunan parçalar, tarafların birbirlerini eş olarak kabulü ve rahibin de bu evliliği kabul ettiğine dâir beyanı ile sona erer. Hristiyanlık’ta evliliğin hayat boyu süren bir taahhüt olduğu kabul edilir. Bu sebeple Katolik ve Ermeni kiliseleri boşanmaya kesinlikle izin vermezler; Ortodoks kiliselerinde ise boşanma belirli şartlara bağlanmıştır.

 

Hasta Yağlanması (Unction)

Hristiyan bir mü’min hastalandığında, ölümü yaklaştığında rahip tarafından okunmuş yağ ile meshedilir ve onun için şifâ dilenir. Bu sakramentin temeli, Hz. Îsâ’nın (a.s) insanları tedavi edişi ve bu geleneği Havârilere devredişine kadar götürülür. [21]

 

 

 

------------

[1]- Kitâb-ı Mukaddes, Timoteos’a Birinci Mektup, 3/15.

[2]- Kitâb-ı Mukaddes, Matta, 16/18; Korintoslular’a Birinci Mektup, 12/28; Koloseliler’e Mektup, 1/18.

[3]- Kitâb-ı Mukaddes, Resûllerin İşleri, 11/26; Romalılar’a Mektup, 16/5; 12/5; Korintoslular’a Birinci Mektup, 11/18; 14/4, 5, 19, 28, 34, 35; Koloseliler’e Mektup, 4/15.

[4]- Hristiyanlık’ta kiliseye bağlı bütün Piskoposların katılımıyla düzenlenen, önemli dinî konuların tartışılıp karara bağlandığı genel (ekümenik) Konsillerin ilki olup, İmparator I. Konstantinos’un daveti üzerine 325 yılında İznik’te gerçekleştirilmiştir.

[5]- Kitâb-ı Mukaddes, Matta, 16/18.

[6]- TDV İslâm Ansiklopesisi, c. 17, s. 348; c. 23, s. 549; c. 26, s. 11.

[7]- TDV İslâm Ansiklopedisi, c. 27, s. 558.

[8]- Kitâb-ı Mukaddes, Matta, 16/18-19.

[9]- Kitâb-ı Mukaddes, Yuhanna, 21/15.

[10]- TDV İslâm Ansiklopedisi, c. 34, s. 160.

[11]- TDV İslâm Ansiklopedisi, c. 34, s. 188.

[12]- Kitâb-ı Mukaddes, Resûllerin İşleri, 3/1; 10/9.

[13]- Kitâb-ı Mukaddes, Mezmûrlar, 55/17.

[14]- Kitâb-ı Mukaddes, Matta, 6/5; Markos, 11/25; Luka, 18/11.

[15]- Kitâb-ı Mukaddes, Luka, 22/41; Resullerin İşleri, 7/60.

[16]- Kitâb-ı Mukaddes, Timoteos’a Birinci Mektup, 2/8.

[17]- Kitâb-ı Mukaddes, Matta, 6/16; Resûllerin İşleri, 13/2; 14/23.

[18]- TDV İslâm Ansiklopedisi, c. 33, s. 414.

[19]- Kitâb-ı Mukaddes, Matta, 6/12; Luka, 11/4.

[20]- TDV İslâm Ansiklopedisi, c. 17, s. 348.

[21]- Kitâb-ı Mukaddes, Markos, 6/7-13; TDV İslâm Ansiklopedisi, c. 17, s. 348.



Bu yazı 231 defa okunmuştur.

FACEBOOK YORUM
Yorum

YAZARIN DİĞER YAZILARI

YAZARLAR
ÇOK OKUNAN HABERLER
  • BUGÜN
  • BU HAFTA
  • BU AY
SON YORUMLANANLAR
HABER ARŞİVİ
İLAN PANOSU

Web sitemize nasıl ulaştınız?


HABER ARA
Bizi Takip Edin :
Facebook Twitter Google Youtube RSS
YUKARI