Bugun...



Güzel Ahlakın İyi, Kötü Ahlakın Olumsuz Yönleri - 2

Güzel Ahlakın İyi, Kötü Ahlakın Olumsuz Yönleri - 2

facebook-paylas
Tarih: 17-11-2021 09:15

Güzel Ahlakın İyi, Kötü Ahlakın Olumsuz Yönleri - 2

Bazı arifler şöyle demiştir: Kötü ahlak öyle bir kötülüktür ki beraberinde yapılan iyiliklerin hiçbir faydası olmaz; iyi ahlaklı olmak da öyle bir güzelliktir ki onun beraberinde yapılan (küçük) kötülüklerin bir zararı olmaz.

Yüce Allah şöyle buyurmuştur:

“Allah Resulünde sizin için güzel örnek vardır.”‌[1]

Bazı din âlimleri şöyle demişlerdir:

Hz. Resulullah (s.a.a) insanların en sabırlı, en cesur, en adil ve en affedici olanıydı. Kesinlikle kölesi olmayan veya nikâhında bulanmayan ve mahremi olmayan yabancı bir kadının eline eli değmedi. İnsanların en cömerdiydi; hiçbir gece yanında bir kuruş para var olarak gecelemez ve yanında fazla para kalırsa, gerekli kişilere vermeden eve gitmezdi. Yırtık ayakkabısını kendi elleriyle diker; yırtık elbisesini kendisi yamar; ev işlerinde ev halkına yardım eder ve doğranacak etleri onlarla birlikte doğrardı.

İnsanların en hayâlısıydı. Gözünü kimsenin yüzüne dikmez; köle ve hür ayırt etmeksizin herkesin davetini kabul eder; kendisine verilen hediye bir yudum süt bile olsa, onu kabul edip telafi eder; ancak sadaka kabul etmezdi. Rabbi için öfkelenir; ancak kendisi için öfkelenmezdi. Hastaların ziyaretine gider; başsağlığı vermek için cenazesi olanların kapısını çalardı. Düşmanlarının arasında yalnız başına koruma olmaksızın gezinirdi. İnsanların en mütevazısıydı. En vakarlı insan olduğu halde kibir izleri kendisinde görülmezdi. Sözü uzatmadan büyük konulara açıklık getirirdi. En güzel görünümlü insandı. Hiçbir dünya işi onun için önemli olamazdı. Hiçbir zaman üç gün üst üste buğday ekmeğiyle karnını doyurmazdı. Bunu fakirlik veya cimrilik yüzünden değil de yalnızca Allah rızası için yapardı.

Zaman zaman açlık sebebiyle karnına taş bağlar; bulduğunu yer; önüne gelen nimeti reddetmez ve hiçbir zaman helal bir yemeği kötülemezdi. Bulduğunu giyer; maddi imkânlarının müsaade ettiği bineğe binerdi. Bazen ata, bazen katıra, bazen eşeğe biner ve kimi zaman da yürüyerek giderdi. Şehrin diğer ucundaki hastaların bile ziyaretine giderdi. Güzel kokuları sever ve kötü kokulardan uzak durmaya çalışırdı. Fakirlerle oturur ve miskinlerle birlikte yemek yerdi.

Ahlaki faziletlere sahip insanlara ikramda bulunur ve şeref sahibi kişilere iyilik yaparak, onlara yakınlık kurardı. Ayrıcalık tanımadan akrabalarını ziyaret ederdi. Kimsenin hakkını yemez ve kendisinden özür dileyenlerin özrünü kabul ederdi. Kimi zaman şakalaşır; ancak hak sözden başkasını söylemezdi. Gülerdi; ancak kahkaha atmazdı. Kendisine yükseltilen seslere sabrederdi. Hiçbir zaman eşine veya hizmetçisine kötü bir söz söylemezdi.

Kötülüğe kötülükle değil de iyilik ve afla karşılık verirdi. Birisiyle karşılaştığında ilk selamı hep o verirdi. Birisiyle tokalaştığında karşı taraf elini çekmeyene dek, onun elini bırakmazdı. Oturup kalkması dahi Allah’ın zikriyle idi. Genellikle dizlerini kucaklayıp otururdu. Ashabının oturduğu yerle onun oturduğu yer ayırt edilemezdi; zira boş olan ilk yere otururdu. Genellikle kıbleye doğru otururdu.

Kendisine gelen insanlara ikramda bulunurdu; öyle ki hiçbir akrabalık bağı olmayan kişiye bile elbisesini çıkarıp verdiği görülmüştür. Kendisine gelen kişiye ayağının altındaki sergiyi bile verirdi; kişi kabul etmezse, onu ikna etmek için ısrar ederdi ve bu hediyeyi kabul etmesini sağlardı.

 

---------------

[1]- Ahzab, 21.




Bu haber 2639 defa okunmuştur.


Etiketler :

FACEBOOK YORUM
Yorum

İLGİNİZİ ÇEKEBİLECEK DİĞER YAŞAM Haberleri

YAZARLAR
ÇOK OKUNAN HABERLER
SON YORUMLANANLAR
HABER ARŞİVİ
İLAN PANOSU

Web sitemize nasıl ulaştınız?


HABER ARA
Bizi Takip Edin :
Facebook Twitter Google Youtube RSS
YUKARI YUKARI