Tweet |
Bismillahirrahmanirrahim
Hayatlarını sürekli birlikte geçirmek isteyen iki kişi, neden mutlaka nikâh kıymalıdır? Sadece düğün yapmak ve bunu herkese ilan etmek yeterli değil midir?
Nikâh akdini kıymak farzdır; çünkü bununla nikâh gerçekleşir. Eğer nikâh akdi yapılmazsa, evlilik gerçekleşmez ve erkek ile kadın birbirlerine helal olmazlar. Dinde “Evlilik” sadece iki tarafın rızası veya herkese duyurulması anlamına gelmez. Tarafların rızası, evliliğin gerekli şartlarından biridir ve diğer şartlarla birlikte nikâh akdi de olmalıdır ki, evlilik İslami kurallara göre geçerli olsun.
Nikâh Hutbesi ile Nikâh Akdinin Farkları
Öncelikle şu noktayı belirtmek gerekir ki, evlilikte farz olan şey, “nikâh akdini” kıymaktır, nikâh hutbesini okumak değildir. Şöyle ki, nikâh töreninde öncelikle hutbe okunması müstehaptır ve yapılması tavsiye edilir; ardından nikâh akdi kıyılır. Nikâh hutbesi çeşitli dillerde okunabilir; ancak genellikle Arapça olarak okunur. Örneğin:
الحمدُ ِلله الذی أحَلَّ النِکاحَ و حَرَّمَ السّفاحَ و الزِّنا
Elhamdülillâhillezî ehhelle'n-nikâhe ve harreme's-sifâha ve'z-zenâ; Nikâhı helal kılan; zinayı ve ahlaksızlığı haram kılan Allah'a hamdolsun.
Evliliğin Etkileri ve Sonuçları
İslam'a göre evlilik, aileyi ve dolayısıyla toplumu oluşturmak için yapılan kutsal bir sözleşmedir ve birçok etkisi ve sonucu vardır. Bunlar arasında cinsel dürtülerin tatmini, neslin devamı, insanın olgunlaşması, huzur ve sükûnet, iffet ve ahlak, duyguların pekişmesi ve diğer birçok nimetler yer alır.
Evlilik, önemli ve taahhüt gerektiren bir durum olduğundan, bu kutsal sözleşmenin yapılması yalnızca Allah'ın belirlediği kurallar, yasalar ve özel şartlar doğrultusunda mümkündür. Bu şartlardan biri, belirli ifadelerle nikâh akdinin yapılmasıdır.
Yüce Allah, şeriat koyucu ve yasa koyucu olarak bu ifadelere değer ve itibar kazandırmış ve bu ifadelerin nikâh akdi olarak kurulmasını, kadın ve erkeğin evlenmesine sebep kılmıştır. Başka bir deyişle; İnanan bir kimse için insanı ve her şeyi yaratan Allah’tır. Yarattıkları üzerinde tasarruf etme yetkisi de kendisine aittir. Bu yetkiyi dilerse dilediğine verir. Ayrıca kanun koyma hakkı da ona aittir ve bu hakkı da dilediğine verir. Allah kanunlarını Kur’an ve Peygamber vasıtasıyla iblağ eder ve duyurur. İnananlar ve bu kurallara uyanlar dünya ve ahiret saadetine nail olurlar. İnanmayanlar ve amel etmeyenler de dünyada ve ahirette neticelerine katlanırlar.
Akdin Anlamı:
Fıkıh ilminde “Akit”, iki kişi veya iki grup arasında kurulan ve taraflardan her birine karşı yükümlülükler getiren bir anlaşmadır. [1] Kur'an-ı Kerim,
يَٓا اَيُّهَا الَّذِينَ اٰمَنُٓوا اَوْفُوا بِالْعُقُودِ...
"Ey iman edenler! Akitlere (ve sözleşmelere) riayet edin..." [2] ayetiyle, doğru ve insani sözleşmelere uymayı müminlere zorunlu kılmıştır. Her akdin oluşturulma yolu, belirli kelimelerden oluşan bir cümle ile yapılır.
"Evlenme akdi", kadın ve erkek arasında karşılıklı haklar, yükümlülükler ve sorumlulukların ortaya çıktığı ortak bir bağ kurmaktır.
Akdi Okumanın Felsefesi
"Akit sigasını (nikâhta söylenen sözleri) okumanın ne gereği var?" sorusuna cevaben şu noktalara dikkat etmek önemlidir:
1- Hukuki İlişkilerin Temeli Olarak Kelimeler ve Sözcükler
Bu tür işler hukuki, itibari ve sözleşmeseldir; doğal ve yaratılışsal işlerden farklıdır. Sosyal hayat ve hukuki ilişkiler bu kelimeler ve sözcükler üzerine kurulur. Bir kişi diğerine "Evini kiralıyorum" der ve diğeri de bunu kabul ederse, aralarında belirli bir ilişki (kiracı ve ev sahibi ilişkisi) oluşur. Eğer "Evini satın alıyorum" der ve diğeri de kabul ederse, başka bir özel ilişki (satıcı ve alıcı ilişkisi) oluşur. Bu nedenle bireylerin sosyal yaşamlarındaki hukuki ilişkiler, “kelimeler, sözcükler ve anlam” üzerine kurulur. Bu kelimeler ve sözcükler, yasanın etkisi ve koruması altındadır.
Temelde şeriat ve kanun, bireysel ve sosyal davranışları düzenlemeyi amaçlar. Bu konudaki kararlaştırmalar, yasaların oluşturulması ve uygulanmasının temelini oluşturur. Tüm sistemlerde haklar bir veya birkaç kelime ya da bir mühür ve imza ile tesis edilir. Aslında küfür ile Müslümanlık arasındaki fark, birkaç kelime olan “şehadet getirmek” değil midir? Bu nedenle kelimelerin ve itibarların rolü küçümsenmemelidir.
Evlilik akdi, diğer tüm akitlerin özelliklerine sahip bir tür sözleşmedir, hatta bu sözleşme içerisinde şartlar bile konulabilir. Niyetleri ifade eden kelimeler, tüm bireysel ve sosyal ilişkilerde temel bir rol oynar. Akitle (dini nikâh) eş olmayı kabul etmek, tarafları şeriatın hükümlerine ve kurallarına uymaya zorlamak ve buna sadık kalmayı ilan etmek anlamına gelir. Bu, küçük bir şey değildir.
2- Kalıcı Bir Sözleşme ve Anlaşma Oluşturma
Bu nedenle ortak yaşamın temeli, tarafların uyumlu isteklerinden doğan bir anlaşmadır. Ancak tarafların bu anlaşmayı “kast ve niyet” etmeleri ona uyacakları ve bağlı kalacakları anlamına gelmiyor mu? Sadece geçici ve kısa süreli bir seçim midir, yoksa zorunluluk ve bağlılık içeren bir taahhüt müdür? İki kişi, sevgi ve ilgiyle bir arada yaşamak için birbirlerini seçtiğinde, zorunluluk ve bağlılıkla harmanlanmış sağlam bir anlaşma ortaya çıkar ki, buna “taahhüt” denir. Akdin amacı, bu anlaşma ve uyumun sağlam kalmasını ve bir dizi hukuki sonuç doğurmasını sağlamaktır, sadece dostça ve etik bir vaat değil.
Ortak bir yaşamın başlangıcı için, yasanın ve mahkemenin desteğini bile çekebilecek sağlam bir sözleşme yapmak gerekir. Bu içsel irade ve gerçek istek, sadece içsel ve ruhsal bir durumdur ve tek başına hukuki dünyada etkisi yoktur. İki iradenin uyumunu göstermek için, bu niyet ilan edilmelidir ki içsel niyetleri açığa çıksın. Olası bir anlaşmazlık durumunda, buna dayanılarak hüküm verilmesi gereklidir.
Özetle evlilik sözleşmesi, aile kurmak ve bu aşk ve sadakate bağlı kalmak için yapılan bir taahhüt ve akittir. Ancak aşk ve sadakat iddiasında bulunan herkes gerçekten âşık mıdır? Biri belirli bir dönemde âşık olsa bile, bu aşkın hayat boyu veya ilişki devam ettiği sürece kalıcı olacağına dair bir garanti var mıdır? En önemlisi bir evlilikte sadece karşılıklı sevgi yeterli midir, yoksa bu aşk kurumunun gerektirdiği bir dizi taahhüt, hak ve görevler de gerekli midir?
Bu taahhütlerin açıklanması ve bir tarafın kasıtlı veya istemsiz olarak ihmal etmesi veya ihlal etmesi durumunda şer’i ve yasal desteğin sağlanması için, bu aşk ve sadakat ve bilinçli seçim, iradeyi ifade eden kelimelerle ilan edilmelidir. Kelimeler, tarafların gerçek iradesini yansıtır ve akdin türüne bağlı olarak farklılık gösterir. Bu, her hukuki sistemde belirli bir şekil ve formatta olan itibari bir durumdur.
Evlilik, taahhüt ve sorumluluk gerektiren büyük bir iştir ve akıl sahipleri büyük işler yaparken büyük alışverişlerde olduğu gibi sözleşme kullanır ve akit okurlar, sadece tarafların rızasıyla yetinmezler. Tarafların rızasının, bu tür önemli işlerde gereken taahhüt ve sorumluluğu karşılamadığını düşünürler ve bu taahhütlerin sözleşme ile sabitlenmesi gerektiğine inanırlar.
3- Dini ve Hukuki Sonuçların Oluşması
Dini ve hukuki sonuçların oluşması için, evlenme kararı almak ve düğün yapmak yeterli değildir. Taraflar, geçerli bir sürekli evlilik yoluyla birbirleriyle resmi bir bağ kurmadıkça, birbirlerine namahrem ve yabancı sayılırlar. Bu durum sadece evlilik bağı için geçerli değildir.
Bir evi satın almak istediklerinde de aynı kural geçerlidir. Evi satın almadan ve işlem gerçekleşmeden önce, satın alma işleminin sonuçları, örneğin evin boşaltılması gerçekleşmez. Bu konu, evlilik bağına gelince özel nitelikleri nedeniyle daha fazla vurgulanır ve sağlamlaştırılır; çünkü insan onuru ve şerefi, maddi mallarla kıyaslanamayacak kadar değerlidir.
4- Kelimelerin gerçek durumlara etkisi
Öte yandan bu kelimelerin gerçek durumlara etkisi de inkâr edilemez; tıpkı "turşu" kelimesini duymanın damağınızda değişiklikler yaratması gibi.
Evlilikte tek başına “rıza” yeterli değildir
Bahsedilen konular ışığında dini nikâhın gerekliliği açıkça ortaya çıkmaktadır. İslam hukukunda da evlilik birliğinin kabulü ve iki tarafın ortak yaşam için tercihlerini beyan etmeleri, “nikâh akdi” ile gerçekleşir. Arapça olması da belirli bir sosyal düzen açısındandır.
Temel olarak evlilik akdinin dini öğretilere dayandığını ve Peygamber Efendimiz (s.a.a) ile Masum İmamların (a.s) siyerlerinde ve fıkıh kitaplarında özel bir yeri olduğunu ve önemli hukuki etkilere sahip olduğunu unutmamak gerekir. Bu, alışveriş akdi veya basit bir şekilde gerçekleşebilecek bazı diğer sözleşmeler gibi değildir. Bu nedenle hukuki ve şer’i geçerliliği için bazı sınırlamalar veya özel formaliteler göz önünde bulundurulmuştur. Bu formaliteler olmadan şer’i ve hukuki geçerliliği olmaz ve herhangi bir yükümlülük de doğurmaz. Bu yüzden tüm dini otoriteler şöyle buyurmuşlardır: Evlilikte sadece “rıza” yeterli değildir; nikâh sözleşmesi okunmalıdır. [3], [4], [5], [6].
Müçtehitlerimizin kahir çoğunluğu nikâh akdinin Arapça okunması gerektiği fetvasını vermişlerdir. Evlenen kadın ve erkek bu işe kadir değillerse, nikâhı kıyabilecek birine vekâlet vererek bu işi yapmalıdırlar.
Bu mesele, sadece İslam dinine özgü değildir ve diğer dinlerde de mevcuttur. Örneğin Yahudilikte evlilik, içinde manevi ve ilahi bir unsur barındıran bir akittir. Evlilik, iki kişi arasında Allah'ın bereketini diledikleri bir sözleşmedir. Bu sözleşme, kocanın eşine verdiği yazılı bir belgedir ve "Ketuba" olarak adlandırılır. [7] Onlar evlilik törenlerini bir gölgelik altında ve yüzlerce kişinin huzurunda gerçekleştirir ve kutlarlar. [8]
Günümüzde İran'daki dini azınlıklar, Yahudiler ve Hristiyanlar, Müslümanlar gibi evliliklerine resmiyet kazandırmak için kendi dini mekânlarında, kendi dini âlimlerince nikâh akdini gerçekleştirirler ve o âlim nikâh hutbesini okur.
-------------
[1]- İslami Bilgiler Sözlüğü; Kur'an Kelimelerinin Müfredatı, "akd" maddesi.
[2]- Maide, 1.
[3]- Mercilerin Risale-i Ameliyesi, Mesele: 2363.
[4]- Ayetullah Nuri Hemedani, Risale-i Ameliye, Mesele: 2359.
[5]- Ayetullah Vahid Horasani, Risale-i Ameliye, Mesele: 2427.
[6]- Ayetullah Seyyid Ali Hamenei, Fetva, Soru: 11.
[7]- Werner Menski, Dünyanın Altı Dininde Ahlak, s. 276.
[8]- Dünyanın Altı Dininde Ahlak, s. 227.
gaziantep escort,gaziantep rus escort,gaziantep escort,seks hikayeleri