Bugun...



Kur'an-ı Kerim’in Fıtrat ve Akılla Uyumu

Bismillahirrahmanirrahim

facebook-paylas
Tarih: 05-08-2024 14:44

Kur'an-ı Kerim’in Fıtrat ve Akılla Uyumu

Yüce Kur’an kendisini tüm insanlık için evrensel ve ebedi bir rehber kitap olarak tanıtmıştır:

وَ ما هِیَ إِلاَّ ذِکْرى لِلْبَشَرِ.

"O, insanlık için bir öğütten başka bir şey değildir" [1]

إِنْ هُوَ إِلاَّ ذِکْرٌ لِلْعالَمِینَ.

"O, ancak âlemler için bir öğüttür" [2].

 

Kuran, kendisinden sonra başka bir kitabın gelmeyeceği ebedi bir kitaptır. Yüce Allah, Kuran'ı tanıtırken şöyle buyuruyor:

وَ إِنَّهُ لَکِتابٌ عَزِیزٌ * لا یَأْتِیهِ الْباطِلُ مِنْ بَیْنِ یَدَیْهِ وَ لا مِنْ خَلْفِهِ تَنْزِیلٌ مِنْ حَکِیمٍ حَمِیدٍ.

"Şüphesiz o, çok değerli bir kitaptır. Ona ne önünden ne de ardından batıl gelemez. O, hüküm ve hikmet sahibi, övülmeye layık olan Allah tarafından indirilmiştir." [3]

 

Kuran'a asla hiçbir batıl nüfuz edemez. Ne içeriden çürüyüp sona erer ve ne de dışarıdan herhangi bir etken onu iptal edip ortadan kaldırabilir. Ne namahremlerin eli onu tahrif edebilir ve ne de herhangi bir ekol veya düşünce ona zarar verebilir. Kur’an'ın evrensel olması nedeniyle, onun meydan okuması (tehaddî) da evrensel ve tüm zamanlar içindir. Kur’an'ın tüm zamanlarda ve yüzyıllarda ‘Eğer güçleri yetiyorsa, Kur’an gibi ve hatta onun küçük bir suresini getirsinler’ şeklindeki

هَل مِن مُبارِز

"Rakip yok mu?" çağrısı ister âlim ve ister sıradan halk olsun, herkese ulaşmaktadır.

 

Şüphesiz Yüce Kur’an'ın ebediliğinin temellerinden biri, onun insan fıtratı ve aklıyla uyumlu olmasıdır. Çünkü nasıl olur da bir kitap insanın rehberliği ve hidayeti için indirilir de bir yandan şaşırtıcı ve derin evrenle ve diğer yandan insanın melekûtî ruhuyla derin bir uyum içinde olmaz; hâlâ rehber ve yol gösterici olarak kalır?

 

Yüce Kur’an, tüm insanların fıtratı için bir hatırlatma ve öğüttür. Bu fıtrat ilahidir ve dini ilkeler ve bilgilerle eski ve derin bir tanışıklığı vardır:

فَأَقِمْ وَجْهَکَ لِلدِّینِ حَنِیفاً فِطْرَتَ اللَّهِ الَّتِی فَطَرَ النَّاسَ عَلَیْها لا تَبْدِیلَ لِخَلْقِ اللَّهِ.

"Öyleyse sen yüzünü Allah'ı birleyen (bir hanîf) olarak dine, Allah'ın o fıtratına çevir ki, O, insanları bunun üzerine yaratmıştır. Allah'ın yaratışında hiçbir değiştirme yoktur." [4]

Şimdi “Kur’an'ın insan aklıyla uyumu” konusuna değiniyoruz.

 

Kur’an, Rabbin Delili

Yüce Kur’an bir iddiada bulunduğunda, bunu kanıtla birlikte yapar ve bir davette bulunduğunda ise, bunu burhan ışığında yapar. Bu nedenle Yüce Allah onu "Burhan" olarak nitelendirmiştir:

یا أَیُّهَا النَّاسُ قَدْ جاءَکُمْ بُرْهانٌ مِنْ رَبِّکُمْ.

"Ey insanlar! Size Rabbinizden kesin bir delil (burhan) gelmiştir." [5] Yani ey insanlar! Şüphesiz size Rabbinizden bir burhan kitabı gelmiştir. Burhan “zahir” demektir ve kesin, açık ve net olan kanıta denir. Bu yüzden açık olan, karanlık ve belirsiz olmayan şeye “burhan” denir. Hz. Musa’ya (a.s) “asa” ve “beyaz el” mucizesi verildiğinde, Allah ona şöyle buyurdu:

فَذانِکَ بُرْهانانِ مِنْ رَبِّکَ.

"İşte bunlar, Rabbinden (sana verilen) iki burhandır." [6] Yani bu iki mucize, hiçbir şüpheye yer bırakmayan iki açık delil ve kanıttır.

 

Yüce Kur’an'ın içeriği, insanların iç fıtratıyla uyumlu ve dış dünya ile tutarlıdır. İfade şekli ve biçimi açısından da burhanî, açık ve kesin delillerle doludur. Eğer kendisi hakkında Allah'ın kelamı olduğunu iddia ediyorsa, bunu delille söyler ve bunun işareti dünyadaki tüm insanlara meydan okumasıdır. Eğer tevhit, din, vahiy, risalet ve ahirete yönlendiriyorsa, her birinin delilini de beraberinde getirir.

 

Yüce Kur’an'ın anlatım yöntemi, hikmet, güzel öğüt ve en güzel şekilde tartışmadır. Yüce Allah, Peygamberine bu üç güzel yöntemle insanları Allah'ın yoluna davet etmesini emreder:

ادْعُ إِلى سَبِیلِ رَبِّکَ بِالْحِکْمَهِ وَ الْمَوْعِظَهِ الْحَسَنَهِ وَ جادِلْهُمْ بِالَّتِی هِیَ أَحْسَن.

"Rabbinin yoluna hikmetle, güzel öğütle çağır ve onlarla en güzel şekilde mücadele et." [7] Bu üç yöntem, birbirini dışlamayan bir şekildedir. Yani hiçbir davet bu üçünden yoksun olmamalıdır ve bir davetin her üç yöntemi de içermesi mümkündür. Elbette bunların her biri diğerinden farklıdır. Üç yöntemin bir araya gelmesi, bir cümlenin hem burhan, hem güzel öğüt ve hem de en güzel tartışma olması anlamına gelmez. Aksine bunların bir araya gelmesinden kasıt, Allah'ın bir topluluğu hidayete erdirmek için çeşitli cümleler ve farklı sözlerle üç yöntemi de kullanabileceği ve aynı şekilde Hz. Peygamber’in (s.a.a) de hadislerinde bunları uygulayabileceğidir.

 

Yüce Kur’an'ın burhanî ve akli kitaplardan farkı şudur: O kitaplar kuru burhanlar ve saf akli delillerden oluşurken, Yüce Kur’an önce hikmet temelinde, kesin delil ve burhanla meseleyi sunar; basit düşünen, burhan ve delili hazmedemeyenler için konuyu örnek ve benzetmeler şeklinde açıklar.

 

Kur’an-ı Kerim'de Temânu' Burhanı

Örneğin Kur’an-ı Kerim “Tevhit” konusunda Temânu' burhanını şöyle açıklar:

لَوْ کانَ فِیهِما آلِهَهٌ إِلاَّ اللَّهُ لَفَسَدَتا.

"Eğer yerde ve gökte Allah'tan başka ilahlar olsaydı, kesinlikle ikisinin de düzeni bozulurdu." [8] Bu burhan, kelam ve hikmet ehli arasında ağır bir delil olarak kabul edilir ve onların kendileri de bu burhanın anlaşılması konusunda birçok görüş ayrılığına sahiptir. İstisnai kıyas şeklinde sunulan bu burhanın anlamı şudur: “Eğer göklerin ve yerin yaratılışında ve yönetiminde iki Allah hüküm sürüyor ve müdahale ediyorsa, evren bozulurdu”. Mülk suresinde de evrenin bozulmasının batıl olduğunu şöyle istisna eder: Bu âleme baktığınızda hiçbir farklılık, düzensizlik ve eksiklik göremezsiniz.

ما تَرى فِی خَلْقِ الرَّحْمنِ مِنْ تَفاوُت.

"Rahman'ın yaratmasında hiçbir uyumsuzluk göremezsin." [9] Uyumsuzluk, birbiriyle bağlantılı bir dizinin bazı halkalarının kaybolması, önceki ile sonraki arasındaki bağlantının kopması ve önceki halkanın sonraki halkadan kopmuş olmasıdır. Ancak tüm halkalar yerinde olduğunda, hiçbir şey kaybolmamış ve hepsi uyumlu ve düzenlidir. Sonra şöyle buyurur:

فَارْجِعِ الْبَصَرَ هَلْ تَرى مِنْ فُطُورٍ* ثُمَّ ارْجِعِ الْبَصَرَ کَرَّتَیْنِ یَنْقَلِبْ إِلَیْکَ الْبَصَرُ خاسِئاً وَ هُوَ حَسِیرٌ.

"Gözünü çevir de bir bak, bir bozukluk görebiliyor musun? Sonra gözünü tekrar tekrar çevir bak; göz (aradığı bozukluğu bulmaktan) aciz ve bitkin halde sana dönecektir." [10] Tekrar bak; bu nedenler ve sonuçlar zincirinde bir çatlak veya boşluk görüyor musun? Sonra tekrar ve defalarca bak; ne kadar bakarsan bak, sonunda senin görme ve algılama sistemin yorulacak ama yaratılış dünyasında bir boşluk ve düzensizlik bulamayacaksın.

 

Bu ayet,

لَوْ کانَ فِیهِما آلِهَهٌ إِلاَّ اللَّهُ لَفَسَدَتا

"Eğer yerde ve gökte Allah'tan başka ilahlar olsaydı, kesinlikle ikisinin de düzeni bozulurdu" [11] ayetiyle birlikte, kesin bir burhan olarak dünyada sadece bir Allah'ın hüküm sürdüğünü açıkça ortaya koyar. Çünkü eğer iki Allah hüküm sürseydi, bunun sonucu dünyanın bozulması olurdu ve şu anda hiçbir bozukluk, çatlak, boşluk ve farklılık olmadığına göre, dünyanın yöneticisinin tek Allah olduğu anlaşılmaktadır.

 

Kur’an-ı Kerim, filozoflar ve düşünürler arasında büyük tartışmalara yol açan bu yüce Temânu' burhanını, basit ve herkesin anlayabileceği bir örnek şeklinde açıklamış ve şöyle buyurmuştur: Eğer bir kişi, huysuz ve anlaşamayan iki efendiye hizmet ediyorsa ve başka bir kişi sağlıklı ve iyi huylu tek bir efendiye hizmet ediyorsa, bu iki kişinin durumu aynı mıdır, yoksa ilk hizmetçinin işi düzensiz ve ikinci hizmetçinin işi düzenli midir?

ضَرَبَ اللَّهُ مَثَلاً رَجُلاً فِیهِ شُرَکاءُ مُتَشاکِسُونَ وَ رَجُلاً سَلَماً لِرَجُلٍ.

"Allah (şöyle) bir örnek verdi: Birbirine ortak ve geçimsiz birçok efendisi olan bir köle ile yalnız bir kişiye bağlı olan bir köle..." [12] Eğer düzenli evren iki Allah’a sahip olsaydı, bu, iki huysuz ve anlaşamayan efendisi olan bir hizmetçi gibi olurdu ki, bu durumda karışıklık, çelişki ve sıkıntı içinde olurdu. Âlem uyumlu olduğuna göre, tek bir Allah'ın yönetimi altında olduğu anlaşılmaktadır.

Her şeyi burhan olan böyle bir kitap, akıl sahipleri ve bilge kişiler tarafından kabul edilir. Eğer biri bu açık kitapta, onun nurlu ayetlerinde ve bilgilerinde, uygun burhan ve örneklerinde şüphe ve tereddüt ederse, şüphesiz ki böyle bir şüphe onun cehaletinden, az aklından ve iç hastalığından kaynaklanır. Çünkü Yüce Allah şöyle buyuruyor:

وَ تِلْکَ الْأَمْثالُ نَضْرِبُها لِلنَّاسِ وَ ما یَعْقِلُها إِلاَّ الْعالِمُونَ.

"İşte bu örnekleri biz insanlar için veriyoruz; fakat onları ancak bilenler düşünüp anlayabilir." [13] Kur’an'ın öğretilerini anlamak ve örneklerini kavramak, “akıl” ve “ilim” olmak üzere iki unsura bağlıdır. Kur’an-ı Kerim sadece insanın ilmi ve aklıyla çelişmemekle kalmaz, aynı zamanda bu iki manevi güç olmadan ondan yararlanmak da mümkün değildir. Elbette ilim, aklın oluşması için bir araç olacaktır.

 

------------

[1]- Müddessir, 31.

[2]- En'am, 90.

[3]- Fussilet, 41 ve 42.

[4]- Rum, 30.

[5]- Nisa, 174.

[6]- Kasas, 32.

[7]- Nahl, 125.

[8]- Enbiya, 22.

[9]- Enbiya, 22.

[10]- Mülk, 3 ve 4.

[11]- Enbiya, 22.

[12]- Zümer, 29.

[13]- Ankebut, 43.




Bu haber 471 defa okunmuştur.


FACEBOOK YORUM
Yorum

İLGİNİZİ ÇEKEBİLECEK DİĞER NURANİ SÖZLER Haberleri

YAZARLAR
ÇOK OKUNAN HABERLER
  • BUGÜN
  • BU HAFTA
  • BU AY
SON YORUMLANANLAR
HABER ARŞİVİ
İLAN PANOSU

Web sitemize nasıl ulaştınız?


HABER ARA
Bizi Takip Edin :
Facebook Twitter Google Youtube RSS
YUKARI YUKARI