xslot trbet tarafbet orisbet betturkey betpublic bahiscom betebet betlike mariobet betist 1xbet trendbet istanbulbahis zbahis royalbet betwild alobet aspercasino trwin betonred bizbet
Bugun...



İmam-ı Zaman’ın (a.f) Marifet ve Tanınmasında Ahlaki Olgunluk ve Zuhur Ortamı - 3

Bismillahirrahmanirrahim

facebook-paylas
Tarih: 03-01-2025 15:34

İmam-ı Zaman’ın (a.f) Marifet ve Tanınmasında Ahlaki Olgunluk ve Zuhur Ortamı - 3

 

Her kanun sistemindeki yaptırımlar, o kanunların özelliklerine uygun olmalıdır. Örneğin sadece toplumsal kanunlar daha çok dış yaptırımlara ihtiyaç duyar. İslam dininin öğretileri ve kanunları, kendine özgü yaptırım garantilerine ihtiyaç duyan özelliklere sahiptir.

 

Bu özelliklerden konuyla ilgili birkaç önemli ve etkili olanına değineceğiz:

1- İslam Dini Öğretilerinin Kapsamlılığı

Değer hükümleri bir sınıflandırmada üç gruba ayrılır: [1]

a)- Allah'a dayanan emir ve yasakları kapsayan ilahi ve dini hükümler. Her din kendi takipçilerinden bu hükümlere göre hareket etmelerini ister.

b)- Ahlaki hükümler, yani insan aklının veya fıtratının algıladığı ve değer verdiği hükümler. Örneğin doğru sözlülüğün iyiliği ve başkalarına zulmetmenin kötülüğü gibi.

c)- Hukuki hükümler, yani insanların dünyevi maslahatlarını sağlamak ve toplumun birbirleriyle olan ilişkilerini düzenlemek için konulan hükümler.

 

Bazıları bu sınıflandırmaya dayanarak bu üç grup hükmü birbirinden tamamen ayırmaya ve her birine özel bir alan belirlemeye çalışırlar. Bu yaklaşıma göre ilahi ve dini hükümlerin alanını özel dini ritüeller ve sembollere sınırlarlar ve dinin alanının sadece hukuktan değil, ahlaktan da tamamen ayrılması için yoğun çaba gösterirler. Ancak gerçek şu ki, din teorik bilgiler ve pratik hükümlerden oluşan bir bütündür. Pratik hükümleri insanın Allah ile, kendisiyle ve başkalarıyla olan ilişkilerini kapsar. Dolayısıyla ahlak ve hukuku da içerir. Bu nedenle Kur'an-ı Kerim'de ve Masum İmamların (a.s) rivayetlerinde zengin bir ahlaki ve hukuki hükümler bütünü görülebilir. İslam dininin öğretileri, teorik bilgiler ve pratik hükümlerden oluşan kapsamlı, eksiksiz bir bütündür ve pratik hükümler kısmında insanın dört temel ilişkisini tam ve eksiksiz olarak kapsar. Bir yandan insanın Allah ile ilişkisine vurgu yapar ve tevhidi bakış açısıyla insanın tüm ilişkilerini bu ilişki ekseninde şekillendirir. Bu nedenle hukuki ve ahlaki hükümleri de tevhit ve ahiret inancıyla sağlam bir bağ kurar. Diğer yandan insanın kendisi, başkaları ve doğa ile olan ilişkisinde hiçbir şeyi ihmal etmez. Bunun kanıtı, bu alanların her birinde görülen detaylı ve kapsamlı ayet ve rivayetlerdir. Dolayısıyla İslam dini öğretilerinde insanın bedeni ve ruhu dahil tüm varoluşsal boyutlarını, yaşamının dünyevi ve uhrevi tüm alanlarını, bireysel ve toplumsal yaşamının tüm yönlerini göz önünde bulundurmuştur.

 

2- Dinin Amacı, Dünyevi ve Uhrevi Mutluluktur

Dini öğretilerin ve başta İslami bilgilerin diğer özelliklerinden biri, insanın mutluluğunu tüm boyutlarıyla sağlamaktır ki, dinin öğretilerinin genişliği bunun kanıtıdır. Dinin öğretileri bireysel ve toplumsal, dünyevi ve uhrevi, bedensel ve ruhsal alanları kapsadığında, bu kapsamlı dinin birey ve toplumun mutluluğunu, dünya ve ahireti, beden ve ruh mükemmelliğini sağlamada yüce bir amacı olduğunu anlıyoruz.

 

3- Fiillerin Değerinde Motivasyonun Rolü

Bir şeyin ahlaki değere sahip olmasındaki önemli konulardan biri, failin fiili gerçekleştirirken dayandığı niyet ve motivasyondur. Ahlaki bir fiilin analizinde, fiilin iyiliğini ifade eden fiili iyiliğe ek olarak, faili iyilik veya failin fiili gerçekleştirmedeki iyi niyet ve motivasyonuna ulaşırız. Birçok ahlaki ekol, fiilin değerini incelerken, faili iyiliğe dikkat etmez ve sadece fiili iyilik yönünü dikkate alır. Batı felsefelerinde Kant hariç, neredeyse niyet konusu unutulmuştur. [2] Buna karşılık İslami ahlakta faili iyiliğe özel bir önem verilmekle kalmamış, aynı zamanda amelin ruhu ve özü olarak kabul edilmiştir. Temelde olumlu içsel niyet ve motivasyon olmadan fiil değerli sayılmaz. Ahlaki işler ve dini hükümlerdeki değerin temeli niyettir. İslam'ın bakış açısına göre, ahlaki değerin belirlenmesinde fiili iyilik tek başına yeterli değil, bunun yanında faili iyilik de gereklidir. Çünkü ahlaki fiillerin etkileri -yani insanın kemali ve mutluluğu- faili iyilik ve doğru niyete sahip olmaya bağlıdır. Bu temelde İslam ahlak sisteminin niyete ahlaki değerin temeli olarak vurgu yapması, İslam'ın ahlak teorisi ile diğer teoriler arasında temel bir fark olarak kabul edilir. [3]

 

Söylenenler gereğince, İslam son din olarak, insanın tam ve kapsamlı mutluluğu için en mükemmel ve en kapsamlı öğreti ve kanunları sunmuştur. Ancak sadece mükemmel ve kapsamlı bir kanunun varlığı insanın mutluluğunu sağlamaz. Bu kanunların uygulanması için uygun zeminin oluşturulması da gereklidir. Bu nedenle İslam, kapsamlı ve mükemmel kanununun tam ve kapsamlı bir uygulama garantisine sahip olması için, çeşitli yollarla bu kanunların uygulanmasını garanti altına almıştır. Bu garantilerden biri, dış uygulama garantisidir. Hukuki hükümler, dış uygulama garantisine sahiptir; yani dışarıdan bir etken, bireyi hukuki hükümleri yerine getirmeye zorunlu kılar ve eğer biri hukuki kanunlara uymazsa, yönetici onu kanunu uygulamaya zorlar ve ihlal edenler için cezalar öngörür [4] ki İslam'ın ceza ve hukuk kanunları bu uygulama garantisini üstlenir. Ancak şüphesiz bu zemin, bahsedilen özelliklere sahip İslam kanunlarının uygulanması için yeterli değildir ve başka zeminlere ihtiyaç duyar.

 

4- İmamın Gözetimi, Dini Öğretilerin Uygulanmasında İçsel Garanti

Her ne kadar hukuki hükümlerde dikkate alınan dış uygulama garantisi bazı durumlarda etkili ve faydalı olsa da, önemli eksiklikleri vardır ve bu eksikliklerin bir kısmı, bizzat toplumsal hükümlerde bile etkisiz olmasına yöneliktir. Bu nedenle birçok durumda hatta hukuki ve toplumsal hükümler alanında bile, hüküm ve kanunların uygulanması için zemini oluşturmaz.

 

 Bu eksiklikler şunlardır:

1- Dış uygulama garantisi, başkalarının hakkının söz konusu olduğu durumlarda geçerlidir. [5] Oysa söylendiği üzere, İslam'ın öğreti ve hükümleri, geniş ve kapsamlı bir bütündür. İnsanın tüm ilişkilerini gözetir ve insanın başkalarıyla olan ilişkisiyle sınırlı değildir.

 

2- Dış uygulama garantisi, bireyin niyet ve motivasyonuna dikkat etmez; çünkü öncelikle hukuki konularda bireyin niyet ve motivasyonuna daha az dikkat edilir. Daha çok amelin görünen yönüne bakılır. [6] Diğer yandan da içsel bir meseledir ve dolayısıyla başkalarının erişiminin dışındadır. Oysa -söylendiği gibi- İslami öğreti ve hükümlerin temel özelliklerinden biri, amelin değerinin bireyin niyet ve motivasyonuna dayanmasıdır.

 

3- Dış uygulama garantisi, yönetici tarafından kanıtlanabilir durumları kapsar. Bu nedenle eğer biri kendini kanunun kaçış noktasına ulaştırırsa, suçlu sayılmaz ve dış uygulama garantisi onu sorumlu tutamaz. Dolayısıyla suçu gizlice işleyen veya kanunun kendisini kapsamayacağı şekilde gerçekleştiren ya da bir anlamda kanunu dolaşan kişi, kolayca sorumlu tutulmaktan kurtulmuş olur.

 

4- Dış uygulama garantisi, her ne kadar bireyin başkalarıyla ilişkileri alanında olsa da içsel olan durumları kapsamaz. Başkasına karşı kötü zan beslemek gibi.

 

Dış uygulama garantisindeki mevcut eksiklikler, İslam öğretileri gibi o genişlik ve kapsamlılıktaki öğretilerin uygulanması için, bireylerin içinde bu kanunların uygulanmasını garanti edecek zeminlere ihtiyaç duymamıza neden olur ki İmamın bireyleri gözettiğine dikkat etmek, ister toplumsal haklar alanında, ister İslami ahlak alanında ve isterse fıkhi hükümler alanında dini öğretilerin yerine getirilmesinde içsel motivasyon oluşturan etkenlerden biridir. Bu nedenle her ne kadar görünüşte İmamın gözetimi bireyler için dışsal bir durum olsa da, aslında İmamın bilgisine ve gözetimine inanmak, bireyde motivasyon oluşturan ve içsel bir etken haline gelir.

 

Her zaman İmam ve mevlasının kendi fiil ve hallerine vakıf olduğunu bilen ve tüm yaşam durumlarını onun huzurunda gören kişi, dini ve ahlaki görevlerini yerine getirmekte ihmal etmeyecektir. Böyle bir insanın içinde, onu erdemlere yönelten ve kötülüklerden alıkoyan içsel bir motivasyon oluşur.

 

Masum İmam'da, onun gözetimini çok etkili kılan özellikler vardır. Masum İmam bir yandan "Ledünni" (ilahi) ve hatasız bir ilme sahiptir ve dolayısıyla hem bireyin dış amellerini hem de içsel durumlarını bilir ve ilminde hiçbir hata yoktur. Diğer yandan masumdur ve başkaları hakkındaki her değerlendirmesi dürüstlük, tarafsızlık, güvenilirlik vb. ile birlikte olacaktır. Bu nedenle onun gözetici olduğuna dikkat etmek, "Bekleyen" (Muntazır) insanın manevi yolculuğunda temel ve belirleyici bir role sahip olan özellikler kazanır.

 

Bu özellikler şunlardır:

1- İmamın bu gözetimi süreklidir, her zaman ve mekânda mevcuttur. Bu nedenle bekleyenlerde oluşturduğu motivasyon süreklidir.

2- Bu gözetim, sosyal ilişkilerle sınırlı değildir. Dini öğretilerin tüm alanlarını tüm boyutlarıyla kapsar.

3- Bu gözetim, amelin görünen yönüyle sınırlı değildir. Amelin içsel yönü ve motivasyonu da Masum İmam'ın görüşü altındadır. Dolayısıyla sadece fiili iyilik değil, faili iyilik de İmam'ın nazarındadır. Bu durum amellerde ihlas sağlanması için bir etken sayılır.

4- İmam'ın ilminde, suçun kanıtlanabilir olması, kanundan kaçma, gizli tutma vb. konular anlam taşımaz. Bu nedenle dini öğretilerden her türlü gaflet için yolu kapatır.

 

Bu özelliklere dikkat edildiğinde, Masum İmam'ın gözetici olduğuna dikkat etmek, birey ve toplumun manevi ve kemal yolculuğu için mükemmel bir motivasyon oluşturur ki bu, hukuki uygulama garantilerinde bulunmaz. Hatta bunun ötesinde, dış uygulama garantisinin bireyleri tam olarak kanuna bağlayabildiği varsayılsa bile, sadece amelin görünen yönünü kanunla uyumlu hale getirir, oysa daha önce belirtildiği gibi amelin gerçek değeri erişimin dışında olan niyetinde gizlidir. Bu nedenle dünyevi hayat alanında en fazla gücü, sosyal yaşamda düzeni sağlamaktır. [7]

 

Devam Edecek…

 

Rıza Nevruzi

 

------------

[1]- Ayetullah Misbah Yezdi, Kur'an'da Hukuk ve Siyaset, c.1, s.22 ve sonrası.

[2]- Seyyid Muhammed Rıza Müderrisi, Ahlak Fesefesi, s.229.

[3]- Ayetullah Misbah Yezdi, Kur’an’da Ahlak, c.1, s.105-106.

[4]- Ayetullah Misbah Yezdi, İslam'ın Hukuki ve Adalet Anlayışı, c.1, s.73.

[5]- Ayetullah Misbah Yezdi, İslam'ın Hukuki ve Adalet Anlayışı, c.1, s.73.

[6]- Ayetullah Misbah Yezdi, Kur'an'da Hukuk ve Siyaset, c.1, s.27.

[7]- Seyyid Muhammed Hüseyin Tabatabai, İslami İncelemeler. c.2, s.226.




Bu haber 707 defa okunmuştur.


FACEBOOK YORUM
Yorum

İLGİNİZİ ÇEKEBİLECEK DİĞER MEHDEVİYET Haberleri

YAZARLAR
ÇOK OKUNAN HABERLER
  • BUGÜN
  • BU HAFTA
  • BU AY
SON YORUMLANANLAR
HABER ARŞİVİ
İLAN PANOSU

Web sitemize nasıl ulaştınız?


HABER ARA
Bizi Takip Edin :
Facebook Twitter Google Youtube RSS
YUKARI YUKARI