Bugun...



İmam Ali’nin (a.s) Velayeti

Bismillahirrahmanirrahim

facebook-paylas
Tarih: 19-07-2022 11:18

İmam Ali’nin (a.s) Velayeti

1- İnzar Ayetinin[1] Şan-ı Nüzulünde Söylenilen "Dar" Hadisi:

Bisetin 3. yılında Hz. Peygamber (s.a.a) efendimiz “İnzar ayeti”nin emri gereğince, akrabalarına İslam dinini kabul etmeleri ve din uğrunda beraber çalışmaları için bir teklif sunmakla görevlendirildi.

Bu münasebetle akrabalarının ileri gelenlerinden oluşan bir toplantı düzenlediler. Birinci oturumda konunun açıklanması için uygun bir ortam oluşmadı.

Bir sonraki oturumda o hazret (s.a.a) konuşmasına başlayarak, bir giriş yaptı ve ardından şöyle buyurdular: “Bu din üzere, aranızda bana kardeş, vezir ve halife olmak isteyeniniz yok mu?” Bu cümleyi yüksek sesle üç defa tekrarladılar.

Fakat her defasında Hz. Ali'den (a.s) başkası bu soruya olumlu bir cevap vermedi. Bunun üzerine Hz. Peygamber (s.a.a) şöyle buyurdular: “Şüphesiz sizin aranızdaki kardeşim, vekilim ve halifem budur”[2]

2- Menzilet hadisi:

Hz. Resullullah (s.a.a) son gazvelerine çıktıklarında İmam Ali’yi (a.s) “münafıkların fitnesini önlesin” diye Medine'de kendi yerine vekil olarak bıraktılar. Kendileriyle beraber gazveye gidemediğinden ötürü İmam’ın (a.s) üzgün olduğunu gözleyen Hz. peygamber (s.a.a) İmam’a (a.s) hitaben şöyle buyurdular: “Sen bana Harun'un Musa'ya olduğu gibisin. Ancak benden sonra peygamber olmayacaktır.”[3]

3- Gadir-i Hum hadisi:

Hz. Resulullah (s.a.a) hicretin 10. yılında veda haccından döndükleri bir sırada yapmış oldukları konuşmanın hemen akabinde şöyle buyurmuşlardır:

“Ben kimin mevlası isem, Ali de onun Mevlalısıdır.” Bu konuda “herhangi bir şüphe yaşanmasın” diye, özellikle Hz. Ali’nin (a.s) ismini üzerine basarak söylemiş ve mübarek elleriyle de onu göstermişlerdir. [4]

4- Velayet ayeti:

Sizin veliniz ancak Allah, Resulü ve iman edip namaz kılarken, rükû halinde zekât veren müminlerdir.” [5]

Ayette “rükû halindeyken zekât veren (sadaka olarak yüzük) müminlerden” kastın Hz. Ali'nin (a.s) olduğu bilinmektedir. Çünkü tarihçilerin de itiraf ettiği gibi “veliniz, rükû halinde zekât vereniniz” diye adlandırılan ibareler, Hz. Ali’nin (a.s) velayetini ve Hz. Peygamber’den (s.a.a) sonra onun halifesi olduğunu kanıtlar niteliktedir.[6] Zaten ayetin zahiride oldukça açıktır.

5- Varis ve vasiyet hadisi:

Hz. Peygamber (s.a.a) şöyle buyurdular: “Her nebinin varis ve vasisi vardır. Benim varis ve vasim Ali İbn-i Ebu Talip'tir.” [7]

6- Tebliğ ayeti:

Ey Peygamber! Rabbinden sana indirileni tebliğ et...” [8]

7- Seele Sailun ayeti:

“İsteyen biri, olacak bir azabı istedi. Kâfirlerden onu engelleyecek olan yoktur.” [9]

8- İlim Şehri Hadisi:

“Ben ilimden bir şehirim ve Ali ise, onun kapısıdır. Öyleyse şehre kapısından giriniz.”[10]

9- Allah Resul (s.a.a) şöyle buyurdular: “Nefsim elinde olan Allah 'a yemin ederim ki, bu ve Şiası kıyamet gününde kurtulmuş olacaklardır”[11]

10- "İman edip yararlı işler yapanlar ise, bütün insanların en hayırlılarıdır." [12]

11- İmam Ali (a.s) Ehlibeyt'tendir ve Ahzab süresinde Allah-u Teâlâ, bu aileyi (Ehlibeyt’i) temiz ve başkalarına karşı üstün kılmıştır. “... Ey Ehlibeyt! Şüphesiz Allah sizden her türlü pisliği giderip, sizleri tertemiz kılmak ister." [13]

12- Sakaleyn hadisi:

Zeyd b. Erkam, Hz. Peygamber’den (s.a.a) şöyle rivayet ediyor: “Haberiniz olsun ki, ben sizin aranızda iki ağır emanet bıraktım. Biri Allah'ın kitabı ve diğeri üretim olan Ehl-i beyt'imdir.” “Ehl-i beyt'ten kasıt hanımlarınız mıdır?” diye sorduk.

O (s.a.a), cevaben şöyle buyurdu: "Hayır! Allah'a yemin ederim ki kadın, bir ömür boyu kocasıyla yaşarsa dahi, talak ve boşanma suretinde baba ocağına dönmeye mahkûmdur. Kişinin Ehlibeyt'i onun aslı ve ailesidir (çocuklarıdır). Onlar öyle bir ailedir ki sadaka onlara haram kılınmıştır."[14]

13- Mübahele ayeti:

Deki, gelin, çocuklarımızı… nefislerimizi..” [15] (Ali İmran/ 61)

14- Ali, Fatıma ve Hüseyin'e işaretle, "Allah'ım! Şahit ol ki, benim Ehl-i beyt'im bunlardır”.[16]

 

------------

[1]- Şura, 214; “En yakın hısımlarını uyar...

[2]- Taberi Tarihi, c.2, s.62; Tarihi Kamil İbn-i Kesir, c.2, s,4; el-Müracaat, 20-22. mektuplar.

[3]- Sireyi İbn-i Hişam, c.2, s.520; el İsabe "Ali"yi açıklaması; Sevaik, s.121, 9. bab; El- Müracaat, 28-31. mektuplar.

[4]- el-Gadir, c.1’de bu hadis, 110 sahabeden ve Ehl-i sünnet'in sahih kitaplarından nakledilmiş ve bu olay hakkında hiç kimsenin, hatta iki şahsın dahi ihtilaf etmediği söylenmiştir.

[5]- Maide, 55.

[6]- el Mizan, Numune, Durru’l Mensur ve Taberi tefsirlerindeki bu ayetin açıklanmasına müracaat edilebilir. “el-Müracaat” kitabı 39-43. Mektuplar.

[7]- İbn-i Esakir Tarihi, c.3, s.42, 205; Menakıb-i Harezmî.

[8]- Maide, 67.

[9]- Mearic, 1-2.

[10]- Müstedrek-i Hâkim, c.3, s.126.

[11]- Durru’l Mensur, c.6, s.589.

[12]- Beyyine, 7.

[13]- Ahzab, 33.

[14]- Sahihi Müslim, c.7, s.123.

[15]- Âl-i İmran, 61.

[16]- Sahihi Müslim, c.5, s.268.




Bu haber 676 defa okunmuştur.


Etiketler :

FACEBOOK YORUM
Yorum

İLGİNİZİ ÇEKEBİLECEK DİĞER EHLİBEYT Haberleri

YAZARLAR
ÇOK OKUNAN HABERLER
SON YORUMLANANLAR
HABER ARŞİVİ
HAVA DURUMU
İLAN PANOSU

Web sitemize nasıl ulaştınız?


NAMAZ VAKİTLERİ
HABER ARA
Bizi Takip Edin :
Facebook Twitter Google Youtube RSS
YUKARI YUKARI