Tweet |
Esbağ b. Nebate, Emirü’l-Müminin’in (a.s) şöyle buyurduğunu söyler:
“İki yerde Allah’ı hatırla: Birisi musibet anında ve diğeri ise, günah ya da yanlış bir işle yüz yüze kaldığın zaman. Günahla karşı karşıya geldiğin zaman Allah’ı hatırlaman çok daha önemlidir. Zira O’nu hatırlamak, insanla günah arasında bir perdedir.”
Hiç şüphesiz Allah’ı hatırlamanın dereceleri vardır ve her yerde aynı değildir. Bazen insanı her türlü günahlardan alı koyacak bir merhaleye ulaşarak, günaha düşülmesi sıradan imkânsızlığa dönüşür. Bu kimseler Allah’ı hatırlamanın gölgesinde kalpleri dingin, gönülleri uyanık, kalp gözü ve kulakları nurlu ve nefislerini kontrol altına alan sıradan insanlardır.
Halkın birçok bireyleri Allah’ı hatırlamanın orta derecesinde yer alırlar. Örneğin bazı günahlara bulaşmış bu insanlar, kesinlikle kan dökmeye, yetimin malını yemeye ve halkın namusuna tecavüz etmeye yanaşmazlar; zira bu gibi konularda ilahi cezanın son derece ağır olacağını bilirler ve onların vicdanları günahlar karşısında direnir.
Bazı insanlarda Allah’ı hatırlamanın derecesi o kadar zayıftır ki bu insanlar şartların münasip olmaması hasebiyle günaha düşmezler ve daha güçlü bir etken onları günah işlemekten alı koyar. Allah’ı hatırlamanın bu zayıf derecesi, tabiri caizse illetinin eksik olduğu bu derece, eğitilip kuvvetlendirilmesi durumunda insanı birçok günahlardan alı koyabilir.
Namaz Allah’ı hatırlama vesilesidir
Namazın sırlarından bir tanesi Allah’ı hatırlatmasıdır ve Allah-u Teâlâ, Kur’an’da namazın felsefelerinden bir tanesini “Allah’ı hatırlatma” olarak tanıtarak, şöyle buyuruyor:
“Yalnız bana kulluk et ve beni hatırlamak için namaz kıl.”[1]
Namazın ibadet olması hasebiyle Allah’ın rızasını kastederek kılınması ve böyle olması durumunda ise, kesinlikle Allah’ı hatırlama vesilesi olacağını söylememize gerek yoktur.
Bütün bunların yanında namaz kılan kimsenin namaz esnasında söylediği zikirler Allah’a yönelmesine vesile olur. Örneğin namaz esnasında Allah’ın övülmesi ve sıfat ve fiillerinin açıklanmasını içeren Hamd Suresi’ni okuruz ve ardından bir kulun O’ndan istemesi gereken çeşitli isteklerde bulunur ve diğer zikirlerle meşgul oluruz.
Namazın ruhumuzda bıraktığı etkiler, iman ruhunu ve Allah’a yönelmeyi kuvvetlendirir. Bu yönelme daha önceden de söylediğimiz gibi bir takım dereceleri içerir ve birçok günahı işlemekten sakınmayan kimse için Allah’ı hatırlamak, bu günahların terk edilmesinde zemine oluşturur ki bunun için “illet-i tamme” değil, “illet-i nakısa” tabirini kullandık.
Başka bir ifadeyle, Kur’an’da buyurulan: “Namaz insanı günahlardan alıkoyar” ifadesi, namaz kılan kimsenin bütün günahlar karşısında korunacağı anlamında değil, Allah’ın hatırlanma vesilesi ve O’nun “rablik” makamına yönelme sebebidir. Böyle bir eğilimle, insanda itaat ve günahlardan uzaklaşma etkisi oluşur ama böyle olmasına karşın, Allah’ı hatırlamanın eksikliği, daha kuvvetli etkenler tarafından namazın doğuracağı etkileri etkisiz hale getirebilir.[2]
Özetlemek gerekirse, eğer namaz gerçek anlamda namaz olursa, günahların karşısında herkeste etkili olur. Bazen bunun son derece güçlü etkisi ve zamanı, günahların ve kılınan namazın farklılığına göre değişkenlik kazanır. Yani namaz ne kadar içli ve ruh düzeyinde olursa, günahlardan alı koyma etkise de o kadar güçlü ve etkili olur.
Namaz, namaz kılan kimseyi ameli olarak birçok günahlardan korur ve bunun yanında günahların terk edilmesi için zemine oluşturur. Zira namaz kılan kimse, namazının kabul edilmesi için birçok günahtan kaçınmak zorundadır. Örneğin namazın sıhhat şartlarından biri olan abdest ve gusül suyunun ve namaz için gerekli olan elbise ve namaz mahalli gibi diğer vesilelerin mubah olması gerekir. Bu mesele yavaş yavaş günahların terk edilmesine ve maişetin kazanılmasında her türlü haramdan sakınılmasına vesile olur. Zira namaz kılan kimsenin söz konusu şeylerden sakınıp da diğer şeylerden sakınmaması son derece zordur.
Bu sözümüzün delili şudur:
Namazı terk eden kimseler, bu farzın terk edilmesiyle oruç, hac, zekât ve humus gibi diğer birçok farzı da terk ederler ve artık haram ile helal arasında, temiz ile çirkin arasında bir fark gözetmezler. Ama bunun tam tersine, en azından şekilsel de olsa namaz kılan kimseler, ister istemez bazı günahlardan uzak dururlar. Bunun yanında namaz kılan kimse bu farzı tam olarak yerine getirirse, günahların çoğundan uzaklaşır ve hatta terk eder.[3]
Özetlemek gerekirse: Namaz, namaz kılan herkeste bir eğitici etki bırakır. İster bu etki kuvvetli ve bütün alanlarda olsun ve isterse zayıf ve sınırlı olsun. Bu etki, namazın nasıl kılındığına, adap ve özlü olmasına bağlıdır.
----------------------
[1]- Taha, 14.
[2]- el-Mizan, c. 16, s. 141.
[3]- el-Mizan, c. 16, s. 141.
gaziantep escort,mersin escort,gaziantep escort,seks hikayeleri
yatırımsız deneme bonusu deneme bonusu veren siteler 2024
tesettürlü escort ,fatih escort ,türbanlı escort ,travesti escort ,taksim escort ,beylikdüzü escort ,çapa escort