(Üstat Mesut Âli'nin aynı adlı sohbetinden uyarlanmıştır)
I. Bölüm: İçimizdeki Nur
Yüce Allah bütün rızıklar için vesileler tayin etmiştir. Maddi ve manevi bütün rızıklar bu vesileler aracılığıyla bize ulaşır. Hiçbir rızk, doğrudan kula ulaşmaz.
Peygamber ve Ehlibeyt'i aracılığıyla bize ulaşan maddi ve manevi bütün rızıklar helaldir ve helal olan her şey, gerçek boyutlarıyla göremesek de birer nurdur. O yüzden bu rızıklar kula ulaştığında bazen hidayete, bazen hayırlı bir düşünceye, bazen imana, bazen sağlıklı kararlar almaya, bazen basirete, bazen sabra, bazen de infak vb. gibi hayırlı amellere dönüşür. Bu tür rızıkları alan kimseler insanlara faydalı olmak ve onlara hizmet etmek için güç, kuvvet ve enerji elde ederler. Bazen de bu nur/helal rızık onlarda aşka, moral ve motivasyona sebep olur. Helal lokmanın insan üzerindeki etkileri kendini böyle gösterir. Çünkü kaynağı nurdur, ilahidir, Allah'tır. Allah'tan gelen hiçbir şey şer/kötülük olmaz, olamaz. Onun bütün fiilleri hayırdır.
Nitekim Yüce Allah şöyle buyurur: "Allah sizin için, kendinizden eşler var etti, eşlerden de çocuklar ve torunlar var etti, temiz şeylerle rızıklandırdı." (Nahl, 72)
Yine "Temiz şeylerden yiyin ve salih ameller işleyin!" (Müminun, 61) buyurarak da temiz/helal nimetlerin insanı salih amellere yönlendirdiğine dikkat çekmiştir. Nitekim salih amel de doğası gereği insanı yücelten bir unsurdur: "Kim izzeti istiyorsa, artık bütün izzet Allah'ındır. Güzel söz O'na yükselir, salih amel de onu yükseltir." (Fatır, 10)
Kuşkusuz hiçbir amel (iş, eylem), amilsiz gerçekleşmez. Güzel bir davranış eğer övgüye şayansa kuşkusuz bu onu yapan kimseyle anlam ifade eder. Kısaca eylem (salih amel) tek başına Allah'a yükselmez, onu yapan kimseyle birlikte yükselir.
Dolayısıyla helal rızıktan beslenen insan daima salih amellere meyleder ve salih amel de insanı gökyüzüne çıkarır. Bir benzetme yapacak olursak bunu tıpkı suyun buharlaşması ve gökyüzüne yükselmesi olayına benzetebiliriz. Zira helal rızk da güneş misali Allah'tan gelen bir nurdur ve bu nur tıpkı güneşin su taneciklerini göğe yükselttiği gibi ondan beslenip hayır amel işleyen insanı da gökyüzüne yükseltir.
Bir süre önce bana bir video izletmişlerdi. Orada gelin ve damat için aile büyükleri tam bir koyunu kurban olarak kesecekken bizim iki kahraman (gelin ve damat) öne çıkıp "Allah aşkına yapmayın, onun yerine izin verin bahçeye bir ağaç ekelim!" diyorlar. Akılları sıra büyük bir vahşeti önlüyor ve zavallı bir hayvanı ölümden kurtarıyorlar. Görünürde ne kadar şık ve modern bir davranış...
Böyle anlamsız ve basit gerekçelerle dinî birtakım ritüeller (belaları def etmek amacıyla kurban kesmek ve etini göz aydınlığı ve bereket getirsin diye ihtiyaç sahiplerine dağıtmak) neden yokluğa itilsin ki? O hayvanı canlı tutup da ne yapacaksınız? Er ya da geç kesilip mezbahalara girmeyecek mi? Esasen koyun, kuzu, sığır gibi hayvanlar ne için var? Hiç mi kebap yemiyorsunuz? Hiç mi canınız haşlama, kelle-paça, kuzu çevirme, etli pide, lahmacun vs. çekmiyor? Yoksa hayvan sever olmak için ille de vegan mı olmak gerekiyor?
Eğer gerçekten hayvanı düşünüyorsanız onu yaratılış sebebi için kullanın, kendi tercihlerinizle yokluğa ve hiçliğe itmeyin! Bize göre o hayvan ilahi bir rızk olması sebebiyle nurdur ve salih amele dönüşmesiyle de kemale ulaşır. Onun salih niyetlerle kesilmesi ve etinin ihtiyaç sahiplerine dağıtılması kadar güzel ve faydalı başka ne olabilir? Eğer o hayvanın dili olsaydı "Bırakın beni müminler yesin de doğal halim olan nura dönüşeyim ve tekrar yukarı yükseleyim!" derdi. Onun yaratılış amacı zaten tertemiz bir rızık olarak insanların, özellikle de müminlerin hizmetinde olmaktı.
Devam Edecek…
gaziantep escort,mersin escort,gaziantep escort,seks hikayeleri
yatırımsız deneme bonusu deneme bonusu veren siteler 2024
tesettürlü escort ,fatih escort ,türbanlı escort ,travesti escort ,taksim escort ,beylikdüzü escort ,çapa escort