xslot trbet tarafbet orisbet betturkey betpublic bahiscom betebet betlike mariobet betist 1xbet trendbet istanbulbahis zbahis royalbet betwild alobet aspercasino trwin betonred bizbet
Bugun...



İslami Maneviyatın Mahiyeti - 3

Bismillahirrahmanirrahim

facebook-paylas
Tarih: 10-10-2024 14:59

İslami Maneviyatın Mahiyeti - 3

Akılcı Maneviyatın Özellikleri

Akılcı maneviyatın ilk özelliği, akıllı bir dindarın dinden kapsamlı bir "hayat felsefesi" talep etmesidir. Yani tüm hayatı kapsayan, bütüncül bir yaşam felsefesi. Başka bir deyişle, dindar kimse hayatının sadece bir bölümünün diğer insanlardan farklı olmasını değil, dindarlığının tüm yaşamına yayılmasını ister. Akıl dışı maneviyatlar, dindar kimsenin hayatının yalnızca bir kısmının diğerlerinden farklı olduğu maneviyatlardır. Maneviyat, eksiksiz bir hayat felsefesidir ve eğer eksiksiz bir hayat felsefesi yoksa, akılcılık da olmayacaktır.

 

Akılcı maneviyatın ikinci özelliği, akılcı maneviyata sahip dindarların, dindarlıklarını "hakikatin sahibi olmak" olarak değil, "hakikati aramak" olarak görmeleridir. Bunu hakikati bulmak için bir yolculuğun başlangıcı olarak kabul ederler. Hakikat, sadece bir cümle söylemek veya özel bir eylem yapmakla elde edilmez. Örneğin bir Hristiyan için vaftiz veya bir Müslüman için şehadet getirmek, hakikat arayışının başlangıcıdır; hedefe ulaşmak değil. Bu tür bir dindarlıkta eleştirel bir yaklaşım da olmalıdır. Yani seçtiği din ve mezhebin temel ve yan ilkelerine dikkat etmeli, görünüşte çelişkiler varsa, bunları daha derin bir seviyede çözmeye çalışmalıdır. Eğer bu akılcı incelemelerle çelişkiler çözülemezse, o din veya mezhepten kesin olarak uzaklaşılabilir.

 

Akıllı Dindar

Akıllı dindar, zorunlu olarak dünyayı ahlaki bir sisteme sahip olarak görmelidir. Yani dünya öyle bir şekilde yaratılmıştır ki, ilk olarak bizim iyi veya kötü eylemlerimizi, erdemlerimizi veya kusurlarımızı algılar; ikinci olarak da bu algıya uygun tepki verir. Dünyanın ahlaki sistemi, evrenin ahlaki iyilik ve kötülüğe karşı hem bir bilinci olduğu hem de buna uygun tepki verdiği anlamına gelir. Kur'an'ın ifadesiyle:

فَمَنْ یَعْمَلْ مِثْقالَ ذَرَّةٍ خَیْراً یَرَهُ، وَ مَنْ یَعْمَلْ مِثْقالَ ذَرَّةٍ شَرًّا یَرَه.

"Kim zerre miktarı hayır işlerse, onu görür. Kim de zerre miktarı şer işlerse, onu görür." [22]

 

Dünya hakkında böyle bir görüşe sahip olan kimse, dünyada "mutlak güvenlik" hisseder. Ne kadar akılcı bir şekilde dindar olursak, o kadar çok güvenlik hissederiz.

Akıllı dindar, "nefis kontrolü" veya "kişisel disiplin"e yüzde yüz inanır ve anlık isteklere teslim olmaz. Bu kişisel disiplin, tamamen mantıklı bir hesaplamadan başka bir şey değildir. Örneğin bilir ki, "Peşinden uzun süreli acıların geldiği kısa süreli zevkler çoktur ve peşinden uzun süreli zevklerin geldiği kısa süreli acılar da çoktur." Bu nedenle sadece kısa süreli bir zevk olduğu için ona sarılmamalı ve sadece uzun süreli bir acı olduğu için ondan kaçmamalıyım. Bu nefis kontrolü, dindar kimsenin hayatında "saflık" ve "riyazet" olmak üzere iki durumun ortaya çıkmasına neden olur.

 

Saflık, dindar insanın manevi gelişimiyle uyumsuz olan her engelin kaldırılmasıdır. Riyazeti kabul etmek aslında şu cümleyi kabul etmektir: Değerli şeyler zorluklarla elde edilir ve dünyada hiçbir değerli şey "fedakârlık" olmadan elde edilmez. Hayatı bir lüks olarak değil, bir zorunluluk olarak görmeliyiz. Feda ettiğim her şey, hayatımda varlığı zorunlu olan bir şeyi elde etmek için olmalıdır. Bu nedenle riyazet, değerli şeylerin sadece zorlukla elde edilebileceği gerçeğini kabul etmektir ve bu değerli şeylerin başında "hakikat", "iyilik" ve "güzellik" gelir ki bunlar ancak büyük acı ve zorlukla elde edilebilir.

 

Manevi İnsanın Üstünlüğü

Sonuç olarak, manevi insan üç üstünlük kazanır:

1- "Hayatta şefkatli bir sağlamlık": Bu insanlar hayatta bir tür dayanıklılık kazanırlar ve zorluklar karşısında asla dağılmazlar.

2- "Bireysellik": Riyazeti kabul edenler bir tür özgünlük kazanır ve diğerlerinden farklılaşırlar. Hayatlarından "sıradanlık" kalkar. Sıradanlıktan kasıt, hepimizin "birbirimizin kokusunu" vermesi ve hiçbirimizin "kendi saf kokusunu" vermemesidir.

3- "Derinlik": Riyazet, manevi insana veya akıllı dindara sıradan insanların sahip olmadığı bir derinlik verir. Riyazet, insanı derin düşünceli yapar. Hayatta acı çeken herkes, tüm evrene karşı daha anlayışlı ve derin olur.

 

Makul dindarlık, akıllı dindarın "öz yönetim" aşamasına ulaşması gerektiğidir; "başkaları tarafından yönetilme" aşamasına değil. İlk aşamada, dindar olan herkes "Allah" adında birinden emir alır. Ancak sonraki aşamalarda, aynı kişi giderek öyle bir dini derinlik ve anlayış kazanmaya çalışmalıdır ki, sonunda şu sonuca varsın: Allah bu şeyleri söylemeseydi bile, bu doğru olurdu. Bu düşünce onu Allah ile maddi bir alışverişten kurtarır ve artık ödül beklemeyen bir saflığa ulaştırır.

 

Akıllı dindar, belirsizlik içinde yaşar (korku ve umut arasında); güvensiz ama huzurludur. Kur'an'da da Hz. Peygamber (s.a.a) hakkında şöyle buyuruyor:

وَ مِنَ اللَّیْلِ فَتَهَجَّدْ بِهِ نافِلَةً لَکَ عَسی‌ اَنْ یَبْعَثَکَ رَبُّکَ مَقامًا مَحْمُودًا

"Gecenin bir kısmında uyanarak, sana mahsus bir nafile olmak üzere namaz kıl. Umulur ki Rabbin, seni Makam-ı Mahmud'a ulaştırır." [2]

 

Bu ayette "umulur ki" ifadesi kullanılmıştır; yani kesinlik yoktur. Sahife-i Seccadiye'de şöyle geçer:

"Allah'ım! Kurtuluş için amellerimize güvenmiyoruz; ancak senin bize olan lütfuna güveniyoruz." Yani, ben belirsizlik içindeyim ama huzurumu koruyorum. Bu durum, akıllı dindarın dini iddiaların hiçbiri için rasyonel bir kanıt sunamayacağını anlaması ve bunu da kabul etmesi nedeniyledir.

 

Akılcı Dindarlık

Akılcı dindarlık, akıllı dindarın hemcinsine sadece hemcinsi olduğu için, başka hiçbir açıdan değil, özgecil hizmet etmesidir. Hadislerde de geçtiği gibi:

الناس عیال اللَّه، انفعهم علیهم احبهم علی

"İnsanlar Allah'ın ailesidir, onlara en faydalı olanları Allah'a en sevimli olanlarıdır."

Her hemcinsiyle karşılaştığında zihninden ve vicdanından üç şeyi çıkarabilmelidir:

1- Bir insanla karşılaştığında, onun geçmişini unutmalıdır; çünkü insan geçmişinin esiridir ve bu durumdayken tüm insanları sevemez.

2- Görünüşlerden de geçebilmeli ve onlara göre önyargılı olmaya başlamamalı, kendini onunla uyumlu ve benzer hale getirmelidir.

3- Kendi inançlarının esaretinden de kurtulabilmelidir; çünkü bu inançlar insanlar arasındaki karşılıklı sevgiye bir engel olabilir. Bu durumda insan, Hz. Peygamber'in (s.a.a) bir örneği olur ki o sadece Müslümanlara veya müminlere değil, "âlemlere rahmet"tir.

 

Akıllı dindar, hiçbir örtü olmadan kendi çıplak ruhuyla yüzleşebilmeli, kendi güçlü ve zayıf yönlerini bulabilmeli ve kendine başkalarına baktığı gibi, hatta başkalarının ona baktığından daha sert bir şekilde bakabilmelidir. Böyle bir bakış açısının sonucu, akıllı dindarın insanı tüm kusurlarına rağmen sevmesi ve ona şefkat göstermesidir. Hüner, insanı sahip olduğu kusurlarla sevmektir, saf ve her yönden mükemmel olduğu zaman değil.

 

Akıllı Dindarın Özellikleri

İnsan kişiliğini bir "süreç" olarak görmenin sonucu olan bu tür sevgi, akıllı dindarda üç özellik oluşturur:

1- Akıllı dindar, tüm insanlara ve kendisine karşı "hoşgörü" kazanır.

2- Tüm insanlara karşı bir tür "genel affedicilik" geliştirir.

3- Akıllı dindar, bu haliyle insanların ruhuna yavaş yavaş nüfuz edebilir ve "içsel bir derinlik" kazanabilir.

 

Akıllı dindar, toplumsal yaşamda kendi yaşam kuralları ve ilkelerine karşı muhalefet olsa bile, bu kural ve ilkeleri korur. Akıllı dindar asla, toplumun düzelerek kendi hayatının da düzelmesini beklemez, aksine bir reformcu gibi kendi toplumunu düzeltmeyi düşünür ve yere düşmüş yükü gönül rahatlığıyla yerden kaldırır. Kısacası akıllı dindar, yalnızca Allah'a veya varlığın özüne teslim olur. [3]

 

Sonuç

Bu asil ve vahye dayalı maneviyatı tanıtmak için reklam önemli bir rol oynar. Bu, manevi yaşamın görünür hale gelmesi, bireyin ve evlerin dışına çıkması anlamına gelir. Din içi manevi konular günümüz diliyle ve uygulanabilir şekilde sunulmalı ve din işlerinden sorumlu olanların yazılı edebiyatı güçlendirilmelidir. Maneviyatın geliştirilmesi ve yaygınlaştırılması yolunda karşılaşılan bilimsel ve eğitsel sorunlar şöyle özetlenebilir:

  • Sonuçlarda indirgemecilik ve bu dünyadaki getirilere dikkat etmemek.
  • Dini maarifin katmanlarında marifet tanıma indirgemecilik.
  • Dini eğitim sisteminin ahlak öğretmenleri ve manevi eğitmenler yetiştirmedeki yetersizliği.
  • Mükemmeliyetçilik ve uygulanamaz olma.
  • Manevi kimliğin oluşumunun uzaklığı ve zorluğu.

 

Dinin dışsal işlevi, farklı ve ayrı bir dünya yaratmaktır ve içsel işlevi insanı ilk kaynağına geri döndürmektir. Din, bir dış boyuttan ve diğer bir boyuttan oluşur ki bu dış boyut iç boyuta yol açar. Bu boyutlar İslam'ın tezahürü olarak "şeriat, tarikat ve hakikat" şeklinde adlandırılır. Veya başka bir bakış açısıyla bu boyutlar, "İslam, iman ve ihsana" işaret eder ya da başka bir deyişle "teslimiyet, iman ve erdemdir" (Dinperest, Evrensel İslami Maneviyat). İnsanların her biri, Allah'ın güzel isimlerinden bir ismin ve ilahi sıfatlardan bir sıfatın tezahürüdür ve hiçbiri tüm isimlerin ve sıfatların tezahürü olamaz. Bu nedenle kapsamlı varlıklar değildirler; ancak Allah'ı anmayı unuturlarsa, geçimleri zorlaşacaktır ve geçim yaşam tarzı anlamına gelir:

وَ مَنْ اَعْرَضَ عَنْ ذِکْرِی فَاِنَّ لَهُ مَعِیشَةً ضَنْک

"Kim beni anmaktan yüz çevirirse, şüphesiz onun için dar bir geçim vardır." [4]

Hakikate dikkat etmek ve maneviyat alanına girmek, insana kalp huzuru hediye edecektir:

اَلا بِذِکْرِ اللَّهِ تَطْمَئِنُّ الْقُلُوب

"Biliniz ki kalpler, yalnızca Allah'ın zikriyle güvene erer." [5]

 

 

--------------

[1]- Zilzâl Suresi, 7-8.

[2]- İsrâ Suresi, 79.

[3]- Mustafa Melikiyan, Bugünün İhtiyacı Olan Maneviyat ve Akılcılık, Düşünce Yansıması, Sayı: 22.

[4]- Tâ-Hâ Suresi, 124.

[5]- Ra’d Suresi, 28.




Bu haber 2295 defa okunmuştur.


FACEBOOK YORUM
Yorum

İLGİNİZİ ÇEKEBİLECEK DİĞER MANEVİYAT Haberleri

YAZARLAR
ÇOK OKUNAN HABERLER
SON YORUMLANANLAR
HABER ARŞİVİ
İLAN PANOSU

Web sitemize nasıl ulaştınız?


HABER ARA
Bizi Takip Edin :
Facebook Twitter Google Youtube RSS
YUKARI YUKARI