xslot trbet tarafbet orisbet betturkey betpublic bahiscom betebet betlike mariobet betist 1xbet trendbet istanbulbahis zbahis royalbet betwild alobet aspercasino trwin betonred bizbet
Bugun...



İmam-ı Zaman’ın (a.f) Marifet ve Tanınmasında Ahlaki Olgunluk ve Zuhur Ortamı - 2

Bismillahirrahmanirrahim

facebook-paylas
Tarih: 27-12-2024 16:07

İmam-ı Zaman’ın (a.f) Marifet ve Tanınmasında Ahlaki Olgunluk ve Zuhur Ortamı - 2

b)- Ani Zuhur İçin Hazırlık

Hz. Mehdi'nin (a.f) zuhurunu bekleyenler her zaman ani bir olayı beklemektedirler ve zamanı belirsiz olduğu için kendilerini her an onun eşiğinde görürler. Bu nedenle zuhurun ani olması, bekleyenleri ahlaki güzelliklere yönlendirir ve kötülüklerden alıkoyar.

 

İmam Mehdi (a.f), Şiileri “zuhurun ani olacağı” konusunda uyarır ve onlardan gaflet halinde olmamalarını, kendilerini ahlaki güzellikler ve manevi davranışlarla hazrete yaklaştırmalarını, kötülüklerden ve uygunsuz işlerden uzak durarak kendilerini ondan uzaklaştıracak zemini hazırlamamalarını ister. Böylece ansızın olacak zuhurla karşılaşıp o hazretin öfke ve cezasına maruz kalmasınlar:

"Her biriniz, bizi sevdirecek işler yapmalı ve bizim hoşnutsuzluğumuza ve öfkemize neden olacak şeylerden kaçınmalıdır. Çünkü bizim zuhur emrimiz aniden ve beklenmedik bir anda gelecektir. O zaman tövbe fayda vermeyecek ve günahlardan pişmanlık duymak bizim cezamızdan kurtarmayacaktır." [1]

 

Bu hakikat, masum imamlar (a.s) tarafından Kur'an-ı Kerim'in bazı ayetlerinin tefsirinde de gelmiştir:

"Rabbinin bazı ayetleri geldiği gün, daha önce iman etmemiş ya da imanında bir hayır kazanmamış olan kimseye imanı fayda vermez. De ki: Bekleyin, şüphesiz biz de beklemekteyiz." [2]

Allah'ın bu ayette geleceğini vaat ettiği işaretler, birçok rivayette "Hz. Mehdi'nin (a.f) zuhuru" olarak tefsir edilmiştir. [3]

 

Zuhurun beklentisinin bu rolünü, ölüm veya kıyametin beklentisiyle karşılaştırabiliriz. Her an ölümü ve kıyameti hatırlayan ve bunu hayatında canlı tutan kişi, dünyadan göç etmeye sürekli hazırlıklı olur. Her uygunsuz işi bırakır ve iyi işleri yapmakta gevşeklik göstermez. Zuhurun kıyamete olan bu benzerliği nedeniyledir ki rivayetlerde vurgulanır ki, nasıl ölüm veya kıyamet geldiğinde pişmanlık ve tövbe yolu kapanıyorsa, zuhur emri geldiğinde de kendilerini buna hazırlamamış olanlar onun bereketlerinden mahrum kalırlar.

 

c)- Zuhur İçin Zemin Hazırlama Çabası

Bekleme hakikatinin özünde, mevcut durumdan memnuniyetsizlik ve gelecekteki ideal duruma umut vardır. İçinde bulunduğu şartlardan hiçbir hoşnutsuzluk duymayan ve önünde aydınlık ve arzu edilen bir gelecek görmeyen kişi "bekleyen" sayılmaz. Bu nedenle beklemenin ilk şartı, dünyanın mevcut durumunun ve insani hayatın mevcut şartlarının, insanın varoluşsal büyüklüğüne, onun konumuna ve yaratılış amacına uygun olmadığını bilmek ve buna dikkat etmektir. Buna karşılık, Hz. Mehdi'nin (a.f) zuhurundan sonra ve onun hükümeti zamanında gerçekleşecek olan şey, gerçek temiz hayatın ortaya çıkışı olacaktır. [4]

 

Yukarıda olan iki temel unsurun bekleyenlerdeki sonucu, zuhurun gerçekleşmesi ve o hazretin dünya üzerindeki hakimiyeti için kapsamlı bireysel ve toplumsal çaba olacaktır. Bu nedenle beklemenin hakikati, kendisini Hz. Mehdi'nin (a.f) hükümetindeki mevcut değerlerin hakimiyetini sağlamak için bireysel ve toplumsal çaba içinde gösterir. Bu yüzden beklemenin hakikati, bireyi ve toplumu ahlaki erdemler ve mükemmelliklere yönlendirir ve ahlaki kötülüklerden alıkoyar.

 

Gaybet döneminde bekleyenlerin görevlerini açıklayan rivayetler, bekleyenlerin manevi yolculuğundaki yapıcı rolünü güzel bir şekilde vurgulamaktadır. Bu rivayetler birkaç eksende incelenebilir: Rivayetlerin bir grubu, Şiileri gaybet zamanında günahlardan ve kötülüklerden sakındırır. Bu nedenle bekleyenin görevini açıkça "nefis tezkiyesi" olarak görür. Hz. Sahibu'z-Zaman'ın (a.f) Şeyh Müfid'e yazdığı değerli tevkide, Şiiler tarafından işlenen ve masumların görüşüne göre hoş olmayan tüm günahlar ve kötülükler, onları zamanlarının imamından uzaklaştıran şeyler olarak tanıtılır; sonuç olarak gaybet perdesini daha sağlam ve süresini daha uzun kılar:

"Bizi onlardan (Şiilerden) alıkoyan tek şey, onlardan bize ulaşan ve bizim hoşlanmadığımız ve onlardan beklemediğimiz haberlerdir." [5]

 

Bu rivayetlere göre, masumların (a.s) hoşlanmadığı her şeyden uzak durmak, bekleyen birinin görevlerinden sayılır. Hz. Mehdi'yi (a.f) beklediğini iddia edip de nefis tezkiyesi ve ilahi takva yolunda ilerlemeyerek ve günah işleyip, zulüm yaparak gaybet perdesini daha da kalınlaştırmak mümkün müdür?

 

Rivayetlerin diğer bir grubu da kurtuluş için dua etmeye vurgu yapar ve bunu bekleyenlerin görevlerinden sayar. Bu rivayetler özünde bekleyenlerin ahlaki arınma ve tezkiyesine işaret eder; çünkü Hz. Mehdi'nin (a.f) zuhuru için dua etmek, "tüm erdemlerin ve iyiliklerin ortaya çıkması için dua etme, tüm zulümlerin ve kötülüklerin kökünün kazınması için dua etme" demektir. Böyle bir hakikatin ortaya çıkması için gece gündüz dua eden biri, nasıl kendi duasının kabulü yönünde kayıtsız kalabilir? Ahlaki erdemleri kazanmak için çaba göstermeyen ve kötülüklerden uzak durmakta gayretli olmayan, hatta bazen erdemlerden nefret edip kötülüklere meyleden biri, nasıl erdemlerin ortaya çıkması ve kötülüklerin giderilmesi için gerçek bir bekleyiş içinde olabilir?

 

Diğer yandan, bekleyenleri zuhur için hazırlıklı olmaya yükümlü kılan rivayetler grubu da kesinlikle onları ruhsal ve manevi hazırlığa da yükümlü kılar; çünkü Hz. Hüccet'in (a.f) zuhuru, zahiri hazırlığın ötesinde, ruhsal ve manevi hazırlığa da ihtiyaç duyar. O zamanın küçük cihadı, büyük cihadın desteğine muhtaçtır. Bu nedenle, Hz. Mehdi'nin (a.f) çıkışı için bir ok kadar bile olsa hazırlıklı olunması gerektiğini emreden rivayetler, manevi hazırlığa da işaret eder.

 

Bu açıklamalarla, bekleyenlerin görevini sadece kurtuluşun çabuklaşması için dua etmekle sınırlayan veya gaybet zamanındaki sapkınlıklar ve bozulmalara karşı mücadeleyi göz ardı eden ya da bundan da öte, zuhurun zeminini dünyada zulüm ve baskıyı artırmakta gören her türlü anlayış, hiçbir geçerliliği olmayacaktır. Bekleme kavramının bu tür yorumu, dini öğretilerin ruhuna ve bekleme rivayetlerine aykırı, olumsuz bir yorum sayılır.

 

3. İmam’ın (a.f) Kapsamlı İlmine İnanç

Şiilerin, Ehlibeyt İmamları (a.s) hakkındaki derin inançlarından biri, imamın kapsamlı ilmine olan inançtır. Bu inanca göre, masum imam "Allah'ın halifesi" olarak, varlığın tüm alemlerini bilir. Her ne kadar imamın ilmini kanıtlayan birçok ayet ve rivayet varsa da bu yazıda sadece bir ayete işaret edilecektir:

"De ki: Benimle sizin aranızda şahit olarak Allah ve yanında kitabın bilgisi olan kimse yeter." [6]

 

Bu mübarek ayetin tefsirinde birçok rivayet, kitap ilminden kastedilenin Emirü'l-Müminin Ali (a.s) olduğunu belirtir. [7] Bu nedenle bazı rivayetlerde, kitap ilmine sahip olduğu için Belkıs'ın tahtını göz açıp kapayıncaya kadar Hz. Süleyman'a (a.s) getiren kişiye işaret ederek, onun ilmini denizden bir damla olarak tanıtır ve buna karşılık imamları (a.s) kitap ilminin hazinesi olarak görür. [8]

 

a) İmam, Başkalarının Amellerinin Şahidi

Masum imamın (a.s) tüm alemlere dair ilmi, insanların amelleri ve davranışlarını, hatta niyetlerini de kapsasa da, masum imamın geniş ilmine ek olarak, dini metinlerde Hz. Peygamber (s.a.a) ve Ehlibeyt İmamlarını (a.s) "amellerin şahidi" olarak tanıtan rivayetlere şahit oluruz ki Kur'an-ı Kerim'in ayetlerinde de bu hakikate işaret edilmiştir:

"De ki: Çalışın! Amellerinizi Allah, Resulü ve müminler görecektir. Yakında gaybı ve aşikarı bilen Allah'a döndürüleceksiniz ve O size yapmakta olduklarınızı haber verecektir." [9]

 

Bu ayeti şerife, Allah Resulünü (s.a.a) ve müminleri "amellerin şahidi" olarak tanıtıyor. Ehlibeyt mektebinde, masum imamlardan bu ayette geçen "müminler"den kastın, Ehlibeyt İmamları (a.s) olduğuna dair çok sayıda rivayet gelmiştir. [10] Bunlar "amellerin arzı" rivayetleri olarak bilinir ve çok sayıdadır. Allame Meclisi bu konuda 75 rivayet nakletmiştir. [11] Bu rivayetlere göre, Hz. Peygamber (s.a.a) ve Ehlibeyt İmamları (a.s) insanların amellerinin şahididirler:

"Kulların amelleri her sabah Allah Resulüne arz edilir; iyi ve kötü olanların amelleri. O halde dikkatli olun. Bu, Allah-u Teâlâ'nın şu sözünün anlamıdır: 'Çalışın! Allah, Resulü ve müminler amellerinizi görecektir.'" [12]

 

Bu ayetin tefsirinde, bunu sıradan bir mesele olarak görmek mümkün değildir. Yani 'insan her ne amel işlerse, ister istemez açığa çıkar ve Hz. Peygamber (s.a.a) ve tüm müminler normal yollardan bundan haberdar olurlar' şeklinde yorumlanamaz. Bu yüzeysel tefsirin geçersiz olmasının nedeni, ayetin kendisinde bunu engelleyen delillerin bulunmasıdır; çünkü birincisi, ayet mutlak ifadesiyle tüm amelleri kapsar; bu amel normal yollarla açığa çıksın veya çıkmasın. Bu nedenle Hz. Peygamber (s.a.a) ve müminlerin insanların amellerinden haberdar olması olağanüstü bir yolla gerçekleşmelidir. İkincisi, müminlere yapılan vurgu ancak tüm amellerin, hem de olağanüstü yolla görülmesi kastediliyorsa, doğru olur; yoksa eğer sadece açık ameller kastediliyorsa, hem müminler ve hem de mümin olmayanlar bunu görür. Dolayısıyla müminlerin göreceğine yapılan vurgu, bundan olağanüstü yolla haberdar olduklarına işaret eder. [13]

 

Bu amelleri görme kıyamet gününe değil, dünyaya aittir. Bu nedenle ayetin kastı, müminlerin kıyamet gününde haberdar olması değildir; çünkü ayetin devamı -"gaybı bilene döndürüleceksiniz"- Hz. Peygamber (s.a.a) ve müminlerin görmesinin diriliş ve kıyametten önce olduğuna ve dünyaya ait olduğuna işaret eder. [14]

 

Amellerin arzı konusunda dikkat çekici nokta şudur ki rivayetlere göre, amellerin arzı ilk aşamada her zamanın masum imamına yapılır. Dolayısıyla gaybet zamanında da amellerin arzı Hz. Mehdi'ye (a.f) olacaktır.

 

b) İmamın İlmine İnancın Bekleyenlerin Ahlakına Etkisi

Şüphesiz masum imamın ilahi izinle varlığımızın tüm yönlerini bildiğine dikkat etmek, cahiliye hayatından kurtulmamızı sağlar ve imama dair edindiğimiz marifet derecesinde temiz hayata yönelmemize vesile olur. [15] Ancak imamın ilmine dikkat etmenin etkisinin nasıl ve ne kadar olduğunu açıklamak için bazı öncüllere ihtiyacımız vardır.

 

İnsanın mutluluğunu -ister sadece dünyevi mutluluğu, isterse bunun ötesinde uhrevi mutluluğu-sağlamak için insan toplumu kural ve kanunlara muhtaçtır ki bu kanunlar ne kadar mükemmel ve kapsamlı olursa, bu mutluluğu sağlamada o kadar başarılı olurlar. Ancak bu kural ve kanunlar, güçlü ve kapsamlı bir uygulama garantisine sahip olduklarında etkili olacaklardır. Bu nedenle bu kanunların yanında, itaatsizliği cezalandırmak veya itaati teşvik etmek için başka ceza kanunları da konur ve bunların uygulanmasını garanti etmek için, hükümleri bilen ve uygulamada adil olan bir hâkim tayin edilir. [16]

Rıza Nevruzi

 

 

Devam Edecek…

 

---------

[1]- Ahmed b. Ali Tabrisî, El-İhticâc, c.2, s.498.

[2]- En'am, 158.

[3]- Seyyid Haşim b. Süleyman Behranî, el-Burhan fi Tefsiri’l Kur’an, c.2, s.501; Ebu Cafer Muhammed b. Ali Bebeveyh, Saduk, Kemalu’d-Din ve Tamamun-Nimet, c.1, s.30.

[4]- İbrahim Şefii Surustanî, Marifeti İmamı Zaman ve Teklifi Munteziran, s.272-273).

[5]- Ahmed b. Ali Tabrisî, El-İhticâc, c.2, s.499.

[6]- Ra'd, 43.

[7]- Seyyid Haşim b. Süleyman Behranî, el-Burhan fi Tefsiri’l Kur’an, c.3, s.272-278; Abdu Ali b. Cumua Arusi Huveyzi, Tefsiri Nururus-Sakaleyn, c.2, s.522-523).

[8]- Ali b. İbrahim Kummi, Tefsiril Kummi, c.1, s.367; Muhammed b. Hasan b. Furuh Saffar, Besairu’d-Derecat, c.1, s.213; Muhammed b. Yakup b. İshak Kuleyni, El-Kâfi, c.1, s.257.

[9]- Tövbe, 105.

[10]- Nasır Mekarim Şirazi, Tefsiri Numune, c.8, s.162.

[11]- Muhammed b. Yakup b. İshak Kuleyni, El-Kâfi, c.1, s.219; Muhammed b. Hasan Hurr Amili, Vesailü’ş-Şia, c.16, s.107-114; Muhammed Bakır Meclisi, Biharu’l Envar, c.23, s.333-353.

[12]- Muhammed b. Yakup b. İshak Kuleyni, El-Kâfi, c.1, s.219.

[13]- Nasır Mekarim Şirazi, Tefsiri Numune, c.8, s.165.

[14]- Seyyid Muhammed Hüseyin Tabatabai, El-Mizan fi Tefsiri’l Kur’an, c.9, s.379.

[15]- Abdullah Cevadi Amuli, İmam Mehdi (a.f) Mevcud Mev’ud, s.32 ve 44.

[16]- Seyyid Muhammed Hüseyin Tabatabai, Berresihayı İslami, c.2, s.225.




Bu haber 472 defa okunmuştur.


FACEBOOK YORUM
Yorum

İLGİNİZİ ÇEKEBİLECEK DİĞER MEHDEVİYET Haberleri

YAZARLAR
ÇOK OKUNAN HABERLER
  • BUGÜN
  • BU HAFTA
  • BU AY
SON YORUMLANANLAR
HABER ARŞİVİ
İLAN PANOSU

Web sitemize nasıl ulaştınız?


HABER ARA
Bizi Takip Edin :
Facebook Twitter Google Youtube RSS
YUKARI YUKARI