xslot trbet tarafbet orisbet betturkey betpublic bahiscom betebet betlike mariobet betist 1xbet trendbet istanbulbahis zbahis royalbet betwild alobet aspercasino trwin betonred bizbet
Bugun...



İmam Muhammed Bâkır’dan (a.s) Hadisler

Bismillahirrahmanirrahim

facebook-paylas
Güncelleme: 20-03-2023 12:33:27 Tarih: 24-01-2023 13:19

İmam Muhammed Bâkır’dan (a.s) Hadisler

1- “Kim zalim bir hükümdarın yanına giderek onu Allah’tan çekinmeye emreder ve ona nasihatte bulunursa, tüm insan ve cinlerin mükâfatı kadar ona mükâfat verilir.”[1]

2- “İslam beş esas üzerine kurulmuştur: Namaz kılmak, zekât vermek, hacca gitmek, Ramazan ayının orucu ve biz Ehlibeyt’in velayeti. Dört esas hakkında (onları terk etmede bazen) ruhsat verilmiştir ama velayeti terk etmede ruhsat verilmemiştir. (Çünkü) Malı olmayana zekât ve hacc farz kılınmamıştır; hasta olan namazını oturarak kılar ve orucunu yer, ama velayet, ister sağlam (sağlıklı) olsun ister hasta, ister fakir olsun ister zengin herkese farzdır.” [2]

3- “Allah-u Teâlâ, Şuayb Peygamber’e şöyle bir vahiy gönderdi: Ben senin kavminden yüz bin kişiyi cezalandıracağım; kırk bini kötülerdendir ve altmış bini de iyilerden. Şuayb (a.s); ‘Ey Rabbim! Bu kırk bin kişi kötülerdendir; peki, iyilerin suçu nedir?’ dediğinde, Allah-u Teâlâ ona şöyle vahyetti: Onlar da kötülere dalkavukluk yapıp benim gazabım için onlara gazaplanmadılar.” [3]

4- “Bütün meselelerin zirvesi, onların doruk noktası, anahtarı, kapısı ve Allah’ın rızasını sağlayanı, İmam’ı tanıdıktan sonra ona itaat etmektir. Bilin ki, eğer bir adam geceleri ibadet yapar; gündüzleri oruç tutar; bütün malını Allah yolunda verir (harcar) ve ömrü boyunca her yıl hacca gider ama takip edeceği ve bütün işlerini onun kılavuzluğuna göre yapacağı İlahi bir velinin velayetine inanmazsa, Allah katında hiç bir sevabı hak etmez ve iman ehlinden de sayılmaz.” [4]

5- “Bil ki, yaşadığın şehrin halkı sana ‘sen kötü insansın’ derse, seni üzmemeli ve ‘sen iyi insansın’ derlerse de bu seni sevindirmemelidir. Böyle olmadıkça bizlerin dostu olamazsın. (Her halükarda) Sen kendini Allah’ın kitabına sunmalısın. Eğer O’nun yolunda gidiyor; O’nun küçümsediğini küçümsüyor; sevdirdiğini seviyor ve korkuttuğundan da korkuyorsan, o zaman diren ve hakkında söylenen sözlerin sana bir zararı olmadığı için de kendini müjdele.” [5]

6- Süleyman bin Halid, İmam Muhammed Bakır’ın (a.s) şöyle buyurduğunu naklediyor: “İslam’ın kökünün, dalının ve zirvesinin ne olduğunu sana söyleyeyim mi?” dedi. “Evet, sana feda olayım” dediğimde şöyle buyurdular: “İslam’ın kökü namazdır; dalı zekâttır ve zirvesi cihattır.” Daha sonra: “İstediğin takdirde hayır kapılarını sana açıklarım” buyurdu. “Sana feda olayım açıklayın” dediğimde şöyle buyurdu: “Oruç, ateşe karşı siperdir; sadaka, hataları (günahları) yok eder ve gece yarısı kalkarak Allah’ın zikriyle meşgul olmak, hayır kapılarındandır.” [6]

7- “Kim, Allah tarafından bir imam ve önderi olmaksızın ibadette kendini yorarak Allah’a itaat ederse, onun ibadetteki çabası kabul olmaz; o sapık ve hayrandır (şaşkındır). Allah, onun amellerinden hoşlanmaz. O, kendi çoban ve sürüsünü kaybetmiş bir koyuna benzer ki, gün boyu dolaşır durur. Karanlık sardığında çobanının sürüsü olmayan başka bir sürü görür; meler (meleyerek) ona doğru gider; onunla aldanır ve (gece) onların ağılında yatar. (Sabah olunca) çoban ‘kendi çoban ve sürüne katıl, sen çoban ve sürünü kaybetmişsin’ diyerek ona bağırır (onu kovar). Tekrar dehşet, şaşkınlık içinde ve aç bir vaziyette bir o tarafa ve bir bu tarafa kaçar. Onu kendi çoban ve sürüsüne götürecek kimse olmadığından dolayı, kurt onun kaybolmasını ganimet bilip onu yer. Ya Muhammed! Bil ki ümmetten kim, Allah tarafından belli ve adil bir İmam’ı olmadan sabahlarsa, sapıklık ve hayranlık (şaşkınlık) içerisinde sabahlar. Eğer bu durum üzere ölürse, küfür ve nifak ölümüyle ölmüş olur.” [7]

8- “Kim Allah için sever; Allah için düşman olur ve Allah için ihsan ederse, imanı kâmil olan kimselerden olur.” [8]

9- “Cabir diyor ki, İmam Bakır (a.s) bana şöyle buyurdular: “Ey Cabir! Şia olduğunu iddia edenin bizleri sevdiğini söylemesi yeter mi hiç? Andolsun Allah’a, bizim Şialarımız Allah’tan korkan, O’na itaat edenden başkası değildir. Bizim Şialarımız ancak alçak gönüllü olmak; Allah’tan korkmak; emanetdâr olmak; Allah’ı çok anmak; oruç tutmak; namaz kılmak; ana ve babaya iyilik etmek; fakir komşu, yoksul, borçlu ve yetimlere karşı kendini mes’ul bilmek; doğru konuşmak; Kur’an okumak ve insanlar hakkında iyilikten başka bir şey söylememekle tanınırlar. Onlar kendi kavimlerinin işlerde emin bildikleri insanlardır.” [9]

10- “Mümin sevinçli olduğunda, sevinci onu günah ve batıla sokmaz. Öfkelendiğinde, öfkesi onu hak söz söylemekten çıkarmaz, (alıkoymaz) ve güçlü olduğunda ise, gücü onu hakkı olmadığı şeye tecavüz etmeye sürüklemez.” [10]

11- “Her kulun kalbinde beyaz bir nokta vardır ve bir günah işlediğinde o noktada siyah bir nokta oluşur. Tövbe ederse, o siyahlık yok olur. Günah işlemeyi sürdürürse, o siyahlık gittikçe büyür ve sonunda o beyazı tamamen kaplar. Beyazı tamamen kapladığında, artık o kalbin sahibi asla hayra dönmez. Allah-u Teâlâ “Hayır, onların kazanmakta oldukları kalpleri üzerinde pas tutmuştur” diye buyurduğu ayet-i şerifede işte bu mana kastedilmiştir.” [11]

12- “Eğer bir adam haram yoldan bir mal elde ederse, onun hac, umre, sıla-ı rahim (ve buna benzer amelleri) kabul olmaz.” [12]

13- “Kemalin tümü, din hususunda derin bilgi sahibi olmak; musibetlere karşı sabretmek ve geçim masrafını ölçülü bir şekilde ayarlamaktır.” [13]

14- “Üç şey dünya ve ahiret güzelliklerindendir: Zulüm yapanı affetmen; ilişkisini kesenle ilişki kurman ve sana karşı cahillik yapana yumuşak ve olgun davranman.” [14]

15- İmam (a.s): “Allah’a isyan eden, O’nu tanımamıştır” buyurup şu manzumeyi okudular:

“Allah’ı sevdiğini söyler, isyan edersin O’na,

Acayip bir iştir bu, andolsun ki canına,

Sevgin gerçek olsaydı, itaat ederdin O’na,

Çünkü âşık maşukun, sözünden çıkmaz asla.” [15]

16- “İlminden faydalanılan bir âlim, yetmiş bin abitten daha üstündür.” [16]

17- “Beş şeyi sana tavsiye ediyorum: Zulme uğradığında zulüm yapma; hıyanet ederlerse, hıyanet etme; tekzip edildiğinde sinirlenme; methedildiğinde sevinme; kınandığında sabırsızlanma. Hakkında söylenen şeyler hususunda düşün. Eğer söyledikleri şeyleri kendinde bulursan, (bil ki) söylenen hak söze karşı öfkelendiğinde Allah’ın gözünden düşmenin musibeti, halkın gözünden düşmek korkusundan daha büyüktür. Ama eğer sende olanın aksini söylerlerse, (o zaman) zahmetsiz sevap elde etmiş olursun.” [17]

18- “Allah-u Teâlâ dünyayı hem sevdiğine ve hem de sevmediğine verir. Ama dinini ancak sevdiğine verir.” [18]

19- “Düşmanlık yapmaktan sakın; çünkü düşmanlık kalbi bozar ve nifak doğurur.” [19]

20- “Yazıklar olsun sana (ey mağrur insan)! Sen, hırsızsın; günah hırsızı! Bir şehvet gördüğünde veya günaha ortam hazır olduğunda cehaletle ona doğru koşuyorsun. Sanki Allah, seni görüp gözetmiyor. Ey cennet talibi! Uykun ne kadar da uzun; bineğin ne de yorgun ve himmetin ne de zayıftır! Allah bu halinle sana hayır versin! Ey cehennemden kaçmak isteyen! Neden bineğin hızla seni ona doğru götürüyor? Seni cehenneme düşürecek şeyler uğuruna ne kadar da gayret ediyorsun! Evlerin önlerinde (kitabın satırları gibi) sıralanan şu kabirlere bir bakınız. Sıralar birbirine yakın, mezarlar da birbirlerinin kenarlarındadır ama ulaştıkları şeylerde (cennet ve cehennemde) birbirlerinden uzaktırlar. Bunlar onarıp yıktılar; ısınıp ürktüler; mesken edinip kovuldular ve ikamet edip göçtüler.” [20]

 

------------

[1]- Biharu’l-Envar, c.75, s.375.

[2]- Vesailu’ş-Şia, c.1, s.14.

[3]- Mişkatu’l-Envar, s.51.

[4]- Vesailu’ş-Şia, c.1, s.91.

[5]- Tuhafu’l-Ukul, s.577.

[6]- Usulu’l-Kâfi, c.2, s.23.

[7]- Usulu’l-Kâfi, c.1, s.375.

[8]- Usulu’l-Kâfi, c.2, s.124

[9]- Usulu’l-Kâfi, c.2, s.74.

[10]- Usulu’l-Kâfi, c.2, s.234.

[11]- Biharu’l-Envar, c.73, s.332.

[12]- Biharu’l- Envar, c.99, s.125.

[13]- Tuhafu’l- Ukul, s.597.

[14]- Tuhafu’l- Ukul, s.599.

[15]- Tuhafu’l- Ukul, s.601.

[16]- Tuhafu’l- Ukul, s.601.

[17]- Tuhafu’l- Ukul, s.577.

[18]- Tuhafu’l- Ukul, s.611.

[19]- Eimmetuna, c.1, s.365, Hilyetu’l-Evliya kitabından naklen.

[20]- Tuhafu’l-Ukul, s.595.




Bu haber 2368 defa okunmuştur.


FACEBOOK YORUM
Yorum

İLGİNİZİ ÇEKEBİLECEK DİĞER EHLİBEYT Haberleri

YAZARLAR
ÇOK OKUNAN HABERLER
  • BUGÜN
  • BU HAFTA
  • BU AY
SON YORUMLANANLAR
HABER ARŞİVİ
İLAN PANOSU

Web sitemize nasıl ulaştınız?


HABER ARA
Bizi Takip Edin :
Facebook Twitter Google Youtube RSS
YUKARI YUKARI