Tweet |
Bismillahirrahmanirrahim
Hz. Fatıma'nın (s.a) şehadeti ibadet, eşlik vazifesi, çocuk yetiştirme ve ev işleriyle ilgilenme sebebiyle değil, bilakis bidat çıkaranlar ve tahrif edenlere karşı sessiz kalmadığı için ve toplumsal sorumluluk temelleri uğruna kıyam ettiği için gerçekleşti ve bu yolda şehit oldu. Bu olay da Hz. Peygamber'in (s.a.a) vefatından sonra toplumsal sorumluluğun insanlar arasında zayıfladığı bir dönemde oldu.
Hz. Fatıma (s.a), Müslüman ve sorumlu bir birey olarak toplumda aile ve eğitim işlerini yürütürken, siyasi ve toplumsal meselelerden asla gafil olmamış ve bu konulardaki görevlerini daima yerine getirmiştir.
Hz. Fatıma (s.a) krizler ve siyasi meselelerin içinde yetişmiş, Hz. Peygamber'in (s.a.a) terbiyesi altında hakikati öğrenmiş ve onu savunmayı kendi görevi bilmiştir. O, bilinçli bir şekilde topluma katılmış ve imamet sınırlarını savunan bilinçli bir siyasetçi gibi toplumda ciddi ve aktif bir varlık göstermiştir.
Hz. Fatıma'nın (s.a) İslam'ın siyasi tarihindeki varlığı inkâr edilemez. Kendisi kendi döneminin siyasi faaliyetlerinin zeminlerinden birini oluşturmuştur. Burada onun bazı siyasi ve toplumsal mücadele faaliyet ve yöntemlerine değinilmektedir.
Hz. Fatıma (s.a) vasiyet etti ki, 'ona zulmedenler cenaze töreninde hazır bulunmasınlar ve kendisini gece defnetsinler'. Bu aslında yöneticilerin elinden siyasi kozlarını almaktı. Çünkü onlar, mersiye okuyup gözyaşı dökerek ve ona olan bağlılıklarını göstererek, onun velayet savunmasındaki muhalefetini ve mücadelelerini gölgelemek ve gasp edilmiş hilafetlerini meşru göstermek istiyorlardı.
Hz. Peygamber'in (s.a.a) gazvelerindeki varlığı:
Hz. Fatıma (s.a) üç savaşta bulundu ve bu alanda hemşirelik, babasının yanında bulunma ve şehitlerin başında durma gibi görevleri üstlendi. Uhud Savaşı'nda sadece babasının yanında olmakla kalmadı, aynı zamanda şehit ailelerine bakması için görevlendirilmişti. Onların sorunlarını çözmek için ciddi çaba gösterdi ve çocuklarıyla birlikte şehitlerin cenaze törenlerine katıldı. Hz. Fatıma (s.a) haftada iki veya üç gün Uhud'a gider ve şehitlerin mezarları başında gözyaşı dökerdi.
Hendek Savaşı'nda muhacirler için yemek hazırlamakla görevliydi ki, Hendek veya Ahzab Savaşı en zor savaşlardan biridir. Mekke'nin fethinde ise, danışman konumundaydı ve bu varlığı savaş planlamasına katılımının göstergesidir.
Mübahele Olayında Bulunma:
Hz. Fatıma (s.a) Mübahele olayında aktif olarak yer aldı. O, bağımsız, bilinçli ve gönüllü bir birey olarak Mübahele sahnesine katıldı. Bu hareket Hz. Peygamber'in (s.a.a) liderliğinde bir tür siyasi güç gösterisiydi.
Evlerde Devrim Yaratma:
Kendisine yapılan saldırılar sonucu evde yatağa düştüğünde, Muhacir ve Ensar kadınları onu ziyarete geldiler. Durumunu sorduklarında kendi halinden bahsetmek yerine, velayet sınırlarını savunma ve onları siyasi meselelerde bilinçlendirme konusunda konuştu. Erkeklerinin gevşekliğini eleştirdi ve hakkı unutup sessiz kaldıklarını söyledi. Hz. Peygamber'in (s.a.a) kızının sözlerinin yankısı onların evlerinde bir ateş yaktı ve erkekler eşlerinin itirazlarıyla karşılaştılar.
Ağlama Taktiğini Kullanma:
Hz. Fatıma (s.a) ağlamayı siyasi bir araç olarak kullandı [1] ve ağlama yerini Müslümanların toplanma merkezi haline getirdi. Hz. Peygamber'in (s.a.a) kabri başına, Uhud şehitlerinin ve Baki mezarlığının başına giderdi. Bu eyleminde küçük çocuklarıyla birlikte, gece gündüz, değerli babasının yokluğunda [2] ve ümmetin sapmasına ağlayarak uyuyan toplumu uyandırmaya çalışırdı.
Hz. Fatıma (s.a), kamuoyunu aydınlatmak ve onları bilinçlendirmek için kırk gün boyunca Hz. Ali (a.s) ve çocuklarıyla birlikte Muhacir ve Ensar'ın evlerine giderek onları mevcut gaflet ve sapmaya karşı uyandırmaya ve gafilleri ve rahat düşkünlerini bilinçlendirmeye çalıştı.
Mescitte Kesin Konuşma:
Birinci halife asılsız ve haksız gerekçelerle Fedek'i gasp etti. Hz. Fatıma (s.a), Fedek'in gasp edilmesine dayanarak mescitte parlak bir konuşma yaptı [3] ve bunu siyasi bir araç olarak kullanarak "Hilafet Gaspı" meselesini gündeme getirdi. Halkın zihnini aydınlattı ve onlara basiret verdi. Gerçekte, Hz. Fatıma (s.a) 'kendi mülkiyet hakkının gasp edilmesi' adı altında, siyasi bir protesto ve dönemin yöneticisini sorgulamaya girişti, mescide gitti ve hutbe okudu. [4]
Hz. Fatıma (s.a) bu parlak konuşmasında, Hz. Peygamber'in (s.a.a) risaletini hatırlatarak, Hz. Ali'nin (a.s) haklı liderliği ve imametini savunarak ve İslam'daki miras hukuku açısından Fedek üzerindeki kendi mülkiyet hakkını savunarak, siyasi uzlaşmacılara hücceti tamamladı.
Hilafet Gasıplarını Tehdit:
"Hz. Ali'nin (a.s) evine yapılan saldırı, Hz. Fatıma (s.a) ile Hz. Ali'ye (a.s) yapılan saygısızlık ve Hz. Fatıma'nın (s.a) mescide götürülmesi" olayından sonra, Hz. Fatıma (s.a) hemen küçük çocukları Hz. Hasan (a.s) ve Hz. Hüseyin'in (a.s) ellerinden tutarak mescide gitti ve hilafet gasıplarını tehdit etti ki, şimdi Allah'tan yardım isteyeceğini ve onlara beddua edeceğini söyledi. Onun tehdidiyle, hilafet gasıpları bir dereceye kadar geri çekildiler ve Hz. Ali'den (a.s) biat alma girişiminden vazgeçtiler. Bu mücadelede Hz. Fatıma (s.a), Hz. Ali (a.s) ile birlikte zaferle eve döndü.
Hz. Fatıma (s.a) konuşmasının bir bölümünde şöyle buyurdu: "Allah'a yemin olsun ki, dünyanızı sevmiyorum ve erkeklerinizden uzağım! İçlerini ve dışlarını denedim ve yaptıklarından hoşnut değilim! Allah'ın gazabını satın aldılar ve cehennem ateşinde ebedidirler." [5]
Siyasi İstişare:
Hz. Fatıma (s.a), kamuoyunu aydınlatmak ve onları yaptıkları hatalar ve imamet yolundan sapma konusunda bilinçlendirmek için, kırk gün boyunca Hz. Ali (a.s), Hz. Hasan (a.s) ve Hz. Hüseyin (a.s) ile birlikte binek üzerinde Muhacir ve Ensar'ın evlerine giderek, onları içine düştükleri gafletten ve mevcut sapmadan uyandırmaya, gafilleri ve rahat düşkünlerini bilinçlendirmeye çalıştı. [6] Gerçekte, kendi siyasi istişaresiyle Hz. Peygamber'in (s.a.a) ashabına hücceti tamamlıyordu.
Birinci halife asılsız ve haksız gerekçelerle Fedek'i gasp etti. Hz. Fatıma (s.a), Fedek'in gasp edilmesine dayanarak mescitte parlak bir konuşma yaptı ve bunu siyasi bir araç olarak kullanarak hilafet gaspı meselesini gündeme getirdi; halkın zihnini aydınlattı ve onlara basiret verdi.
Dönemin Gasıp Yöneticilerine Karşı Siyasi Suskunluk:
Hz. Fatıma (s.a.a), "Velayet ve İmamet" sınırlarını savunma yolunda, dönemin yöneticilerine karşı "konuşma boykotu" taktiğini kullandı. [7] Aişe'nin naklettiğine göre, Hz. Fatıma (s.a) Ebu Bekir'e öfkelendi ve vefat edinceye kadar onunla konuşmadı. [8]
Bu taktik halkın zihninde "Neden Peygamber'in kızı susuyor?" sorusunu oluşturuyordu. Bu yöntem, kamuoyunun bunun sebebini araştırmasına neden oldu. Hz. Fatıma (s.a), Ebu Bekir ile olan tartışmasında, bir daha halife ile konuşmamaya yemin etti. [9]
Siyasi Vasiyet:
Hz. Fatıma'nın (s.a) dönemin hükümetine ağır darbe vuran bir diğer çarpıcı taktiği, siyasi vasiyetnamesidir; uyuyan zihinleri uyandırmak, kamuoyunun dikkatini çekmek ve dönemin siyasi yöneticilerinin yas ve defin merasiminden faydalanmasını engellemek için yazılan bir vasiyetname. [10] Hz. Fatıma, kendisine zulmedenlerden hiçbirinin cenaze törenine katılmamasını ve gece defnedilmesini vasiyet etti. [11]
Gerçekte bu, siyasi kozları dönemin yöneticilerinin elinden aldı. Onlar, Hz. Fatıma'nın (s.a) ölümünde mersiye okuyarak, gözyaşı dökerek, yas tutarak ve ona olan bağlılıklarını göstererek, onun "Velayet" savunmasındaki muhalefetini ve mücadelelerini gölgelemek ve gasp edilmiş hilafetlerini meşru göstermek istiyorlardı. Ancak onun gece defnedilmesi ve defin yerinin belirsiz olması, İslam ümmeti arasında "Neden Peygamber'in tek değerli kızı böyle bir vasiyette bulundu?" sorusunu oluşturdu. Hz. Ali'ye (a.s) Hz. Peygamber'in (s.a.a) kızının gece defnedilmesinin sebebi sorulduğunda şöyle buyurdu: "O insanlara öfkeliydi ve cenazesinde bulunmalarını istemedi ve onların dostlarına ve Fatıma'nın düşmanlarına, onun çocuklarına namaz kılmaları haramdır." [12]
Hz. Fatıma (s.a), o dönemin zehirli ve hastalıklı toplumunda siyasi mücadeleleriyle insanları gaflet uykusundan uyandırdı ve kendi canını feda ederek "velayet ve imamet" ilkesini savundu. Dünyada uyuyan bazı insanların uyanmasına sebep oldu. Bu iki dünya hanımının fedakarlığı ve özverisi Osman'ın ölümünden sonra meyvesini verdi ve insanlar istekle Hz. Ali'ye (a.s) yönelerek yönetimi ele alması için geldiler.
-----------
[1]- Biharu'l-Envar, c.43, s.193.
[2]- Biharu'l-Envar, c.43, s.181.
[3]- Ayetullah Mekarim Şirazi, Hz. Zehra (s.a) ve Fedek'in Hüzünlü Olayı, s.18.
[4]- Nasihu't-Tevarih, c.1, s.144.
[5]- Keşfu'l-Gumme, c.2, s.18; Biharu'l Envar, c.43, s.58.
[6]- El-İmame ve's-Siyase, c.1, s.12; İbn Ebi'l-Hadid, Şerh Nehcü'l-Belağa, c.2, s.5.
[7]- Keşfu'l-Gumme, c.2, s.103; Tarih'ul-Hulefa, s.67.
[8]- Buhari, c.4, s.63.
[9]- Deşti, Hz. Zehra'nın (s.a) Hayatındaki Üzücü Olayların Analizi ve İncelemesi, s.150-170.
[10]- Sahih-i Buhari, c.5, s.139; İhkaku'l-Hak, c.10, s.453.
[11]- Biharu'l-Envar, c.43, s.209.
[12]- Menakıb-ı Al-i Ebi Talib, s.18.
gaziantep escort,mersin escort,gaziantep escort,seks hikayeleri
yatırımsız deneme bonusu deneme bonusu veren siteler 2024
tesettürlü escort ,fatih escort ,türbanlı escort ,travesti escort ,taksim escort ,beylikdüzü escort ,çapa escort