Bismillahirrahmanirrahim

Bu açıklamayla kültür, insan ve toplumda mükemmelliğin ve yücelmenin tezahürüdür. Avrupa dillerinde "Culture", yetiştirme ve eğitim anlamına gelir. Kültür, toplumun yüce ve yerleşmiş davranışlarını ve inançlarını gösterir ve toplumda bireylerin eylemlerinin modeli ve örneği olan, her toplumun ruhunu yansıtan gelenekleri içerir.

“Kültür” kelimesi aynı zamanda çeşitli bilimlerin bilgi birikimi ve dilin kelime ve terimleri için de kullanılır. Belki de bu kelimenin Arapça'daki "Mu'cem" ve Fransızca'daki "Dictionnaire" kelimelerine karşılık olarak seçilmesinin nedeni, bir dilin kelime dağarcığının bir milletin ruhsal, entelektüel ve sosyal hayatını ifade etmesidir. [1] Bununla birlikte, "kültür" olarak bildiğimiz kavramın boyutları ve kapsamı o kadar derin ve geniştir ki, onu belirli ve sınırlı bir tanım çerçevesine sığdırmak zordur. Uzmanların yazılarına ve sözlerine bakıldığında, kültürün onlarca, belki de yüzlerce tanımı ve açıklaması bulunabilir.

Bu tanımlar değerlerden, inançlardan ve inanışlardan tutun da tavırlara, özelliklere ve normlara; edebiyattan, sanattan ve mimariden tutun da geleneklere ve efsanelere kadar her şeyi kapsar. Bu sebeple farklı tanımları verilerek şu sonuca varılmıştır: Kültür, çeşitli işaretler ve sembollerle aktarılan davranış kalıplarıdır ve insan gruplarının özel mirasını, entelektüel başarılarını ve fiziksel yapıtlarını oluşturur.

Kültürün temel çekirdeği, tarih boyunca edinilmiş ve seçilmiş geleneksel inançlardan ve özellikle bunlarla ilişkili değerlerden oluşur. Kültürel sistemler bir yandan insanların geçmişteki çabalarının sonucu ve diğer yandan gelecekteki çabaların faktörü ve rehberi olarak görülebilir.

Başka bir tanımda şöyle okuyoruz: “Kültür kavramı, iki veya daha fazla bireyden oluşan herhangi bir insan grubu ile ilgili olarak kullanılır ve bu grubun üyeleri, toplumda algılanabilen ve aktarılabilen ortak davranış kalıplarını takip ederler. Genel olarak toplumsal açıdan kültür, insanın toplumsal yaşamı boyunca öğrendiği her şeyi kapsayan genel bir kavramdır. [2]

Genel veya toplumsal kültür, değerler, inançlar, gelenekler ve normlar gibi sistematik alt kümelerden ve unsurlardan oluşur. Hem farklı toplumlarda farklı kültürel sistemler vardır ve hem de geniş ve büyük bir kültürel sistemin içinde daha küçük alt kültürler yer alır; bu doğal bir durumdur. Ancak bir kavim, millet veya büyük ve asıl toplum içinde, genel nitelikte olan ve herkes tarafından kabul edilen ve toplumsal yaşamda ve ilişkilerde takip edilen birçok değer, inanç, norm, kriter ve davranış modeli vardır. Toplumsal davranışlar bunların etkisi altındadır. Büyük bir toplum veya millet içindeki kültürün bu genel yönleri, o toplumun genel veya toplumsal kültürü olarak gözlemlenebilir ve incelenebilir. Genel kültür, bir toplumun bireylerinin toplumsal yaşamdaki mevcut sorunlar ve gerçeklerle ilişkisinin kalitesini belirleyen kapsamlı bir sosyal altyapıdır.

Bir toplumun insanlarının toplumsal kişiliği genel kültürde özetlenir. O toplumun yükseliş ve ilerleme veya çöküş ve geri kalmışlık yönündeki hareket hedefleri ve kalitesi bu kültürün etkisi altındadır. Genel veya toplumsal kültür, büyük bir topluma, kavime veya millete ait insanların hedeflerinin, değerlerinin, inançlarının, geleneklerinin ve normlarının tutarlı ve sistematik bir bütünüdür. Ancak, aslında tüm bunları yansıtan ve bir toplumda genel ve gözlemlenebilir bir şekilde ortaya çıkan şey, toplumun davranışı, tavrı ve örfüdür ki, bu sosyal kriterlerle kolayca tanımlanabilir. [3]

Birçok durumda, insanın zaman içindeki ruhsal ve manevi evrimini “kültür” olarak adlandırmışlardır ki, bu tanım genellikle medeniyet kavramıyla birlikte anılır. [4]

İlim ve teknoloji ve bunların sonuçları (medeniyet) ile kültür arasında fark vardır; çünkü bunlar iki ayrı kategoridir, her ne kadar bilimin kendisi de kültürün dallarından biri olsa da. [5]

Bugünkü ilim terimi, belirli deneysel araçlarla fenomenlerin anlaşılması anlamına gelir. Antik dönemde “ilim” kelimesi, hayallerden gerçek meselelere kadar her şeyi kapsayacak kadar geniş ve kapsamlı bir anlama sahipti. Yavaş yavaş Yunanistan'ın parlak döneminde, rasyonel düşünce önemli ölçüde batıl inançlara galip gelir. Yani insan düşüncesi, hayal ve batıl inançları ilim alanından çıkarmaya çalışır ve bu yolda bazı başarılar elde eder, her ne kadar ilimin anlamı daralmış olsa da. Ancak ilim hala felsefi, sanatsal ve bilimsel (deneysel ve insani) her türlü düşünceyi kapsayan bir kavramdır. [6]

Bu nedenle kültür, tüm bilgi, ilim ve teknoloji, dini inançlar, gelenekler ve görenekler, siyaset ve ekonomik dinamikler ve çeşitli değerlerin bir bileşimidir. Basitçe söylemek gerekirse, bir toplumun genel verileri ve davranışlarının toplamıdır ki, bu bölündüğünde veya parça parça incelendiğinde, belirli bir grup için özel bir tavrı ifade eder. Bu durumda örneğin “ekonomik kültür, edebi kültür, siyasi kültür, bilimsel kültür” denir ve bu toplumun diğer bir toplumla karşılaştırıldığında daha üstün veya daha aşağı olduğu söylenir. [7]

---------

[1]- Seyyid Ali Asgar Kazimi, "Çağdaş İran'da Modernizm Krizi ve Siyasi Kültür", s.35.

[2]- Yazarlar grubu, "Toplum ve Kültür", c.1, s.119.

[3]- "Toplum ve Kültür", (Makaleler Mecmuası), c.1, s.123-124.

[4]- Seyyid Ali Asgar Kazimi, "Çağdaş İran'da Modernizm Krizi ve Siyasi Kültür", s.36.

[5]- "Mesajlar ve Konuşmalar", Yüce Liderlik Makamının Konuşmaları, s.22.

[6]- Muhammed Taki Caferi, "İnsanın Hizmetinde Bilim", s.3-4.

[7]- Şemseddin Ferhihte, " Ferhihte Sözlüğü, Siyasi ve Hukuki Terimler ve Deyimler", s.575-576.