Bugun...



Veliyy-i Fakih ve Şer'î Hâkimin Hükmü

Bismillahirrahmanirrahim

facebook-paylas
Güncelleme: 31-12-2022 11:07:09 Tarih: 31-12-2022 10:52

Veliyy-i Fakih ve Şer'î Hâkimin Hükmü

Soru 56: Velâyet-i fakihe, mefhum ve misdak yönünden inanmak aklî delile mi dayanmaktadır, şer'î delile mi?

Cevap: Adil ve âlim fakih’in hükümet etmesi anlamına olan “velâyet-i fakih” şer'î bir hükümdür. Aynı zamanda akıl da bunu desteklemektedir. Misdakını belirlemek için ise, İslâm Cumhuriyeti'nin anayasasında açıklanmış olan insanlar arasında kabul edilmiş aklî bir yol (yöntem) mevcuttur.

Soru 57: Şer'î hükümlerin uygulanması İslâm ve Müslümanların maslahatı gereği veliyyi fakih'in hükmüyle değiştirilebilir veya durdurulabilir mi?

Cevap: Duruma göre değişir.

Soru 58: İslâm hükümetinde yayın organları veliyy-i fakih'in emrinde ve kontrolünde mi olması gerekiyor, yoksa dini havzalar veya başka kurumların mı?

Cevap: Veliyyi Emr-i Müslimin'in emir ve kontrolünde olması gerekir. Bu organlar ilahi ilim ve maarifi yaymak, İslâm ve Müslümanlara hizmet etmek, İslâm toplumunun sorununu çözmek ve fikri yönden ilerletmek, Müslümanların birliğini korumak, kardeşlik ruhunu aralarında yaymak ve benzeri işlerle görevlidir.

Soru 59: Mutlak şekilde velâyet-i fakih'i kabul etmeyenlere hakiki Müslüman denilebilir mi?

Cevap: İmam Mehdi'nin (canımız ona feda olsun) gaybeti döneminde içtihad veya taklit yönünden mutlak şekliyle velâyet-i fakih'i kabul etmeyenler, bu görüşlerinden dolayı dinden çıkıp mürtet olmazlar.

Soru 60: Veliyy-i fakih'in velâyeti, hakkından istifade ederek maslahat için dini hükümleri herhangi bir sebepten dolayı, örneğin genel bir maslahatı gözeterek kaldırabilecek ve neshedebilecek bir velayet midir?

Cevap: Hz. Resulullah'ın (s.a.a) irtihalinden sonra İslâm'da hiçbir şer'î hüküm neshedilemez. Mevzunun değişmesi, zaruretlerin ortaya çıkması veya bazı geçici sebeplerden dolayı bazı hükümlerin uygulanmaması neshetmek demek değildir. Tekvini velâyet ise, sadece masumlara mahsustur.

Soru 61: Adil fakihin velâyetini (tasarruf hakkını) sadece hisbî işlerle (yetimin malını korumak gibi Allah-u Teâlâ'nın terk edilmesine razı olmadığı işlerle) sınırlı bilenlere karşı nasıl bir tavır almalıyız? Şunu da biliyoruz ki, bu görüşte olanların bazı temsilcileri onlara uyarak bu fikri yaymaktalar.

Cevap: Velâyet-i fakih ilkesi, her asır ve zamanda toplumun yönetimi, toplumsal meselelerin idaresi için hak olan İsna Aşeriyye (on iki imam) mezhebinin esaslarından biri sayılır. Bunun kökü imamet esasına dayanmaktadır. Kendine göre bir delile dayanarak fakihin velâyeti olmadığına inanan ise, mazurdur. Ancak böyle birisinin Müslümanlar arasında tefrika ve bölücülük yapması caiz değildir.

Soru 62: Veliyy-i fakih'in emri tüm Müslümanları mı bağlar, yoksa sadece onu taklit edenler için mi geçerlidir? Fakihin mutlak velâyetine inanmayan bir müçtehide taklit eden birisinin veliyy-i fakih'in emrine uyması farz mıdır?

Cevap: Şia fıkhına göre, Müslümanların veliyy-i emrinin emirleri tüm Müslümanları bağlar. Onun emir ve yasaklarına uymak, diğer fakihleri taklit edenler bir yana, o fakihlere bile farzdır. Bize göre fakihin velâyetini kabul etmek, İslâm'a bağlılık ve masum imamların (a.s) velâyetinden ayrılmaz.

Soru 63: Mutlak velayet Peygamber efendimizin (s.a.a) döneminde şu manaya kullanılmıştır ki eğer Hz. Rasulullah (s.a.a) bir şahsa bir işi yapmasını emrederse, çok zor dahi olsa o şahıs o işi yapmak zorundadır. Örneğin kendisini öldürmesini dahi emretse, şahıs kendisini öldürmelidir. Soru şu ki bizim zamanımızda fakihin velayeti, peygamberin masum olduğu ve fakihin masum olmadığı göz önünde bulundurulursa, Hz. Peygamber’in (s.a.a) zamanındaki velayetle aynı manada mıdır?

Cevap: Şartları taşıyan fakihin mutlak velâyetinden maksat şudur: Kıyamete kadar baki kalacak ve semavi dinlerin sonuncusu olan yüce İslâm dini, hükümet ve yönetim dinidir. İslâm toplumunun tüm kesimleri için, ümmeti iç ve dış düşmanlardan koruyacak, onlara adil bir şekilde hükmedecek, zayıfların hakkını koruyup, savunacak, siyasî, ekonomik vb. konularda ilerlemelerini sağlamaları için gerekli vesileleri hazırlayacak bir veliyy-i emr, bir şer'î hâkim, yani bir rehberin olması gerekir. Yukarıda zikredilenlerin uygulamaya geçirilmesi bazılarının istek, çıkar ve aşırı serbestliğiyle çelişebilir. Müslümanların emiri (yöneticisi) İslâm fıkhı ışığında toplumu yönettiğinde ihtiyaç duyduğu gerekli icraatları yapması ona farzdır. Buna göre de İslâm ve Müslümanların maslahatlarıyla ilgili konularda karar ve yetkisi tüm halkın yetkisinden üstte olmalı ve her ne zaman rehberin hükmü diğer insanların görüşüyle çelişirse, onun görüşüne öncelik tanınmalıdır. Bunlar, fakihin mutlak velâyetinin çok kısa bir açıklamasıdır.

Soru 64: Ölü müçtehitte baki kalmak fakihlerin fetvalarına göre, bir müçtehidin iznine bağlı olduğu gibi, ölmüş veliyy-i fakihin emir ve hükümlerinin de geçerliliği, diri olan veliyy-i fakihin iznine mi bağlıdır. Yoksa kendiliğinden baki midir?

Cevap: Veliyy-i Emr-i Müslimin tarafından alınan karar ve hükümler belirli bir zaman için ve geçici olmazsa, aynen geçerliliğini korur. Ancak sağ olan veliyy-i fakih onu kaldırmayı maslahat görürse, kaldırabilir.

Soru 65: Mutlak velâyeti kabul etmeyen ve İslâm Cumhuriyeti'nde yaşayan bir fakihin, veliyy-i emrin emirlerine uyması farz mıdır? Eğer veliyy-i emrin emrine uymazsa, fasık olur mu? Veya mutlak velâyeti kabul eden bir fakih, kendisini bu makama daha uygun bildiğinden veliyy-i emrin emirlerine uymazsa, fasık olur mu?

Cevap: Veliyy-i Emr-i Müslimin'in hükümet ve yönetimle ilgili emirlerine uymak tüm mükelleflere hatta fakih bile olsa, farzdır. “Ben daha uygunum” bahanesiyle velâyet makamını üstlenmiş kimseye muhalefet etmek caiz değildir. Elbette bu hüküm, veliyy-i fakih’in belirlenmiş kanunî yoldan velâyet makamını üstlenmiş olduğu takdirde geçerlidir. Eğer kanunî yolla başa geçmiş olmazsa, mesele tamamen değişir.

Soru 66: Gaybet döneminde şartları taşıyan bir müçtehidin, ceza kanunlarını uygulamaya yetkisi var mıdır?

Cevap: Gaybet döneminde ceza kanunlarını uygulama farzdır; buna yetkili şahıs ise, sadece Müslümanların veliyy-i emridir.

Soru 67: Velâyet-i fakih, taklidi bir konu mudur, yoksa itikadî bir mesele midir? Velâyet-i fakih'e inanmayanın hükmü nedir?

Cevap: Velâyet-i fakih, mezhebin esaslarından olan velâyet ve imamete ait konulardandır. Ancak diğer fıkhî hükümlerin şer'î delillerinden çıkarıldığı gibi, velâyet-i fakih'e ait olan hükümler de şer'î delillerden çıkarılmaktadır. Buna göre de istidlal yoluyla velâyet-i fakih'in kabul edilemeyeceği görüşüne varan kimse mazurdur.

Soru 68: Bazı yetkililerden "idare etme velâyeti" diye bir şey duyuyoruz; yani bir üst yetkiliye kayıtsız şartsız itaat etme. Bu konudaki görüşünüz ve şer'î vazifemiz nedir?

Cevap: İslâm devletinde geçerli idarî kanun ve kurallara dayalı olarak verilen emirlere muhalefet etmek caiz değildir. Ama İslâmî kavramlar arasında "yönetim ve idare etme velâyeti" diye bir şey yoktur.

Soru 69: Veliyy-i fakih tarafından çeşitli teşkilatlarda görevlendirilmiş olan temsilcinin, kendi yetkileri çerçevesinde çıkarmış olduğu kararlara uymak farz mıdır?

Cevap: Veliyy-i fakih tarafından kendisine verilen salahiyet çerçevesinde çıkardığı, uyulması zorunlu kurallara muhalefet etmek caiz değildir.




Bu haber 310 defa okunmuştur.


Etiketler :

FACEBOOK YORUM
Yorum

İLGİNİZİ ÇEKEBİLECEK DİĞER AHKAM Haberleri

YAZARLAR
ÇOK OKUNAN HABERLER
  • BUGÜN
  • BU HAFTA
  • BU AY
SON YORUMLANANLAR
HABER ARŞİVİ
HAVA DURUMU
İLAN PANOSU

Web sitemize nasıl ulaştınız?


NAMAZ VAKİTLERİ
HABER ARA
Bizi Takip Edin :
Facebook Twitter Google Youtube RSS
YUKARI YUKARI