Bugun...



Doğu İle Batının Müslümanlara Karşı Fitne Çıkarması – 2

Bismillahirrahmanirrahim

facebook-paylas
Tarih: 24-06-2022 13:20

Doğu İle Batının Müslümanlara Karşı Fitne Çıkarması – 2

Bu fitnenin zuhurdan önce ve o Hazretin zuhuruna bitişik şekilde gerçekleşeceğini birçok rivayet açıkça ifade etmiştir. Bazı rivayetler ise açık bir şekilde bu fitnenin zuhura bitişik olacağına dair bir ifadeye yer vermezken, onu "son fitne" olarak tanıtmış ama özelliklerini sayarken onu zuhurla birlikte ortaya çıkacak fitnenin nitelikleriyle tarif etmiştir.

Buna göre, bu iki farklı hadisi birlikte değerlendirdiğimizde, ikinci türden hadislerin de aynen birinci türden hadislerin içerdiği gerçeğe işaret ettiğini anlamış olacağız.

Zuhur öncesi gerçekleşecek olan ve kendine has özellikleri bulunan fitne, İslam dininin ortaya çıktığı ilk yıllardaki iç fitne ve komplolarla yorumlanamayacağı gibi, Moğolların saldırısına ve 900'lü yıllarda başlayıp çeşitli iniş-çıkışları bulunan Haçlı Seferleri'ne de uyarlanamaz. Bilakis bu, Batılıların İslam ümmetine yönelik saldırılarının bir bölümüne uyarlanmaktadır. Son dönemlerde vuku bulan bu fitne neticesinde Batılılar kendi askeri güçlerini her açıdan İslam toprakları üzerine sevk ettiler; Müslümanları büyük bir fitne ve komployla karşı karşıya bıraktılar ve İslam topraklarının tam da kalbinde Yahudi müttefiklerinin sağlam bir temel atmalarını sağladılar.

Peygamber-i Ekrem'den (s.a.a) şöyle buyurduğu nakledilir:

“Canım elinde olana yemin olsun! Benim ümmetime öyle bir kavim hâkim olacak ki konuştuklarında onları öldürecek; sustuklarında her şeylerini mubah sayacak; mallarına el koyacak; namuslarını ayaklar altına alacak ve kalplerini kin ve dehşetle dolduracaktır. Onları hep korku, panik ve sıkıntı içinde görürsün. O dönemde bir grup doğudan ve bir grup da batıdan gelip benim ümmetime hükümranlık ederler. Bu durumda yazıklar olsun benim ümmetimin zayıf olanının hâline zulmü kendine meslek edenlerin elinden! Yazıklar olsun zalimlere ilâhî azaptan! Çünkü onlar ne bir küçüğe acırlar ve ne bir yaşlıya hürmet ederler; hiçbir işten geri durmazlar (her türlü kötülüğü işlerler). Onların bedenleri insan bedeni ve kalpleri ise, şeytanların kalpleridir.”[1]

Bu rivayet, iç kaynaklı zulüm ile dış kaynaklı sömürü arasındaki iki yönlü ilişkinin iç yüzünü ortaya koymakta; Doğu ile Batı kâfirlerinin İslam ümmeti üzerinde egemenlik kurmasının nedenini, içerideki yöneticilerin Müslüman milletlere saldırıp onları şiddet ve baskı altında tutması, özgürlük haklarını ellerinden alması olarak açıklamaktadır. Zira bu tür zalimane davranışlar insanları kendi hükümetlerinden intikam almaya sevk eder ve bu iç çatışmalar onların yabancı düşmanlara karşı koymalarına engel olur. Sonuçta da düşmanlar fırsattan yararlanarak onları zalim yöneticilerin elinden kurtarmak bahanesiyle İslam ülkelerinin üzerine saldırıya geçer. Nitekim Napolyon, Mısır'a saldırdığında böyle yapmıştı. Onun gemileri Mısır sahiline yaklaştığında, Mısırlılara bir mektup yazıp İslam'ı övdü. Bu dinle ilgilendiğini ve gönlünde ona karşı sevgi beslediğini bildirdi. Oraya gelmesinin gerekçesini de Mısırlıları zalim padişahların zulümden kurtarmak olarak gösterdi.

Napolyon bu sinsi politikasını Mısır'ı işgal ettikten sonra da sürdürdü. Öyle ki oranın halkı gibi yerel elbiseler giyerek, kendini Müslüman olarak gösterdi ve Peygamber-i Ekrem'in (s.a.a) doğum günü kutlamalarına katılarak, o günü bayram ilan etti.

Sonrasında İngiltere, Fransa, Amerika ve Rusya’da benzer yöntemlere başvurarak, saldırı amaçlarının sadece Müslüman halkları özgürlüğe kavuşturmak olduğunu iddia ettiler.

İşte onlar İslam ülkeleri üzerindeki egemenliklerini devam ettirmek, sömürücü politikalarını sürdürmek ve Müslümanların iç işlerine müdahale etmek için sürekli bu tür uygulamalardan yararlandılar.

Allah Resulü'nün (s.a.a) şöyle buyurduğu nakledilir:

“Fitneler bu şekilde devam edecek. Bu fitne ve zulüm döneminde, fitne ve kargaşadan başka bir şey bilmeyen çocuklar dünyaya gelecek. Yeryüzü öyle zulüm ve haksızlıkla dolacak ki, kimse Allah'ın adını dile getirmeye cesaret edemeyecek. Bunun üzerine Allah, benim soyumdan olan bir kişiyi seçecek ve yeryüzü zulüm ve haksızlıkla dolduğu gibi, onu adaletle dolduracaktır.”[2]

Bu değerli hadis, zuhurdan önceki son fitne ve kargaşanın nesiller boyu devam edeceğini gösteriyor. Nihayet Müslümanların evlatlarından öyle bir nesil oluşacak ki, dinden sapma dışında başka düşünceleri, zulümden başka bir siyasetleri olmayacaktır. Bu da, yüce Allah'ın hidayete ermesini ve sapkınlıktan korunmasını dilediği kimseler hariç, Müslüman çocukların gelişip büyüdüğü ve İslam'ın öğretilerinden, kültür ve adaletinden habersiz olduğu ortamın tasviri hakkında çok dakik bir tabirdir.

Hz. Peygamber'in (s.a.a), "Yeryüzü zulüm ve haksızlıkla o kadar dolacak ki, kimse Allah'ın adını dile getirmeye cesaret edemeyecek." sözünün anlamı ise şudur: Adaletsiz yasalar ve zulüm içerikli siyasetler insanların bütün yaşam alanlarını kapsayacak. Öyle ki hiç kimse, "Biz Müslümanız, Rabbimiz Allah'tır, Allah bize zulüm ve haksızlığa boyun eğmememizi emretmiştir." diyemeyecek.

İmam Ali'den (a.s) de şöyle rivayet edilir:

“Sizin Peygamberinizin Ehlibeyti'nin hükümeti ahir zamanda kurulacak ve onun gerçekleşmesinin birtakım alametleri vardır. Ezcümle Rumlarla Türkler sebepsiz yere üzerinize yürüyecek, nice güçleri üzerinize seferber edecekler, Türklerle Rumlar ihtilafa düşecek ve yeryüzünde savaşlar artacak.”[3]

İmam Ali'nin (a.s) sözlerinden, Rumlarla Türkler aracılığıyla oluşacak fitnenin ve onların İslam ülkelerine saldırmasının Hz. Mehdi'nin (a.f) zuhurunun alametlerinden olduğu anlaşılmaktadır.

 

------------

[1]- Beşaretü'l-İslam, s.25, Ravzatu'l-Vaizin'den naklen.

[2]- Bihâru'l-Envâr, c.51, s.68.

[3]- Bihâru'l-Envâr, c.52, s.208.




Bu haber 552 defa okunmuştur.


Etiketler :

FACEBOOK YORUM
Yorum

İLGİNİZİ ÇEKEBİLECEK DİĞER MEHDEVİYET Haberleri

YAZARLAR
ÇOK OKUNAN HABERLER
  • BUGÜN
  • BU HAFTA
  • BU AY
SON YORUMLANANLAR
HABER ARŞİVİ
HAVA DURUMU
İLAN PANOSU

Web sitemize nasıl ulaştınız?


NAMAZ VAKİTLERİ
HABER ARA
Bizi Takip Edin :
Facebook Twitter Google Youtube RSS
YUKARI YUKARI