Bugun...


Ferman Kızmaz

facebook-paylas
Kur’an, Sünnet ve Akıl Nazarında Velayet ve İmamet - 1
Tarih: 15-05-2025 15:24:00 Güncelleme: 15-05-2025 15:24:00


Velayet ve İmamet Konusunun Delilleri

Kur’an Ayetlerinden Deliller (Kur’an Ayetlerine Dayalı Bir Analiz)

 

1. Velayet Ayeti

"Sizin veliniz ancak Allah’tır, O’nun Resulü’dür ve iman eden, namazı dosdoğru kılan ve rükû hâlinde zekât veren kimselerdir." [1]

 

Tefsirî Arka Plan

Bu ayetin nüzul sebebi olarak, İmam Ali’nin (a.s) mescidde namazda rükû hâlindeyken parmağındaki yüzüğü bir fakire sadaka olarak verdiği rivayet edilir. Bu rivayet başta Taberî, Zemahşerî, Fahruddîn Râzî, Beyzâvî gibi bazı Sünnî müfessirlerde de yer alır.

 

Kavramsal Çözümleme

"Velî" kelimesi sadece dost değil; aynı zamanda yönetici, sahip, koruyucu anlamlarına gelir. Ayette "innema" (ancak, sadece) ifadesiyle sınırlayıcı bir anlam verilmiş ve bu velayet üç kademeye bağlanmıştır: Allah, Peygamberi ve belirli bir nitelikle tanımlanan müminler (yani İmam Ali (a.s)).

 

Ayrıca dost anlamına alındığında anlam bozulması yaşanmaktadır. Zira o zaman Allah, resulü ve imam Ali dışında bir kimseyi hatta herhangi bir şeyi sevmenin haram olmasını icap ettirir. Çünkü Arapça’da “İnnema” kelimesinin böyle bir özelliği vardır. Bu da hayatı felç eder.

 

Teolojik Sonuç

Bu ayet, imametin sadece Allah ve Resul’ün izniyle oluşabileceğini, özel niteliklere sahip kişilere (masumiyet, adalet, teslimiyet) verildiğini ortaya koyar. İmam Ali’nin (a.s) rükûda zekât vermesi, onun Allah yolunda mutlak bir ihlâsa sahip olduğunu gösterir.

 

2. Tebliğ Ayeti

"Ey Peygamber! Rabbinden sana indirileni tebliğ et. Eğer bunu yapmazsan, onun risâletini iletmemiş olursun. Allah seni insanlardan koruyacaktır." [2]

 

Nüzul Sebebi

Bu ayetin, Gadir Hum günü nazil olduğu, Şiî ve bazı Sünnî kaynaklarda zikredilir. Burada Hz. Peygamber’in (s.a.a) İmam Ali’yi (a.s) halef olarak ilan etmesi emredilmiştir. Rivayetlere göre, Hz. Peygamber (s.a.a), “Ben kimin mevlası isem, Ali de onun mevlasıdır” buyurarak imameti açıklamıştır.

 

Kelime İncelemesi

Ayetin "inneke in lem tef‘al femâ bellaghte risâleteh" kısmı, bu tebliğin risaletin özü olduğu anlamına gelir. Bu durum, velayet mesajının risaletin tamamlayıcı bir unsuru olduğunu gösterir.

 

Teolojik Sonuç

Eğer velayet, risaletin tamamlayıcısı olarak sunuluyorsa, o hâlde imamet sadece toplumsal bir ihtiyaç değil, ilahî bir zorunluluktur.

 

3. İtaat Ayeti

"Ey iman edenler! Allah’a itaat edin, Peygamber’e ve sizden olan ulu’l-emre de." [3]

 

Ayetteki Mertebe

Üçlü itaat hiyerarşisi: Allah > Resul > Ulu’l-emr.

Şiî yorumlara göre bu sıradaki herkesin mutlak itaate layık olması gerekir. Aksi hâlde Allah’a ve Resul’e eşdeğer bir itaat emredilmiş olur ki bu mantıken çelişir.

 

"Ulu’l-emr" Kimdir?

Şiî tefsirlerde bu kişiler, masum imamlar olarak yorumlanır. Sünnî görüşlerde ise devlet yöneticileri veya âlimler denilse de, bu durumda mutlak itaate dair ayetin lafzı problem doğurur.

 

Teolojik Sonuç

İmamet, sıradan liderlikten farklı olarak vahyin içsel yönünü temsil eden bir rehberliktir. Mutlak itaat, ancak masumiyetle mümkündür.

 

4. İbrahimî İmamet Ayeti  

"...Ben seni insanlara imam yapacağım... Zalimler, benim ahdime ulaşamaz." [4]

 

İmamet, Nübüvvetten Sonraki Bir Makamdır

Hz. İbrahim (a.s), peygamberlik görevini tamamladıktan sonra, Allah tarafından imam olarak tayin edilmiştir. Bu, imametin ayrı ve yüksek bir konum olduğunu gösterir.

 

“Zalimler Erişemez” Vurgusu

İmamet, mutlak adalet ve masumiyet şartına bağlanmıştır. Şiî kelamına göre bu ayet, imamın günahsız olması gerektiğini açıkça destekler.

 

Teolojik Sonuç

İmamet, insan tarafından seçilemeyecek, yalnızca Allah’ın belirleyebileceği bir makamdır. Şu hâlde imamların ilahî tayinle seçilmesi gereklidir.

 

5. Mübâhele Ayeti  

"...Gelin, oğullarımızı, kadınlarımızı ve kendimizi çağıralım..." [5]

 

Kim Kimdir?

•"Ebnaenâ (oğullarımız)" = Hasan ve Hüseyin (a.s)

•"Nisâenâ (kadınlarımız)" = Fatıma (s.a)

•"Enfusenâ (kendimiz)" = Ali b. Ebi Tâlib (a.s)

Bu yapıdan Hz. Ali’nin (a.s) Hz. Resulullah’la (s.a.a) aynı konumda olduğu sonucu çıkar. “Nefs” kelimesi burada ontolojik birliktelik anlamındadır.

 

Teolojik Sonuç

İmam Ali’nin (a.s) konumu, sadece akrabalıkla değil, bizzat Allah’ın tayiniyle Hz. Peygamberin (s.a.a) nefsi olarak belirlenmiştir. Bu, imamet makamının ruhani boyutunu açıklar.

 

Sonuç: Kur’an’da Velayet, Bir İman İlkesidir

Kur’an’da geçen bu ayetler, imametin rastgele veya salt siyasi bir mesele olmadığını, doğrudan Allah’ın belirlediği bir velayet makamı olduğunu gösterir. Bu ayetlerin ortak noktası, imametin:

•İlahi tayinle gerçekleşmesi,

•Masumiyetle birlikte düşünülmesi,

•Tevhit ve risalet zincirinin zorunlu bir halkası olmasıdır.

İmam Rıza’nın (a.s) “Ben onun şartıyım” sözü, bu Kur’anî bütünlüğün, tefsirî ve kelamî derinliğinin bir özeti gibidir.

 

Devam Edecek…

 

----------

[1]- el-Mâide, 5/55.

[2]- el-Mâide, 5/67.

[3]- en-Nisâ, 4/59.

[4]- el-Bakara, 2/124.

[5]- Âl-i İmrân, 3/61.



Bu yazı 203 defa okunmuştur.

FACEBOOK YORUM
Yorum

YAZARIN DİĞER YAZILARI

YAZARLAR
ÇOK OKUNAN HABERLER
  • BUGÜN
  • BU HAFTA
  • BU AY
SON YORUMLANANLAR
HABER ARŞİVİ
İLAN PANOSU

Web sitemize nasıl ulaştınız?


HABER ARA
Bizi Takip Edin :
Facebook Twitter Google Youtube RSS
YUKARI