Teslîs İnancı (Trias)
Sözlükte üçleme anlamındaki teslîs sözcüğü, Hristiyanlığın üç unsurlu (baba-oğul-kutsal rûh) ilâhlık anlayışını ifade eder.
Tevrât’da teslîs, ne kelime ne de doktrin olarak mevcuttur.
İncil’de ise teslîs, baba, oğul ve kutsal rûh/Tanrı’nın rûhu ifadeleri geçer.
Yuhanna İncili’nde Hz. Îsâ Mesîh (a.s), fizikî anlamda değilse bile, mânevî anlamda babanın oğlu kabul edilmiştir. [1] Diğer İnciller’de ise Tanrı’nın oğlu ve baba-oğul ifadeleri geçer. [2]
Teslîs sözcüğü ilk defa Antakya Patriği Teofilos tarafından bugün anlaşılan manada teslîs doktrinini kastetmeden Tanrı, Tanrı’nın kelimesi ve Tanrı’nın hikmeti (rûhu) şeklinde kullanılmıştır.
İlk Latin kilise babası Tertullian, teslîs inancını belirleyecek şekilde ilâhlıktaki üç unsurdan bahsetmiş, bunların özde bir, fakat şahsiyet olarak ayrı olduğunu ve bu şahsiyetlerden her birinin kâinatın yaratılışında farklı birer fonksiyon icrâ ettiğini ileri sürmüştür. Buna göre ilk şahsiyetin görevi yaratma (baba), ikinci şahsiyetin görevi kurtarma (oğul) ve üçüncü şahsiyetin görevi kutsama’dır (kutsal rûh). [3]
Vaftiz İnancı (Baptism)
Sözlükte suya daldırma, yıkama anlamında vaftiz kelimesi, genel anlamıyla suya girme ya da sokma işlemini hem de bu şekilde icrâ edilen dinî merasimi ifade eder. Vaftiz, bedeni suya sokma veya başa/vücuda su-bazen da yağ ya da kurban kanı- dökme âdeti ritüel kirlilikten ve günahlardan arınma, mânevî anlamda yeniden doğma vasıtası olarak dinî gelenekte yer almıştır.
Vaftiz âyininin, Vaftizci Hz. Yahyâ’nın (a.s) tövbe vaftiziyle ilişkili bulunduğu kabul edilmektedir. İncil’de Hz. Îsâ (a.s), Vaftizci Hz. Yahyâ (a.s) tarafından vaftiz edilirken gökten kutsal rûh inmiş ve bir ses Hz. Îsâ’nın (a.s) sevgili oğlu olduğunu söylemiş [4], böylece Hz. Îsâ’nın (a.s) tebliğ görevi başlamıştır.
Hz. Îsâ (a.s), çarmıha gerilerek öldürülmesinin ardından dirilip havârilere göründüğünde ise onlara bütün milletleri şâkird yapmalarını ve baba, oğul, kutsal rûh adına onları vaftiz etmelerini söylemiştir. [5]
Vaftiz sözcüğü İncil’de sıkça geçer. [6] Vaftiz sözcüğünün İbrânîce’deki karşılığı tevilâ’dır.
İncil’de vaftiz rûhun günahtan arınması [7], su ve rûhtan yeniden doğma ve Tanrı’nın krallığına katılma [8], Hz. Îsâ Mesîh’te (a.s) sembolik manada ölüp yeniden dirilme [9] ve kurtuluşa ulaşma vasıtası şeklinde sunulmuştur. [10]
Batı kilisesinde vaftiz, yılda bir defa Hz. Îsâ’nın (a.s) yeniden hayata gelmesinin anısına kutlanan Paskalya gününde (mart-nisan) icrâ edilir. Doğu kilisesinde ise vaftiz günü, Hz. Îsâ’nın (a.s) vaftiz olması anısına kutlanan Epifani günüdür (6 Ocak).
Geleneksel uygulamaya göre aday hazırlık döneminin ardından pazara denk gelen Paskalya gününde günah ikrarında bulunur, şeytanı ve ona ait kötü işleri reddettiğini ifade eder; daha sonra şer güçleri kovma amacıyla başı yağlanır, piskopos tarafından kutsanmış ve şer güçlerden arındırılmış suya baba, oğul ve kutsal rûh adına üç defa bütün vücudunu sokar, ardından tekrar şükür amacıyla başı yağlanıp ayakları yıkanır ve yeni kimliğine işaret olarak kendisine beyaz bir elbise giydirilir.
En sonunda piskoposun, ellerini yeni vaftiz edilmiş kişinin üzerine koymasıyla o kişi kutsal rûhun inâyetini kazanır ve bu şekilde kiliseye girmiş olur.
Katolik inancında aslî günahın giderilmesi, günahların affı ve kiliseye girmeyi sağlayan vaftiz piskopos, papaz veya papaz yardımcısı tarafından yapılmaktadır.
Ortodoks Hristiyanlık’ta vaftiz, Hz. Îsâ’nın (a.s) ilâhî tezahürünün işareti ve onun ölüm üzerindeki kurtarıcı gücünün hatırlanmasını ifade etmektedir. Bu sebeple suçtan arındırmaktan ziyâde kiliseye mistik katılımı sağlayan bir âyin özelliğine sahiptir. Bu şekilde gerçek kötülük sayılan ölümün aşılabileceğine inanılmaktadır. Ortodokslar’da vaftiz, bebeklere -kırk veya seksen günlükken- üç defa bütün vücudu suya sokma şeklinde uygulanmaktadır.
Protestanlık’ta kurtuluşun Hz. Îsâ (a.s) ile kurulan kişisel tecrübe yoluyla elde edilebileceğine inanılmakta, vaftiz ise imanın bir işareti şeklinde görülmektedir.
Bazı Protestan kiliseleri bebek vaftizini reddetmekte ve sadece iman ikrarında bulunabilecek yaştaki yetişkin vaftizine onay vermektedir; vaftiz yaşı da Baptistler’de görüldüğü gibi altı yaşa kadar inebilmektedir.
Bu kiliselerde vaftiz, mânevî anlamda yeniden yaratılışı temsilen bütün vücudu suya sokma şeklinde icrâ edilmektedir. Bebekken veya suya girmeden vaftiz olmuş yetişkinler bu kiliselere girmek istediklerinde yeniden vaftiz edilmektedir. [11]
Kutsal Kitap İnancı (Bible)
Hristiyanlığın kutsal kitabı (Kitâb-ı Mukaddes, Bible) Ahd-i Atîk ve Ahd-i Cedîd’den oluşmaktadır. Yahûdîlerin kutsal kitabı olan Ahd-i Atîk, Hristiyanlarca Kitâb-ı Mukaddes’in ilk bölümünü teşkil etmekte, Ahd-i Cedîd ise Yahûdîler tarafından kabul edilmemektedir. Hristiyanlar, bir başka dinin kutsal kitabına kendi kitapları içinde yer veren tek örnektir. Bütün Hristiyan mezhepleri prensip olarak Ahd-i Atîk’i (Tanah) teşkil eden kitapları kabul etmektedir. Ancak Ahd-i Atîk’in İbrânîce’si ile Grekçe tercümesi arasında metin farklılıkları söz konusu olup Hristiyanların benimsediği metin Grekçe olanıdır.
Sadece Hristiyanlar tarafından kutsal sayılan Ahd-i Cedîd dört İncil (Matta, Markos, Luka, Yuhanna) ile Resûllerin İşleri, Pavlus’un (St. Paul) Mektupları (14), Genel (Katolik) Mektuplar (7) ve Yuhanna’nın Vahyi şeklinde gruplandırılan yirmi yedi kitaptan (bölüm) oluşmaktadır.
Hristiyan inancına göre Hz. Îsâ (a.s) ne yazmış ne de yazdırmıştır. Hz. Îsâ (a.s) ve Havâriler döneminde Hristiyanlar, Yahûdîlik’ten miras aldıkları kutsal yazılar koleksiyonunu kullanmışlardır; bu dönemde henüz Ahd-i Cedîd söz konusu değildir. İlk Hristiyanlar, yazılı metinlerden çok şifahî geleneğe önem verdikleri için Hz. Îsâ Mesîh’in (a.s) sözlerini başlangıçta yazıya aktarmamışlar, uzun süre şifahî olarak nakletmişlerdir.
İlk nesil Hristiyanların gittikçe azalması ve Hristiyanlığı benimseyenlerin zamanla çoğalması neticesinde Hz. Îsâ’nın (a.s) sözlerini yazıya aktarma zarureti doğmuş, bu sebeple İnciller kaleme alınmıştır.
Ahd-i Cedîd külliyatı içinde ilk yazılanlar Pavlus’un Mektupları, en son yazılanlar ise Yuhanna’ya ait olanlardır. Bu külliyatla ilgili liste çalışmaları, Trent Konsili de (8 Nisan 1546) yirmi yedi metinden oluşan bir listeyi tasdik ve ilân etmiştir. Külliyat içinde Hz. Îsâ’nın (a.s) hayatının, faaliyet ve tebliğinin nakledildiği İnciller kilisece dört olarak belirlenmiştir. Bu İnciller’de Hz. Îsâ’nın (a.s) hayat hikâyesi verilmekte, Hristiyan teolojisi ve bazı temel inanç esasları ise daha çok Pavlus’un mektuplarında yer almaktadır.
Ahd-i Cedîd’i teşkil eden ve kanonik sayılan kitapların dışında kalan metinler kilise tarafından sahte (apokrif) kabul edilmektedir. Ahd-i Cedîd gibi apokrifler de İnciller, Resûllerin İşleri, Mektuplar ve Vahiy türü eserlerden oluşmaktadır. Apokrif kitapların hemen tamamı Havâriler veya Şâkirdler adına ve genel olarak liste tesbit faaliyetinden (kanonizasyon) önce Ahd-i Cedîd metinleri taklit edilerek yazılmıştır. [12]
İnciller (Euaggelion)
İncil sözcüğü iyi haber, müjde anlamındadır. İncil (euaggelion) kelimesini Ahd-i Cedîd külliyatı içinde Hristiyanî anlamda ilk defa Pavlus Îsâ tarafından öğretilen yeni doktrin anlamında kullanmıştır.
Pavlus Hristiyan doktrinini kendi anladığı şekilde yaymış ve bu yorumu benim incilim [13] veya müjdelediğim incil [14] şeklinde tanımlamıştır. Pavlus’un İncili, Hz. Îsâ Mesîh’in (a.s) ölümü ve dirilişi üzerine temellendirilmiştir. [15]
Ahd-i Cedîd yazarları İncil kelimesine genellikle Mesîh tarafından insanlığa getirilen ve Havârilerce vaaz edilen kurtuluş müjdesi, Îsâ Mesîh’in doktrini manasını yüklemişlerdir. [16]
Hristiyanlara göre Ahd-i Cedîd’de İncil, yazılı bir metni değil Mesîh ve Havârilerin bildirdiği mesajı ve müjdeyi, şifahî tebliği ifade eder.
İncil kelimesini kitap anlamında kullanan ilk kişi Justin’dir. Justin, İncil’i Havârilerin Hâtıratı olarak nitelemiştir. Hristiyan inancına göre, Hz. Îsâ (a.s) İncil’i yazmamış, sadece tebliğ etmiş [17], mesajının bütün dünyaya yayılacağını bildirmiş [18], onu yayma görevini Havârilerine vermiş [19] ve Havâriler de Hz. Îsâ’nın (a.s) semaya urûcundan on gün sonra Pentikost gününden itibaren [20] İncil’i tebliğ etmeye başlamışlardır.
Hz. Îsâ’yı (a.s) bizzat görenlerin sayısı azalmaya ve Hristiyanlık yayılmaya başlayınca, İncil’in yazıya aktarılması zarûreti doğmuştur. Hz. Îsâ’nın (a.s) semaya çıkışından sonraki kırk yıl boyunca şifahî rivâyet ve gelenekler teşekkül etmiş, bunlar vaaz, ibadet, ilmihâl ve diğer yollarla korunup nakledilmiştir.
Kur’ân-ı Kerîm’de İncil sözcüğü, Mekke dönemine ait bir sûre dışında tamamı Medenî sûrelerde olmak üzere on iki yerde [21] geçmekte ve bu âyetlerin tamamında Hz. Îsâ’nın (a.s) tebliğ ettiği ilâhî vahyi, Hz. Peygamber (s.a.a) döneminde yaşayan Hristiyanların elinde bulunan kitabı ifade etmektedir. [22]
İncil’in yüce Allah tarafından vahiy ve inzâl edildiği [23], Hz. Îsâ’ya (a.s) verildiği [24], yüce Allah’ın Hz. Îsâ’ya (a.s) Tevrât’la birlikte İncil’i de öğrettiği [25] bildirilmektedir. Hz. Îsâ da (a.s) yüce Allah’ın kendisine kitap verdiğini belirtmektedir. [26] Ancak Kur’ân’da İncil’in Hz. Îsâ’ya (a.s) ne zaman ve nasıl verildiği açıklanmamıştır. Kur’ân’da İncil daha çok Tevrât’la birlikte zikredilmekte, Hz. Îsâ’nın (a.s) Tevrât’ı tasdik ettiği, kendisine kitabın, hikmetin, Tevrât ve İncil’in öğretildiği bildirilmektedir. Şu hâlde Kur’ân terminolojisinde İncil, sadece bir müjde ve mesaj’ı değil aynı zamanda o müjde ve mesajı ihtiva eden Kutsal Kitâb’ı da ifade eder.
İncil’de yer alan konuların birçoğu Kur’ân’da da geçmektedir. Kur’ân’da Hz. Zekeriyyâ (a.s), Hz. Yahyâ (a.s), Hz. Meryem (s.a) ve Hz. Îsâ (a.s) ile Havârilerden bahsedilmektedir. Hz. Meryem’e (s.a) Hz. Îsâ’nın (a.s) doğumunun müjdelenmesi ve Hz. Îsâ’nın (a.s) mûcizeleri gibi olaylar nakledilmektedir. Ayrıca İncil’de inananların tohum iken filizlenmiş, gürbüzleşip dolgunlaşmış, gövdesi üzerine dikilmiş ekine benzetildiği bildirilmiştir. [27] Diğer taraftan Hz. Îsâ (a.s), kendisinden sonra gelecek, Ahmed [28] adındaki peygamberi (s.a.a) müjdelediği gibi, Ümmî Resûl’ün geleceği Tevrât ve İncil’de de yazılıdır. [29]
Bugünkü İnciller’de, özellikle Yuhanna İncil’inde bu tür müjdeler yer almakla birlikte, bunlar Hristiyanlarca farklı yorumlanmaktadır. [30]
Matta İncili
Matta’nın amacı, Hz. Îsâ’nın (a.s) yaşamını, öğretisini, ölümünü ve dirilişini anlatmaktadır.
Özellikle Hz. Îsâ’nın (a.s) peygamberlerce geleceği bildirilen ve Yahûdîlerce uzun zamandır beklenen Mesîh olduğunu göstermek ister. Bunun için Hz. Îsâ’nın (a.s) gelişiyle gerçekleşen peygamberlik sözlerinden alıntılara yer verir. Hz. Îsâ’nın (a.s) Kurtuluş Müjde’sinin bütün uluslar için olduğunu ayrıca vurgular.
Kitabının konusu, Hz. Îsâ’nın (a.s) soyağacı ve doğumuna ilişkin bilgileri vermekle başlar. Hz. Îsâ’nın (a.s) vaftiz oluşunu ve şeytan tarafından nasıl denendiğini anlattıktan sonra onun faaliyetlerine geçer. Kendisine gelen hastaların tümünü iyileştirdiği bazı olayları kaydeder; belirli bazı hastaları iyileştirmesinden ve öbür mûcizelerinden de söz eder. Hz. Îsâ’nın (a.s) beş temel bölümde toplanan öğretisine yer verilir. Bu öğretinin odağında göklerin egemenliği bulunur. Göklerin egemenliği, İncil’in öbür kısımlarında Tanrı’nın Egemenliği diye geçer.
Hz. Îsâ’nın (a.s) ilk gelişiyle başlayan bu egemenlik onun Kral olarak dönüşüyle tamamlanır. Günahlardan dönüp Hz. Îsâ’yı (a.s) izleyenler, Egemenliğin Çocukları olurlar.
Hz. Îsâ’nın (a.s), sözleri ve eylemleri arasında büyük uyumsuzluklar olan Yahûdî din önderlerini şiddetle eleştirir. Buna karşılık Hz. Îsâ (a.s), doğru kişileri değil, günahkârları çağırmaya gelmiştir. Hz. Îsâ (a.s) ayrıca çağın sonu, kendisinin ikinci gelişi ve son yargı konusunda açıklamalarda bulunur; izleyicilerinin bütün bu olaylara hazırlıklı olmaları gerektiğini anlatır.
Kitabın son bölümleri, Hz. Îsâ’nın (a.s) ölümünü ve dirilişini anlatır. Ondan önce Hz. Îsâ (a.s), nasıl öleceğini birkaç kez açıklar. Uzun zamandan beri, onu öldürmeyi tasarlayan Yahûdî önderlerce tutuklanır, yargılanır ve Romalı vali tarafında çarmıha gerilir. Ölür ve dirilir. Kitap, Hz. Îsâ’nın (a.s) izleyicilerine verdiği son buyruğuyla noktalanır.
Markos İncili
Markos, Hz. Îsâ’nın (a.s) yaşamını anlatan İncil’in ilk dört kısmı arasında en kısa olanıdır. Hz. Îsâ’nın (a.s) ne doğumundan, ne soyağacından, ne de çocukluğundan söz eder. Öğretiye daha az ağırlık verir. Markos, Hz. Îsâ’nın (a.s) yaptıklarını kısa ve öz olarak yazar. Anlatım canlı ve hareketlidir. Dikkatini, özellikle insanların Hz. Îsâ’ya (a.s) gösterdiği ilginin üzerinde yoğunlaştırır.
Kitabın konusu, Hz. Îsâ’yı (a.s) Tanrı Oğlu, İnsanoğlu ve çoktan beri beklenen Kurtarıcı Kral Mesîh (a.s) diye tanıtır. Böylece Hz. Îsâ (a.s), durup dinlenmeden gezer ve öğretisini yayar; hastaları iyileştirir. Yaptığı mûcizelerle kimliğini ve yetkisini kanıtlayarak kalabalıkları peşinden sürükler. Ama görevinin bu döneminde, kendisini tanıyanları sık sık uyararak kendisiyle ve mûcizeleriyle ilgili haberleri yaymalarını engellemeye çalışır.
Dikkatini daha çok seçtiği kişileri eğitmeye verir. Konuşmalarında, onu izlemenin hedefini, imanı ve Tanrı’nı Egemenliği’ni durmadan vurgular. Eylemleri önemli tepkilere yol açar. Bir yandan kötü rûhlara meydan okur, onları kovar, öte yandan Yahûdî dininin ileri gelenleriyle çatışır. Bunların kışkırtılmasıyla gerçekleşecek ölümden ve dirilişinden sık sık söz eder. Kitabın neredeyse dörtte biri Hz. Îsâ’nın (a.s) ölümünü ve dirilişini anlatır.
Luka İncili
Luka, daha kitabın başında amacının, Hz. Îsâ’nın (a.s) yaşamını doğru ve ayrıntılı bir biçimde anlatmak olduğunu açıkça ortaya koyar. Luka, Elçilerin İşleri Kitabı’ında, Müjde’nin o çağda bilinen Roma’ya kadar nasıl yayıldığını anlatır.
Kitabın konusu, Rabb’in yolunu hazırlamaya gelen Vaftizci Hz. Yahyâ’nın (a.s) ve Hz. Îsâ’nın (a.s) doğumuna ilişkin bilgileri vererek başlar. Bundan sonra Hz. Îsâ’nın (a.s), Müjde’yi duyurduğu, öğretisini yayıp mûcizeler yaptığı döneme geçer. Daha sonra Hz. Îsâ’nın (a.s), giderek artan baskılara rağmen Yeruşalim’e, bile bile ölüme gidişini anlatır. Bunu, Hz. Îsâ’nın (a.s) dirilişi ve göğe alınışını anlatan bölümler izler.
Luka, peygamberlik sözlerini yerine getiren Tanrı’nın, bir kurtarıcı göndermekle insanlık tarihinin nasıl yönlendirildiğini vurgular. Tanrı’nın bu etkinliği, meleklerin gönderilmesi olayında, Tanrı’nın gökten seslenişinde ve özellikle birçok inananların Kutsal Rûh’ta dolması olayında açıkça görülür. Tanrı’nın gücü, Hz. Îsâ’nın (a.s) yaptığı mûcizelerde de gözle görülür bir şekilde etkindi. On altı ayrı olayda, belirli hastalıklara yakalanmış kişilerin mûcizevî şekilde iyileştirildiğinden söz edilir. Bunun yanı sıra Hz. Îsâ’nın (a.s), bir arada bulunan çok sayıda hastayı iyileştirdiği, kitabın beş ayrı yerinde belirtilir.
Luka’nın yüzde kırkı Hz. Îsâ’nın (a.s) öğretisinden oluşuyor. Hz. Îsâ (a.s) öğretisinde birçok benzetme kullandı; Luka’da yirmi altı benzetme var. Bunların on altısı, İncil’in öbür kısımlarında yer almaz. Hz. Îsâ’nın (a.s) bütün öğretisini kısaca özetlemek oldukça güçtür. Hz. Îsâ (a.s), Tanrı’nın Egemenliği’ni duyuruyor. Sözü edilen egemenlik, değer yargıları yönünden tümüyle farklı, insanın yüreğinde etkin olan, Tanrısal Egemenlik’tir.
Kitapta bireye iletilmek istenen bildiri, günahların bağışlanmasıyla geçekleşecek kurtuluş müjdesidir. Dünya malına kökten bir değişiklik bir yaklaşım içinde olan Hz. Îsâ (a.s), bu müjdeyle özellikle yoksullara, hastalara ve ezilmişlere seslenir. Bildirisinin o çağda hor görülen kadınlara ve Yahûdî olmayan uluslara da yönelik olduğunu vurgular. Ama kişinin kurtarılmaya istekli olması gerekir. Bu nedenle önce Hz. Yahyâ (a.s), sonra Hz. Îsâ (a.s), daha sonra da Hz. Îsâ’nın (a.s) öğrencileri insanları tövbeye çağırırlar. Hz. Îsâ’yı (a.s) izleyecek olanlar, bütün varlıklarıyla adanmış birer öğrenci olmaya ve sürekli bir dua yaşamı sürmeye çağrılmışlardır.
Yuhanna İncili
Yuhanna, Matta’dan, Markos’tan ve Luka’dan farklı konuları vurgular. Hz. Îsâ’nın (a.s) doğumunu anlatarak başlayacağına, Hz. Îsâ’nın (a.s) başlangıçtan beri Tanrı’yla birlikte bulunmuş, beden alıp aramızda yaşamış olan Tanrı Sözü olduğunu açıklama ile başlar.
Kitapta daha az sayıda mûcizelerden söz edilir ve bunlar Hz. Îsâ’nın (a.s) bildirisini doğrulayan belirtiler diye anılır. Yuhanna, Celile’de geçen olayların ancak bir bölümünü anarken, Yeruşalim’de geçen olaylara daha çok yer verir. Hz. Îsâ’nın (a.s) tutuklanmasından önceki son gece anlattıkları ve duası bunların en önemlileridir. Hz. Îsâ’nın (a.s) ölüp dirildikten sonra izleyicilerine birkaç kez görünmesine bu kitapta daha çok yer verilir.
Kitabın konusu, Yunanna’nın farklı yaklaşımı hiç de şaşırtıcı değildir. İman konusu güçlü bir biçimde vurgulanıyor. Dinleyicilerin Hz. Îsâ’ya (a.s) gösterdikleri ilgi, iman edip etmemeleriyle ölçülüyor. Sonsuz yaşam konusu ayrıca vurgulanıyor. Hz. Îsâ’ya (a.s) Söz, Mesîh, Tanrı Oğlu, İnsanoğlu ve daha birçok unvan verilir. Îsâ-Baba Tanrı ilişkisi konusundaki öğreti bu açıklamalarla içiçedir. Hz. Îsâ (a.s) bu kitapta yüz dokuz kez Tanrı’yı Baba diye anar. Yirmi üç kez de Tanrı’dan Beni Gönderen diye söz eder. [31]
------------
[1]- Kitâb-ı Mukaddes, Yuhanna, 1/1-3, 14, 18; 3/14-17; 8/28; 10/36-38; 14/8-11; Korintoslular’a Birinci Mektup, 8/5-6; Koloseliler’e Mektup 1/12-20.
[2]- Kitâb-ı Mukaddes, Matta, 3/16; 4/3; 11/27; Markos, 13/32; Luka, 10/22.
[3]- TDV İslâm Ansiklopedisi, c. 40, s. 548.
[4]- Kitâb-ı Mukaddes, Matta, 3/1-16; Markos, 1/1-11.
[5]- Kitâb-ı Mukaddes, Matta, 28/19; Hz. Îsâ’nın (a.s) bizzat vaftiz yapıp yapmadığı konusunda Yuhanna’da iki farklı rivâyet vardır. (Kitâb-ı Mukaddes, Yuhanna, 3/22-26; 4/1-2.)
[6]- Kitâb-ı Mukaddes, Matta, 3/7; Markos, 1/4; Luka, 3/3; Yuhanna, 1/25; Resûllerin İşleri, 1/22; Pavlus’un İbrânîler’e Mektubu, 9/10.
[7]- Kitâb-ı Mukaddes, Resûllerin İşleri, 2/38; 22/16.
[8]- Kitâb-ı Mukaddes, Yuhanna, 3/3-6.
[9]- Kitâb-ı Mukaddes, Pavlus’un Romalılar’a Mektubu, 6/3-4.
[10]- Kitâb-ı Mukaddes, Markos, 16/16; Pavlus’un Titus’a Mektubu, 3/5-7.
[11]- TDV İslâm Ansiklopedisi, c. 42, s. 424.
[12]- TDV İslâm Ansiklopedisi, c. 17, s. 340.
[13]- Kitâb-ı Mukaddes, Romalılar’a Mektup, 2/12; 16/25; Galatyalılar’a Mektup, 1/6; 2/2, 7.
[14]- Kitâb-ı Mukaddes, Korintoslular’a Birinci Mektup, 15/1.
[15]- Kitâb-ı Mukaddes, Korintoslular’a Birinci Mektup, 15/1-15.
[16]- Kitâb-ı Mukaddes, Matta, 26/13; Romalılar’a Mektup, 1/1;10/16.
[17]- Kitâb-ı Mukaddes, Matta, 4/23; 9/35; Markos, 1/14.
[18]- Kitâb-ı Mukaddes, Matta, 24/14; 26/13; Markos, 13/10; 14/9.
[19]- Kitâb-ı Mukaddes, Markos, 16/15.
[20]- Kutsal Rûh’un Havâriler üzerine indiği kabul edilen gündür.
[2]1- 3/Âl-i İmrân: 3, 48, 65; 5/Mâide: 46, 47, 66, 68, 110: 7/Â’râf: 157; 9/Tevbe: 111; 48/Fetih: 29; 57/Hadîd: 27.
[22]- 7/A’râf: 157.
[23]- 3/Âl-i İmrân: 65.
[24]- 5/Mâide: 46; 57/Hadîd: 27.
[25]- 3/Âl-i İmrân: 48.
[26]- 19/Meryem: 30.
[27]- 48/Fetih: 29.
[28]- 61/Sâf: 6.
[29]- 7/A’râf: 157.
[30]- TDV İslâm Ansiklopedisi, c. 22, s. 270.
[31]- Yeni Yaşam Yayınları, Serasker Cad. Sakız Sok. Aytaç 2 İşhanı, No: 40/1-2 Kadıköy–İstanbul.
gaziantep escort,mersin escort,gaziantep escort,seks hikayeleri
yatırımsız deneme bonusu deneme bonusu veren siteler 2024