Allah-u Teâlâ “tevhid ve kendisine kulluk” konusuna değinir değinmez, anne babaya iyilik etmeyi dile getirmiştir. [1] Bu da anne babaya karşı iyi davranmanın ve görevleri yerine getirmenin önemine açıklık getirmektedir. Anne ve babanın kıymet ve değerini bilerek Allah’a ulaşma vesilesi yapabilmek, ilahi bir tevfik ve inayeti gerektirmektedir. İnsan bu ilahi inayet ve lütuf sayesinde, Allah’ın sevgi ve muhabbetini elde ederek, kendi günah ve hatalarından arınabilir.
Anne ve babanın yaşadığı dönem, insan için en değerli zaman dilimlerinden birisidir. Eğer insan bu dönemden faydalanmazsa, yollar yüzüne kapanır ve ilahi rahmetten mahrum kalır.
Hz. Peygamber (s.a.a) şöyle buyurdu: “Kim ramazan ayını idrak ederde bağışlanmazsa, Allah onu (rahmetinden) uzaklaştırır. Dedim ki; âmin. Buyurdu (s.a.a): Kim anne ve babasını veya onlardan birisini idrak eder de bağışlanmazsa, Allah onu rahmetinden uzaklaştırır. Benim ismim yanında zikredildiği hâlde bana salat ü selam etmeyen kimse bağışlanmaz ve Allah onu rahmetinden uzaklaştırır.” [2]
En Değerli Amel
Bazı amellerin değeri oldukça fazla ve derecesi de en üstündür. Bunlardan birisi, anne ve babaya iyi davranmaktır.
İmam Cafer-i Sadık’a (a.s) birisi sordu: Hangi amel daha faziletlidir? Buyurdu (a.s): Namazı vaktinde kılmak, anne ve babaya iyilik yapmak ve Allah yolunda cihat etmek. [3]
İnsanın Boynundaki Değerli Minnet
Anne ve baba, Allah’ın insana verdiği ve boynuna minnet bıraktığı en önemli nimetlerden birisidir. Anne ve baba nimetinin kadir kıymetini bilmek ve onlara karşı olan görevleri yerine getirebilmek, himmet ve fazla çaba gerektirmektedir. Himmet ve fazla çaba gerektiren işler, zahmet ve sıkıntılarla dolu olduğu için, oldukça yüce kazanım ve bereketleri de beraberinde taşımaktadır.
İmam Cafer-i Sadık’tan (a.s) şöyle sordular: Niçin Allah, peygamberi Hz. Muhammed’i (s.a.a) yetim eyledi? Buyurdu (a.s): Hiç kimsenin minneti altında kalmasın diye. [4]
Anne ve Baba Hangi Dinden Olursa Olsun, Onlarla İyi Geçinmek
Anne ve babayla iyi geçinmek, sadece Müslüman anne ve babaya mahsus değildir. Müslüman anne ve baba hakkındaki sorumluluklar daha fazla olsa da, anne ve baba kâfir bile olsa, evlatları üzerinde hak sahibidirler. Anne ve babaya ait olan haklar, hiçbir surette yok sayılamaz ve evlatları mutlaka bu sorumlulukları yerine getirmelidir. Allah-u Teâlâ, her halükârda anne ve babayla iyi geçinmeyi ve onlara iyi davranmayı tavsiye etmiştir. [5]
Anne ve Babaya İyilik Yapmak İçin Gerektiğinde Uzun Mesafeleri Katetmek
Allah-u Teâlâ, anne ve babayı iyilikten mahrum edecek hiçbir mazereti kabul etmez. Anne ve babanın başka şehir veya ülkede yaşaması, evlatlarının onlara karşı olan sorunluluklarını ortadan kaldırmaz ve onlara iyilik yapma görevleri her hâlükârda kalıcıdır.
Hz. Resulullah Efendimiz’den (s.a.a) şöyle nakledilmiştir: “Ya Ali! İki yıl yol git ve anne babana iyilik yap. Bir yıl yol git ve akrabana sılayı rahim et.” [6]
Hz. Resulullah’ın (s.a.a) buyurmasından anlaşılan şu ki; insanın, anne ve babasına iyilik etmek için iki yıl yol gitmesi gerekse bile, bu amelin önemine binaen, insan bu yolculuktaki bütün sıkıntıları göz önüne alarak yola koyulmalı ve bu görevini mutlaka yerine getirmelidir.
Muhabbeti Fazlalaştırmak
Allah’a, Hz. Peygamber Efendimiz’e (s.a.a) ve Allah’ın veli kullarına muhabbet beslemeye neden olan etkenlerden birisi, anne ve babaya iyilikte bulunmaktır. Bu saydıklarımız, anne ve babasına iyilik edenleri daha fazla sever ve onlar hakkında özel lütufta bulunurlar.
Ammar b. Hayyan, İmam Cafer-i Sadık’a (a.s) şöyle arz etti: Oğlum İsmail bana iyilik yapıyor. İmam (a.s) şöyle buyurdu: Ben onu daha önceden seviyordum ve şimdi daha çok seviyorum. Hz. Resulullah’ın (s.a.a) yanına, (kız) sütkardeşi geldi. Sütkardeşine bakınca, sevindi. Sergisini onun için yere serdi ve üstüne oturmasını sağladı. Sonra onunla konuşmaya ve gülmeye başladı. Bir müddet sonra bu (kız) sütkardeşi ayağa kalktı ve gitti. Ardı sıra erkek kardeşi geldi. Hz. Resulullah (s.a.a), ona karşı, (kız) sütkardeşine davrandığı gibi davranmadı. Hz. Resulullah’a (s.a.a), şöyle denildi: Ya Resulallah! Bunlara niçin farklı davrandınız? Bu da sizin sütkardeşiniz olmasına rağmen, diğer (kız) sütkardeşinize davrandığınız gibi davranmadınız! Hz. Resulullah (s.a.a) şöyle buyurdu: Çünkü bu (kız) sütkardeşim, anne ve babasına karşı, diğerinden çok daha fazla iyi davranıyor.” [7]
Anne ve Babaya Karşı Alçak Gönüllü ve Saygılı Olmak
Anne ve baba karşısında takınılması gereken tavrın esas ve temelini, alçak gönüllülük ve saygı oluşturmaktadır. İnsan, onlara karşı merhametli ve muhabbetli olarak alçak gönüllü olur ve onlar karşısındaki küçüklüğünü açığa vurur.
Anne ve babaya karşı saygılı olmak, insanın onlarla konuşma şekli, yürümesi, oturup kalkması, yemek yemesi, bakışları ve seslenmesi gibi davranışlarının hepsini kapsamaktadır.
Seyyid b. Tavûs, kendi kefenini hazırlayıp kabrini belirledikten sonra şöyle diyor: “Kabrimin, anne ve babamın kabrinden daha aşağı olmasını sağladım. Böylelikle, kabirde olduğum süre zarfında, başımın, anne ve babamın ayaklarının aşağısında olmasını istedim. Çünkü Allah-u Teâlâ şöyle buyuruyor [8]: Şefkatle onlara tevazu kanadını ger ve Rabbim! Çocukken beni yetiştirdikleri gibi sen de onlara merhamet et, de.” [9]
Anne ve Babaya Bakışların Niteliği
Gözle bakışın da diğer şeyler gibi farklı şekilleri bulunmaktadır. İnsan kimi zaman bakışlarıyla muhabbet ve sevgisini açığa vururken, kimi zaman da kızgınlık ve öfkesini, kimi zaman borçlu veya alacaklı olduğunu, bazen alçak gönüllü olduğunu, bazen de böbürlenmek ve kibri gösterir. Bu bakışlar içerisinde, sadece bir tanesi anne ve babaya karşı uygun ve beğenilendir. Bu bakış, muhabbet ve sevgi dolu bakıştan ibarettir ki kabul olmuş bir hac sevabı kadar değerlidir.
Hz. Resulullah (s.a.a) şöyle buyuruyor: “Hiç şüphesiz ki anne ve babasına rahmetle bakan her iyilik ehli evladın her bir bakışı karşılığında, kabul olmuş bir hac sevabı bulunmaktadır. Dediler ki: Ya Resulallah (s.a.a)! Her gün yüz defa baksa bile mi? Buyurdu ki: Evet. (Çünkü) Allah bunlardan oldukça büyük ve temizdir.” [10]
İmam Cafer Sadık (a.s) şöyle buyurdu: “Anne ve baba, evladına haksızlık etmiş olsalar dahi, anne ve babasına nefretle bakan birisinin kıldığı namazlar kabul olmaz.” [11]
Anne ve Babayla Konuşmanın Niteliği
Anne ve babayla konuşmanın belli başlı ölçü ve kuralları bulunmaktadır. Söylenen sözün tonu ve içeriği mutlaka ölçülü olmalıdır. Konuşma sırasında, insanın ses tonu, anne ve babasının ses tonundan daha yüksek olmamalıdır. İmam Cafer-i Sadık (a.s) şöyle buyuruyor: “Sesini, anne ve babanın sesinden daha fazla yükseltme. Bu saygı, Allah’ın emridir. Onlarla konuşurken, sözün en güzel ve en kibarını seç. Şüphesiz ki Allah, iyilerin mükâfatını boşa çıkarmaz.” [12]
Evlatlar, örfe göre anne ve babayı rahatsız edecek en basit söz olan “of” kelimesini bile söylemekten kaçınmalıdır.
Devam Edecek...
-------------
[1]- Nisa Suresi, 36: “Allah'a ibadet edin ve hiçbir şeyi O'na ortak koşmayın. Anneye, babaya… iyi davranın.”
[2]- Bihâru’l-Envâr, 71/74.
[3]- Bihâru’l-Envâr, 94/80.
[4]- Mekârimu’l-Ahlak, 221.
[5]- Lokman Suresi, 15. “Hakkında bilgin olmayan bir şeyi bana ortak koşman için seni zorlarlarsa, onlara itaat etme, onlarla dünyada iyi geçin.”
[6]- Bihâru’l-Envâr, 74/51.
[7]- Bihâru’l-Envâr, 71/55.
[8]- İsra Suresi, 24.
[9]- Sîmây-ı Ferzânegân, 110.
[10]- Bihâru’l-Envâr, 71/73.
[11]- Müstedreku’l-Vesâil, 15/195.
[12]- Bihâru’l-Envâr, 71/77.
gaziantep escort,mersin escort,gaziantep escort,seks hikayeleri
yatırımsız deneme bonusu deneme bonusu veren siteler 2024
tesettürlü escort ,fatih escort ,türbanlı escort ,travesti escort ,taksim escort ,beylikdüzü escort ,çapa escort