Bismillahirrahmanirrahim
27 sene Gurbetçi olarak yaşadığım Zürih'te galiba 1970'li yılların başında inşa edilmiş tek Minareli camiyi gidip görmek istedim. Ezan vakti bayağı geçmiş olduğundan tek başıma Namazımı eda ettim ve sağ olsunlar Lokal Odasındakilerin Çay - Sohbet Davetini de sevinerek kabul ettim. Çoğunluğunun Pakistan ve Hindistan kökenli olduklarını öğrendiğim ve bana da oldukça sıcak ve dostane yaklaşan bu kimselere kendilerini tanıma amaçlı bir-iki soru sorduğumda duvardaki büyük ekranlı Televizyondan tanıtıcı bir video izletmeye başladılar. Ayrıca Duvardaki kocaman resimlerden hangisinin Kurucuları ve hangisinin O'nun peşi sıra gelen halifeleri olduğunu da anlattılar.
Bir süre Türkiye'de kalmış olan Dini hocaları da olduğunu öğrendiğim şahıs güzel bir Türkçe ile kendilerinin Fıkıh'ta Hanefi olduklarını ama Hindistan doğumlu olan (tarikatlarının) Kurucusunun, Peygamber Efendimizin (s.a.a) Onu gerçekleştirmeye ömrünün yetmediği, kâfi gelmediği Yeryüzünde Zulmün kökünü kazıyarak Evrensel ADALETİ sağlama ve İSLÂM’ı Yeryüzüne hâkim kılma HEDEFİNİ gerçekleştirecek "MEHDİ" olarak inanıp, kabul ettiklerini anlattı. Çok sarsıcı sorumu orada kendisine yönelttim:
- Sizler tarikat kurucunuzun PEYGAMBER (s.a.a) efendimizin başlattığı ama ömrünün kâfi gelmediği "Yeryüzünde Zulmün kökünü kazıyarak EVRENSEL ADALETİ sağlama ve İSLÂM Dinini hâkim" kılma hedefini gerçekleştirecek MEHDİ olduğu iddiasındasınız ama kendisinin ölümünden sonra gelen 5 tane Halifesinin de resimlerini duvarda Onun resminin altına asmışsınız. Benim bilip, tanıdığım MEHDİ (Allah zuhurunu çabuklaştırsın) Peygamberimizin Hedefini gerçekleştirip SON Noktayı koyacak ÖNDERDİR! (Yani duvarda asılı resimlerin çokluğundan, MEHDİ olduğuna inandığınız Tarikatınızın Kurucusunun ömrü de Yaratıcımız Cenâbı Allah'ın Yeryüzündeki hedefini gerçekleştirmeye kâfi gelmemiş! Dolayısıyla iddianız da ciddi bir sıkıntı oluşuyor!)
Yaklaşık 4 aydır Televizyondaki İslami Kanalları didik didik ediyorum. GAZZE SOYKIRIMI nedeniyle KUDÜS ve FİLİSTİN Mazlumiyetinin Arşa çıktığı şu hassas dönemde size O kadar Müslümanların derdine değmez, mazlumiyetine çözüm üretmez hatta teferruat dahi denemeyecek belki yüzlerce mevzularla çok değerli Zaman ve Enerjilerini tüketip durduklarına şahit olunca, gerçekten üzülüyorum. Ama özellikle DİNİ İSLAM'ın yeryüzündeki Hedefleri, bu uğurda Peygamberi Efendimizin (s.a.a) gayret, çaba ve Haberdarlık ettikleri mevzusunda hiçbir Dini-İlmi Programa rastlayamadığımı söyleyebilirim. Artık bu hassas mevzuyu derinlemesine irdelemenin, ilgili KUR'AN AYETLERİ ile ve Peygamberimizin zihinlerimize işlediği Zulmün tavan yapacağı "Ahır Zaman" Dönemini anlatıp açıklayan ALAMETLERİ bugün gündeme getirmeyeceğiz de ne zaman getireceğiz.
Bırakın bunları gündeme getirebilmeyi bir başka İslami Kanal'da Hz. İSA'nın (a.s) ölmeyip Canlı olduğuna dair Kur'an'da hiçbir kanıt bulunmadığını anlatan, bir başka İslami Kanal'da ise Hristiyanlık Dininin ilk dönemlerinde bir Son Peygamberin gelişinin bilindiğine dair delil getirilebilecek Rahip Bahira olayının uydurma olduğu anlatılmaktaydı. Gerekçe çok aptalca: Hristiyanlar bu Rivayet sayesinde İSLAM'ın aslında HRİSTİYANLIĞI Kopyalayadığını, yani ORİJİNAL ve YENİ bir DİN olmadığını ispat edebilirlermiş.
Hemen kendimi Hayal Alemimde bir Hristiyan dostumla münazarada buldum:
*Hristiyan:
-İşte bu Rahip Bahira olayı sizin Peygamber kabul ettiğiniz Abdullah oğlu Muhammed'in bu dini ondan edindiği bilgiler doğrultusunda bizim dinimiz Hristiyanlık'tan kopyaladığını kanıtlayan güçlü bir delilimizdir!
*BEN
-Yani SEN şimdi bu olayın gerçekliğini itiraf ederek dininiz Hristiyanlığın “AHMET” adlı bir SON PEYGAMBER'in geleceğini müjdelediğini kabul ediyorsun öylemi.
O halde bende sadece sizin Peygamberiniz Hz. İsa'yı değil Hz. Musa, Hz. Yakup, Hz. İbrahim, Hz. Nuh, Hz. Adem'de dahil 124.000 bin Peygamberin hep aynı Yaratıcının elçileri olduğunu, aynı DİN'i (SADECE YARATICI'ya KULLUK ETME) tebliğ ettiklerini, Hz. İbrahim'in öğretilerinden Kudüs'ün Kutsiyetine, Erkeklerin Sünnet oluşundan Giysi ve Örtünme Adabına, başımızda Takke taşımaktan tespihle zikirler yapmaya, ORUÇ tutmaktan İtikaf Kültürüne, Sofra Adabından Evlenme merasimlerimize, AİLE'nin Kutsiyetinden ZİNA-KÜRTAJ ve EŞCİNSELLİĞİN YASAKLANMASINA hatta haftanın bir gününü İbadet olarak kutsayıp (Cuma, Cumartesi, Pazar) geliştirdiğimiz oraya Davet çabalarına kadar (biri ÇAN, diğeri EZAN) eğer ciddi araştırılsa o kadar benzerliğimiz mevcut ki! Mesela bizim İstanbul'da bir AYASOFYAMIZ mevcut ve hem size ve hem de bize İBADETHANE görevi görebilmekte.
Biz Peygamberimiz Hz. Muhammed'in (s.a.a) diğer peygamberlerden apayrı ve yepyeni bir DİN getirdiğini iddia etmiyoruz ki. Bizler sizlerde birtakım tahrif ve sapmaların vukû bulduğunu ve bir de Dininizde gelişen Dünyanın ihtiyaçlarını karşılayamaz hale gelişi sebebiyle Son KÂMİL DİN'in gelişiyle Mükemmelliğe ulaştığına inanıyoruz. Hem bak sizin DİNİNİZ İBRANİCE kökenlidir ve bizim Peygamberimiz ise ARABÇA kökenli bir din getirmiştir. En büyük mucizesi ise KUR'AN'dır ki kimse Ondan bir ufak bir SURE'nin dahi benzerini getiremez. Ama sen yine de eğer "Bak orada bizim Peygamberimiz ve annesi ne kadar övülmüş! Bu da sizin kopyacılığınıza delildir!" demeye kalkacak olursan, kendini daha çok batağa saplarsın ona göre!
Bu elimizdeki RAHİP BAHİRA rivayeti kadar güçlü bir fırsatı geri teperek yalanlayacak kadar şiddetli bir mantıksızlığa nasıl düşebiliyoruz bilemiyorum.
Ama bu akılsızlık ve mantıksızlık Hastalıklarımız sonucu düştüğümüz Zelalet sonrasında geliştirebildiğimiz şu üç beş Avrupalı Hristiyan’ın İSLAM'a müşerref oldukları Haber ve Programlarıyla İSLAM'ın nasıl bir hızla yayıldığı ve böylece Dünya'ya Hâkim olacağı hayalini zihinlerimize işleyenlerin mesela son 30 Senede BOSNA'dan KEŞMİR'e, MYANMAR'dan FİLİSTİN'e ne kadar Müslüman katledildiğinin hesabını tutabilecek, yapabilecek kadar Matematikleri olduğundan bile şüpheliyim. Çünkü İslam'a girenlerin sayısını tutmak için küçük bir HESAP MAKİNESİ'ne bile ihtiyacınız yokken ama Katledilen MÜSLÜMAN Sayısı artık 6-7 Haneli Rakamlarla ifade edildiğinden oldukça gelişmiş bir BİLGİSAYAR YAZILIM PROGRAMI'na duyulan ihtiyaç çok net ortada.
Sanırım 2007 yıllarında Zürih'te hanımımla bir filme gitmiştik. İYİLER ile KÖTÜLERİN ÇİN arenasındaki amansız Savaşını konu alıyordu. Filmin bir yerinde Kötünün temsilcisi ÇİN'li mezarından uyanıyor ve bir sihirle bütün diğer KÖTÜLERİ öldükleri mezardan dirilterek İYİLERE karşı çok şiddetli bir SAVAŞ'a girişiyor! BATI'nın Sinema Filmleri yoluyla beynimize İŞLEDİĞİ ve ARMAGEDON Rivayetleri ışığında MEDENİYETLER SAVAŞI teziyle AHIR ZAMANDA İYİLERİN (ki tabii kendilerini kastediyorlar) YERYÜZÜNE HÂKİM olacakları iddialarına bizim DİNİMİZİN bir TEZ ve CEVABI yok mudur acaba? Veya BATI bu mevzuyu bu kadar sıkıca işlerken bizim ALİMLERİMİZ neden hâlâ "hangi DUA okunursa RÜYADA PEYGAMBERİMİZ görülebilir!" mevzularına boğulmuşlar bilemiyorum ki?
Ama iyi bildiğim bir şey MESCİDİ AKSA ve GAZZE bu haldeyken bu DUA'nın okunmasını hiçbir MÜSLÜMAN'a tavsiye etmeyeceğimdir? Çünkü karşınızda Ümmetinin Kutsal MESCİDİ AKSA ve GAZZE-FİLİSTİN imtihanında düştüğü İhanet ve Zelaletleri sebebiyle GAZAB ve UTANÇ içerisinde "Allah'ım! Ne olur kendilerine Senin SON Kâmil Dininin Temeli olarak bildirdiğim LÂ İLAHE İLLALLAH'ın dahi ne manaya geldiğini unutmuş şu zavallı Ümmetimin AKLINI bir an önce başına getir?" diyerek özellikle MESCİDİ AKSA ve GAZZE-FİLİSTİN mazlumiyetinin son bulması için ağlayıp sızlayarak DUALAR eden birini bulma ihtimaliniz inanılmaz derecede yükselmiştir maalesef!
Ali OLUZ
23 Şubat 2024
gaziantep escort,mersin escort,gaziantep escort,seks hikayeleri
yatırımsız deneme bonusu deneme bonusu veren siteler 2024