xslot trbet tarafbet orisbet betturkey betpublic bahiscom betebet betlike mariobet betist 1xbet trendbet istanbulbahis zbahis royalbet betwild alobet aspercasino trwin betonred bizbet
Bugun...



Ehl-i Beyt Sırat-ı Müstakim'dir

Kur'an-ı Kerim'in nurani ayetleri, düşünce ve tefekkür alanında, ruhsal ve ahlaki hallerde, amel ve çaba safhasında zerre kadar aşırılık ve eksikliği olmayan, hayatın tüm yönlerinde Hakk'ın emirlerini uygulayan, acı ve tatlı olaylardan, siyasi ve sosyal fırtınalardan, heva ve hevesten, düşmanların ve şeytanların telkinlerinden etkilenmeyen bir insanı imam ve önder olarak tanıtır.

facebook-paylas
Tarih: 07-01-2025 18:08

Ehl-i Beyt Sırat-ı Müstakim'dir

Bismillahirrahmanirrahim

 

Yüce Kur'an'ın buyurduğu üzere, hiçbir hileci ve aldatıcı şeytanın eli asla kendisine ulaşamayacak olan Allah'ın muhlis kullarındandır. [1] Hayatı yüzde yüz ilahi ve melekutidir. Tüm anları olumlu ameller, güzel ahlak, insanlara yardım, dini tebliğ, ilim ve bilgiyi yaymak vb. ile doludur.

"... قالَ إِنِّي جاعِلُكَ لِلنَّاسِ إِماماً قالَ وَ مِنْ ذُرِّيَّتِي قالَ لا يَنالُ عَهْدِي الظَّالِمِينَ

"...Dedi ki: Ben seni insanlara imam yapacağım. (İbrahim) Zürriyetimden de (yapacak mısın?) dedi. (Allah) Zalimler benim ahdime erişemez, buyurdu." [2]

"وَ جَعَلْناهُمْ أَئِمَّةً يَهْدُونَ بِأَمْرِنا وَ أَوْحَيْنا إِلَيْهِمْ فِعْلَ الْخَيْراتِ وَ إِقامَ الصَّلاةِ وَ إِيتاءَ الزَّكاةِ وَ كانُوا لَنا عابِدِينَ"

"Onları, emrimizle hidayet eden önderler kıldık ve onlara hayırlı işler yapmayı, namaz kılmayı, zekât vermeyi vahyettik. Onlar bize ibadet eden kimselerdi." [3]

 

Sırat-ı Müstakim'in Anlamı

Yüce Kur'an ayetlerinin tevili esasına göre, yaratıcı ile yaratılan arasında olan ve üzerinde yürümek insanı "Kurb" (yakınlık) makamına, Hakk'ın likasına, büyük kurtuluşa ulaştıran ve ebedi azaptan kurtaran yol, "Sırat-ı müstakim"dir. Hz. Ali (a.s) sırat-ı müstakimi açıklarken şöyle buyuruyor: "Dünyada sırat-ı müstakim, aşırılıktan uzak, eksiklikten yüce ve dosdoğru olan yoldur. Ahirette ise, müminlerin cennete giden yoludur." [4]

Hz. Ali'nin (a.s) açıklaması eksiksiz olarak Ehl-i Beyt'e (a.s) uygundur. Çünkü o büyükler hayatın tüm yönlerinde mutedil, müstakim ve aşırılık ile eksiklikten uzaktılar ve onların hidayetiyle insanlar kıyamette cennete ulaşırlar.

 

Sırat-ı Müstakim'in Gerçek Anlamı

Yüce Kur'an'da bazen öyle kelimeler kullanılmıştır ki, bunların en mükemmel örneği akıllar tarafından anlaşılamaz ve şüphesiz bu kelimelerin asıl maksadını Hz. Peygamber (s.a.a) ve Ehl-i Beyt'ten (a.s) -ki onlar Kur'an'ın öğretmenleri ve kavramlarını açıklayanlardır- öğrenmek gerekir. Nitekim önemli rivayetler Ehl-i Beyt'ten (a.s) nakledilen bu kelimelerin derinliğini açıklamaktadır.

Kur'an-ı Kerim'de çok kullanılan kelimelerden biri "sırat" kelimesidir ve bizim "sırat" kelimesinden anladığımız, yoldan başka bir şey değildir. Bu yolun ne olduğu, nereden nereye olduğu, niceliği ve niteliğinin nasıl olduğu ve bu yolda nasıl yer alıp hareket edilmesi gerektiği, "sırat" kelimesinden anlaşılamamaktadır.

Bu yüzden Hz. Peygamber (s.a.a) ve Ehl-i Beyt (a.s) Allah tarafından bu hakikatleri açıklamakla görevlendirilmişlerdir. Onların Kur'an hakkındaki geniş bilgilerinden yardım almadan Kur'an'a başvurmak sapkınlık ve dalalettir. Çünkü:

هُوَ الَّذِي بَعَثَ فِي الْأُمِّيِّينَ رَسُولًا مِنْهُمْ يَتْلُوا عَلَيْهِمْ آياتِهِ وَ يُزَكِّيهِمْ وَ يُعَلِّمُهُمُ الْكِتابَ وَ الْحِكْمَةَ

"O, ümmîlere, içlerinden kendilerine ayetlerini okuyan, onları arındıran, onlara kitabı ve hikmeti öğreten bir peygamber gönderendir..." [5]

... فَسْئَلُوا أَهْلَ الذِّكْرِ إِنْ كُنْتُمْ لا تَعْلَمُونَ

"...Eğer bilmiyorsanız, zikir ehline sorun." [6]

...Eğer [bu hakikati] bilmiyorsanız [ki peygamberler insan cinsindendi] ilim ve bilgi ehlinden sorun [ki artık neden bir melek peygamber olarak gönderilmedi demeyin!].

El-Kâfi, Tefsir-i Kummi ve Ayyaşi'de birçok rivayette "zikir ehlinin" Hz. Peygamber (s.a.a) ve Ehl-i Beyt'i (a.s) olduğu nakledilmiştir. [7]

 

Evet, Kur’an'ı nübüvvet evine indiren yüce Allah, onun kavramlarını, anlamlarını, örneklerini ve tevillerini, ehlinin pak ve arşi kalplerine tecelli ettirmiştir ki insanlar onlar vasıtasıyla kelimelerin hakikatlerini, kavramlarını, örneklerini ve tevillerini bilsinler.

İmam Cafer-i Sadık (a.s) "İhdina's-Sırata'l-Müstakim" (Bizi doğru yola ilet) hakkında şöyle buyurur: "Diyor ki: Bizi doğru yola irşad et, yani bizi senin muhabbetine ulaştıran, cennetine eriştiren, hevalarımıza uymaktan ve böylece helak olmaktan, kendi görüşlerimizi takip edip yok olmaktan alıkoyan yola bağlı kalmaya irşad et." [8]

Allah'ı gerçekten tanıyan ve bilen Ehl-i Beyt'in (a.s) öğretimi olmadan, Allah'ı tanımaya ve bunun sonucunda marifetin ürünü olan Allah sevgisi ve aşkına ulaşılabilir mi? Onların rehberliği, pak kültürlerine amel ve şefaatleri olmadan cennete ulaşılabilir mi? Onların velayetinin sağlam kalesinde olmadan nefsin put gibi olan heva ve isteklerinin tehlikesinden emin olunabilir mi? O hidayet imamlarına uymadan, kendi fasit ve eksik görüşlerimizin telafi edilemez darbelerinden korunulabilir mi?

Eğer "Sadece Kur'an'ın gölgesinde, başka bir dayanağa ihtiyaç duymadan tüm bu zarar ve ziyanlardan korunulabilir ve hidayet imamına ihtiyaç yoktur" denilirse, bu Kur'an'a aykırı bir söz söylenmiş olur ve Ehl-i Beyt'i (a.s) insan hayatının tüm yönlerinden uzaklaştırmak için bir program olan tehlikeli "Hasbuna kitabullah" (Bize Allah'ın kitabı yeter) sözüne dayanılmış olur. Bu sonuçta Allah ve Resulü'nün (s.a.a) razı olmadığı ve sapkınlık ve dalaletten başka bir şey getirmeyen bir işe boyun eğmektir.

 

Ehl-i Beyt (a.s) Sırat-ı Müstakim'in Örneğidir

Bu nedenle kesin olarak şöyle demek gerekir: "Sırat-ı müstakim" anlam bakımından Kur'an'dır ve tam örnek bakımından masum Ehl-i Beyt'tir (a.s). Bu ikisi birbirinin gerekliliği olup aralarında asla ayrılık yoktur. Ehl-i Beyt (a.s) olmadan Kur'an'ın mana ve kavramlarına, incelik ve işaretlerini anlamaya doğru bir yol yoktur. Gerçekte Kur'an'ın anlamlarına ulaşmanın, İslam'ın tam ve kapsamlı fıkhını elde etmenin, tehlikelerden kurtuluşun, dünya ve ahiret hayrına erişmenin, azaptan korunmanın ve anber kokulu cennete girmenin hak olan doğru yolu Ehl-i Beyt'tir (a.s).

 

Ehl-i Beyt (a.s) Allah'a Giden Doğru Yoldur

İmam Muhammed Bakır (a.s) şöyle buyurdu: "Biz yoluz, Allah'a doğru giden Allah'ın doğru yoluyuz." [9]

Evet, Ehl-i Beyt (a.s) Allah'ın sırat-ı müstakimidir; çünkü onların Allah'ı tanımaları tam ve kapsamlı bir tanımadır; o büyüklerin Hakk'ın isteklerinden haberdar olmaları her yönlüdür. Kur'an'ın muğlak, kapalı ve şifreli ayetlerinin yanında, Allah'ın Ehli Beyt (a.s) tarafından tanıtılması gerektiği kabul edilmelidir.

 

Onların varlığıyla Hakk'ın tüm istek ve emirleri anlaşılıp kavranabilir ve onların manevi gücü, hidayet ve rehberliğiyledir ki insan Allah'a, Allah'ın rızasına, Allah'ın likasına ve yakınlığına ulaşır. Her kim hangi makam ve mevkide olursa olsun, Allah'a başka bir yoldan gitmeye çalışırsa, yanlış yola gider ve maksadına ulaşamaz.

Çok önemli bir rivayette, ravi şöyle diyor: İmam Cafer-i Sadık'a (a.s) "sırat" hakkında sordum ve şöyle buyurdu: "O (sırat), Aziz ve Celil olan Allah'ı tanıma yoludur."

 

Bu geniş varlık aleminde, Ehl-i Beyt (a.s) dışında Allah'ı gerçekten tanımak için hangi yol vardır? Eğer Allah'ı, derin bir anlayışla tanıyan Ehl-i Beyt (a.s) vasıtasıyla tanımazsak, kimin vasıtasıyla tanıyabiliriz? İlahi maarifle Allah'ı, kıyameti, fıkhı, ahlakı ve hakikatleri insanlara açıklayan Ehl-i Beyt'tir. Hakikatleri gerçekten tanımak için Ehl-i Beyt'e başvurmalı, gerçek dini onlardan öğrenmeli ve tek kelimeyle onlar vasıtasıyla marifet alemine girmelidirler. Onlar olmadan hayat, karanlıktan ibaret ve cehalet içinde debelenmektir.

Sonra İmam Cafer-i Sadık (a.s) "sırat" hakkında daha fazla açıklama için raviye şöyle buyurdu: "İki sırat vardır: Dünyada bir sırat ve ahirette bir sırat. Dünyadaki sırat, itaati farz olan imamdır. Kim onu dünyada tanır ve hidayetine uyarsa, ahirette cehennem köprüsü olan sıratı geçer. Kim onu dünyada tanımazsa, ahirette sıratta ayağı kayar ve cehennem ateşine düşer." [10]

 

Dolayısıyla dünya ve ahirette kurtuluşa, daimi ve ebedi mutluluğa sebep olan konularda gerçek marifete ve hakiki tanımaya ulaşmanın yolu -Kur'an ayetleri ve rivayetlere göre- hidayet imamları yani Ehl-i Beyt'tir (a.s).

 

Doğru Yolun Yolcuları

İnsan Ehl-i Beyt'in (a.s) eline yapışıp onların maarifine yönelince, saadet bahşeden mekteplerinde öğrenci olup hidayetlerine uyunca, marifetle özellikle Allah'ı tanıyan biri olur. Hakikatlerin irfanı kalbinde tecelli eder ve tüm varlığını etkisi altına alır. Ona farzları ve vacipleri yerine getirmede, ahlaki güzelliklerle bezenmede, özellikle haramları terk etmede, günahlardan ve çirkinliklerden uzak durmada yardım eder.

Bir zamanlar Zerdüştlük ve Hristiyanlık mektebinde yaşayan Selman, Ehl-i Beyt'e (a.s) uyarak öyle bir makama ulaştı ki, İslam Peygamberi (s.a.a) halkın huzurunda "Selman biz Ehl-i Beyt'tendir" [11] buyurdu.

Çöl çobanı Ebuzer, Ehl-i Beyt'e tevessül ederek öyle bir makama ulaştı ki, Hz. Peygamber (s.a.a) onun hakkında "Gökyüzü Ebuzer kadar doğru olan birinin üzerine gölge düşürmedi ve yeryüzü onun kadar doğru olan birinin ayağının altına döşenmedi" [12] buyurdu.

Siyahi ve Habeşi bir köle olan Bilal, Ehl-i Beyt'e (a.s) uyarak öyle bir makama ulaştı ki, Kur'an onun hakkında

... إِنَّ أَكْرَمَكُمْ عِنْدَ اللَّهِ أَتْقاكُمْ...

"Şüphesiz Allah katında en değerli olanınız, O'ndan en çok sakınanınızdır" [13] (Hucurat/13) ayetini indirdi!

 

Evet, bunlar ve benzerleri Ehl-i Beyt'ten (a.s) edindikleri doğru marifet ve gerçek tanıma sayesinde tüm varlıklarıyla Allah'ın gerçek kulu oldular; ulaşmaları gereken makamlara ulaştılar ve kıyamete kadar tüm dünya insanları için Ehl-i Beyt'e (a.s) doğru uymanın örneği ve modeli oldular.

 

Allah'ı tanıyan kişi Hakk'ın dışında kimsenin kulu olamaz; heva ve hevese tapmaktan korunmuştur ve her an Allah'a kulluk makamındadır. Allah'ı tanıyan, zahiri ve batıni her türlü kirlilikten temizdir; Allah'tan başkasını düşünmez; işlerinde Allah'tan başka niyeti yoktur; Allah'tan başkası için adım atmaz; hiçbir tağut ve azgından korkmaz; hiçbir şeytan ve puta itaat etmez. Allah'ı tanıyan, kendisini Allah'ın gerçek mülkü bilir ve yalnız O'nu hakiki malik sayar; tüm varlığıyla söz ve amelde "Kul ve kulun elinde olanlar efendisinindir" diye haykırır.

 

Hz. Yusuf (a.s), Yüce Rabbin gerçek bir kuluydu. Tüm varlığıyla, akıl ve şuuruyla kendisinin Allah'a ait olduğunu ve Allah'ın da onun sahibi olduğunu hissediyordu. Bu yüzden gençliğinin ve şehvetinin zirvesinde olduğu yedi yıl boyunca, sarayda yaşayan güzel kadının karşısında direndi. Ne zaman o güzel Mısırlı kadın, baştan çıkarıcı bir şekilde ondan yakınlık istese, o tam bir kararlılıkla "Allah'a sığınırım!" diye cevap verdi.

Yani: Benim Rabbim ve sahibim -ki ben O'nun kulu, terbiyesinde yetişmiş ve emri altında olanıyım- senin davetini kabul etmemi ve temiz eteğimi günaha bulaştırmamı, senin ipinle helak kuyusuna düşmemi istemiyor. Her ne kadar gençliğimin zirvesinde olsam, şehvet ve zevk baskısı altında bulunsam da diğer yandan Hakk'ın rububiyet ve mülkiyet alanında yaşıyorum. Aziz sahibim bana kendimi şehvete bulaştırma izni vermiyor. Benim için açıktır ki, O'ndan başka ne varsa, yok olacak bir gölgeden başka bir şey değildir. Ben asla geçici bir gölgeye dayanmam ve kendimi başkasına tapmaya kaptırmam.

 

Allah'ı bilen arif, tüm varlığıyla Hakk'ın doğru yolundadır ve o yoldan başka yolda yürümez, aldanmaz, esir olmaz ve dünyanın aşağılığına ve ahiretin azabına düşmez. Arifin marifeti, bilgisi ve imanla birleşmiş aşkı, onun davranış ve tutumunda ahlaki hakikatler ve pratik gerçeklikler olarak ortaya çıkar. Marifet ve bilincin etkileri ve değerli meyvesi olan aşk ve muhabbeti, Hz. Peygamber (s.a.a) ve Ehl-i Beyt'in (a.s) tüm yaşamında görebiliriz. Bu keçeden kendine bir şapka yapan herkesin yüceliği ve makamı yüce Arş'ı aşar ve melekleri kendi durumu karşısında hayrete düşürür.

Allah tarafından tayin edilmiş masum önderlere ve imamlara tevessül ederek ve İslam'ın temiz kültürüne gönül vererek, kendimizi öyle bir noktaya getirmeliyiz ki, "Allah'tan başka ilah yoktur", "Güç ve kuvvet ancak Allah'tandır" ve "Evde O'ndan başka oturan yoktur" sözleri yaşamımızın tüm yönlerinde inanç ve eylem olarak ortaya çıksın ve varlığımızda tevhitten başka bir şey bırakmasın. Bu hakikati hissederek varoluş ülkesinde O'ndan başka kimsenin olmadığını ve var olan her şeyin O'nun işaretinin bir gölgesi olduğunu ve fani olması sebebiyle güvenilmeye layık olmadığını anlayalım.

Doğru yolun hakikati ve Hak yolunun mükemmel tecellisi olan Ehl-i Beyt (a.s), "irfan ve hakikatleri bilme" konusunda öyle bir noktadaydılar ki, hakikatlerle varlıksal birlik kurdular. Varlık evinde Allah'tan başkasını görmediler; Allah'tan başkasının emrine uymadılar; Allah'tan başkasına kulluk etmediler ve Allah'tan başkasına güvenmediler. Bu yüzden Allah'ın izniyle, tüm feyizlerin kaynağı ve tüm alemlere feyz ulaştıran oldular. Kim doğruluk ve dürüstlükle onlara bağlandıysa, ilim ve amelde onların varlıklarının feyizlerinden faydalandı ve onların hakikatinden bir damla oldu.

 

-----------

[1]- "Rabbim! Beni azdırmana karşılık ben de yeryüzünde onlara [günahları] süsleyeceğim ve onların hepsini mutlaka azdıracağım. Ancak onlardan ihlâslı kulların müstesna" (Hicr, 39-40).

[2]- Bakara, 124.

[3]- Enbiya, 73.

[4]- Tefsir-i Safi, c.1, s.54

[5]- Cuma, 2.

[6]- Nahl, 43.

[7]- el-Kâfi, c.1, s.211, "Allah'ın emrettiği zikir ehli..." babı, hadis: 4; Tefsir-i Ayyaşi, c.2, s. 260, hadis: 32; Tefsir-i Kummi, c.2, s.67; Vesailü'ş-Şia, c.27, s.75, bab: 7, hadis: 33237; Biharu'l-Envar, c.23, s.183, bab: 9, hadis: 43; Tefsir-i Safi, c.1, s.925.

[8]- Uyun-u Ahbari'r-Rıza, c.1, s.305, bab: 28, hadis: 65; İmam Askeri'nin (a.s) Tefsiri, s.44, hadis: 20; Vesailü'ş-Şia, c.27, s.49, bab: 6, hadis: 33179; Tefsir-i Safi, c.3, s.136.

[9]- Besairu'd-Derecat, s.62, bab: 3, hadis: 10; Biharu'l-Envar, c.26, s.248, bab: 5, hadis: 19.

[10]- Meani'l-Ahbar, s.32, "Sırat'ın anlamı" babı, hadis: 1; Biharu'l-Envar, c.8, s.66, bab: 22, hadis: 3; Tefsir-i Safi, c.1, s.85.

[11]- Biharu'l-Envar, c.22, s.348, hadis: 64.

[12]- İbn Ebi'l-Hadid, Şerh-u Nehcu'l-Belağa, c.8, s.259; Sünen-i Tirmizi, c.4, s.509, hadis: 3801.

[13]- Hucurat, 13.




Bu haber 594 defa okunmuştur.


FACEBOOK YORUM
Yorum

İLGİNİZİ ÇEKEBİLECEK DİĞER EHLİBEYT Haberleri

YAZARLAR
ÇOK OKUNAN HABERLER
  • BUGÜN
  • BU HAFTA
  • BU AY
SON YORUMLANANLAR
HABER ARŞİVİ
İLAN PANOSU

Web sitemize nasıl ulaştınız?


HABER ARA
Bizi Takip Edin :
Facebook Twitter Google Youtube RSS
YUKARI YUKARI