Bugun...



İmam Hüseyin’e (a.s) Ağlamanın ve Matem Tutmanın Fazileti

Bismillahirrahmanirrahim

facebook-paylas
Tarih: 28-06-2025 13:46

İmam Hüseyin’e (a.s) Ağlamanın ve Matem Tutmanın Fazileti

İmam Hüseyin’e (a.s) Ağlatmanın ve Ağıt Yakmanın Fazileti

İmam Hüseyin’in (a.s) ve Ehl-i Beyti’nin musibetleri üzerine ağlamanın ve yas tutmanın sevabı hakkında, Hz. Peygamber Efendimiz (s.a.a) ve masum imamlar (a.s) tarafından birçok rivayet nakledilmiştir. Bu rivayetlerde Şiîler, bu ibadete teşvik edilmekte; yüksek derecelerle cennette Ehl-i Beyt’le (a.s) komşu olma müjdesi verilmekte; Hz. Hüseyin (a.s) için yas tutanlara ölüm meleklerinin merhametli davranması, bağışlanma talebi ve yüzlerinin cehennem ateşine haram kılınacağı haber verilmektedir.

 

Diğer yandan İmam Hüseyin (a.s) için mersiye yazmanın, onun için ağlamanın ve başkalarını ağlatmanın ve hatta kendini ağlayanlara benzetmenin (tebâkî) dahi sevabı hakkında da masum imamlardan (a.s) pek çok hadis rivayet edilmiştir.

 

İmam Hüseyin’e (a.s) Ağlamanın Fazileti

Reyyân b. Şebîb şöyle anlatıyor: “Muharrem ayının birinci günü İmam Rıza’nın (a.s) huzuruna çıktım. İmam (a.s), uzun bir hadisin arasında şöyle buyurdu:

“Ey Şebîb’in oğlu! Muharrem, cahiliye döneminde dahi saygı gösterilen bir aydı; bu ayda zulüm ve savaş haram sayılırdı. Ancak bu ümmet ne bu ayın hürmetini gözetti ve ne de Hz. Peygamber’in (s.a.a) saygınlığına riayet etti. Bu ayda Hz. Peygamber’in (s.a.a) evlatlarını katlettiler; kadınlarını esir aldılar; eşyalarını yağmaladılar. Allah, onların bu suçunu asla bağışlamayacaktır.

Ey Şebîb’in oğlu! Hüseyin’e (a.s) ağla. Çünkü onu bir koyunun boğazlandığı gibi boğazladılar. Onunla birlikte, yeryüzünde benzeri olmayan on sekiz kişi de katledildi. Onun şehadeti üzerine yedi kat gökler ve yerler ağladı…

Ey Şebîb’in oğlu! Eğer Hüseyin’e (a.s) ağlarsan ve gözyaşların yanaklarına süzülürse, geçmişte işlemiş olduğun büyük-küçük, az-çok tüm günahlarını Allah bağışlar…

Ey Şebîb’in oğlu! Eğer cennetin yüce derecelerinde bizimle birlikte olmayı diliyorsan, bizim hüznümüzle mahzun ol ve sevincimizle sevin.” [1]

 

Emîru’l-Mü’minîn Ali (a.s) dört yüz özelliği kapsayan bir hadiste şöyle buyuruyor:

“Kıyamet günü her göz ağlayacak ve her bakış kaygıyla uyanık olacaktır. Ancak Allah’ın lütfuyla özel kıldığı kimsenin gözü hariç; o da Hüseyin’e (a.s) ve Hz. Peygamber’in (s.a.a) ailesine yapılan hürmetsizlik karşısında ağlayan kimsedir.” [2]

 

İmam Hüseyin’e (a.s) Ağlamanın Fazileti Üzerine Rivayetler

İmam Muhammed Bâkır (a.s), İmam Zeynelabidin’in (a.s) şöyle buyurduğunu rivayet ediyor:

“Her mümin kimse ki İmam Hüseyin’in (a.s) şehadeti sebebiyle ağlar ve gözyaşları yanaklarına süzülürse, Allah-u Teâlâ onun için cennette uzun müddet ikamet edeceği köşkler hazırlamaktadır. Ve her mümin ki, düşmanlarımız tarafından dünyada bize yapılan eziyet ve zulümlerden dolayı ağlar ve gözlerinden yaşlar süzülürse, Yüce Allah onu cennette ‘sıdk makamı’na yerleştirir. Ayrıca her mümin ki bizim uğrumuzda bir sıkıntıya maruz kalmış ve bu nedenle gözyaşları yanaklarına dökülmüşse, Allah-u Teâlâ ona isabet eden her türlü eziyeti ortadan kaldırır ve kıyamet günü onu gazabından ve cehennem ateşinden emin kılar.” [3]

 

Ali b. Ebî Hamze, İmam Cafer-i Sâdık’ın (a.s) şöyle buyurduğunu nakletmiştir:

“İnsan için ağlamak ve feryat etmek mekruhtur; ancak Hüseyin b. Ali (a.s) için olan ağlamalar bundan müstesnadır; çünkü bu ağlayış sevap ve ecir getirir.” [4]

 

Ebû Hârûn Mekfûf [5], İmam Sâdık’ın (a.s) şöyle buyurduğunu rivayet ediyor:

“Her kim ki, yanında Hüseyin (a.s) anıldığında, gözlerinden sinek kanadı kadar bir damla yaş akarsa, onun mükâfatı Allah Azze ve Celle’ye aittir. Yüce Allah, onun için cennetten daha azına razı olmaz.” [6]

 

İmam Muhammed Bâkır (a.s) şöyle buyuruyor:

“Her mümin ki Hüseyin’in (a.s) şehadeti sebebiyle gözyaşı döker ve bu yaş yanaklarına süzülürse, Allah onu uzun bir süre kalacağı cennet köşklerinde ikamet ettirir.” [7]

 

Mesme‘ b. Abdülmelik el-Basrî, İmam Cafer-i Sâdık’ın (a.s) kendisine şöyle hitap ettiğini rivayet ediyor:

“Ey Mesme‘! Hüseyin’in (a.s) musibetlerini hatırlar mısın?” Ben “Evet” dedim. Buyurdu ki “Bu musibetleri hatırladığında ağlar ve hüzünlenir misin?” Ben “Evet, Allah’a yemin ederim ki öyle ağlarım ki ailem yüzümde bu üzüntünün izlerini görür; yemekten uzak dururum ve açlığın etkisi yüzümde görünür hâle gelir.”

İmam (a.s) şöyle buyurdu: “Allah, gözyaşlarına rahmet etsin. Bil ki sen, bizim için ağlayanlardansın. Sen, sevincimizle sevinen, hüznümüzle hüzünlenen, korkularımızda korkan, emniyet içinde olduğumuzda huzur bulan kimselerdensin. Ölüm anında göreceksin ki atalarım yanına gelir, seni melekü’l-mevte emanet eder ve seni cennetle müjdelerler. Melekü’l-mevt sana, bir anneden daha merhametli davranır.

Bil ki, hiç kimse bize olan şefkati ve üzerimize gelen musibetlerden dolayı gözyaşı dökmez ki, Allah onu gözyaşı yanaklarından akmadan önce rahmetine gark etmiş olmasın. Gözyaşları yanaktan aktığında ise, eğer o damlalardan biri cehenneme düşse, cehennemin hararetini yok eder ve artık içinde bir sıcaklık kalmaz...

Hiçbir göz, bizim için ağlamaz ki Kevser havuzuna nazar etmekle şereflenmesin ve bizi sevenlerle birlikte o havuzdan doya doya içmesin.” [8]

 

İmam Cafer-i Sâdık (a.s) uzun bir hadisin devamında şöyle buyuruyor:

“Şüphesiz ki Hüseyin (a.s), kendisi için ağlayanları görür ve onlara merhamet ederek bağışlanmaları için Allah’a niyazda bulunur.” [9]

 

Yine İmam Cafer-i Sâdık (a.s) şöyle buyurmuştur:

“Her kim ki, yanında bizden söz edildiğinde gözyaşı dökerse, Allah onun yüzüne cehennem ateşini haram kılar.” [10]

 

İmam Hüseyin’in (a.s) Yasını Tutmak ve Onun İçin Ağıt Yakmanın Fazileti

İmam Hüseyin’in (a.s) mateminde şiir söylemenin sevabı hakkında Ehlibeyt İmamlarından (a.s) birçok hadis nakledilmiştir. Bunlardan bazı örnekler aşağıda sunulmuştur:

 

Ebû Hârûn Mekfûf şöyle rivayet ediyor: İmam Cafer-i Sâdık (a.s) bana şöyle buyurdu:

“Ey Ebû Hârûn! Hüseyin’in (a.s) mersiyesiyle ilgili bana şiir oku.” Ben de okumaya başladım. Bunun üzerine İmam (a.s) ağladı. Ardından şöyle buyurdu:

“Nasıl ki kendin için okuyorsan (yani hüzünlü ve duygusal bir ses tonuyla), öyle oku.” Bunun üzerine ben tekrar okumaya başladım ve şöyle dedim:

Hüseyin’in (a.s) mezarına uğra

Onun pak kemiklerine şöyle de...

 

İmam (a.s) tekrar ağladı ve devam etmemi istedi. Ben başka bir kaside daha okudum. Yine ağladı ve ardından perde arkasından kadınların da ağlama seslerini duydum. Şiir okumam sona erince İmam (a.s) şöyle buyurdu:

“Ey Ebû Hârûn! Her kim Hüseyin (a.s) için bir şiir okur, kendi de ağlar ve on kişiyi ağlatırsa, Allah onlara cenneti yazar. Ve her kim Hüseyin (a.s) için bir şiir okur, kendisi ağlar ve beş kişiyi ağlatırsa, yine onlar için cennet yazılır. Yine kim Hüseyin (a.s) için şiir okur, kendisi ağlar ve bir kişiyi ağlatırsa, Allah her ikisi için cenneti yazacaktır. Ve kim ki Hüseyin (a.s) anıldığında gözlerinden bir sinek kanadı kadar yaş dökülürse, onun mükâfatı Allah-u Teâlâ’nın üzerinedir. Allah, onun için cennetten başka bir şeye razı olmaz.” [11]

 

Zeyd eş-Şahhâm şöyle rivayet ediyor: İmam Cafer-i Sâdık (a.s), Cafer b. Affân et-Tâî’ye şöyle buyurdu:

“Ey Cafer! Senin Hüseyin (a.s) için güzel mersiyeler söylediğini duydum.” Cafer, “Evet, canım size feda olsun” dedi. İmam (a.s), “Bir şiir oku” buyurdu.

Cafer, şiir okumaya başladı. O sırada İmam (a.s) ve etrafında bulunanlar ağladılar. İmam’ın (a.s) gözyaşları hem yüzüne ve hem de sakalına aktı. Sonra şöyle buyurdu:

“Ey Cafer! Allah’a yemin ederim ki, Allah’ın mukarreb melekleri burada hazır bulundular. Senin Hüseyin (a.s) hakkında söylediklerini dinlediler ve bizim gibi, hatta bizden daha fazla ağladılar. Allah, bu anda sana cennetin tüm nimetlerini vacip kıldı ve seni bağışladı.

Ey Cafer! Sana bundan daha fazlasını da söyleyeyim mi?” Cafer, “Evet, efendim” dedi.

İmam (a.s) şöyle buyurdu:

“Her kim Hüseyin (a.s) hakkında bir şiir söyler, ağlar ve başkalarını da ağlatırsa, Allah ona cenneti vacip kılar ve ona mağfiret eder.” [12]

 

Ağıt şairi Ebû Umâre şöyle rivayet ediyor: İmam Cafer-i Sâdık (a.s) bana şöyle buyurdu:

“Ey Ebû Umâre! Hüseyin’in (a.s) yasını içeren bir şiir oku.” Ben de şiir okumaya başladım. İmam (a.s) ağladı. Yeniden okudum, yine ağladı. Bir kez daha okudum ve İmam (a.s) tekrar ağladı. Allah’a yemin ederim ki, ben şiir okumaya devam ettikçe O ağladı; sonunda evin iç kısmından kadınların ağlama seslerini duydum. Bu esnada İmam (a.s) şöyle buyurdu:

“Ey Ebû Umâre! Her kim Hüseyin’in (a.s) yasını dile getiren bir şiir okur ve elli kişiyi ağlatırsa, onun mükâfatı cennettir. Her kim bu şekilde kırk kişiyi ağlatırsa, cennet onun mükâfatıdır. Otuz kişiyi ağlatırsa, yine cennet onun ödülüdür. Yirmi kişiyi ağlatan kimse için de cennet vardır. On kişiyi ağlatırsa, cennet ona yazılır. Bir kişiyi ağlatan için de cennet vardır. Eğer kendisi ağlarsa, yine cennet onun içindir. Ve kim Hüseyin’in (a.s) matemini anlatan bir şiir okur da kendisini ağlamaya zorlarsa (tebâkî ederse), onun mükâfatı da cennettir.” [13][14]

 

“Tebâkî”nin Anlamı ve Uygulama Alanları

“Tebâkî”den maksat, gerçek gözyaşı gelmese dahi, kişinin kendisini ağlamaya zorlamasıdır. İbnü’l-Esîr bu hali “تکلّف البکاء” yani “ağlamayı zorlamak” şeklinde açıklar ve “فإنْ لم تَجِدُوا بُکاءً فَتَباکَوْا” cümlesini şöyle yorumlar:

 

“Yani ağlamıyorsanız, kendinizi ağlamaya zorlayın.” [15]

 

Şiî kültüründe tebâkî yalnızca matem meclisleriyle sınırlı değildir. Bazı rivayetlerde, farz namaz sırasında veya Allah’tan bir hacet dilenirken de tebâkî yapılması tavsiye edilmiştir. Örneğin Kuleynî, “Dua” başlığı altında bu konuya dair bazı hadisler nakletmiştir:

İmam Cafer-i Sâdık (a.s) şöyle buyurmuştur:

“[Dua ederken] eğer gerçekten ağlayamıyorsan, kendini ağlamaya zorla.” [16]

 

Said b. Yesâr şöyle rivayet ediyor: İmam Cafer-i Sâdık’a (a.s) şöyle arz ettim: “Dua ederken gözümden yaş gelmiyor ama kendimi ağlamaya zorluyorum.” İmam (a.s) şöyle buyurdu:

“Bu durum sakıncalı değildir. Ağla; isterse gözünden yalnızca bir sinek başı kadar yaş aksın.” [17]

 

Yine İmam Cafer-i Sâdık (a.s), Ebû Basîr’e şöyle buyurdu:

“Eğer bir olaydan korkuyorsan ya da bir dileğin varsa, Allah’ın adıyla başla; O’nu layık olduğu şekilde öv ve yücelt. Daha sonra Hz. Peygamber’e (s.a.a) salât getir ve ardından dileğini dile. Sonra kendini ağlamaya zorla; isterse bu, bir sinek başı kadar gözyaşıyla olsun.”

İmam (a.s) ayrıca şöyle buyurdu:

“Babam (İmam Bakır a.s) şöyle derdi: Kulun Rabbine en çok yaklaştığı an, secde hâlinde ağladığı andır.” [18]

 

-----------

[1]- Şeyh Sadûk, el-Emâlî, 27. Meclis, s. 130, h: 5.

[2]- Şeyh Sadûk, el-Hısâl, “Hadis-i Erba‘miyye” bölümü, s. 625.

[3]- İbn-i Kûleveyhi’l-Kummî, Kâmilü’z-Ziyârât, bab 32, s. 201, h: 1; Şeyh Sadûk, Sevâbü’l-A‘mâl ve ‘İkâbü’l-A‘mâl, s. 110-111.

[4]- İbn-i Kûleveyhi’l-Kummî, Kâmilü’z-Ziyârât, bab 32, s. 201, h: 2.

[5]- “Mekfûf” kelimesi “görme engelli” anlamına gelir; rivayet edilen şahıs da görme engelli olduğundan bu lakapla anılmıştır.

[6]- İbn-i Kûleveyhi’l-Kummî, Kâmilü’z-Ziyârât, bab 32, s. 202, h: 3.

[7]- İbn-i Kûleveyhi’l-Kummî, Kâmilü’z-Ziyârât, bab 32, s. 207, h: 11.

[8]- İbn-i Kûleveyhi’l-Kummî, Kâmilü’z-Ziyârât, bab 32, s. 203–205, h: 7; küçük bir lafız farkıyla bkz. Şeyh Hurr Âmilî, Vesâilü’ş-Şîa, c. 10, s. 397, h: 16.

[9]- İbn-i Kûleveyhi’l-Kummî, Kâmilü’z-Ziyârât, bab 32, s. 206; Muhammed Bâkır Meclisî, Bihârü’l-Envâr, c. 25, s. 376)

[10]- İbn-i Kûleveyhi’l-Kummî, Kâmilü’z-Ziyârât, bab 32, s. 207, h: 12; Meclisî, Bihârü’l-Envâr, c. 44, s. 285)

[11]- İbn-i Kûleveyhi’l-Kummî, Kâmilü’z-Ziyârât, bab 33, s. 208, h: 1; Şeyh Sadûk, Sevâbü’l-A‘mâl ve ‘İkâbü’l-A‘mâl, s. 111.

[12]- Şeyh Tûsî, İḫtiyâr Ma‘rifeti’r-Ricâl (Rical-i Keşşî), s. 289; lafzî olarak küçük bir farkla ayrıca bkz: Şeyh Hurr Âmilî, Vesâilü’ş-Şîa, c. 10, s. 464, h: 1.

[13]- İbn-i Kûleveyhi’l-Kummî, Kâmilü’z-Ziyârât, bab 33, s. 209, h: 2; Şeyh Sadûk, Sevâbü’l-A‘mâl ve ‘İkâbü’l-A‘mâl, s. 112.

[14]- Hadis ve rical ilmi açısından bu rivayetlerin bazılarının senedi sahihtir (örneğin: İmam Rıza’dan [a.s] Reyyân b. Şebîb yoluyla gelen birinci rivayet gibi); bazı rivayetlerin senedi ise tashih edilebilir durumdadır (örneğin: İmam Hüseyin’e [a.s] ağlamaya dair ikinci ve üçüncü rivayetler ve Ebû Hârûn Mekfûf’a ait iki hadis gibi). Diğer bazı rivayetlerin senedi zayıf veya zayıf kabul edilmiş olsa da ya ravilerin güvenilirliği tartışmalı olsa da, sahih rivayetler yoluyla desteklenmekte ve böylece zayıflıkları telafi edilmektedir.

[15]- İbnü’l-Esîr, en-Nihâye fi Garîbi’l-Hadîs ve’l-Eser, c. 1, s. 150, “b-k-y” maddesi.

[16]- Kuleynî, el-Usûl mine’l-Kâfî, c. 2, s. 350.

[17]- Kuleynî, el-Usûl mine’l-Kâfî, c. 2, s. 350, h: 9.

[18]- Kuleynî, el-Usûl mine’l-Kâfî, c. 2, s. 350, h: 8–10.




Bu haber 457 defa okunmuştur.


FACEBOOK YORUM
Yorum

İLGİNİZİ ÇEKEBİLECEK DİĞER GÜNDEM Haberleri

YAZARLAR
ÇOK OKUNAN HABERLER
  • BUGÜN
  • BU HAFTA
  • BU AY
SON YORUMLANANLAR
HABER ARŞİVİ
İLAN PANOSU

Web sitemize nasıl ulaştınız?


HABER ARA
Bizi Takip Edin :
Facebook Twitter Google Youtube RSS
YUKARI YUKARI