Bugun...



Doğu İle Batının Müslümanlara Karşı Fitne Çıkarması - 1

Bismillahirrahmanirrahim

facebook-paylas
Tarih: 17-06-2022 12:13

Doğu İle Batının Müslümanlara Karşı Fitne Çıkarması - 1

Kur'ân-ı Kerim'de ve Hz. Peygamber'in (s.a.a) sünnetinde "fitne" hakkında hem genel ve hem de özel anlamda söz edilmiştir.

Onun genel anlamı, insanın karşısına çıkan her türlü imtihan ve sınavdan ibarettir; ister kişinin kendi tarafından, ister şeytan tarafından, isterse de toplum tarafından olsun, yine ister sınavdan yüz akıyla çıkıp kurtulsun, isterse de fitneye dalıp mahvolsun.

Fitnenin özel anlamı ise, Müslümanların itikadî açıdan imtihan edilmelerine yol açan olay ve gelişmelerden ibarettir. Hz. Peygamber’in (s.a.a) uyardığı olaylar işte bu anlamdadır.

Nitekim sahabe ve tâbiînin, itikadî olarak sahip oldukları değişik görüşlere rağmen naklettikleri birbirinden farklı çok sayıdaki rivayette, Hz. Peygamber'in (s.a.a) halkı kendisinden sonra karşılaşacakları fitnelerden sakındırdığı geçer.

Sahabîler arasında söz konusu fitnelerle ilgili rivayetleri herkesten daha çok Huzeyfe b. Yeman bilmektedir. Çünkü o, gelecekte vuku bulacak olayları kayıt altına almak için oldukça çaba sarf etmiş ve Hz. Peygamber’e (s.a.a) bu konularla ilgili nice sorular yöneltmiştir. Bu yüzden de fitneler konusundaki rivayetlerin çoğu Huzeyfe aracılığıyla Allah Resulü'nden (s.a.a) veya Hz. Ali'den (a.s) nakledilmiştir. İmam Ali'nin (a.s) seçkin ashabından olan Huzeyfe şöyle diyor:

“Kıyamet gününe kadar sayısı üç yüz kişiye ulaşacak olan, kendilerinin ve babalarının adını, yaşadığı yeri beyan edemeyeceğim fitneci hiçbir grup yoktur. Onların hepsini Allah Resulü (s.a.a) bana öğretmiştir”.

Başka bir yerde de şöyle diyor: “Eğer bütün bildiklerimi size söylemiş olsaydım, bana geceye kadar bile fırsat vermezdiniz”.[1]

Yani, gecenin olmasını dahi beklemez, anında beni öldürürdünüz. Bu sözden, Hz. Peygamber’in (s.a.a) vefatından sonra insanların nice fitnelere duçar olacakları anlaşılmaktadır.

Müslümanlar fitne konusundaki rivayetlere aşırı önem verdiklerinden, İslam ravileri ve âlimlerinden bir grubu “el-Fiten ve'l-Melahim” adlı kitaplar yazarak bu konuda nakledilen rivayetleri bir araya toplamışlardır. "Fiten" sözcüğü fitneler, "Melahim" kelimesi de Hz. Peygamber'in (s.a.a) haber verdiği önemli olay ve savaşlar anlamını taşır.

Bu fitnelerin sayısı hakkında da Hz. Peygamber’den (s.a.a) nakledilen çeşitli rivayetler vardır. Bazılarında dört, bazılarında beş, bazılarında altı, bazılarında yedi ve diğer bazılarında da daha fazla fitneden söz edilmektedir. Bu farklılığın sebebi şudur: Hz. Peygamber (s.a.a) bazen iç fitneleri, bazen dış fitneleri sayar, bazen de Müslümanlar üzerindeki etkisine göre zikrederdi.

Burada önemli olan husus fitnelerin, savaşların sayısını incelemek ve onları Müslümanların tarihine uyarlamak değildir. Önem taşıyan konu, Hz. Mehdi'nin (a.f) zuhuru ile aynı zamanda o fitnelerin de tamamen ortadan kalkacağı hakkında var olan fikir birliğidir. Söz konusu fitneler ve o fitnelerle ilgili açıklanan özellikler, günümüzdeki Batılıların bu asrın başlarında Müslümanlara karşı ürettikleri fitnelere, bela ve sıkıntılara benzemektedir. Çünkü Batılılar İslam topraklarında bizimle savaşmış, kaderimizi eline almış ve sahip olduğumuz tüm zenginliklerimize egemen olmuşlardır. Bu komploda kimi tamahkâr doğulular da onlarla işbirliği yapmış, İslamî ülkelerden bir kısmını istila etmiş, oralardaki İslami eserleri ortadan kaldırmış ve oraları kendi kontrolüne geçirmiştir.

Aşağıdaki hadisler, bu söylediklerimize örnek teşkil etmektedir:

Hz. Peygamber-i Ekrem'in (s.a.a) şöyle buyurduğu nakledilir:

“Ümmetim için dört fitne zahir olacak: Birinci fitnede kanlar akacaktır. İkinci fitnede kanlar akacak ve mallar ayaklar altına alınacaktır. Üçüncü fitnede kanlar akacak, mallar ayaklar altına alınacak ve namuslara saldırılacaktır. Dördüncü fitnede de sağırlık ve körlük herkesi kapsayacak, fırtınalı denizdeki gemi gibi kurtuluş yolu gözükmeyecek, halk hiçbir sığınak bulamayacaktır. O fitne Şam'dan başlayıp Irak'ı kapsayacak, Cezire'yi darmadağın edecektir. Bela ve çaresizlik insanları tabaklanmış deri hâline sokacak ve kimsenin, "Yeter artık, durdurun!" demeye kudreti olmayacak, o fitneyi bir taraftan defettiklerinde, başka bir taraftan ortaya çıkacaktır.[2]

Diğer rivayette şöyle buyrulur:

“Filistin fitnesi çıktığı zaman Şam bölgesi, su tulumu içindeki su gibi karışıklığa duçar olacak. Sonra o fitne sona erecek, ama sayınız azalacak ve pişmanlık içinde olacaksınız.”[3]

Başka bir rivayet şöyledir:

“Bu fitne Şam'ı kapsayacak, Irak'ı saracak ve Cezire'yi altüst edecektir.”[4]

Bir başka rivayette de şöyle geçer:

“Derken bir fitne çıkacak. Onun sona ermesinden söz edilse bile, yine de devam edecek. O fitnenin giremediği hiçbir ev olmayacak, tokadını yemeyen hiçbir Müslüman kalmayacaktır. Nihayet benim ailemden olan bir kişi zuhur edecek.[5]

Bütün hadislere göre zuhurdan önce en son ortaya çıkacak bu fitne için çeşitli özellikler zikredilmiştir ki, bunlara dikkat etmenin çok önemi vardır:

Birinci özellik: Sünnî ve Şiî kaynaklarda zuhurdan önce gerçekleşecek fitne hakkındaki rivayetler "icmalî tevatür" dediğimiz türdendir. Yani rivayetlerde geçen söz ve kelimeler farklı olsalar da içerik aynıdır. Çok sayıdaki raviye rağmen hepsi aynı anlamı ifade etmektedirler. Öyle ki, az bir dikkatle bu rivayetlerin içeriğinin Hz. Peygamber (s.a.a) ve Ehlibeyt'i (a.s) tarafından söylendiğine dair yakine/kesin bilgiye varılır.

İkinci özellik: Bu fitne çok geniş çaplı bir fitne olup, Müslümanların kültürel ve ekonomik açıdan her durumunu kapsamaktadır. Öyle ki tüm haramlar helal sayılacak. Başka bir rivayette o dönemin insanları körler ve sağırlar olarak nitelenmişlerdir. Yani duymadıkları için onları konuşma yoluyla bir işten uzaklaştıramazsın, görmediklerinden dolayı da işleri birbirinden ayırt edemezler. Bu genel fitne bütün evlere girecek; her bir Müslümanın şahsiyetine darbe indirip, hasar verecek; Müslüman camiasını fırtınaya yakalanmış bir gemi gibi ağır dalgalara maruz bırakacaktır. Hiç kimse bu fitnenin dinine ve ailesine vurduğu zararın karşısında mukavemet edemeyecek; zalim yöneticilerle işbirlikçilerinin zulüm ve baskısından emniyette olmayacaktır.

Üçüncü özellik: Bu fitnenin başlangıç noktası Şam olacaktır. Bu yüzden düşmanlar orayı "medeniyetin yayılış beşiği" olarak adlandırır ve İsrail'in temelini orada atarlar.

Bir rivayette "Şam'ı kapsaması" ifadesine yer verilmiştir ki, bu da fitnenin ilk olarak Şam'ı kapsayacağı, ardından başka Müslüman ülkelere sıçrayacağı anlamına gelir.

Başka bir rivayette ise, "Filistin fitnesi" olarak anılır ki, bu da söz konusu fitnenin Şam bölgesi sakinlerine yönelik etkisinin diğer böğlere nazaran daha fazla olacağı demektir.

Dördüncü özellik: Bu fitne uzun bir süre devam edecek ve onunla ilgili hiçbir çözüm yolu faydalı olmayacaktır. Çünkü bu, kültürel boyutlu bir fitne olduğundan, ıslah ve onarım yoluyla çözüme kavuşması mümkün olmayan derinlikte bir fitnedir. Diğer taraftan halkın direniş dalgasıyla düşmanların düşmanlık dalgası, barışçıl ve sağlıklı çare yollarının tamamen ortadan kalkmasına yol açacaktır. Nitekim bir rivayette şöyle geçer:

 “Bir tarafı onardıklarında diğer bir taraf kırılacak”.

Bir başka rivayette de şöyle buyrulur:

“Bir tarafı düzeltmeye çalıştıklarında diğer bir taraf bozulacak.”

Bu iki rivayet aslında aynı anlamı ifade etmektedir. Çünkü bu fitne İmam Mehdi'nin (a.f) hükümeti için zemin oluşturacak ve ardından da Hazretin zuhur etmesiyle de son bulacaktır.

 

----------------

[1]- İbn-i Hammâd Nüshası, s. 1-2.

[2]- el-Fiten ve'l-Melahim, s. 17.

[3]- İbn-i Hammâd Nüshası, s. 63.

[4]- İbn-i Hammâd Nüshası, s. 9.

[5]- İbn-i Hammâd Nüshası, s. 10.




Bu haber 535 defa okunmuştur.


Etiketler :

FACEBOOK YORUM
Yorum

İLGİNİZİ ÇEKEBİLECEK DİĞER MEHDEVİYET Haberleri

YAZARLAR
ÇOK OKUNAN HABERLER
  • BUGÜN
  • BU HAFTA
  • BU AY
SON YORUMLANANLAR
HABER ARŞİVİ
HAVA DURUMU
İLAN PANOSU

Web sitemize nasıl ulaştınız?


NAMAZ VAKİTLERİ
HABER ARA
Bizi Takip Edin :
Facebook Twitter Google Youtube RSS
YUKARI YUKARI