Tweet |
Soru: Ramazan ve Kurban bayramlarında oruç tutmanın hükmü haramdır. Bundan hiç şüphemiz yok. Lakin Gadir-i Hum bayramında oruç tutmanın hükmü niçin helaldir? Bu sorumu yanıtlarsanız sevinirim.
Cevap: Sorunuzun cevabı bize göre kısaca şöyledir:
1. Bayram ve şenliği sadece maddi boyutumuz açısından değerlendirirsek, oruçla bayramın bağdaşmaması düşünebiliriz. Ancak insanın iki boyutlu bir varlık olduğunu dikkate alınırsa, şenliğinin de iki boyutlu olduğu anlaşılır: Maddi şenlik; yemek, içmek vb. helal zevklerin eşliğinde olduğu gibi; manevi şenlik ise, doğru inanç sahibi olmak, ilim ve maneviyat kazanmak ve Allah'a yönelmemizi sağlayan amelleri yerine getirmekle olur. Hz. Peygamber (s.a.a) bir yandan dünyada kedisine sevimli olan nimetlerden söz ederken, diğer yandan "Beni en çok sevindiren (gözümü aydınlatan) namazdır" diye buyurmuştur.
Namaz kılmak, oruç tutmak, Kur'an-ı Kerim'i okumak, insana manevi şenlik kazandıran amellerdir. Hz. Ali (a.s) da bu konuya işaretle şöyle buyurmuştur: "Günah işlenilmeyen her gün bayramdır."
İnsanın şenliğinin iki boyutu olduğu içindir ki, Hz. Peygamber (s.a.a) Ramazan ayı hakkında şöyle buyurmuştur: "Siz bu mübarek ayda Allah'ın ziyafetine çağrılmışsınız". Yine bir hadiste Hz. Peygamber (s.a.a) Kur'an-ı Kerim hakkında şöyle buyuruyor: "Kur'an Allah'ın sofrasıdır".
İmam Cafer-i Sadık (a.s) "İnsan kendi yemeğine baksın" ayetinin tefsirinde, "Yani öğrendiği ilmi, kimden öğrendiğine baksın" diye buyurmuştur.
Bu hadisten de anlaşılacağı üzere, insanın maddi vücudunun gıdaya ihtiyaç duyduğu gibi, ruhu da gıdaya ihtiyaç duymaktadır.
Buna göre Gadir-i Hum bayramında orucun müstehap kılınışı bu günün bir şenlik veya bayram günü olmasıyla asla çelişkisi yoktur. Bu bayramda orucun sevap kılınışı, belki de bu bayramda ruhun şenliğinin esas alındığı içindir. Elbette mübarek Ramazan bayramı, bir ay oruçtan sonra geldiği ve Kurban bayramı da özellikle hacı adaylarının yerine getirdikleri ağır ilahi vazifelerden sonra yer aldığı için, manevi ve maddi şenlik bu iki bayramda iç-içedir. Her halükarda ister bu bayramda oruç tutmanın hikmetini anlayalım veya anlamayalım fark etmez. Bizim için önemli olan Ehl-i Beyt İmamlarının (a.s) Gadir-i Hum gününü oruç tutmanın büyük bir sevabı olduğunu bildirmeleridir. Bu delil olarak yeterlidir. Çünkü Hz. Peygamber'in (s.a.a) emriyle Kur'an ve Ehl-i Beyt'in emirlerine sarılmak her Müslüman'a, sapıklıktan kurtulmak için kaçınılmaz bir ilahi vazifedir.
2. Şer'i hükümleri akli mukayeseler yaparak çıkarmak oldukça sakıncalı ve özellikle Ehl-i Beyt mektebinde kesin olarak reddedilen bir husustur. Yani iki konunun birbirine benzerliğini bahane ederek, bu ikisinin hükmünün aynı olduğunu söylemek ve kıyas etmek, Ehl-i Beyt imamlarınca şiddetle kınanmış ve “dinin tahribine yol açan bir yöntem” olarak nitelendirilmiştir. İmam Cafer-i Sadık (a.s) defalarca Ebu Hanife'yi bu hususta uyarmış olduğu, birçok tarih kitaplarında yazılıdır. Ehl-i Beyt mektebine göre dini hükümler akli mukayeseyle değil, Kur'an-ı Kerim'in ayetleri, Hz. Peygamber (s.a.a) ve Ehl-i Beyt İmamlarından (a.s) bize ulaşan sahih hadis ve sünnetle anlaşılır; sanı ve zanna dayanan akıl yürütmelerle değil.
Kur'an-ı Kerim "Şüphesiz zan asla haktan hiçbir şeyde insana yetmez" diye buyurmaktadır. Bu yüzden bir bayramda oruç tutmak haram olurken, diğer bayramda da aynı hükmün geçerli olmasını söylemek kıyas yöntemine dayalı bir fikirdir. Bu yöntem Ehl-i Beyt mektebine göre geçersiz bir yöntemdir.
Konunun açıklık kazanması için kıyas yönteminin Ehl-i Beyt mektebinde şiddetle kınandığını gösteren bir hadise işaret edelim:
İmam Cafer-i Sadık (a.s) şöyle buyurdu: “Ey Nu'man (Ebu Hanife'nin ismi Nu'man'dır)! Babam, büyükbabamdan nakletmiştir ki, Peygamber (s.a.a) şöyle buyurdu: "Din işlerinde ilk kıyas (mukayese ve benzetme) yoluna giden İblistir (Şeytan'dır). Allah-u Teâlâ ona: "Âdem’e secde et" dedi. O ise, "Ben ondan daha üstünüm; beni ateşten ve onu topraktan yaratmışsın (yani Şeytan ateşle toprağı birbirine mukayese ederek, kendi üstünlüğünü ortaya koymaya çalışmıştır)." dedi. Her kim dinde kendi görüşüyle kıyas ederse, Allah-u Teâlâ onu kıyamet günü İblisle birlikte kılar. Çünkü o, kıyasta ona (İblis'e) uymuştur”.
Meşhur Sünni âlimi Ebu Nuaym kendi senediyle şöyle nakleder: İmam Cafer-i Sadık (a.s), Ebu Hanife'den şöyle sordu: "Adam öldürmek mi daha büyüktür (büyük günahtır), yoksa zina mı?" Ebu Hanife, "Adam öldürmek" diye cevap verdi. İmam (a.s) buyurdu ki, "(Öyleyse neden) Allah-u Teâlâ adam öldürmede (adam öldürmenin ispatında) iki şahidi yeterli bilmiştir; ama zinada dört şahit istemiştir?" Yine İmam Cafer-i Sadık (a.s) sordu ki, "Namaz mı daha önemlidir, yoksa oruç mu?" O "Namaz" diye cevap verdi. Bunun üzerine İmam (a.s) şöyle buyurdu: "Öyleyse neden kadın hayız (adet) olduğu zaman, orucunu kaza etmesi gerekir ama namazını kaza etmesi gerekmez? Yazıklar olsun sana, kıyas nasıl doğru olabilir? Allah'tan kork ve dini kendi görüşünle kıyas etme."
3. Bazı hadislerde yer aldığı üzere Gadir-i Hum bayramında oruç tutmanın hikmeti Allah-u Teâlâ’ya bugün verdiği velayet nimeti için şükür ve hamd etmektir. Nitekim Gadir-i Hum günü Hz. Ali'nin (a.s) velayetine inanan iki kişi birbiriyle görüştüğünde şöyle demeleri tavsiye edilmiştir: "El-Hamdu lillahillezi cealena minel mutemessekine bi-velayeti Ali ibn-i Eb-i Talib." (Allah'a hamd olsun ki bizi Hz. Ali b. Talib'in velayetine bağlı olanlardan kıldı." Bu hikmetin açıklık kazanması için Ehl-i Beyt İmamlarından (a.s) Gadir-i Hum bayramında (Zihicce ayının 18. gününde) oruç tutmanın hikmetine işaret eden bir hadisi naklederek, sözlerimize son vermek istiyoruz:
Mufazzal b. Ömer şöyle diyor: İmam Cafer-i Sadık'a (a.s) "Müslümanların kaç bayramı vardır?" diye sordum. İmam (a.s) "Dört bayramı" dedi. Ben "İki bayramı (Kurban ve Fıtır Bayramlarını) ve bir de Cuma gününü biliyorum" dedim. İmam (a.s) “Bu bayramların en önemlisi ve en değerlisi Zilhicce ayının 18. günüdür. Bu günde Allah'ın Resulü (s.a.a), Emiru'l-Müminin'i (a.s) insanlara açıkça önder olarak belirledi”. Ben "Bu günde ne yapmalıyız?" dedim. İmam (a.s) "Bu günü Allah'a şükür ve hamd olarak oruç tutmanız gerekir. (Zahiren müekked sünnet olduğuna işarettir.) Gerçi Allah her an şükür edilmeye layıktır. (Ancak şükrün yöntem ve şekilleri nimete göre farklı olabilir). Tüm Peygamberler de vasilerinin belirlendiği günü, vasilerinin oruç tutmalarını ve bayram yapmalarını emretmişlerdir..." [1]
-------------
[1]- Vesailu'ş-Şia, c.10, s.443-446.
gaziantep escort,mersin escort,gaziantep escort,seks hikayeleri
yatırımsız deneme bonusu deneme bonusu veren siteler 2024
tesettürlü escort ,fatih escort ,türbanlı escort ,travesti escort ,taksim escort ,beylikdüzü escort ,çapa escort