II. Bölüm: Dünyaya Sarılmak
(Üstat Seyyid Ali Rıza İbadî'nin "İnsanın Arzusu" Konulu Sohbetinden Uyarlanmıştır)
Dünyalık arzular kısırdır, neticesi yoktur. "Neden?" diye soracaksanız izah edeyim:
Bu dünyada en fazla ne arzu edebilirsiniz? Para mı, mal mı, makam mı, meslek mi, sevgili mi? Neyi arzu ederseniz edin, hepsi dünyada kalacak. Var sayalım ki siz de dünyadasınız ve bir şeyleri arzu ediyorsunuz; canla, başla çalışıyor ve onu elde etmek için uğraşıyorsunuz. Nihayetinde "vuslat" var. Vuslat, arzunun bitiş noktasıdır. Yani ulaştığınızda artık arzunuz da kalmıyor.
Şu meşhur aşk öykülerini biliyorsunuzdur. Her şey öyle masallardaki gibi değil ki. Mecnun, Leyla'ya ve Ferhat, Şirin'e kavuştu diyelim; her şey bununla mı bitiyor? Yanına yaklaşsan ağzı kokacak; biraz iş yapsan terleyecek; eve gideceksin, yemek yok... Geç gideceksin, "Nerde kaldın?" diye hesap soracak. Yaşam var, hayat var, daha önünde bir de vuslatın uzun bir birlikteliği var ve bu birliktelik böyle geçip gidecek. Dayanabilir misin?
O yüzden bir de bakıyorsunuz ki birbirini seven nice gençler, evlendikten kısa bir süre sonra hemen boşanıyorlar. Neden? Hani, ne oldu o arzulara, o vuslat teranelerine?
Züleyha da Hz. Yusuf'u öyle sevmemiş miydi? Hem de bugünkü aşıklara taş çıkartacak kadar... Öyle ki Allah onun aşkını Kur'an'a konu etmiş. Düşünün bir kere...
Neticede ne oldu? Züleyha, Hz. Yusuf'un duasıyla eski güzelliğine geri döndü; gençleşti ve nihayetinde onunla da evlendi. Ama zifaf gecesinde Hz. Yusuf'un (a.s) yanına gitmedi. O değil miydi vaktiyle Hz. Yusuf'un (a.s) gömleğini arkadan yırtan? Neden gitmemişti?
Bu soruyu ona Hz. Yusuf (a.s) soruyor:
-Ey Züleyha! Sen yıllardır arkamdan koştun ve benim için her şeyinden geçtin. Nihayetinde Allah da seninle evlenmemi emretti ve sen muradına kavuştun. O halde neden yanıma gelmiyorsun?
Züleyha gözleri yaşlı bir halde cevap veriyor:
-Ey Yusuf! Allah'a andolsun ki bu söylediklerin tamamen doğrudur. Ama ben bugün şunu anladım ki meğer gerçek sevgi sen değilmişsin. Benim aradığım şey, ulaşılması mümkün olmayan bir sevgiydi. Sen, bitik bir sevgisin; belirli bir sonun ve nihayetin var. Oysa seni yaratan Allah öyle değil. Ben, O'nu seviyormuşum. Çünkü O sonsuzdur, ulaşılmaz. Sonu belli olan bir aşk, insanı doyurmaz; bilakis bıktırır. Ben, senin sayende Allah'ı tanıdım ve O'na âşık oldum. Ne zaman "Ey Yusuf'un Rabbi!" diye seslenecek olsam, tüylerim diken diken oluyor, içim hazla doluyor ve varlığım huzur buluyor.
İşte, "Kalpler, ancak Allah'ın zikri ile huzur bulur" (Rad, 28) ayetinin anlamı budur. Gerçek aşk ve gerçek arzu O'dur. Çünkü bu aşkın vuslatı yoktur. O, erişilmezdir ve bu yüzden insan sonsuzluk âleminde hiç bıkmadan O'nu anacak ve bunun hazzını yaşayacaktır.
O halde bu arzularınızı bir bir gözden geçirin. Siz ne tür bir arzuya sahipsiniz? Neyin vuslatını umuyorsunuz? Bu hayattaki yaşam felsefeniz nedir?
Vereceğiniz cevap kendinize kalsın. İnsanları kandırmaya yönelik bir cevap değil, sağınızda ve solunuzda sizi gözetleyen ve her şeyi kayıt altına alan melekleri ikna etmeye yönelik bir cevap olsun. Neticede cevabınız her ne olursa olsun, şu ayeti mutlaka okuyun:
"Dileseydik onu, delillerimizle yüceltirdik. Fakat o, yeryüzüne (dünyaya) sarıldı ve kendi isteğine (arzularına) uydu. O tıpkı köpeğe benzer; üstüne varıp kovsan da dilini çıkarıp solur, kendi haline bıraksan da dilini çıkarıp solur." (Âraf, 176)
Allah bizleri bu ayetin örneklerinden etmesin.
Sohbet Sonu
AHLAK KÜTÜPHANESİ
gaziantep escort,mersin escort,gaziantep escort,seks hikayeleri
yatırımsız deneme bonusu deneme bonusu veren siteler 2024
tesettürlü escort ,fatih escort ,türbanlı escort ,travesti escort ,taksim escort ,beylikdüzü escort ,çapa escort