xslot trbet tarafbet orisbet betturkey betpublic bahiscom betebet betlike mariobet betist 1xbet trendbet istanbulbahis zbahis royalbet betwild alobet aspercasino trwin betonred bizbet
Bugun...



Kur'an ve Ehl-i Beyt'in (a.s) Öğretilerinde Kültürel Mücahitlerin Özellikleri - 2

Bismillahirrahmanirrahim

facebook-paylas
Tarih: 22-10-2024 16:24

Kur'an ve Ehl-i Beyt'in (a.s) Öğretilerinde Kültürel Mücahitlerin Özellikleri - 2

Kültürel Mücahitlerin Özelliklerinden, Bilgi Sahibi Olma

Kültür cephesinin bayraktarı olabilecek kimseler, bilgi ve kültür sahibi olanlardır:

Varlık vermeyenden varlık bulamayan,

Nasıl varlık verebilir ki?

Suyu olmayan eski bir bulut,

Nasıl su verebilir ki?

 

Emirü'l-Müminin Ali'nin (a.s) buyurduğu gibi: "Bu mücadele bayrağını, sabır ve basireti birleştiren ve hakkın konumlarını tam olarak bilen kişiden başkası taşıyamaz. Bu nedenle emrettiklerini yerine getirin ve yasakladıklarından kaçının." [1] Bu temelde Kur'an, alimlerin makamını yüceltmiş ve şöyle buyurmuştur:

يَرْفَعِ اللّٰهُ الَّذِينَ اٰمَنُوا مِنْكُمْ وَالَّذِينَ اُو۫تُوا الْعِلْمَ دَرَجَاتٍ

"Allah, sizden iman edenleri ve kendilerine ilim verilenleri derecelerle yükseltir." [2]

 

Çeşitli ayetlerde insanları göklerin ve yerin yaratılışı üzerinde düşünmeye teşvik etmiş, [3] onlardan göklerin ve yerin düzenine ve Allah'ın yarattığı her şeye dikkatle bakmalarını istemiştir. [4] Ekinlerin, zeytinlerin, hurmaların, üzümlerin ve meyvelerin ortaya çıkışını düşünenler için açık bir işaret kılmıştır. [5] Güneşe ve aya, gündüz ve gece olgusuna, göğe ve yere, [6] yıldıza, [7] incire ve zeytine [8] yemin etmiştir ki, onlar üzerinde düşünsünler. İbret almak için önceki kavimlerin yaşamlarını ve akıbetlerini incelemeyi emretmiştir. [9]

 

Hz. Peygamber (s.a.a) de Müslümanları ilim öğrenmeye teşvik ederdi. Bedir Savaşı'ndan sonra, müşriklerden yetmiş esir elindeyken, kendilerini kurtarmak için mal ve serveti olmayan esirler için, Medine'nin on çocuğuna yazmayı öğretmeleri halinde serbest bırakılacaklarını belirledi. [10] Ayrıca şöyle buyurdu: "İlmi arayın, Çin'e gitmeniz gerekse bile." [11]

 

Will Durant şöyle yazar: "Peygamber'in hadislerinden anlaşıldığı üzere, insanları ilim talep etmeye teşvik eder ve buna saygı gösterirdi. Bu açıdan çoğu dini reformcudan farklıydı. Demişti ki: Kim ilim aramak için bir yola girerse, Allah ona cennete giden bir yol açar." [12]

 

Elbette kültürel mücahitlerin bilgeliğinin amacı, gurur göstermek, tartışmak ve değerleri yıkmak değildir. Çünkü kendi din önderlerinden öğrenmişlerdir ki bilgi anlamak ve akıl yürütmek için olmalıdır. İmam Cafer-i Sadık (a.s) şöyle buyuruyor: "İlim talep edenler üç türlüdür ve onları özelliklerinden tanıyın: Bir grup onu cehalet için ve tartışmaya girmek için ister. Bir grup büyüklük taslamak ve başkalarını aldatmak için ister ve bir grup ise, anlamak ve akıl yürütmek için ister."

 

Birinci grup, rahatsız edici ve tartışmacı insanlardır; incitici ve gösterişçidirler. İnsanların meclislerinde konuşurlar, ilimden bahsederler, yumuşak huyluluk övgüsünde bulunurlar, alçakgönüllülük gösterirler ama kalpleri takvadan yoksundur. Allah bu kişilerin burnunu yere sürtsün ve belini kırsın.

İkinci grup, kibirli ve aldatıcı olanlardır; hilekâr ve dalkavukturlar. Kendi benzerlerine (ilim ehline) karşı kibirlenirler ve zenginlere karşı tevazu gösterirler. Onların tatlılığını yerler ve kendi dinlerini ayaklar altına alırlar. Allah onların adını silsin ve âlimlerin eserlerinden onların izini yok etsin.

Üçüncü grup, anlayış ve akıl yürütme ehlidir; kırık kalpli, üzgün ve gece ibadet edenlerdir. İbadet elbisesi giymiş ve gecenin karanlığında Rablerinin ibadetine kalkmışlardır. Amel ederler ve korkarlar, dua ederler ve endişelidirler. [13]

 

Kültürel Mücahitlerin Özelliklerinden Dünyaya Düşkün Olmamak

Kültürel mücahitlerin diğer özelliklerinden biri dünyaya bağlı olmamak, hırs ve tamahtan uzak durmaktır; aksi takdirde bozgunculuğu ıslahından daha fazla olacaktır. İmam Cafer-i Sadık (a.s) şöyle buyurdu: "Bir âlimi dünyayı sever gördüğünüzde, dininiz hakkında onu suçlu bilin; çünkü her şeyin seveni, sevdiğinin etrafında döner."

Allah, Davud'a (a.s) şöyle vahyetti: "Benimle senin aranda dünyaya aldanmış âlimi aracı kılma, çünkü o seni benim sevgimin yolundan alıkoyar. Zira onlar, beni arayan kullarımın yol kesicileridir. Onlara yapacağım en az şey, münacatımın tatlılığını kalplerinden çıkarmaktır." [14]

Bu dünyaya düşkün olmama hali, sosyal ve ailevi sorumlulukları terk etmek anlamına gelmez; aksine bunları yerine getirmede başarının faktörüdür. Zühdün örnekleri olan peygamberler ve vasiler, toplumun içinde bulunur ve toplumları kötülükten kurtarmak için ağır bir misyonu üstlenirlerdi.

 

Zamanı Tanıma

Kültürel mücahitlerin temel özelliklerinden biri, zamanı ve onun gerekliliklerini tanımaktır. İmam Cafer-i Sadık'tan (a.s) bir rivayette şöyle okuyoruz: "Zamanını bilen kişi, yanıltıcı ve sapkınlığa neden olan işlere düşmez." [15]

Başka bir hadiste, akıl ve anlayış sahiplerinin özelliklerinden biri olarak zamanın insanlarını tanımak zikredilmiştir. [16]

İmam Rıza (a.s), İmam Muhammed Bakır'dan (a.s) şöyle naklediyor: "Davud (a.s) ailesinin hikmetinde (ve hikmetli talimatlarında) şöyle gelmiştir: Allah'ı tanıyan insanın kendine hakim, nefsinin sahibi olması, kendi durumuna ve işine önem vermesi ve kendi zamanının insanlarını tanıması gerekir." [17]

 

Açıktır ki, zaman ve onun gerekliliklerinden kasıt, tarihsel ve takvimsel zaman değildir; aksine çağdaş yaşamın fikri, kültürel ve siyasi zamanı, dil, gelenek, iklim, bilimler, keşifler, icatlar, teknikler, kitaplar, sanatlar, düşünürler ve siyasetçiler ile kapitalist, sosyalist ve komünist sistemlerin komplolarını ve işleyişlerini içerir. Elbette tüm bunlar, bilimsel organizasyonlarda ve grup araştırmalarının yapısında düzenlenmelidir.

 

Zamanın doğru gerekliliklerine göre, masum İmamlar (a.s) farklı tutumlar sergilemişlerdir. Emirü'l-Müminin Ali (a.s), Hz. Peygamber'den (s.a.a) sonra 25 yıl boyunca bilgece bir sabır ve acı bir sessizliği tercih etmiş ve bu konuda şöyle buyurmuştur: "Düşünüyordum ki, hakkımı almak için tek başıma ayağa mı kalkayım, yoksa yarattıkları bu boğucu ve karanlık ortamda sabır mı edeyim? Ki bu ortam yaşlıları yıpratır, gençleri yaşlandırır ve inanan insanları kıyamete ve Rableriyle buluşmaya kadar üzgün tutar! Doğru bir değerlendirmeden sonra sabır ve tahammülü daha akıllıca gördüm. Bu yüzden sabrettim; sanki gözümde diken ve boğazımda kemik varmış gibi, mirasımın yağmalandığını gözlerimle izlerken." [18]

 

Bu durumda, o yüce zat kültürel cihadı ve dini şüphelere cevap vermeyi programlarının başına koymuştu. Ehl-i Beyt'in (a.s) tartışmalarıyla ilgili yazılan kitaplar, Hz. Ali'nin (a.s) şüphelere verdiği cevapların bir kısmını zikretmiştir. [19]

 

İmam Hasan (a.s), gerçek Şiiliği korumak için Muaviye ile barış yapmayı gerekli gördü. Çünkü siyasi şartlar, güçlerin durumu ve Muaviye'nin hileleri, savaşı öyle bir hale getiriyordu ki Şia yok olacaktı. Nitekim kendisi şöyle buyurdu: "Eğer barış yapmasaydım, yeryüzünde Şiilerden kimse kalmazdı." [20]

 

Bu durumda İmam Hüseyin (a.s) için şartlar başka türlü değişmişti. Yezid, Muaviye'nin hilelerinden yoksundu. Hatta görünüşte İslam hükümlerini gözetmiyor, açıkça şarap içiyordu. Hatta onun yönetimi, babası Muaviye'nin İmam Hasan (a.s) ile imzaladığı anlaşmaya aykırıydı. Çünkü o anlaşmada Muaviye, kendisinden sonra birini tayin etmemeyi taahhüt etmişti. [21]

 

Adaletin Yayılması

Kültürel mücahitlerin diğer özelliklerinden biri, adalet kültürünün yayılması ve uygulanmasıdır. Allah, peygamberlerini insanların adaleti ayağa kaldırması için göndermiştir [22] ve kutsal kitabında adalete ve iyiliğe emretmiş, [23] yargı ve hükmü adalet üzerine kurmuştur. [24]

Ayrıca müminlerin sözlerinin adaletli olmasını istemiş, yakınlarının aleyhine olsa bile, [25] ve takipçilerine bir gruba veya kabileye olan düşmanlığın onları adalet sınırının dışına çıkarmamasını öğretmiştir ki bu takvaya daha yakındır. [26] Hukuki belgelerin yazarını adaleti gözetmeye mecbur kılmıştır. [27]

 

Mustazaflarla Birliktelik

Kültürel mücahitlerin özelliklerinden biri de mustazaflar ve fakirlerle birlikte olmaktır. Kur'an-ı Kerim şöyle buyuruyor:

وَاصْبِرْ نَفْسَكَ مَعَ الَّذِينَ يَدْعُونَ رَبَّهُمْ بِالْغَدٰوةِ وَالْعَشِيِّ يُرِيدُونَ وَجْهَهُ وَلَا تَعْدُ عَيْنَاكَ عَنْهُمْ تُرِيدُ زِينَةَ الْحَيٰوةِ الدُّنْيَا وَلَا تُطِعْ مَنْ اَغْفَلْنَا قَلْبَهُ عَنْ ذِكْرِنَا وَاتَّبَعَ هَوٰيهُ وَكَانَ اَمْرُهُ فُرُطًا.   

"Sabah akşam Rablerine, O'nun rızasını dileyerek dua edenlerle birlikte sabret. Dünya hayatının süsünü isteyerek gözlerini onlardan çevirme. Kalbini bizi anmaktan gafil kıldığımız, kötü arzularına uyan ve işi gücü aşırılık olan kimseye boyun eğme." [28]

Ayetin nüzul sebebinde şöyle geçer: Kibirli zenginlerden ve kendini beğenmiş Arap eşrafından bir grup, Hz. Peygamber'in (s.a.a) huzuruna geldiler ve Selman, Ebu Zer, Suheyb, Habbab gibi mümin erkeklere işaret ederek şöyle dediler: "Ey Muhammed! Eğer sen meclisin başına oturur ve bu tür insanları -ki vücutlarının kokusu insanın burnunu rahatsız eder ve kaba yün elbiseler giyerler- kendinden uzaklaştırırsan, biz sana geleceğiz ve sözlerinden faydalanacağız."

Bu sırada yukarıdaki ayetler nazil oldu ve Hz. Peygamber'e (s.a.a) bu aldatıcı sözlere asla teslim olmamasını emretti. Sonra Hz. Peygamber (s.a.a) bu grubu aramaya koyuldu. Onları mescidin sonunda Allah'ı zikretmekle meşgul halde buldu ve şöyle buyurdu: "Allah'a hamd olsun ki, sizin gibi insanlarla olmamı emretmeden ölmedim. Sizinle yaşamak ve sizinle ölmek ne güzel!" [29]

 

Sonuç

Kültürel cihat, günümüz dünyasında dindar bir toplum için temel bir ihtiyaçtır; çünkü düşman, dindar ve Allah merkezli bir toplumun kültürünü ve imanını yok etmek için tüm gücünü kullanmaktadır. Bu nedenle, kültürel mücahitlerin "samimi iman, bilgi, adaletin yayılması, zamanı tanıma, mustazaflarla birliktelik, dünyaya düşkün olmama" gibi özel ve önemli özelliklere sahip olmaları gerekmektedir.

 

 

----------

[1]- Seyyid Razi, Nehcü'l-Belağa, Deşti Tercümesi, s. 329.

[2]- Mücadele, 11.

[3]- Al-i İmran, 191.

[4]- A'raf, 185.

[5]- Nahl, 11.

[6]- Şems, 1-7.

[7]- Necm, 1.

[8]- Tin, 1.

[9]- Rum, 42.

[10]- Katib Vakıdi, El-Tabakatü'l-Kübra, c.2, s.19.

[11]- Muhammed Bakır Meclisi, Biharü'l-Envar, c.1, s.177.

[12]- Will Durant, Medeniyet Tarihi, Birinci Bölüm, c.4, s.302.

[13]- Muhammed bin Yakub Kuleyni, El-Kâfi, c.1, s.49.

[14]- Muhammed bin Yakub Kuleyni, El-Kâfi, c.1, s.46.

[15]- Muhammed bin Yakub Kuleyni; El-Kâfi; c.1, s.27.

[16]- Muhammed bin Yakub Kuleyni; El-Kâfi; c.1, s.49.

[17]- Muhammed bin Yakub Kuleyni; El-Kâfi; c.2, s.224.

[18]- Seyyid Razi, Nehcü'l-Belağa, s.15, Hutbe: 3.

[19]- Bkz: Ahmed bin Ali Tabersi, El-İhticac, s.210-211 ve 240.

[20]- Muhammed Bakır Meclisi, Biharü'l-Envar, c.44, s.2.

[21]- İbn A'sem; El-Fütuh, c.4, s.158-160.

[22]- Hadid, 25.

[23]- Nahl, 90.

[24]- Nisa, 58.

[25]- En'am, 152.

[26]- Maide, 8.

[27]- Bakara, 282.

[28]- Kehf, 28.

[29]- Fazl bin Hasan Tabersi, Mecmeu'l-Beyan, c.6, s.718.




Bu haber 753 defa okunmuştur.


FACEBOOK YORUM
Yorum

İLGİNİZİ ÇEKEBİLECEK DİĞER EHLİBEYT Haberleri

YAZARLAR
ÇOK OKUNAN HABERLER
  • BUGÜN
  • BU HAFTA
  • BU AY
SON YORUMLANANLAR
HABER ARŞİVİ
İLAN PANOSU

Web sitemize nasıl ulaştınız?


HABER ARA
Bizi Takip Edin :
Facebook Twitter Google Youtube RSS
YUKARI YUKARI