Her toplumun tanınması zaruri ve gerekli olan bir modele ihtiyacı vardır. Kur’an-ı Kerim, İslam toplumu için en iyi model olarak İslam Peygamberini (s.a.a) tanıtmıştır. Öte yandan Hz. Ali (a.s) da Nehcu’l Belağa’da gelen hutbelerinde Hz. Muhammed’in (s.a.a) imajını sunuyor.

Hz. Muhammed (s.a.a) “Ammu’l Fil” (Fil yılı) 17 Rebiülevvel günü dünyaya geldi ama o, daha dünyaya gelmeden babasını kaybetmişti. Bu hadise, insanlık tarihinin en büyük hadisesi sayılıyor ve sebebi de İslam Peygamber’inin (s.a.a) veladetinden sonra vuku bulan olaylardır.

Evrenin en büyük insanının doğmasıyla birlikte dünyada var olan tüm putlar devrilir: Kesra sarayı sallanır; yıllarca halk tarafından tapılan Save gölü yerin dibine girer ve kurur; bin yıl boyunca sönmeyen Fars ateş tapınağındaki ateş o gece söner; kâhinlerin bilimi yok olur ve sihirbazlar sihirbazlık özelliğini yitirirler.

Tüm bunlar böyle bir günde doğan bu büyük şahsiyetin haşmet ve azametini yansıtır. Dolaysıyla İslam toplumunun bu şahsiyeti daha fazla tanıması ve özelliklerini örnek alması gerekir.

Hz. Muhammed’i (s.a.a) tanıma zarureti:

Her toplumun, tanınması zaruri ve gerekli olan bir modele ihtiyacı vardır. Kur’an-ı Kerim, İslam toplumu için en iyi model olarak İslam Peygamberini (s.a.a) tanıtmış ve şöyle buyurmuştur:

“Kuşkusuz Allah’ın resulü sizin yaşamınızda en iyi örnektir. Hani Allah’ın rahmetine ve kıyamet gününe gönül bağlamış ve yaşamlarında sürekli onu anmış insanlara en iyi örnektir”.[1]

Dolayısıyla her çağda ve toplumun zaruretlerine göre İslam Peygamberinin (s.a.a) şahsiyeti irdelenip toplum bireylerine sunulur.

Hz. Ali (a.s) da bu konuya vurgu yaparak şöyle buyuruyor:

“Sizin için İslam Peygamberinin (s.a.a) yaşamını ve siyerini bilmek ve itaat etmek yeterlidir. Varsın senin kötülükleri ve dünya ayıplarını, rezilliklerini ve çirkinliklerini tanımaya yardımcı olsun. Nitekim dünya İslam Peygamberi (s.a.a) için olmadı ve ondan başkası için var oldu. O, dünyadan beslenmedi ve dünya malından uzak durdu”. [2]

Hz. Ali (a.s) aynı hutbenin devamında Hz. Muhammed’in (s.a.a) en büyük örnek olduğu ve ona uymak gerektiği konusunda da şöyle buyuruyor:

“O zaman pak ve tertemiz olan peygamberimize uyun. Çünkü onun yolu ve siyeri örnek peşinde olan için örnektir ve yücelmek isteyen insanlar için onur ve gurur kaynağı sayılır”.

Yüce Allah katında en sevilen kul, peygamberini izleyen ve onun yolunda adım atan insandır. Hz. Muhammed’in (s.a.a) örnek olma sırrı da o hazretin asaleti ve sıfatlarının geniş kapsamlı olmasıdır.

Bu konuda Hz. Ali (a.s) şöyle buyuruyor:

“Yüce Allah tarafından Hz. Muhammed’e (s.a.a) “Nübüvvet” görevinin verilmesi, vakti gelince onun vücudunun temel taşlarını en iyi madenlerden çıkardı ve mübarek vücudunun fidanını en asil topraklarda ekerek suladı. Yüce Allah, Hz. Muhammed’i (s.a.a) diğer peygamberleri seçtiği ağacın dallarından yarattı; güvenli ilahi katında yetiştirdi ve kerim bir ailenin içinde büyümesini sağladı. Böylece bu fidanın dalları öylesine göklere yükseldi ki artık kimsenin eli meyvelerine ulaşamaz oldu”. Demek ki İslam Peygamberi (s.a.a) müminlerin lideri ve hidayet ışığıdır. Parlayan bir güneş ve ışık saçan bir yıldızdır ve alevleri gözleri kamaştırır. Onun yolu ılımlı ve siyeri doğru ve kalıcıdır. Sözleri hakkı aydınlatan, batılı yok edendir ve hükmü adalet üzerine verilmiştir.

------------

[1]- Ahzâb, 21.

[2]- Nehcu’l Belağa, Hutbe: 160.