![]() |
Tweet |
……
c) İmamın İlmine Dikkat Etmenin Diğer Ahlaki Etkileri
Söylendiği üzere Masum İmamın ilmine dikkat etmek, bekleyenlerde tüm erdemlerin oluşması için zemin hazırlayan bir faktördür. Diğer yandan tüm ahlaki kötülüklerden uzak durma da bekleyenlerin iradesini güçlendirir. Ancak bu genel etkinin ötesinde İmamın ilmine dikkat etmek, kişide bazı özel ahlaki erdemlerin oluşmasına neden olur. Örneğin bekleyen kimsenin İmamın ve efendisinin huzurunda bulunmaya dikkat etmesi, onda sabır ve dayanıklılık sıfatının oluşmasına veya eğer varsa artmasına neden olur.
Bu nedenle yaşam yolunda onun için oluşan zorluklar, İmamı ile birliktelik hissi nedeniyle, onun için daha katlanılabilir hale gelir. Bu zorluklar bazen onun manevi yolunda ortaya çıkar. Ahlaki ve manevi olgunluk yolunda katlanılması gereken zorluklar, bazen dünyevi hayatında karşılaşılan zorluklar ve sıkıntılar, bazen de dindarlığı nedeniyle düşmanlar tarafından bekleyenlere dayatılan zorluklardır.
Nitekim Şiilik tarihi boyunca, Şiiler, 'İmam-ı Zaman'ın onları bildiği, acılarını ve sorunlarını gözlemlediği' inancına dayanarak tüm mazlumiyetlere katlanmışlar ve düşmanların onlar için çizdiği tüm acı ve nahoş olaylarda, dayanıklılık ve kararlılıkla yollarına devam etmişlerdir. Bu nedenle İmamın ilmine dikkat etmek, bekleyenlerin Allah'a tevekkül ve İmamlarına tevessül ederek, tarif edilemez bir sabır ve dayanıklılıkla dini ve sosyal hayatlarını sürdürmelerine neden olur.
Diğer yandan İmam-ı Zaman (a.f) ile birlikteliğe dikkat etmek, bekleyenlerde yalnızlık duygusunu ortadan kaldırır. Bekleyenlerin şaşkınlık ve kararsızlığını engeller. Bu nedenle gaybet döneminde Masum İmamın fiziksel varlığından mahrum olsalar da İmamın onları gözettiğine ve hayatlarının her anının İmamlarının nazarında olduğuna dikkat etmeleri, onlara cesaret verir; şaşkınlık ve kararsızlıklarını engeller.
d) İmam, İlahi İlmin Makamıdır
Bazıları, masum İmamların ilmi ve insanların amellerini gözetmeleri hakkında söylenenlerin ilahi ilim ile aynı enlemde olduğunu düşünebilir. Yani aynı hakikatlerin Allah'ın ilmi hakkında da geçerli olduğunu. Allah, gizli ve aşikarı bilendir; göklerde ve yerde zerre kadar bir şey O'nun ilminin dışında değildir. Alemde olan her şeyi görür ve Allah'ın ilmine dikkat etmek, insanı kötülüklerden alıkoyar, iyiliklere yönlendirir.
Ancak şunu bilmek gerekir ki, birincisi şahitlerin ve gözetleyenlerin çokluğu ayetlerde ve rivayetlerde vurgulanmıştır. Allah-u Teâlâ, peygamberler ve Ehlibeyt İmamlarının (a.s) yanı sıra -ki amelleri gözetleyen ve kıyamet günü şahit olacaklardır- melekler de amelleri gözetleyen ve kıyamet günü şahittirler. Ayrıca insanın uzuvları, yer ve zaman da kıyamet gününün şahit ve tanıklarından sayılırlar. Bu şahitlerin çokluğu, insanı amellerinde daha dikkatli kılar ve onu gafletten uzaklaştırır. İkincisi, İmamın ilmi, asla ilahi ilim ile aynı seviyede sayılmaz. Aksine Ehlibeyt İmamları (a.s) ilahi ilmin makamı sayılırlar. Bu konuda gelen birçok rivayetin ifadesiyle, İmamlar (a.s) ilahi ilmin hazinedarları sayılırlar. [1]
"Biz Allah'ın emrinin velileri ve Allah'ın ilminin hazinedarlarıyız." [2]
Bu nedenle ziyaretlerde, onları "Hazzanu’l-İlm" (İlmin hazinedarları) [3] olarak tanıtırız. Bu yüzden, Ehlibeyt İmamları (a.s) Şiilerin bakışında, ilahi ilmin makamıdırlar. Onların ilmini ve kulların amellerini gözetlemelerini ilahi ilim ile aynı seviyede saymak mümkün değildir.
4- İmam'ın Varlığına İnanmak
"İmamet" konusunda dikkat edilmesi gereken derin inançlardan biri, Masum İmamın âlemle varoluşsal beraberliğidir. Dini öğretilere göre İmam âlemle varoluşsal bir beraberliğe sahiptir. Önceki bölümde "İmamın tüm âlemleri bilmesi" konusu ele alınmıştı; ancak bekleyenler, İmam'a dair daha yüksek bir anlayış mertebesinde, onun tüm âlemlerdeki varoluşsal varlığını idrak ederler. Bu aşamada Masum İmam'ı âlemden ayrı ve sadece onu bilen biri olarak görmez, aksine Hazretin varlığının âlemin dokusunda var olduğunu anlar.
Elbette Masum İmamın âlemle varoluşsal beraberliğinin açıklanması ve analizi ayrı bir yazı gerektirir; ancak kısaca şunu söyleyebiliriz ki İmamın ilminin detaylı analizinde onun âlemdeki varlığına ulaşırız. Yani Yüce Peygamber (s.a.a) ve Ehlibeyt İmamları (a.s) amellerin şahitleri sayılır. Amellere şahit olmak, onların insanların yanında bulunduğuna işaret eder. Bu nedenle amelleri görmek, şahidin varlığının delili olacaktır.
İslam irfanında bu hakikatten, "İnsan-ı Kâmil'in âlemlerdeki akışı" olarak bahsedilir ki bu durum İnsan-ı Kâmil için dört seferin (yolculuğun) üçüncüsünde gerçekleşir. [4] Buna göre hiçbir hakikat İnsan-ı Kâmil'in varoluşsal alanının dışında değildir. [5]
İmam'ın Varoluşsal Varlığına İnancın Bekleyenlerin Ahlakına Etkisi
"İmam'ın ilmi" konusunda, İmam'ın ilmine dikkat etmenin bekleyenlerin tam bir dikkatle amellerini, sıfatlarını ve düşüncelerini her türlü eğrilikten ve sapmadan alıkoyduğu söylenmişti. Masum İmam'a dair daha derin bir marifet olan bizzat İmam'ın varlığına dikkat etmek, öncelikle bekleyenleri her türlü gafletten alıkoyar. İmam ve efendisini her an yanında bilen ve tüm âlemi onun huzuru olarak gören insan, en küçük davranışını ve sözünü düşünerek ve dikkatle gerçekleştirir. Elbette önemli mesele, bu marifete ulaşmaktır. Eğer İmam-ı Zaman (a.f) gaybet perdesinin arkasında olmasaydı ve zahiri âlemde onun huzurunda yaşasaydık, söz ve davranışlarımıza dikkatimiz nasıl olurdu? Şimdi ömrünü sürekli olarak İmamının huzurunda bilme marifetine ulaşan bir kişi, nefis tezkiyesi ve ahlaki olgunluk yolunda en küçük bir eksikliği veya hatayı kendisine yakıştırmaz.
5- Kayıp İmam ve Bekleyenler Arasındaki Sevgi İlişkisi
Bir gözetleyiciye dikkat etmek, insanın davranışlarının düzeltilmesinde çok etkilidir. Bu gözetleme tam bir gözetleme olarak kişinin içini ve dışını kapsadığında, sadece davranışları değil, kişinin nefsani sıfatlarını ve düşüncelerini de düzeltir. Ancak bu gözetlemenin etki düzeyini artıran şey, kişinin gözetleyici ile olan ilişkisinin türüdür.
Mektep bakışında Şiilerin, Masum İmam ile ilişkisi sevgi temelli bir ilişkidir; Kur'an-ı Kerim ayetlerinde Allah'ın emri üzerine şekillenen bir ilişki:
"De ki: Ben sizden yakınlarıma sevgiden başka bir karşılık istemiyorum." [6]
Bu konuda Ehl-i Sünnet [7] ve Şia'dan [8] birçok rivayet göze çarpar ki Ehlibeyt sevgisini İslam'ın temel meselelerinden biri olarak ele alır. Öyle ki bazı rivayetlerde, Şiilerin Masum İmamlara olan sevgisini onaylayarak şöyle buyurur:
"Din sevgiden başka bir şey midir?" [9]
a) Sevgi Temelli Ahlaki Eğitim
İslam dininin Allah'ın velilerine sevgi konusundaki çok sayıda vurgusunun hikmeti iki genel konuda aranmalıdır: [10]
Birincisi, bu sevgi ve muhabbet, Müslümanları Ehlibeyt İmamlarına (a.s) bağlamanın zeminini hazırlar ki böylece onların dini velayeti ve toplumsal liderliği uygulama zemini bulsun. Başka bir deyişle sevgi velayeti, imamet velayeti ve liderlik velayeti için bir mukaddime ve araçtır.
İkincisi, Allah'ın velilerine sevgi, nefislerin terbiyesinde ve insan ruhunun tezkiyesinde çok değerli bir faktör sayılır ki bizim konumuz da bu meseledir. Hz. Mehdi'yi (a.f) bekleyenlerin, kayıp İmamları ile ilişkisi sevgi ve muhabbetin zirvesine dayalı bir ilişki olarak temellendirildiğinde, bekleyenlerin ahlaki eğitimine kendiliğinden sebep olur.
Bu mübarek zatların sevgi ve muhabbeti, nefislerin terbiyesi, ilahi ahlakla ahlaklanma ve onların kerim sıfatlarıyla vasıflanmanın mayasıdır ve Allah tarafından her mümine farz kılınmıştır. Bu sevgi ve muhabbet teşrifati bir şey değil, dinin esaslarından ve resmi sermayelerindendir. [11]
Bir kişiye duyulan sevgi ve aşkın sonucu, ona tabi olmak ve onunla aynılaşmaktır. Bu nedenle sevgi ve aşk, itaati getirir ve âşık, farkında olmadan sevgilisiyle aynılaşır. Sadece dış davranışlarda değil, eğilimleri ve istekleri de sevgilinin eğilimleri ve istekleriyle uyumlu hale gelir. Bu yüzden eğer Allah'ın velilerine ve kâmil insanlara olan bu sevgi ve aşk tam olursa, kişiyi kemal ve yücelmeye yönlendirir; onu Allah'ın velileriyle aynı çizgide ve uyumlu kılar. Şehit Mutahhari'nin ifadesiyle, "Sevgi, benzerliğe ve uyuma doğru sürükler ve onun gücü, sevenin sevilenin şekline bürünmesine sebep olur". [12]
b) Nefis Tezkiyesinin En İyi Yolu Sevgidir
Nefis tezkiyesi ve manevi seyr ü süluk için en temel şeylerden biri irade ve azimdir ki eğer bu irade ve azim güçlü olursa, kişi seyr ü sülukunda başarılı olur. Bu irade ne kadar zayıflarsa, seyr ü süluk o kadar gevşer. Ancak kişinin iradesini sağlamlaştıran en önemli faktör sevgi ve aşktır. Sevgi iksiri, gevşeklik ve tembelliği insani iradeden siler ve azmi sağlam, himmeti güçlü kılar. [13] Bu esasa göre her ne kadar ahlakın düzeltilmesi ve nefis tezkiyesi için çeşitli yollar ortaya çıkmışsa da manevi seyr ü süluk ve nefis tezkiyesinin en iyi yolu, sevgi ve aşk yoludur.
Şehit Mutahhari, aşk ve sevgi yolunu diğer yollarla karşılaştırırken ve Allah'ın velileri ve Ehlibeyt İmamlarına (a.s) duyulan sevginin etkisini analiz ederken şöyle buyurur: "Eğer insan tefekkür, tezekkür, nefis muhasebesi, murakabe ve benzeri şeylere dayanarak kötü ahlakı teker teker düşünce ve hesap parmağıyla kendinden silmek ve kendini ıslah etmek isterse, elbette mümkündür. Ancak bu, insanın demir talaşlarını teker teker toplamaya çalışması gibidir. Fakat eğer insan bir kâmil insanı bulma ve ona âşık olma başarısına erişirse, görür ki onun birkaç yılda yapacağı işi bu bir günde yapar." [14]
Bu açıklamalarla aydınlanıyor ki Hz. Mehdi'nin (a.f) gaybet zamanında, her ne kadar bekleyenler için onun fiziksel huzurunda bulunma imkânı olmasa da ona duydukları sevgi ve aşk -ki Şiilerin imamlarıyla ilişkilerinin temelidir- bekleyenlerin nefis tezkiyesinde bir iksirdir; bekleyen birey ve toplumu ahlaki kılma konusunda en iyi ve en etkili yol sayılır.
Sonuç
Gaybet asrında İmam-ı Zaman'ı (a.f) bekleyenler, İmam-ı Zaman'ın (a.f) inayetinden faydalanmanın ve gerçek âlimlerin rehberliğinden yararlanmanın yanı sıra, "imamet" konusundaki derin inançlar bütününden yardım alarak kendilerini gaybet zamanının gafletlerinden ve sapmalarından koruyabilir, manevi ve ahlaki tekâmüllerinin zeminini hazırlayabilir ve bu vesileyle kayıp imamlarının zuhurunun hazırlayıcısı olabilirler. Bu yazıda bu inançları birkaç eksende inceledik.
Bekleyenleri ahlaki erdemlere yönlendirmede etkili olan ilk inanç, İmam-ı Zaman'ın (a.f) varlığına olan inançtır. İmam'ın varlığını bilmek, o Hazrete karşı içsel bir eğilim oluşmasına sebep olur ve bekleyenlerin onunla uyum ve birlikteliğinin zeminini hazırlar. Manevi kemal yolunda bekleyenlere yardım eden diğer bir inanç, o Hazretin zuhuruna olan inançtır. Hz. Mehdi'nin (a.f) zuhurunu beklemek, bekleyen kişinin bir yandan ahlaki sıfatlar geliştirerek o Hazretin yardımcılarının özelliklerini kazanmaya çalışmasına ve diğer yandan her zaman onun ani zuhuruna hazır olmasına ve beklediği zuhurun gerçekleşmesi için zemin hazırlamasına sebep olur.
İmam'ın kuşatıcı ilmine olan inanç da bekleyen insanın kötülüklerden uzaklaşması ve erdemlere doğru ilerlemesinde en önemli etkenlerdendir. Kendisini sürekli İmam'ın nazarında gören kişi, manevi yolculuk için güçlü bir motivasyon kazanır. Zahirini ve batınını, onu İmam'ın gözünden düşürecek her şeyden uzak tutar. Elbette İmam'ın kuşatıcı ilminin detaylı analizi ile onun âlemdeki varoluşsal varlığına ulaşırız. Bekleyenler, İmam'a dair bu derin anlayışa ulaşarak, sadece İmam'ı kendilerini bilen olarak görmezler, aynı zamanda her an kendilerini onun huzurunda görürler.
Bekleyenlerin şefkatli İmamlarına olan sevgi ve muhabbeti de nefislerin terbiyesi ve ruhlarının tezkiyesinde en etkili faktörlerden sayılır. Bekleyen kişi, İmamına olan aşk iksiriyle, can ve ruhunu onun nurani ışınlarının aydınlığına yerleştirir; aşkın sıcaklığıyla kendi kirlerini yakar ve onun hayat veren suyuyla kendi varlık bahçesini verimli kılar.
Anlatılanlar ışığında açığa çıkmaktadır ki, her ne kadar Masum İmam'ın gaybet asrındaki mevcut şartlar, toplumu ve bireyi şaşkınlık ve sapkınlığa sürüklese ve gaflet vadisinde tutsak etse de Şiilerin İmam'a dair inançlar bütününü verimli kılmak, gaybet zamanında sadece sapma, şaşkınlık ve gafleti bekleyenlerden silmekle kalmaz, aynı zamanda onları manevi yolculuk ve ahlaki arınmada en yüksek derecelere ulaştırabilir. Bu nedenle bekleyenleri ahlaki kemallere ve manevi mertebe ve makamlara yönlendirmek için en iyi yollardan biri, onların İmam-ı Zaman'a (a.f) dair inançlar bütününü derinleştirmektir. Dolayısıyla bekleyen birey ve toplumun bu inançları verimli kılarak ahlaki erdemleri Şii toplumunda yaygınlaştırması ve zuhur zeminini hazırlaması zorunludur.
Rıza Nevruzi
------------
[1]- Muhammed b. Hasan Saffar, Besairu’d-Derecat, c.1, s.103; Muhammed b. Yakup Kuleyni, el-Kâfi, c.1, s.192; Muhammed Bakır Meclisi, Biharu’l-Envar, c.26, s.105.
[2]- Muhammed b. Hasan Saffar, Besairu’d-Derecat, c.1, s.105.
[3]- Şeyh Saduk, Men la Yehzuruhu’l-Fakih, c.2, s.610.
[4]- Davud Kaysari, Şerhi Fususu’l-Hikem, c.1, s.143.
[5]- Seyyid Celaluddin Aştiyani, Kaysari’nin Fususu’l-Hikem Mukaddimesinin Şerhi, s.657.
[6]- Şura, 23.
[7]- Celaliddin Suyuti, Durru’l-Mensur fi Tefsiri’l-Me’sur, c.6, s.7.
[8]- Seyyid Haşim Bahrani, El-Burhan fi Tefsiri’l-Kur’an, c.4, s.815.
[9]- Ahmed b. Muhammed Berki, el-Mehasin, c.1, s.263; Muhammed b. Mesud Ayyaşi, Kitabu’t-Tefsir, c.1, s.167.
[10]- Murtaza Mutahhari, Mecmuayi Asar, c.2, s.272.
[11]- Abdullah Cevadi Amuli, İmam Mehdi (a.f) Mevcud-u Mev’ud, s.77.
[12]- Murtaza Mutahhari, Mecmuayi Asar, c.16, s.264.
[13]- Murtaza Mutahhari, Mecmuayi Asar, c.16, s.267-268.
[14]- Murtaza Mutahhari, Mecmuayi Asar, c.22, s.774.
gaziantep escort,alanya escort,gaziantep escort
yatırımsız deneme bonusu deneme bonusu veren siteler 2024
tesettürlü escort ,fatih escort ,türbanlı escort ,travesti escort ,taksim escort ,beylikdüzü escort ,çapa escort
halkalı escort ,avrupa yakası escort ,şişli escort ,avcılar escort ,esenyurt escort ,beylikdüzü escort ,mecidiyeköy escort ,istanbul escort ,şirinevler escort ,avcılar escort