Tweet |
Minnettarlıktan sonra ebeveyne itaat etmemek!
Bu ayetlerde (Allah'ın şirke çağıran anne-babaya (ebeveyne) itaat etmeyi yasakladığı, Lokman suresi 15. gibi ayetler) dikkat çeken ilginç bir nokta, genellikle bu yasaktan önce ebeveyne iyilik yapmayı veya onlara şükretmeyi tavsiye etmesi ve ardından şirk konularında onlara itaat etmeyi yasaklamasıdır.
Bahsedilen ayetten önceki ayetlere dikkat ederseniz, Allah önce annenin hamileliğin başlangıcından emzirmeye kadar olan zahmetlerini hatırlatır, sonra kendisine ve hemen ardından ebeveyne şükretmeyi emreder. Bu ayetlerin sonunda insanı şirk konularında ebeveyne itaat etmekten men eder. Bu durum, bu iki değerli insana saygının ve fedakârlıklarını hatırlamanın, onlar müşrik olsalar bile, asla çocuğun aklından çıkmaması gerektiğini gösterir!
Bu nedenle, Allah'ın rızasına aykırı konularda ebeveyne itaat etmemek için çocuk, onların kalbini kıracak ve sonuç olarak Allah'ın öfkesini uyandıracak bir davranış veya söz söylememek konusunda çok dikkatli olmalıdır.
D) Ebeveynle iyi geçinmek ve huzurlarında saygılı olmak
أَللٕهُمَّ اجْعَلْنٔي أَهَابُهُمَا هَيْبَةَ السُّلْطَانِ الْعَسُوفِ، ... أَللٕهُمَّ خَفِّضْل هُمَا صَوْتٔي، وَ أَطِبْل هُمَا كَلَامٔي، وَ أَلِنْل هُمَا عَرٔيكَتٔي، وَ أَعْطِفْ عَلَيْهِمَا قَلْبٔي، وَ صَيِّرْنٔي بِهِمَا رَفٔيقًا، وَ عَلَيْهِمَا شَفٔيقًا.
"Allah'ım! Beni onların heybetinden, zorba bir hükümdarın heybetinden korktuğum gibi korkar hale getir... Onların huzurunda sesimi alçalt, sözümü onlar için hoş kıl, huyumu onlara karşı yumuşak eyle, kalbimi onlara yönelt ve beni onlara karşı iyi davranışlı ve şefkatli kıl." [1]
İmam Zeynelabidin (a.s) “Sahife-i Seccadiye” kitabındaki bu güzel sözlerinde, ebeveyne saygıyı güçlü bir sultanın huzurundaymış gibi göstermenizi hatırlatıyor. Sultanın yanında nasıl edepli ve saygılı davranıyor ve hareketlerinize dikkat ediyorsanız, ebeveynin huzurunda da öyle olmanız gerektiğini belirtiyor.
Anne ve babanın hayatta olduğu zamanda veya onların yanında yaşamak, Allah'ın insana bahşettiği en büyük nimetlerden biridir. Ancak Allah'ın verdiği diğer tüm nimetler gibi, insan onu kaybedene kadar farkına varmaz. Her nimetin ilahi bir sınavla birlikte geldiği gibi, bu değerli nimet de çocuğun dikkatli olması ve bir an bile gaflet etmemesi gereken birçok sınavla birlikte gelir.
Ancak ebeveynleriyle birlikte yaşayan bir çocuk, sürekli onlarla etkileşim halinde olduğu için daha fazla ilahi sınava tabi tutulur. İmam Zeynelabidin’in (a.s) çok güzel, kısa ve anlamlı metninde gördüğünüz gibi, ebeveynle nasıl davranılacağı ve onların yanında nasıl bulunulacağı bir cümlede öğretilir.
Bazıları ebeveyne saygı göstermenin "uzaklaşmaya ve yabancılaşmaya" neden olacağını ve aralarındaki samimiyeti yok edeceğini düşünüyor; ancak durum böyle değildir. Bu davranış sadece samimiyeti yok etmemekle kalmaz, aynı zamanda çocuk ve ebeveyn arasındaki duygusal bağları güçlendirir, saygıyla birlikte dostluk ve yakınlık oluşturur. Bu nedenle ebeveynle olan samimiyet ve dostluk, maksimum düzeyde gösterilen saygı ve edebin yanında olmalıdır.
İmam Muhammed Bakır (a.s) şöyle buyuruyordu: "Babam, İmam Zeynelabidin (a.s), yolda genç oğluyla birlikte yürüyen bir adam gördü. Oğlu yürürken, babasının eline yaslanmıştı. İmam (a.s) oğlunun bu edepsiz davranışını görünce çok üzüldü. Öyle ki bir daha asla onun edepsiz ve görev bilmez oğluyla konuşmadı." [2]
E) Ebeveyn için bağışlanma dilemek
Çocuk, ebeveyninin onun için katlandığı zorlukları telafi edemediğinden, İmam Zeynelabidin (a.s) Allah'tan bu zorlukları onlar için hayır ve bağışlanma vesilesi kılmasını ve derecelerini yükseltmesini istiyor. Bu yüzden şöyle buyuruyor:
أَللٕهُمَّ وَ مَا تَعَدَّيَا عَلَيَّ فٔيهِ مِنْ قَوْلٍ، أَوْ أَسْرَفَا عَلَيَّ فٔيهِ مِنْ فِعْلٍ، أَوْ ضَيَّعَاهُ لٔي مِنْ حَقٍّ، أَوْ قَصَّرَا بٔي عَنْهُ مِنْ وَاجِبٍ، فَقَدْ وَهَبْتُهُ لَهُمَا،... وَاغْفِرْ لَهُمَا بِبِرِّهِمَا بٔي مَغْفِرَةً حَتْمًا، ... وَ إِنْ سَبَقَتْ مَغْفِرَتُكَ لَهُمَا فَشَفِّعْهُمَا فِيَّ، وَ إِنْ سَبَقَتْ مَغْفِرَتُكَ لٔي فَشَفِّعْنٔي فٔيهِمَا.
"Allah'ım! Eğer bana karşı sözlerinde aşırıya gitmişlerse veya davranışlarında aşırılık yapmışlarsa veya benim bir hakkımı zayi etmişlerse veya bana karşı görevlerini ihmal etmişlerse, kendi hakkımı onlara bağışladım... Ve onları bana yaptıkları iyilikler sebebiyle kesin bir bağışlamayla kuşat... Eğer senin bağışlaman daha önce beni kuşatmışsa, o halde onlar hakkındaki şefaatimi kabul et..." [3]
Ebeveyne Hizmet
Allah'ın yarattıklarına hizmet etmek, ebeveyne hizmetle başlar. Ancak hizmetin çeşidi çok önemlidir. Bu değerli eylemin yapılması bazı şartlara bağlıdır.
Ebeveyne hizmetin şartı
Ebeveyne hizmet istekle ve azami tevazu ile yapılmalıdır. Çünkü çocuğun yüzünde veya eyleminde en küçük bir isteksizlik veya hoşnutsuzluk, onları incitir. Öyle ki kendilerini "yük ve çocuğun sıkıntı ve meşakkat sebebi" olarak görürler. Böylece ya onun hizmetlerinden utanır ve mahcup olurlar ya da incinir ve artık ondan hizmet ve yardım istemezler. Bu, Allah'ın emrettiği hizmet değildir.
Muhammed bin Münkedir şöyle diyor: "Kardeşim gece namazı kılardı ve ben ise, hasta olan annemin ayaklarına masaj yapardım. Asla kardeşimin sevabının benim için veya benim sevabımın onun için olmasını istemem". [4] 10
Ebeveyne hizmetin diğer bir şartı, bu hizmetleri küçük görmektir. İmam Zeynelabidin (a.s) bu konuda şöyle buyuruyor:
أَللٕهُمَّ وَ أَسْتَكْثِرَ بِرَّهُمَا بٔي وَ إِنْ قَلَّ، وَ أَسْتَقِلَّ بِرّٔي بِهِمَا وَ إِنْ كَثُرَ.
"Allah'ım! O ikisinin (ebeveynin) bana yaptığı iyiliği az olsa bile çok göreyim, benim onlara yaptığım iyiliği çok olsa bile az göreyim." [5]
Başka bir yerde şöyle buyuruyor:
وَاجْعَلْ طَاعَتٔي لِوَالِدَيَّ، وَ بِرّٔي بِهِمَا، أَقَرَّ لِعَيْنٔي مِنْ رَقْدَةِ الْوَسْنَانِ، وَ أَثْلَجَ لِصَدْرٔي مِنْ شَرْبَةِ الظَّمْآنِ، حَتٕي أُوثِرَ عَلٰي هَوَايَ هَوَاهُمَا، وَ أُقَدِّمَ عَلٰي رِضَايَ رِضَاهُمَا،
"Anne ve babama itaatimi ve onlara iyi davranmamı, uyku düşkünü kimsenin uykusundan daha göz aydınlatıcı ve çok susamış kimsenin içtiği sudan daha yürek serinletici kıl; onların isteğini kendi isteğime tercih edeyim; onların hoşnutluğunu kendi hoşnutluğumdan önde tutayım". [6]
Çocuk hata yaparsa, ne yapmalı?
Eğer çocuk ebeveyne hizmette kusur eder veya onlara karşı bir eziyet ve incitme yaparsa, derhal pişmanlığını ifade etmeli, onlardan af dilemeli, telafi etmek için çaba göstermeli ve onlar için dua etmeli ve şöyle demelidir: 'Benim onlara karşı kusurumu ve eziyetimi, onların kötülüklerinin silinmesine, derecelerinin yükselmesine, makamlarının yücelmesine vesile kıl ve iyiliklerinin artmasına sebep eyle.' [7]
Bazen çocuk, itaatsizlik niyeti olmaksızın bir hata yapabilir ve ebeveynini incitebilir. Bu durumda tövbe etmeli, davranışını düzeltmeli ve olanları telafi etmek için çaba göstermelidir:
رَبُّكُمْ اَعْلَمُ بِمَا فِي نُفُوسِكُمْ اِنْ تَكُونُوا صَالِحِينَ فَاِنَّهُ كَانَ لِلْاَوَّابِينَ غَفُورًا.
“Rabbiniz içinizde olanı en iyi bilendir. Eğer siz iyi kimseler olursanız, şüphesiz O, tövbeye yönelenleri çok bağışlayandır.” [8]
Eğer yanlışlıkla anne babasını üzecek bir hareket yaptıysa, Allah'ın rahmetinden ümidini kesmesin ve bilsin ki merhametli Rabb'i onun tövbesini kabul eder.
İmam Zeynelabidin (a.s) yukarıdaki anlamı birkaç güzel cümlede şöyle ifade ediyor:
أَللٕهُمَّ وَ مَا مَسَّهُمَا مِنّٔي مِنْ أَذيً، أَوْ خَلَصَ إِلَيْهِمَا عَنّٔي مِنْ مَكْرُوهٍ، أَوْ ضَاعَ قِبَلٔي لَهُمَا مِنْ حَقٍّ، فَاجْعَلْهُ حِطَّةً لِذُنُوبِهِمَا، وَ عُلُوًّا فٔي دَرَجَاتِهِمَا، وَ زِيَادَةً فٔي حَسَنَاتِهِمَا، يَا مُبَدِّلَ السَّيِّئَاتِ بِأَضْعَافِهَا مِنَ الْحَسَنَاتِ.
“Allah'ım! Benden taraf onlara dokunan eziyeti, benden onlara ulaşan kötülüğü veya onların benim yanımda zayi olan hakkını; günahlarının bağışlanmasına, derecelerinin yükselmesine, iyiliklerinin fazlalaşmasına vesile kıl; ey kötülükleri kat kat fazlasıyla iyiliklere çeviren (yüce Allah)!” [9]
Medine'de 'Veysel'in' Nuru!
Veysel Karani, Hz. Resûlullah'ın (s.a.a) yakın dostlarından sayılırdı. Hz. Resulullah’ın (s.a.a) şehrinden (Medine) çok uzak olan Yemen'de yaşıyor ve deve çobanlığı yaparak kendi ve annesinin geçimini sağlıyordu. Bir gün Hz. Peygamber'i (s.a.a) ziyaret etmek istedi. Bu amaçla annesinden, Hz. Resulullah’ı (s.a.a) ziyaret etmek için Medine'ye gitmek için izin istedi. Annesi, 'Git, ama Medine'de yarım günden fazla kalma' şartıyla izin verdi.
Veysel Karani yola çıktı. Uzun bir yolculuk ve büyük zorluklardan sonra Medine'ye vardı. Şehre girdi ve Hz. Peygamber'i (s.a.a) sordu; ancak onun şehirde olmadığını öğrendi. Yarım gün bekledikten sonra, sevdiğini göremeden, annesine verdiği söz gereği Yemen'e geri döndü.
Hz. Resulullah (s.a.a) eve döndüğünde şöyle sordu: “Bu evde parlayan nur kimin?” Dediler ki: 'Veysel Karani, adında bir deve çobanı buraya geldi, sizi sordu, yarım gün de sizi bekledi ve geri döndü.' Hz. Peygamber (s.a.a) şöyle buyurdu: "Evet, Veysel bu nuru evimize hediye bırakıp gitti."
-----------
[1]- Sahife-i Seccadiye, Dua: 24.
[2]- Muhammed bin Yakub Küleynî, Usûl-i Kâfî, c.3, s.50; Mecmûa-i Verrâm, c.2, s.208.
[3]- Sahife-i Seccadiye, Dua: 24.
[4]- İmam Zeynelabidin (a.s), Risâletü'l-Hukûk, s.297.
[5]- Sahife-i Seccadiye, Dua: 24.
[6]- Sahife-i Seccadiye, Dua: 24.
[7]- İlâhî Kumşeî, Şerh-i Sahîfe-i Seccâdiye, s.234.
[8]- İsra, 25.
[9]- Sahife-i Seccadiye, Dua: 24.
gaziantep escort,mersin escort,gaziantep escort,seks hikayeleri
yatırımsız deneme bonusu deneme bonusu veren siteler 2024