Bugun...



İmam Ali’nin (a.s) Mübarek Doğum Tarihi

Bismillahirrahmanirrahim

facebook-paylas
Tarih: 15-02-2022 16:32

İmam Ali’nin (a.s) Mübarek Doğum Tarihi

Soru: Emirü’l Mu'minin Ali’nin (a.s) mübarek doğum tarihi ile ilgili rivayetler

Cevap: Muhterem kardeşim, Emirü’l Mu'minin Ali’nin (a.s) mübarek doğumu birçok muteber rivayete göre, şöyle gerçekleşmiştir:

Bir gün Abbas b. Abdü’l Muttalib, Yezid b. Ka'neb, Ben-i Haşim'den ve Ben-i Uzza kabilesinden bir grupla birlikte Kabe'nin önünde oturuyorlardı. Tam o sırada, Esed kızı Fatıma Mescide geldi. O, dokuz aylık hamileydi ve artık doğum sancısı çekiyordu. İlerleyip Kabe'nin önünde durdu ve yüzünü semaya kaldırarak, Hak Teala'ya şöyle yalvardı: "Allah'ım! Ben gönderdiğin her peygambere ve resule; indirdiğin her kitaba iman etmişim. Kabe'yi bina eden ceddim İbrahim Halil'in söylediklerini tasdik etmişim. O halde bu Beyt'in ve onu bina edenin; karnımda olan ve benimle konuşan; konuşmalarıyla benimle ünsiyet kuran; Senin celal ve azamet ayetlerinden olan bu çocuğun hürmetine Sana yalvarıyorum; doğum yapmayı bana kolaylaştır!"

Abbas ve Ka'neb'ten şöyle nakledilmiştir: "Fatıma sözlerini bitirdikten sonra, Kabe'nin arka duvarının yarıldığını gördük. Fatıma yarılan yerden Kabe'nin içine girdi ve gözümüzden kayboldu. Ardından Kabe'nin duvarı Allah'ın izniyle yeniden kavuştu! Biz Kabe'nin kapısını açmaya uğraştık ama bir türlü başarılı olamadık. Anladık ki bu, Allah tarafından gerçekleşen bir olaydır. Fatıma üç gün Kabe'nin içinde kaldı. Bütün Mekke'nin çarşı pazarında, sokaklarında, evlerinde hep bu olay konuşuluyordu. Bilahare dördüncü gün gelip çattı. Kabe'nin üç gün önce yarılan duvarı tekrar yarıldı ve Fatıma Bint-i Esed elinde oğlu Esedullah-ı Galip, Ali b. Ebi Talib ile birlikte dışarıya çıktı ve orada bulunan insanlara şöyle seslendi: "Ey insanlar! Allah, beni insanların arasından seçti ve beni diğer kadınlara vermediği faziletle faziletlendirdi. Zira onun seçtiği evde çocuğumu dünyaya getirdim. Üç gün o saygın evde kaldım; cennet meyvelerinden ve yemeklerinden yedim. Elimde çocuğumla birlikte dışarıya çıkmak istediğimde, gaybdan bir ses bana şöyle seslendi: "Ey Fatıma! Bu değerli çocuğun ismini “Ali” koy. Hiç şüphesiz ben Âliyyi Â'la'yım; onu kendi kudret, izzet ve celalimden yarattım; onu adaletimden yeteri kadar nasiplendirdim; onun adını kendi adımdan münşak ettim; onu mübarek adabımla edeplendirdim; onu gizli ilimlerimden haberdar ettim; o, benim saygın evimde dünyaya geldi; evimin üzerinde ilk ezanı o okuyacaktır; putları Kabe'nin üzerinden aşağıya atıp kıracaktır. Beni azamet, yücelik ve tevhidle anacaktır; o, bütün yaratıklarımın arasından seçtiğim habibim ve Resulüm olan Muhammed'den sonra imam ve onun vasisi olacaktır. Ne mutlu o kimseye ki onu sevsin ve ona yardım etsin. Yazıklar olsun o kimseye ki ona itaat etmesin; ona yardımda bulunmasın ve onun hakkını inkar etsin." [1]

Hz. Peygamber (s.a.a), Hz. Ali’nin (a.s) doğumundan hemen sonra onun eğitimini üstlendi. Fatıma, oğlu Ali'yi, Hz. Peygamber’in (s.a.a) yanına getirdiğinde, oğluna karşı onda aşırı bir ilgi olduğunu gördü. Hz. Peygamber (s.a.a) Fatıma'dan Ali’nin (a.s) beşiğini kendi yatağının baş ucuna koymasını istedi.

Ali’nin (a.s) yaşamının ilk günleri Hz. Peygamber’in (s.a.a) kucağında ve onun özel ilgi ve terbiyesi altında geçti. Hz. Peygamber (s.a.a) sadece Ali’nin (a.s) beşiğini sallamakla kalmıyor, onu yıkıyor, besliyor ve kendisiyle konuşuyordu. Bazen ona sıkıca sarılıyor ve şöyle diyordu: "Bu çocuk benim kardeşimdir ve ileride de yardımcım, varisim ve damadım olacaktır." Hz. Peygamber (s.a.a) Hz. Ali'ye (a.s) olan sevgisinden dolayı ondan asla ayrılmıyor; ibadet etmek için Mekke'den çıktığında bile, Ali'yi (a.s) beraberinde götürüyordu. [2]

Hz. Peygamber’in (s.a.a) Hz. Ali'yi (a.s) sürekli kontrol altında tutmasından hedefi, onu kendi elleriyle terbiye etmesiydi. Bu konuda başkasının etkili olmamasına özen gösteriyordu. Nitekim Hz. Ali (a.s) bir konuşmasında Hz. Peygamber’in (s.a.a) kendisi için yaptığı değerli hizmetleri sıralayarak, şöyle diyor: "Allah’ın selamı Resulullah'a ve soyuna olsun; Resulullah'a ne kadar yakın olduğumu ve onun katında nasıl bir mertebeye ulaştığımı bilirsiniz. Çocuktum henüz, o beni bağrına basardı; yatağında yatırırdı; mübarek vücudunu bana sürerdi ve beni koklardı. Lokmayı çiğner; ağzıma verir ve beni yedirirdi." [3]

Yüce Allah, büyük velisi Hz. Ali’nin (a.s) Habibi ve Resulü'nün evinde büyüyüp, ondan talim ve terbiye almasını irade etmişti. İslam tarihçileri şöyle yazıyor: "Mekke'de şiddetli bir kıtlık ve kuraklık baş gösterdi. Hz. Peygamber’in (s.a.a) amcası olan Ebu Talib o günlerde fakirlikle karşı karşıya kalmıştı. Hz. Peygamber’in (s.a.a) diğer amcası olan Abbas, mal ve servet bakımından kardeşi Ebu Talib'ten daha zengindi. Bunun üzerine Hz. Peygamber (s.a.a) ve amcası Abbas, Ebu Talib’in durumu düzelene kadar onun çocuklarından birini yanlarına almayı kararlaştırdılar. Sonuçta Abbas, Cafer'i ve Hz. Peygamber (s.a.a) ise, Ali'yi alarak kendi evine götürdü." [4]

Emirü’l-Mü'minin, böylece Hz. Peygamber’in (s.a.a) evinde büyüdü ve onun talim ve terbiyesi altında yetişti. Nitekim Hz. Ali (a.s) bir konuşmasında o günler hakkında şöyle diyor: "Devenin yavrusu her zaman nasıl anasının ardından giderse, ben de onun ardından giderdim; o her gün bana huylarından birini belletir ve ona uymamı buyururdu." [5]

İslam peygamberi (s.a.a), Allah tarafından risalet için görevlendirilmeden önce, her yıl bir ayını Hira mağarasında ibadet ile geçirir ve sonra Mescidü’l-Haram’a gidip Allah’ın evini yedi defa tavaf ettikten sonra evine dönerdi. Bu durumda insanın aklına şöyle bir soru geliyor. Acaba aziz Peygamber, ibadet ve münacat için gittiği bu yere Ali’yi de götürür müydü, yoksa onu evde mi bırakırdı?

Ama ipuçları şunu gösteriyor ki, Hz. Peygamber (s.a.a) Ali’yi evine götürdüğü ilk günden beri onu asla kendi başına bırakmamıştır. Tarihçiler şöyle yazmaktalar: “Ali (a.s), her zaman Peygamber (s.a.a) ile birlikteydi. Peygamber (s.a.a) ibadet için şehir dışındaki dağlara ve çöllere gittiği vakit bile, Ali’yi yanında götürürdü.” [6]

Bu konuda Emirü’l Mü’minin şöyle buyuruyor: “Her yıl Hira dağına çekilir ve kulluğa koyulurdu. Onu ben görürdüm ve başkası görmezdi.” [7] Bu cümle aynı zamanda Hz. Peygamber’in (s.a.a) risaletten önce de Hira’ya gittiğini te’yid etmektedir.

Hz. Ali’nin (a.s) nefsi tahareti ve Hz. Peygamber’den (s.a.a) aldığı terbiye, onun küçük yaşlarda hassas bir kalp, nafiz gözler ve işiten kulaklar ile herkesin görüp işitmesi mümkün olmayan şeyleri görüp işitmesine sebep oldu. Bu konuda Hz. Ali (a.s) şöyle buyuruyor: “Ben çocukluk çağlarında, Hira dağında Hz. Peygamber’in (s.a.a) yanında iken, ondan dökülen vahiy ve risalet nurunu görüyor ve onun nübüvvet kokusunu duyuyordum” [8]

İmam Sadık (a.s) buyuruyor ki: “Emirü’l Mü’minin, İslam Peygamber’inin  (s.a.a) bi’setinden önce risalet nurunu görüyor ve vahiy meleğinin sesini duyuyordu.”

Hz. Peygamber (s.a.a) bu konuda Hz. Ali’ye (a.s) şöyle buyurdu: “Eğer ben son peygamber olmasaydım, sen benden sonra nübüvvet makamına en layık olan kişi olurdun. Ama sen benim dost ve varisimsin. Sen muttakilerin önderi ve rehberisin.” [9]

Emirü’l Mü’minin (a.s) çocukluk çağlarında işittiği gaybi sesler hakkında şöyle diyor: “Ona vahiy gelirken, şeytanın feryadını duydum da: “Ya Resulullah! Bu feryat nedir?” dedim.  Buyurdu ki: “Bu feryad eden şeytandır. Artık halkın kendisine kulluk etmesinden ümidi kesti. Sen benim duyduğumu duymadasın ve gördüğümü görmedesin; ancak sen peygamber değilsin; vezirsin.” [10]

 

----------------  

[1]- Munteha’l Amal (Şeyh Abbas Kummi), s. 141.

[2]- Keşfu’l-Ğumme, c.1, s. 90.

[3]- Nehcü’l-Belağa, 192. Hutbe.

[4]- Siret-i İbn-i Hişam, c.1, s. 236.

[5]- Nehcü’l-Belağa, Kasıa Hutbesi.

[6]- Şerh-u Nehcü’l-Belağa-i İbn-i Ebi’l-Hadid, c. 1, s. 208.

[7]- Nehcü’l-Belağa, 192. Hutbe.

[8]- Şerh-i Nehcü’l-Belağa-i İbn-i Ebi Hadid, c. 13, s. 197.

[9]- Şerh-i Nehcü’l-Belağa-i İbn-i Ebi’l-Hadid, c. 13, s. 310.

[10]- Nehcü’l-Belağa, Kasıa Hutbesi, 192. Hutbe.




Bu haber 465 defa okunmuştur.


Etiketler :

FACEBOOK YORUM
Yorum

İLGİNİZİ ÇEKEBİLECEK DİĞER SORU-CEVAP Haberleri

YAZARLAR
ÇOK OKUNAN HABERLER
  • BUGÜN
  • BU HAFTA
  • BU AY
SON YORUMLANANLAR
HABER ARŞİVİ
HAVA DURUMU
İLAN PANOSU

Web sitemize nasıl ulaştınız?


NAMAZ VAKİTLERİ
HABER ARA
Bizi Takip Edin :
Facebook Twitter Google Youtube RSS
YUKARI YUKARI