Tweet |
İmam Hüseyin'in (a.s) 56 yıllık, tamamen Allah’a yönelmiş ve Allah’ı arayan hayatını kısa bir bakışla incelediğimizde, zamanının sürekli temiz ahlak, kulluk, Hz. Peygamber’in (s.a.a) risaletinin yayılması ve bizim anlayışımızın ötesinde derin kavramlarla geçtiğini anlarız. Şimdi onun değerli hayatının bazı yönlerine kısa bir göz atalım:
Kendisi namaz, dua ve Allah’a ibadet etme, Kur’an okuma ve tövbe etmeye büyük ilgi duyardı. Bazen gece gündüz yüzlerce rekât namaz kılardı. [1] Hatta hayatının son gecesinde bile yakarı ve duadan vazgeçmedi. Düşmanlarından Allah ile yalnız kalabilmek için mühlet istediğini okuduk. O, şöyle buyuruyor: “Allah bilir ki ben namazı, Kur’an okumayı, bol dua etmeyi ve istiğfarda bulunmayı seviyorum”. [2]
O hazret, birçok kez yaya olarak Kâbe’ye gitmiş ve Hac ibadetini yerine getirmiştir. [3] İbn-i Esir, "Usdu’l-Ğabe" kitabında şöyle yazıyor:
کان الحسین رضى الله عنه فاضلا کثیر الصوم و الصلوه و الحج و الصدقه و افعال الخیر جمیعها.
“Hüseyin (r.a) faziletli, çok oruç tutan, çok namaz kılan, çok hacca giden, çok sadaka veren ve tüm iyilikleri yapan biriydi.” [4]
Hz. Hüseyin b. Ali'nin (a.s.) kişiliği öyle yüce, erişilmez ve muhteşemdi ki, kardeşi İmam Hasan (a.s.) ile birlikte yürüyerek Kâbe’ye giderken, tüm büyükler ve İslam önderleri ona saygı göstererek bineklerinden inip onunla birlikte yürürlerdi. [5]
Toplumun İmam Hüseyin'e (a.s) olan saygısı, onun halkla birlikte yaşamasından, insanlardan ve sosyal ilişkilerinden uzak durmamasından kaynaklanıyordu. O, toplumun nimet ve musibetlerine diğerleri gibi ortaktı ve hepsinden önemlisi, sarsılmaz imanı onu halkın derdiyle ilgilenen ve onlara yardım eden biri yapmıştı. Aksi takdirde onun, ne muhteşem sarayları, ne koruyucu askerleri ve ne de köleleri vardı; asla zalimlerin yaptığı gibi yolları halkın geçişine kapatmazdı.
Onun toplumsal ahlakından bir örnek olan bir rivayette şöyle okuyoruz:
Bir gün bir yerden geçerken, bir grup fakir yaydıkları örtüler üzerinde oturmuş kuru ekmek parçaları yiyorlardı. İmam Hüseyin (a.s) geçerken onu buyur ettiler ve o da kabul etti. Oturdu ve onlarla birlikte yedi. Sonra şöyle buyurdu:
اِنّ الله لا یُحبّ المُتکبرین.
"Allah kibirlenenleri sevmez." [6] Ardından şöyle buyurdu: "Ben sizin davetinizi kabul ettim, siz de benim davetimi kabul edin." Onlar da o hazretin (a.s) davetini kabul ettiler ve o hazretle birlikte evine gittiler. İmam (a.s), evde ne varsa misafirler için getirilmesini emretti [7]. Böylece onlara sıcak bir misafirperverlik gösterildi. Aynı zamanda topluma “tevazu ve insan sevgisi” dersini uygulamalarıyla öğretti.
Şuayb b. Abdurrahman Huzai şöyle diyor: Hüseyin b. Ali (a.s) şehit olduğunda, sırtında nasırlar görüldü. Bunun sebebini İmam Zeynel Abidin'e (a.s) sorduklarında, İmam (a.s) şöyle buyurdu: "Bunlar, babamın geceleri kocaları ölmüş olan dul kadınlar ve yetim çocukların evlerine yiyecek taşıdığı torbaların izleridir." [8]
İmam Hüseyin'in (a.s) mazlumları savunma ve zulüm görenleri koruma konusundaki şiddetli ilgisini, kısaca özetleyeceğimiz Erineb ve kocası Abdullah b. Selam'ın hikâyesinde görebiliriz: Yezid, veliahtlık döneminde para, makam, dansöz kenizler gibi tüm şehvet ve keyif araçlarına sahip olmasına rağmen, kirli ve şehvet düşkünü gözünü evli ve iffetli bir kadına dikmişti.
Babası Muaviye, onun bu çirkin ve utanç verici davranışı karşısında sert bir tepki göstereceği yerde, yalan ve hile ile bu temiz Müslüman kadını kocasından ayırıp oğlu Yezid'in günah yatağına çekmek için zemin hazırladı. Hz. Hüseyin b. Ali (a.s) bu durumu öğrendi ve bu kötü niyetli karara karşı çıkarak, Muaviye'nin kötü planını boşa çıkardı. İslam’ın bir hükmünü kullanarak, kadını kocası Abdullah b. Selam'a geri gönderdi. Yezid'in Müslüman ve temiz bir aileye olan saldırısını engelledi. Bu işiyle ilahi gayret ve himmetini gösterip, Müslüman toplumunun namusunun korunmasındaki ilgisini açıkladı. Bu davranış, bir hikâye oldu ki, Hz. Ali (a.s) evinin onurlu bir mirası ve Emevîlerin zulmünün bir örneği olarak tarihte ebedi bir yer kazandı. [9]
Ala’li “Sumu’l Mana” kitabında şöyle yazıyor: İnsanlık tarihinde, her biri bir alanda büyük ve evrensel bir kişiliğe sahip olan büyük adamlarla karşılaşıyoruz. Biri cesarette, biri zahitlikte, başka biri cömertlikte... Ancak İmam Hüseyin'in (a.s) yücelik ve büyüklüğü, her biri sonsuz boyutları olan ve tarihi yüceliği belirleyen muazzam bir hacimdir. O, sanki tüm yüceliklerin ve yüksekliklerin toplamıdır." [10]
Evet, Muhammedî (s.a.a) nübüvvetin sınırsızlığının mirasçısı olan bir adam, Hz. Ali (a.s) gibi bir babanın adalet ve merhametinin mirasçısı olan bir adam ve Hz. Fatıma (s.a) gibi bir annenin erdem ve parlayan faziletinin mirasçısı olan bir adam, nasıl üstün ve yüce bir insanlık örneği ve ilahi erdemlerin açık bir işareti olmasın? Ona selam olsun; onu işlerimiz ve davranışlarımızda örnek ve sembolü olarak karar kılmalıyız.
İmam Hüseyin'in (a.s) hayatı, şehadeti, konuşma tarzı ve eylemlerinin boyutları, sadece bir büyük adamın tarihini temsil etmekle kalmaz, aynı zamanda tüm varlığıyla erdem ve faziletlerin, yüceliklerin, fedakarlıkların, canını feda etmenin, Allah’ı istemenin ve Allah’ı aramanın tam bir aynasıdır. O, tek başına ruhu ilahi yola yönlendirebilir ve insanlığın mutluluğunu güvence altına alabilir. Varlığı ve gidişi, insanın maneviyatını ve erdemlerini yüceltmiştir.
-------------
[1]- İkdü'l-Ferid, c.3, s.143.
[2]- İrşad-ı Mufid, s.214.
[3]- Menakıb-ı İbn-i Şehraşub, c.3, s.224; Usdü’l-Ğabe, c.2, s.20.
[4]- Usdü’l-Ğabe, c.2, s.20.
[5]- Zikri'l-Hüseyin, c.1, s.152; Riyazü’l-Cinan, s.241; Ensabü’l-Eşraf.
[6]- Nahl, 22.
[7]- Tefsir-i Ayyaşi, c.2, s.257.
[8]- Menakib, c.2, s.222.
[9]- El-İmamet ve’s-Siyaset, c.1, s.253 ve sonrası.
[10]- Sumu’l-Ma'na, s.104 ve sonrası.
gaziantep escort,mersin escort,gaziantep escort,seks hikayeleri
yatırımsız deneme bonusu deneme bonusu veren siteler 2024