Bugun...



Aile ve Eşine Saygı ve Dikkat

Eşine ihtiram ve saygı gösterme, başarılı ve kalıcı bir ilişki ve evliliğin temelidir.

facebook-paylas
Tarih: 29-05-2024 17:12

Aile ve Eşine Saygı ve Dikkat

Bismillahirrahmanirrahim

 

Koca, “ailede baba” ve “erkek” unvanıyla, eşine ihtiram ederek ve aile üyelerinin her birine değer verip ilgi göstererek, sevgi ve dostluk dolu huzurlu bir ortam sağlayabilir; bu konuda çocuklar için etkileyici bir model olabilir.

Bu konunun önemi göz önünde bulundurulduğunda, İslami öğretilerde ve masumların (a.s) sözlerinde eşe saygının ve ev işleri ile ailenin işlerine özen göstermenin gerekliliği üzerine birçok vurgu ve tavsiye bulunmaktadır.

Aşağıda din büyüklerinin eşleri ve aileleriyle olan etkileşimlerinde onların siret ve yaşam tarzlarına dair birkaç örnek verilmiştir.

 

İmam Hüseyin’in (a.s) Yaşamında Eşine ve Onun İsteklerine Saygı

İmam Hüseyin (a.s), eşinin istekleri, ilgi alanları ve güzellik sevgisine özel bir dikkat ve özen gösterirdi. Bu yüzden bazen arkadaşları ve dostlarının eleştirileriyle karşılaşırdı; ancak buna rağmen, eşinin doğal ve meşru isteklerine saygı gösterirdi.

Bir grup İmam Hüseyin’in (a.s) huzuruna geldiklerinde, onun evinde pahalı halılar ve güzel, lüks yastıklar olduğunu gördüler. Şöyle dediler: Ey Allah Resulü’nün oğlu! Sizin evinizde hoşumuza gitmeyen şeyler görüyoruz! (Bu eşyaların sizin evinizde olmasını uygun bulmuyoruz!) İmam (a.s) onlara şöyle buyurdu:

اِنّا نتزوِّج النّساءَ فنُعطیهنّ مهورهنَّ فیشترین ما شئنَ لَیس لَنا منه شیءٌ

“Biz kadınlarla evleniriz, onlara mehirlerini öderiz ve onlar da istedikleri her şeyi satın alırlar. Gördüğünüz hiçbir şey bana ait değildir.” [1]

 

İmam Humeyni (r.a) ve Eşine İhtiram

İmam Humeyni’nin (r.a) eşi, İmam’ın (r.a) kendisine karşı nasıl davrandığını şöyle anlatıyor: İmam Humeyni (r.a) bana çok saygı gösterirdi ve çok önem verirdi. Bana hiçbir kötü ya da çirkin söz söylemezdi. Hatta öfkesinin zirvesinde bile, asla saygısızlık ve edepsizlik yapmazdı.

(İmam (r.a), öğle ya da akşam yemeğinde) yemeğe başlamazdı; çocuklara da "Hanım gelinceye kadar bekleyin" derdi… Hatta odaya girdiğimde bana "Kapıyı arkanızdan kapatın" demezdi. Oturmamı bekler, sonra kendisi kalkar ve kapıyı kapatırdı.

İmam (r.a), benim özel yaşamıma müdahale etmezdi… Nasıl istersem öyle yaşardım. Arkadaşlarımla görüşmeme karışmazdı.

İmam (r.a), (ev işleri) süpürme ve bulaşık yıkama ve hatta kendi çocuğumuzun başörtüsünü yıkama işini benim görevim olarak görmezdi ve bazen ihtiyaçtan dolayı bu işleri yapmaya çalıştığımda, rahatsız olur ve bunu bana yapılmış bir haksızlık olarak kabul ederdi.

Ahmed'e (beni) çok tavsiye ederdi. Ona "Annene çok dikkat et. Ben yapamadım, sen telafi et" derdi.

 

İmam Humeyni’nin (r.a) kızı, Feride Mustafa hanım şöyle vurguluyor: Biz hiçbir zaman babamın anneme "Şunu yap" ya da "Bana bir çay getir" dediğini görmedik… Anneme çok sevgi ve ilgi gösterirdi. Bu sevgi ve ilgiyi bizim önümüzde de göstermek konusunda titiz davranırdı. İmam (r.a), hanımına olağanüstü bir saygı gösterirdi…

Altmış yıllık evlilik boyunca, hiçbir zaman hanımdan bir bardak su istemedi… Son günlerinin zor şartlarında, gözlerini açıp konuşabilecek durumda olduklarında "Hanım nasıl?" derdi.

Eğer bir gün hanım yemeği hazırlar ve her ne kadar kötü olsa da kimsenin itiraz etme hakkı yoktu; İmam (r.a) o yemekten övgüyle bahsederdi. İmam (r.a) bize "Hiç kimse anneniz olamaz" derdi. [2]

 

Allame Muhammed Taki Caferi ve Eşine İhtiram

Merhum filozof Alirıza Caferi'nin oğlu, merhum Allame Muhammed Taki Caferi (r.a) çocukluğuna ait bir anısından bahsederek şöyle diyor:

Hatırlıyorum ki bir gün evde, üstat ve annem arasında küçük bir yanlış anlama oldu ve aralarında bazı sözler geçti. Bir süre sonra, üstat evden çıkmak üzereyken büyük bir tevazu ile geldi. Annemin elini öptü ve özür diledi.

Allame Caferi, eşiyle olan ilişkilerinde ilmi ve sosyal statüsünü tamamen unutur ve işine ait zorlukları ve sıkıntıları asla eve taşımazdı. Yorgun olsa bile, eşinin sözlerini dikkatle dinler; makul ve mantıklı ifadeleri kabul ederdi. Eşinin çabalarını sürekli olarak uygun fırsatlarda takdir ederdi. [3]

 

Evin Tertip ve Düzeninde Eşine ve Görüşüne Saygı

Merhum Ayetullah Mirza Cevad Tahrani'nin (r.a) evi, çok ilginç ve görülmeye değerdi. Ev eşyaları ve gereçler çok düzenli bir şekilde yerleştirilmişti. Örneğin perdelerin renginin sadeliğine rağmen diğer ev eşyalarının rengiyle uyumluydu. Evdeki diğer eşyalar da böyleydi. Mesela, “neden bu kadar düzenli ve tertipliydi?” diye, bu düzenin nedenini merhum hocadan sorduklarında şöyle cevap verdi:

Ben evlendiğimde, eşim saygın ve nispeten varlıklı bir aileden geliyordu. Benim bir talebe olduğumu ve fazla bir şeyimin olmadığını söyledim. Onlar da bu şekilde kabul ettiler. Ancak daha sonra eşimin akrabaları ve yakınları evimize geldiğinde, evin durumu iyi olmadığı için eşim utanıyor ve mahcup oluyordu.

Bu yüzden, eşime saygı ve onun memnuniyeti için evi bu gördüğünüz şekilde düzenledim. Bu, onun memnuniyet ve mutluluğuna neden oldu. Evin dekorasyonu, dünya süslerine ve gösterişine olan kendi eğilimimden dolayı değil, sadece onun memnuniyeti içindi.

Tabii ki, ev ve halı hocanın akrabalarından birine aitti ve evdeki bazı eşyalar da maddi durumu iyi olan eşi tarafından temin edilmişti. [4]

 

Eşine ve Onun İsteğine İhtiram

Genel olarak Merhum Ayetullah Mirza Cevad Tahrani’nin (r.a) gezi amaçlı seyahatleri yoktu. Yazın sıcak havasında birkaç gün ya da en az bir gün temiz hava almak ve eğlenmek için şehir dışına çıkmayı kabul etmezdi; bu konuda herkesin ısrarını reddederdi.

Ameliyat olduktan sonra ve aşırı derecede zayıf düştüklerinde hava çok sıcaktı. Çocuklarına, ‘her ne pahasına olursa olsun, babalarını birkaç günlüğüne şehir dışına çıkarmaları’ tavsiye edildi. Oğlunun ısrarı üzerine kabul etti ve yaylalardan birinde kiralanan küçük bir eve götürüldü.

Oğlu Hacı Asker ağa şöyle anlatıyor: O köye gittiğimiz ilk gün, babam “Eğer ölürsem, beni bu köyün mezarlığına defnedin. Beni şehre geri götürüp insanları zahmete sokmanızı istemem!” dedi.

Birkaç gün sonra geri döndüler. Hacı Asker Ağa şöyle diyor: Annem her gün kutsal türbeye gitmeye çok bağlıdır ve bizim için onu her gün türbeye götürmek ve geri getirmek zordu. Bu yüzden babam şehre dönmeye karar verdi.

Böylece ne annemin her gün kutsal türbeye gitmesine engel oldular ve ne de benim annemi götürüp getirme zahmetine düşmemi istemediler! [5]

 

Her Şartta Eşine İhtiram

Kâmil Arif ve Allah yolu salîki Ayetullah Behcet (r.a), eşiyle olan yaşantılarında çok fazla hoşgörü ve müdara ehliydi. Onun kıymetli oğlu Hüccetü’l İslam ve Müslimin Şeyh Ali Behcet bu konuda şöyle diyor: Babam, eşine karşı her zaman çok hoşgörülüydü. Her durum ve şartta sabır ve tahammülü her şeyin üstünde tutardı. Hatta bazen annem üzüntülerini ifade ettiğinde, babam eğer cevabı olsa dahi sessiz kalırdı. Her halükârda rahatsızlığa karşı rahatsızlıkla karşılık vermezdi ve elbette çoğu zaman, sessizlikten başka bir yanıtı olmazdı.

Bazen bir konu gerginleştiğinde babam ilk aşamada, "Şimdi yemeğimizi yiyelim, sonra!" derdi. Eğer bu yöntem de işe yaramazsa, daha ciddi bir tehditte bulunurdu ve mesela "Yemeğimi odama götüreceğim ve orada yiyeceğim!" derdi.

Her zaman eşiyle birlikte sofraya oturmayı ısrarla istemelerine rağmen, sonunda mümkün olan en yüksek düzeyde, yemeği kendi odasında yemeyi tercih ederdi. [6]

 

Üstat Mutahhari ve Eşine İhtiram

Şehit üstat Murtaza Mutahhari’nin (r.a) eşi, “Eşe ihtiram ederek, önem ve değer verme” konusunda eşinin hakkında şunları söylüyor:

Bir gün birlikte Kerbela'ya seyahat etmiştik. Eve döndüğümüzde çocuklardan birkaçı uyuyordu. Eşim bunun üzücü olduğunu düşündü ve çocuklara “Neden annenizin Kerbela'dan dönüşünde onu karşılamadınız?” diye sitem etti.

Son derece nazikti. Yıllarca süren evlilik hayatında, ilk günlerdeki sevgi ve merhamet aynen devam etti. Perşembe ve Cuma günleri Kum şehrine giderken, onun kıyafetlerini yıkar ve düzenlerdim. Odasını düzenler ve dönüşünü beklerdim. Özetle ne kadar onun samimiyet, muhabbet ve takvası hakkında söylersem az söylemişimdir.

Onun evdeki bütün konulardan haberi vardı ve çoğu işlerde bana ve çocuklara yardım ederdi. O, benim ve çocukların en büyük destekçisi ve rehberiydi. Sabahları çoğunlukla çay koyardı. Bütün yaşamı boyunca kendisine bir bardak su vermemi istediğini hatırlamıyorum.

Bir defasında merhum Allame Tabatabai’nin tedavisi için onunla birlikte yurt dışına gitmiştik. Üniversiteli bir grup kız ve kadınlar yanımıza gelerek şöyle dediler: “İslam alimleri, eşlerine çok fazla saygı göstermiyorlar ve sürekli olarak onları 'saygısızlık!' ve benzeri şeylerle suçluyorlar; onlara hiçbir işte yer vermiyorlar”.

O, “Hayır, öyle değil” diye cevap verdi. İslam'da kadın haklarından çokça bahsetti. Örnek olarak: “İslam kadına birçok haklar vermiştir ve hatta kadının kendi çocuğuna bile süt verme zorunluluğu yoktur. Nerde kaldı diğer işler”. [7]

 

Kör Eşe İhtiram ve Saygı

Din alimleri ve onların aile ve eşlerine verdikleri önem ve değer sürekli olarak toplumun değişik kısımları için örnek gösterilecek şekildedir. Bu alimlere örnek olarak, Şeyh Abdulkarim Hairi (r.a), verilebilir ki o, eşine özel önem gösterirdi.

Nakledilmiştir ki onun ilk eşi Samarra'da kör olduğunda eşi, Şeyh Abdulkarim Hairi’den (r.a) “eşinin ev işlerini yapması için başka bir eş ile evlenmesinde” ısrar eder. Ama şeyh kabul etmeyerek hizmet etme zorluklarını ve ev işlerini kendisi üstlenir.

Eşinin bu teklifini reddetmesinin nedenini sorduklarında, şu cevabı vermiştir: "Eşim hayatta olduğu sürece, başka bir eş almam”.

Şeyh, bu tutumunu sürdürmüş ve eşine olan saygısından dolayı yeniden evlenmemiştir. Ancak eşinin vefatından sonra başka bir eş almıştır. [8]

 

Aile ve Eşine İhtiram Ederek Onlara Vakit Ayırma

Ayetullah Behcet, yemek vakitlerinde aile efradıyla oturur, onlarla sohbet eder ve onların konuşmalarını dinlerdi. Anlamsız veya tekrarlanan konuları bile dinlerdi.

Onun itina etmediği sözler çok nadirdi. Mesela eğer çok ilgisiz olan bir konu olursa, şöyle derdi: "Oh, şimdiye kadar bu kadar zaman harcadık, acaba ne hakkında olduğunu düşündük! Sonunda hiç mi?"

Eğer birisi evde hasta olursa, durumu o kadar çok sorardı ki, bizler günahkâr hissederdik! [9]

 

Aile ve Eşine İhtiram ve Muhabbet

Şehit Hasan Tusi’nin eşi şöyle diyor: Bir gün Hasan bölgeden geldi ve şöyle dedi: Gerçekten çocukların yanında mahcubum. “Bir gün şehit olurum ve parka gitme istekleri yüreklerinde kalır” diye korkuyorum!  

O gün sınırsız bir şekilde yorgundu. Kızım bizimle beraber parka geldi. Kızımız salıncakta oynamasına rağmen, o yorgunluğun etkisiyle bankta uyuya kalmıştı. Bu sırada kızım ona, kendisini salıncakta sallamasını istedi. O, delicesine uykusundan uyandı ve salıncağa doğru koştu. İkisi birlikte oynamaya başladılar. [10]

 

Eşine İhtiram Etme ve Özür Dileme

Şehit İsmail Dekayiki’nin eşinden bir anı:

Bir defasında bir konuda anlaşamadık ve her birimiz kendi fikrimizde direndik. O sinirlendi, kaşlarını çattı ve hızlı bir şekilde dışarı çıktı.

Akşam olduğunda, enerjili ve gülümseyerek geri geldi ve bana "Bugün, sabah için özür dilerim" ve devamında "Aile içi anlaşmazlıkların bir günü aşmaması gerekiyor" dedi. [11]

 

Tevazu ve Alçakgönüllülükle Eşine İhtiram

Şehit komutan Abbas Kerimi'nin eşi, o şehidin ahlaki özellikleri hakkında şöyle diyor: Abbas'ın mütevazılığı ve alçakgönüllülüğü inanılmazdı. Her zaman odasına girdiğimde ayağa kalkar ve tam olarak ayakta dururdu. Bir gün içeri girdiğimde dizlerinin üzerindeydi. Korktum ve sordum: "Abbas, ne oldu, ayakların nasıl?" Güldü ve şöyle dedi: "Hayır, sen kötü bir alışkanlık edindin! Ben her zaman senin önünde ayağa kalkarım. Bugün yorgunum; dizlerimin üzerine çöktüm."

Biliyordum ki, eğer sağlıklı olsaydı ayağa kalkardı. Rahatsızlığının neden olduğunu söylemesi için ısrar ettim. Çok ısrar ettikten sonra şöyle dedi: “Kaç gündür ayaklarımı botlardan çıkarmadım, ayak parmaklarım çürümüş ve ayaklarımın üzerinde duramıyorum”.

Abbas, ertesi günün sabahı o halde savaş bölgesine geri döndü. Bu olay, Abbas Kerimi'nin gerçekten Allah'ın özel kullarından biri olduğunu bana gösterdi. [12]

 

---------

[1]- Kuleyni, Kâfî, c.6, s.476.

[2]- Sutude, Pa be Payı Aftab, c.1, s.92 ve 97.

[3]- Gulizade, Serayı Ehli Sefa, s.269.

[4]- Atayi, Hatıratı Ez Ainei Ahlak, s.14.

[5]- Atayi, Hatıratı Ez Ainei Ahlak, s.14.

[6]- Fars Haber Ajansı, Ayetullah Behcet'in (r.a) ölüm yıldönümü vesilesiyle Hüccetü’l İslam ve Müslimin Şeyh Ali Behcet ile yapılan röportaj.

[7]- Şehit Mürteza Mutehari'nin Hayatının Özel Anları, c.2, s.108-111.

[8]- Tibyan Kültür Merkezi.

[9]- Tasnim Haber Ajansı, Ayetullah Behcet'in (r.a) vefatına özel bir dosya.

[10]- Ayetullah Resketi, Aşk ve Ateş, s.21.

[11]- Şehit Dekayiki, Nime-i Pinhan Mah, c.4, s.37.

[12]- Şehit Komutanların Eşleri, s.25.




Bu haber 670 defa okunmuştur.


FACEBOOK YORUM
Yorum

İLGİNİZİ ÇEKEBİLECEK DİĞER YAŞAM Haberleri

YAZARLAR
ÇOK OKUNAN HABERLER
  • BUGÜN
  • BU HAFTA
  • BU AY
SON YORUMLANANLAR
HABER ARŞİVİ
HAVA DURUMU
İLAN PANOSU

Web sitemize nasıl ulaştınız?


NAMAZ VAKİTLERİ
HABER ARA
Bizi Takip Edin :
Facebook Twitter Google Youtube RSS
YUKARI YUKARI