![]() |
Tweet |
“Ey bütün mihnet düğümleri onun lütfüyle çözülen; ey zorlukların şiddeti onunla aşılan/kırılan; ey sıkıntılardan kurtuluş ferahlığına onunla kavuşulan (yüce Allah)!”
Hadiseler ve Zorluklar
Hayat ve yaşamın doğal olarak hadise ve zorlukları da beraberinde getirir. Hayatın yapısı zorluk, zahmet, eziyet, sıkıntı ve musibetler üzerine kurulmuştur ve bunlar ilerleme, gelişme ve tekâmül merdiveninin basamaklarıdırlar.
İnsanın musibetlere karşı davranışı Hak Teâlâ’nın emirlerine uygun olursa, onun tüm yönlü saadetini temin eder. Dünya Allah’tandır; insan Allah’tandır; geniş varlık alemi Allah’tandır; tüm varlıkların dosyasının rakamı Allah’tandır; anahtarı Allah’ın elinde olan zorluk ve sıkıntılara kolay bir şekilde dayanabilmesi, Allah’ın imtihanından alnı açık bir şekilde çıkıp “kurb” makamına, zatî, sıfatî ve fiilî tevhide ulaşabilmesi ve zorluklara tahammül etmesi nedeniyle de yüce melekutî makamlara ulaşması için bu gerçekleri kalbinin derinliklerinde hissetmesi gereken varlık insandır.
Kur’an-ı Kerim her insanın kemale erişmesi için imtihan, zorluk ve sıkıntılara maruz kalmasını kaçınılmaz bilmekte ve sorunun Hak Teâlâ’nın lütfuyla hallolacağını vurgulamaktadır.
Bütün zorluk ve sıkıntılar kendisi için uyarı ve Yüce Sevgiliye yöneliş olan ve O’nun rahmet ve lütfu olmaksızın kurtuluşu imkânsız bilen bir insan olay, imtihan, fitne ve sınavlar karşısında asla yenilgiye uğramaz.
Kur’an-ı Kerim bazı peygamberlerin imtihanlarına, musibet, ıstırap ve üzüntülerine değinerek, Hazreti Sevgilinin yolunda başlarını koltuklarına alan o tertemiz insanların bir zorlukla karşılaştıklarında Yüce Sevgiliye sığınarak O’nun hâkimane gücünden ve adilane iradesinden kurtuluş dilediklerini, o aşıkların maşukunun ise onların maslahat ve çıkarlarını koruyup, dünya ve ahiret hayırlarını dikkate alarak sıkıntılarını giderip onları gam ve keder vadisinden kurtuluş sahiline yönlendirdiğini bildirmektedir. İlim sahibi Allah-u Teâlâ sabır ve hilim sahiplerinin, takvalı ve temiz kişilerin kimler olduğunun anlaşılması için savaşçıları fitneye düşürüp canlarının cevherini imtihan eder.
Merhum Fazıl, Emiru'l-Müminin Ali’nin (a.s) "Nehcu’l-Belağa"sının tercümesi olan "Suhanan-ı Ali (a.s)" adlı kitabında şöyle diyor: "Yaşamın tadı onun kargaşasında, gürültü ve patırtısındadır. Sessiz dünya içinde kargaşa ve gürültü olmayan mezarlığa daha çok benziyor. Ayaklarının sürçmesinden korkarak inzivaya çekilen kişiler, gerçekte ölümden önce diri diri defnedilen canlılardır". [1]
Ben "yularınızı koparıp halkın içine dalın" demiyorum. İnzivaya çekilmeyin; huzur ve rahatlığınızı Allah kullarının maruz kaldıkları zulümleri gidermeye ve insanların ahlakını ıslah etmeye tercih etmeyin.
“Kudretin karşısında güçlükler kolaylaşmış, lütfunla -her iş için- sebepler hazırlanmış, kudretinle kazâ ve hükmün câri olmuş ve her şey iraden doğrultusunda gelip geçmiştir. Her şey, söylemene gerek kalmadan sırf meşiyyetinle emir almakta, nehyine ihtiyaç duyulmadan sakınmakta.”
Zorluklar O’nun Eliyle Kolaylaşır
Gökleri yükselten, milyonlarca saman yolu ve bulutu ve bazıları güneşten kaç milyon kat büyük olan ışıl ışıl parlayan milyarlarca yıldızları bu engin ve büyük uzaya yerleştiren o kutsal varlığın gücüyle zorluklar kolaylaşır.
En büyük cisimden en küçüğüne kadar alemdeki bütün varlıklar arasında bağlantı kurup akıl sahiplerini hayran eden o Sevgilinin vasıtasıyla zorluklar kolaylaşır.
Mülkî ve melekutî, gizli ve açık, sırrî ve zahirî, maddî ve manevî, dünyevî ve uhrevî bilimlerin kaynağı olan, Kur’an-ı Kerim ve hadislerin açık bir şekilde ilimde sebata erişenler olarak tanımladığı, ilim ve bilgilerini kıyamet gününe kadar alemdeki herkesin ilim ve bilgisinin üstünde olduğunu bildirdiği Ehl-i Beyt İmamları (a.s), irfan diliyle Kur’an-ı "Said" diye ifade edilen hikmetli dualarında, Hak Teâlâ’nın güç ve kudreti, rahmet ve ra’fetiyle zorlukları, sıkıntı ve problemleri kolaylaştıracağını ama bunun için insanın zorluklar karşısında sabırlı davranması ve metanetli olması, Hak Teâlâ’ya duadan, ihtiyaç ve perişanlığını dile getirmekten, huzu ve huşu etmekten yüz çevirmemek, zorluklar, sıkıntı ve müşkülatlardan emredildiği gibi doğru yararlanmak gerektiğini öğretiyor bize.
Alemdeki tüm olaylar Hak Teâlâ’nın isteği doğrultusunda gerçekleşmektedir. Yukarıdaki cümle İmam Zeynelabidin’in (a.s) güzel buyruğundan da açık bir şekilde anlaşılmaktadır. İmam (a.s) buyuruyor ki: "Her şey iraden doğrultusunda gelip geçmiştir".
Hz. İbrahim (a.s) baba şefkatiyle İsmail’e karşı yanıp tutuşuyordu. Bir gece Hz. İbrahim (a.s) rüya aleminde Allah tarafından oğlu İsmail’i kurban kesmekle görevlendirildiğini gördü. Bu ilahi fermanı oğluna bildirdi. O da hiç tereddüt etmeden buna rıza göstererek kendini teslim etti. Bu gibi buyruklara uymanın iman, hak ve hakikate inancın göstergesinden başka bir etkisi olamaz.
Hz. İbrahim (a.s) bıçağı İsmail’in boynuna çekti. Bu işi iki üç defa tekrarladıysa da bıçağın kesmediğini gördü. Hal diliyle bıçağa, “Neden kesmiyorsun?” diye haykırmış olacak ki bıçak da hal diliyle, “Halil İbrahim kesmemi emrediyor, Celil Allah ise, kesmekten sakındırıyor. İbrahim!”
Sen benden oğlunun başını bedeninden ayırmamı istiyorsun; fakat varlık aleminin sahibi beni kesmekten sakındırıyor! [2]
“Ve her şey iraden doğrultusunda gelip geçmiştir. Her şey, söylemene gerek kalmadan sırf meşiyyetinle emir almakta, nehyine ihtiyaç duyulmadan sakınmakta.”
Kim senin o örülmüş zülfüne gönül verdiyse
Zamanın gam, keder ve dertlerinden kurtuldu
Senin ay parçası yüzün kimin gönlünde yer ettiyse
Senden başkasının sevgisi, kim olursa gider kalbinden
Nergis sana mesttir, kim eylese bir nazar
Yerilmez badeperest bir kes
Ben senin güzel yüzüne şimdi âşık olmadım ki
Bana elest gününden beri senin aşkın nasip oldu
Yanağındaki ben tane, saçların tuzak
Hiçbir gönül kuşu korkmaz bu taneden ve tuzaktan
Senin mest nergisinden her dem mest olan,
Artık şarapçının meyine eyler mi nazar.
Herkesin takati kesilir şölende
Saki şarap verir tekrar bu eliyle
Kim bu dünya yurdunda meyden başka bir şey isterse
Diğer alemde elinde havadan başka bir şey olmaz
Sakinin cilvesinden ve halis meyden dolayı
Herkes bir anda tövbesini bozdu.
“Önemli işlerde sıkıntı görenler tarafından çağrılan sensin; musibetlerde sığınılan sensin; onlardan ancak senin defettiğin şeyler defolur, onlardan ancak senin giderdiğin şeyler giderilir.
Ey Rabbim! Ağırlığı altında ezildiğim felâketler üzerime çökmüş; tahammülü çok güç olan musibetler gelip çatmıştır bana. Bunları kudretinle bana getirmiş, saltanatınla bana yöneltmişsin. Senin getirdiğini kimse götüremez; senin yönelttiğini kimse geri çeviremez; senin kapattığını kimse açamaz; açtığını kimse kapatamaz; zorlaştırdığını kimse kolaylaştıramaz; hor ve zelil kıldığına kimse yardım edemez.
O halde Muhammed ve âline salât eyle ve lütfunla kurtuluş kapısını yüzüme aç. Ey Rabbim! Gücünle üzüntü ve kederin üzerimdeki sultasını kır; şikayetçi olduğum hususta bana bakışını güzelleştir; dilendiğim konuda ihsanının tatlılığını bana tattır; bana kendi katından bir rahmet ve âfiyet dolu bir rahatlık ver; bana kendi indinden acil bir kurtuluş yolu belirle; beni gamlanıp kederlenmekle meşgul ederek farzlarını yerine getirmekten, sünnetini uygulamaktan alıkoyma.”
Bazı kişiler vardır ki, güzel ve tatsız olaylar ilahî farz ve İslamî sünnetleri yerine getirmede onların üzerinde hiçbir etki bırakmaz. Onlar, sonunda yok olup gidecek gam ve kederler nedeniyle kendilerini birçok lütuf ve bereketlerden mahrum etmezler.
Her durumda İmam Zeynelabidin (a.s) gibi merhamet sahibi Allah’tan gam ve kederler sebebiyle farzları yerine getirmekten ve İslamî sünnetleri uygulamaktan mahrum olmamayı dilemeliyiz. Farzları yerine getirememek ve sünnetlerden ayrılmak ilahî feyizlerden ve İzzet sahibi Hak Teâlâ’nın özel rahmetinden mahrum olmaktır. Mümin bir kişiyle onca mekekutî lütuf ve feyizler arasında bir engel olmamalıdır.
İnsan, hadiseler, üzücü olaylar, gam ve kederlerde kendini hapsetmemelidir. Olaylar onu ilahî mevzulardan ve özellikle de farz ve sünnetlerden mahrum etmemesi için ilahî bir ortamda yaşamalıdır.
Bedensel, malî ve hukukî farzlar dünyada çok büyük menfaatler ve ahiret yurdunda ise sayılmayacak kadar çok hasenat ve iyilikler kazandırır insana. İnsanın zorluk ve sıkıntıların hücumu nedeniyle bütün o dünyevî ve uhrevî menfaatlerden mahrum olması ne kadar kötüdür!
Eş ve çocukların haklarını, anne-baba haklarını, akraba ve yakınların haklarını gözetmek, yetimlere ve hastaların yardımına koşmak, müminleri ziyaret etmek, cenaze törenine katılmak, insanlara yardımcı olmak cennete giden yolu ve Yüce Sevgilinin hoşnutluğunu yakınlaştıran sünnetlerdendir. Gam, keder, zorluk, sıkıntı ve üzücü olaylar bizi bütün bu feyizlerden mahrum edebilecek şeyler değillerdir.
“O halde ey Rabbim! Artık inen şeylere (belâlara) dayanamaz oldum; gelip çatan musibetlere katlanmaktan üzüntüyle dolup taştım. Sen duçar olduğum sıkıntıyı gidermeye, içine düştüğüm durumu ortadan kaldırmaya kadirsin. O halde, hak etmesem de bunu bana yap (o sıkıntı, tatsız olay, gam ve kederi benden uzaklaştır); ey büyük Arş'ın sahibi!”
----------
[1]- Suhanan-ı İmam Ali (a.s), s.181.
[2]- Dastanha-î Asımanî, s.185.
yatırımsız deneme bonusu deneme bonusu veren siteler 2024
flyjota.com Deneme bonusu veren siteler Deneme bonusu veren siteler Deneme bonusu
gaziantep escort,alanya escort,gaziantep escort
tesettürlü escort ,fatih escort ,türbanlı escort ,travesti escort ,taksim escort ,beylikdüzü escort ,çapa escort
halkalı escort ,avrupa yakası escort ,şişli escort ,avcılar escort ,esenyurt escort ,beylikdüzü escort ,mecidiyeköy escort ,istanbul escort ,şirinevler escort ,avcılar escort