Bugun...



Ehl-i Sünnet, Hz. Hüseyin’in (a.s) Konumu ve Aşura - 1

“İmam Hüseyin’in (a.s) Kıyamı” konusunda, Ehl-i Sünnet’in genel çoğunluğu bu hareketi desteklemekte ve tasdik etmektedir.

facebook-paylas
Tarih: 30-06-2025 15:57

Ehl-i Sünnet, Hz. Hüseyin’in (a.s) Konumu ve Aşura - 1

Bismillahirrahmanirrahim

 

Ehl-i Sünnet’in genel çoğunluğunun anlayışına göre İmam Hüseyin’in (a.s), ailesinin ve yarenlerinin kıyamı haklı ve isabetli bir kıyamdır. Bu düşünceyi savunan erken dönem Ehl-i Sünnet âlimleri arasında “İbn İmad, Teftazânî ve İbn Cevzî” gibi isimler sayılabilirken, modern dönemde ise, Ehl-i Sünnet içindeki yenilikçi düşünürler bu bakışı sürdürmüşlerdir.

 

Ehl-i Sünnet’e Göre İmam Hüseyin’in Konumu

Hiç şüphe yoktur ki, İmam Hüseyin (a.s), Allah Resûlü’nün (s.a.a) torunu, cennet gençlerinin efendilerinden biri ve Ehl-i Beyt’in (a.s) bir ferdidir. [1] Kur’ân-ı Kerîm’de yer alan “Meveddet ayeti” ile Müslümanlara, Ehl-i Beyt’i (a.s) sevmeleri farz kılınmıştır. Şu ayet buna delildir:

“De ki: Ben sizden, buna karşılık akrabalıkta sevgi dışında bir ücret istemiyorum. Kim bir iyilik yaparsa, biz onun iyiliğini artırırız. Şüphesiz Allah çok bağışlayandır, şükredendir.” [2]

 

Bu ayetin nüzulünden sonra Allah Resûlü’ne (s.a.a), “Bu akrabalarınız kimlerdir ki, onları sevmek bize farz kılınmıştır?” diye sorulmuş ve Allah Resûlü (s.a.a) de şöyle buyurmuştur: “Ali, Fâtıma ve onların iki oğlu Hasan ve Hüseyin.” [3]

 

Aynı zamanda, Ehl-i Sünnet kaynaklarında yer alan hadislerde de bu sevgi ve muhabbetin vurgulandığı görülmektedir. Bu rivayetlerden biri şu cümleyle başlar: “Kim Âl-i Muhammed’i severek ölürse, şehit olarak ölmüştür.” ve şu ifadeyle sona erer: “Haberiniz olsun! Kim Âl-i Muhammed’e buğz ederek ölürse, kâfir olarak ölmüştür ve kim onlara buğz ile ölürse, cennetin kokusunu dahi alamaz.” [4]

 

Ehl-i Sünnetin muteber kaynaklarında, Allah Resûlü’nün (s.a.a) şu sözü de nakledilmiştir: “Nefsimi elinde tutan Allah’a yemin ederim ki, biz Ehl-i Beyt’e düşmanlık besleyen hiç kimse yoktur ki, Allah onu cehenneme sokmasın.” [5]

 

Ehl-i Sünnet müfessirlerinden Âlûsî, bu hadisten şu sonucu çıkarmaktadır: Ehl-i Beyt’i sevmek, tüm Müslümanlar üzerine farzdır. [6] Bu sebeple, İmam Şâfiî Ehl-i Beyt’e olan sevgisini şu dizelerle dile getirmiştir:

“Ey Allah Resûlü’nün Ehl-i Beyti! Sizin sevginiz Allah tarafından Kur’ân’da farz kılınmıştır.

Sizin yüceliğiniz için şu yeter ki; size salavat getirmeyen kişinin namazı geçerli değildir.” [7]

 

Hz. Resûlullah’ın (s.a.a) Ehl-i Beyt’i hakkında buyurduğu hadislerden biri, Sahîh-i Müslim'de Âişe’den nakledilmiştir. Âişe şöyle anlatır: “Bir gün Hz. Resûlullah (s.a.a) sabah ile güneşin doğuşu arasındaki vakitte, siyah yünden dokunmuş bir aba (elbiseye benzer örtü) giymişti. O esnada Hz. Hasan geldi ve Hz. Peygamber (s.a.a) onu da abanın altına aldı. Ardından Hz. Hüseyin geldi; o da abanın altına alındı. Daha sonra Hz. Fâtıma ve ardından Hz. Ali geldiler; her biri abanın altına dahil oldular. Bunun üzerine Hz. Peygamber (s.a.a) şu ayeti okudu:

“Allah ancak siz Ehl-i Beyt’ten her türlü pisliği gidermek ve sizi tertemiz kılmak istiyor.” [8] [9]

 

Ehl-i Sünnet’in temel kaynaklarından olan el-Müstedrek’te ve diğer eserlerde, Ümmü Seleme’den şu rivayet aktarılır: “Bu ayet Hz. Peygamber’in (s.a.a) benim evimde nazil olduğunda, Hz. Resûlullah (s.a.a) Ali, Fâtıma, Hasan ve Hüseyin’i çağırdı ve onları abanın altına aldı. Sonra da şöyle dua etti: ‘Allah’ım! Bunlar benim Ehl-i Beyt’imdir.’ Bunun üzerine ben, ‘Ben, Ehl-i Beyt’ten değil miyim?’ diye sordum. Hz. Peygamber (s.a.a) ‘Sen benim ailemdensin ve hayır üzeresin ama bunlar benim Ehl-i Beyt’imdir’ buyurdu.” [10]

 

Önde gelen Ehl-i Sünnet âlimlerinden Fahri Râzî, şöyle diyor: “Bu rivayetin tefsir ve hadis ehli arasında sahihliği konusunda ihtilaf bulunmamaktadır”. [11]

 

Öte yandan İmam Hüseyin (a.s) sadece torun değil, Hz. Resûlullah’ın (s.a.a) oğludur. Fahri Râzî, Mübâhele ayetini [12] Hasan ve Hüseyin’in (a.s) Hz. Resûlullah’ın (s.a.a) oğlu olduklarına kesin bir delil olarak dayandırır. Zira bu ayette Allah Resûlü’ne, “oğullarını” da mübâheleye davet etmesi emredildiğinde, Hz. Peygamber (s.a.a) Hz. Hasan ve Hüseyin’i yanında götürmüştür. Bu durum, onların Hz. Resûlullah’ın (s.a.a) oğulları olarak kabul edilmelerini zorunlu kılmaktadır. [13]

 

Fahri Râzî ayrıca şunu da dile getirir: “Hz. Fâtıma, Hz. Ali, Hz. Hasan ve Hz. Hüseyin ile Hz. Peygamber Efendimiz (s.a.a) arasında derin bir bağlılık olduğu şüphesizdir. Bu nedenle, ilk ve en açık “Âl-i Muhammed” kavramının muhatapları onlar olmalıdır.

“Ona (Peygamber'e) uyun ki hidayete eresiniz.” [14]

“De ki: Eğer Allah’ı seviyorsanız bana uyun ki Allah da sizi sevsin.” [15]

“Andolsun ki Resûlullah sizin için güzel bir örnektir.” [16]

Fahri Râzî yukarıdaki ayetleri bu konuya delil olarak sunar ve devamında şöyle der: “Namazın teşehhüdünde okunan şu dua:

“Allah’ım! Muhammed’e ve Âl-i Muhammed’e salât et; Muhammed’e ve Âl-i Muhammed’e rahmet eyle.”

Başka hiçbir şahsiyet hakkında bu derece yüce bir ifadeye yer vermemekte, Ehl-i Beyt’e duyulması gereken sevgi ve saygının büyüklüğünü göstermektedir”.

Bu bağlamda İmam Şâfiî’nin şu beyti dikkat çekicidir:

“Eğer Âl-i Muhammed’i sevmek ‘Râfızîlik’ ise,

Cinler ve insanlar şahit olsun ki ben bir Râfızîyim!” [17]

 

Hz. Peygamber’in (s.a.a) oğlu konumundaki İmam Hüseyin’e (a.s) duyduğu derin sevgi, Ehl-i Sünnet kaynaklarında yer alan birçok hadisle sabittir. Rivayetlere göre Allah Resûlü (s.a.a), İmam Hüseyin’i öylesine severdi ki, sık sık onun ağzını öper ve şöyle buyururdu:

“Hüseyin bendendir, ben de Hüseyin’denim.” [18]

 

Bir başka hadiste, Hz. Hüseyin (a.s) çocuklarla oynarken Allah Resûlü’nün (s.a.a) gelerek onu kucağına aldığı, bir elini çenesinin altına, diğer elini başının arkasına koyarak başını kaldırdığı ve dudaklarını onun dudaklarına koyarak tekrar şu sözleri söylediği rivayet edilir: “Hüseyin bendendir, ben de Hüseyin’denim. Allah, Hüseyin’i seven kimseye rahmet eylesin.” [19]

 

Ebu Hüreyre ve başkalarının rivayetlerine göre ise, bir gün Hz. Hüseyin (a.s) mescide girip doğrudan Hz. Peygamber’in (s.a.a) kucağına atılmış ve ellerini onun sakalına dolamıştır. Bu sırada Hz. Resûlullah (s.a.a) onun ağzını öpmüş ve şöyle dua etmiştir:

“Allah’ım! Ben Hüseyin’i seviyorum; Sen de onu sev ve onu sevenleri de sev.” Ebu Hüreyre şöyle der: “Bu hadiseden sonra ne zaman Hüseyin’i görsem gözyaşlarımı tutamazdım.” [20]

 

Nakledilen bir diğer hadiste Hz. Resûlullah (s.a.a) şöyle buyurmuştur: “Kim Hasan ve Hüseyin’i severse, beni sevmiş olur; kim onlara düşmanlık ederse, bana düşmanlık etmiş olur.” [21]

 

Bütün bu hadisler ve konular ki, Ehl-i Sünnet kaynaklarında Ehl-i Beyt’in (a.s) ve özellikle de İmam Hüseyin’in (a.s) Allah Resûlü (s.a.a) katındaki yüce konumunu ve ona duyduğu sevgi ve muhabbeti açıkça ortaya koymaktadır. Aynı zamanda bu muhabbetin ümmet-i Muhammed için bir görev ve sorumluluk olduğu ifade edilmektedir. Ancak tarih sahnesine bakıldığında, ne yazık ki Ehl-i Beyt’in en ağır ve en acımasız zulümlere maruz kaldığı da bir hakikattir.

Bu zulümler arasında en vahimi, Yezîd b. Muâviye tarafından Hz. Resûlullah’ın (s.a.a) oğlu konumundaki İmam Hüseyin’e (a.s) karşı gerçekleştirilen trajik olaydır. Bu olay, insanlık tarihinde eşi benzeri olmayan bir zulüm örneği olarak kaydedilmiş ve gelecekte benzerinin yaşanması da mümkün görülmemiştir. Zira bu cinayet, kendilerini Müslüman olarak tanıtan ve ümmet-i Muhammed’den sayılan kişiler tarafından, İslâm adına işlenmiştir. Hz. Resûlullah’ın (s.a.a) evlâdı ve onunla birlikte olan seçkin sahabeler, en vahşi ve merhametsiz şekilde katledilmiş; Hz. Resûlullah’ın (s.a.a) tertemiz ailesine mensup kadınlar ve çocuklar “kâfir ve isyankâr” olarak esir edilip şehir şehir dolaştırılmış, Yezîd ve Ubeydullah b. Ziyâd’ın meclislerinde hem fiziksel ve hem de psikolojik işkencelere maruz bırakılmışlardır.

 

Bu tarihî gerçek inkâr edilemez: İmam Hüseyin (a.s) sayıca az olan dostlarıyla birlikte, hicrî 61 yılının Aşura günü Kerbelâ’da, Allah yolunda ve İslâm dinini korumak adına, en mazlumane şekilde şehit edilmiştir. Onun pak ailesi ise, Hz. Resûlullah’ın (s.a.a) ailesi olmalarına rağmen, zalimce esaret altına alınmıştır.

Dolayısıyla gerçek bir Müslüman ve Kur’an ile Sünnet’in sadık bir takipçisi için, bu olay karşısında hüzünlenmek ve yas tutmak yeterli bir gerekçedir. Aşura karşısında kayıtsız kalmak, “Allah ve Resûlü’nün emir ve öğretilerine duyarsızlık” anlamına gelir. Zira bir kişi, Hz. Peygamber’in (s.a.a) yakını ve Ehl-i Beyt’ten (a.s) olan İmam Hüseyin’i (a.s) gerçekten seviyorsa, Kerbelâ ve Aşura faciası onu elbette derin bir kedere boğar. Aynı şekilde, bir Müslüman, İmam Hüseyin’in (a.s) İslâm düşmanlarına ve sapmalara karşı gerçekleştirdiği bu ilahî kıyamı anmak ve onu matem meclisleriyle yaşatmakla yükümlüdür. Bu, imanın ve bağlılığın tabii bir tezahürüdür.

 

Devam Edecek…

 

-----------

[1]- Muhammed b. Hibbân b. Ahmed Ebû Hâtim et-Temîmî el-Büstî, Sahîh İbn Hibbân, c. 15, s. 412; Muhammed b. Abdullah Ebû Abdullah el-Hâkim en-Nîsâbûrî, el-Müstedrek ale’s-Sahîhayn, c. 3, s. 429.

[2]- Şûrâ, 23.

[3]- Zemahşerî, Mahmud b. Ömer, el-Keşşâf, c. 4, s. 223–224; Kurtubî, Muhammed b. Ahmed, el-Câmi‘ li-Ahkâmi’l-Kur’ân, c. 16, s. 21–22.

[4]- Zemahşerî, Cârullah Muhammed b. Ömer, el-Keşşâf, c. 4, s. 220.

[5]- İbn Hibbân el-Büstî, Sahîh İbn Hibbân, c. 15, s. 435; Hâkim en-Nîsâbûrî, el-Müstedrek ale’s-Sahîhayn, c. 3, s. 162.

[6]- Âlûsî el-Bağdâdî, Seyyid Mahmûd, Rûhu’l-Me‘ânî, c. 25, s. 32.

[7]- Heysemî, Ahmed b. Hacer, es-Savâiku’l-Muhrika, s. 148.

[8]- Ahzâb, 33.

[9]- Müslim b. Haccâc, Sahîh-i Müslim, c. 4, s. 1883.

[10]- Nîsâbûrî, Muhammed b. Abdullah, el-Müstedrek ale’s-Sahîhayn, c. 3, s. 451.

[11]- Fahri Râzî, Muhammed b. Ömer, Tefsîru’l-Kebîr, c. 8, s. 71.

[12]- Âl-i İmrân, 61.

[13]- Tefsîru’l-Kebîr, c. 8, s. 72.

[14]- A‘râf, 158.

[15]- Âl-i İmrân, 31.

[16]- Ahzâb, 21.

[17]- Tefsîru’l-Kebîr, c. 27, s. 143.

[18]- Hâkim en-Nîsâbûrî, el-Müstedrek ale’s-Sahîhayn, c. 3, s. 184.

[19]- Sahîhi İbn Hibbân, c. 15, s. 428; Kazvînî, Muhammed b. Yezîd, Sünen-i İbn Mâce, c. 1, s. 51.

[20]- el-Müstedrek ale’s-Sahîhayn, c. 3, s. 196.

[21]- Sünen-i İbn Mâce, c. 1, s. 15.




Bu haber 469 defa okunmuştur.


FACEBOOK YORUM
Yorum

İLGİNİZİ ÇEKEBİLECEK DİĞER GÜNDEM Haberleri

YAZARLAR
ÇOK OKUNAN HABERLER
  • BUGÜN
  • BU HAFTA
  • BU AY
SON YORUMLANANLAR
HABER ARŞİVİ
İLAN PANOSU

Web sitemize nasıl ulaştınız?


HABER ARA
Bizi Takip Edin :
Facebook Twitter Google Youtube RSS
YUKARI YUKARI