Hayber'in kokusu geliyor sanki...

Ali, sırtına almış kapısını

Fırlattı, fırlatacak

Açılır şimdilerde Tel Aviv'in yolları

Muhtar birazdan recezler okuyacak!

* * *

Bizim medya şimdilerde hep İsrail'in bombardımanlarına odaklı. Hep onların katliamlarını anlatıyor, "görünmez ordulardan" hakkıyla söz etmiyorlar. Evet, İsrail'i kınıyor, yer yer kötülüyorlar. Ama sahadaki savaşın bir de arka bahçesinde, yani medyada öyle bir tavır takınıyorlar ki sanki bütün dünya sus-pus, ABD ve İsrail'in elinde esir ve onlar ne dese o oluyor...

7 Ekim'den bu yana bütün dünyada yankılanan o sesleri duymuyor musunuz?

Dünya sus-pus değil...

Bir irkiliş var!..

İnsanlar artık bir şeylerin farkında!..

Yavaş yavaş dünyada yeni bir anlayış hakim oluyor!..

Evrensel adalet arayışı...

Evet, dünya genelinde çoğu yönetimler hâkimiyetlerine bir zarar gelmesin diye sus-pus olmuşlar; zulme yeşil ışık yakıyor, azıcık vicdanı olanlar da kınamakla yetiniyorlar; ama halklar da öyle mi?

Şu milyonları görmüyor musunuz?

"İnsan hakları ve adalet" feryatlarını duymuyor musunuz?

Bu, 7 Ekim hareketinin en büyük zaferidir.

Her ne kadar hâkim güçlerin medyası "görünmez ordulardan" söz etmeseler de İsrail, ABD ve onların destekçisi Batı'nın karanlık ve kaypak yüzünün bu ordular sayesinde daha belirgin bir biçimde gün yüzüne çıktığı da bir gerçek.

Vaktiyle Hz. Mehdi'nin varlığıyla alay eden, onun gelişini bekleyen Müslümanları, özellikle de Şia'yı tanımlarken "Ne yani... O gelecek diye yerimizde oturup bekleyecek miyiz? Böyle bir saçmalık olmaz, Mehdi diye biri yoktur! Mehdi inancı Müslümanları daha da tembelleştiriyor!" diyen ve bunu yaparken de çirkin çirkin kahkahalar atan o âlim bozuntuları nerelerde? Ne yapıyorlar? Çıksınlar da İsrail'e bir dur desinler!

Hayır, hayır!.. İş sandığınız gibi değil... Bir de sizin "tembel" diye nitelediğiniz o görünmez ordulara bir bakın... Bir yandan "Şii Hilali" aldatmacalarıyla İslam dünyasını kandırmaya çalışacak, bir yandan da onlara tembel mi diyeceksiniz?

Sizin "tembel" dediğiniz bu Müslümanlar Şii'siyle Sünni'siyle Hz. Mehdi'nin gelişine ortam hazırlıyorlar. Evrensel adalet hükümetinin alt yapısını oluşturuyorlar. Sizin gibi "kınım kınım kınıyorum" hezeyanlarıyla olayları geçiştirmiyor, bilakis mazluma taraf oluyor ve zalimin karşısında yer alıyorlar. Bunu "tembel ve miskin bir edayla" da değil, hazırlıklı oluşlarının verdiği haklı gururla yapıyorlar.

Zalime top atıyorlar, tüfek sıkıyorlar, çağın en gelişmiş silahlarıyla karşılık veriyorlar. Siber saldırılar yapıyorlar. Medya organlarında açıkça ve alenen zalimleri dışlıyor, "kahrolsun" diye haykırıyorlar. Herkesin gözü önünde de ölüyor ve öldürüyorlar. Kısaca bedel verilmesi gerektiğinde bedel de veriyorlar. Peki ya siz?

Asıl tembel ve miskin sizsiniz! Hiçbir şey yapmıyorsunuz; bırakın yapmamayı, yapamıyorsunuz bile!.. Bir de bu halinizle kalkıp Hz. Mehdi inancıyla alay ediyorsunuz. Oysaki Mehdi inancı, hazırlıklı olmayı gerektirir. İnsana umut aşılar. Ama siz insana umutsuzluğu aşılıyor, adeta zalimlerin daha güçlü olduğu inancını insanlara benimsetmeye çalışıyorsunuz.

Hayır! Direniş cephesi, sizin söylediklerinizin aksine görünmez bir ordu oluşturmuş, İslam düşmanlarıyla birebir çarpışıyor. Sizin yapmadığınız şeyleri yapıyor ve siz bu realiteyi sindiremediğiniz için onları farklı kavramlarla karalamaya çalışıyorsunuz. Siz tıpkı İslam düşmanlarının yaptığı gibi hakikati gizlemeye çalışıyorsunuz.

Oysaki insanlık şu an hiç olmadığı kadar hakikatin ve adaletin peşinde. Zulümden yana şikâyetçi. Ellerini gökyüzüne açmış, Allah'tan "adalet" bayraktarı bir komutan istiyor ve o da Hz. Mehdi'nin bizzat kendisidir. Ordusu ise şu an dört bir yandan İsrail'e doğru hareket halinde.

Eğer o zalimler bir çılgınlık yapacak olurlarsa mezarlarını kendi elleriyle kazacaklarından şüpheniz olmasın. Ve bunu, "o görünmez ordu" sayesinde sizler ekranlarınızdan izleyeceksiniz. Görünmez diyorum, çünkü hâlâ onları görmüyor, göstermiyor ve anlatmıyorsunuz. Şimdiye kadar söyledikleriniz ise çoğunlukla yalandan ibaret.

Eğer insaflı iseniz, düşmanın ekmeğine yağ sürmemek adına onların başarılarını da anlatın ve bu psikolojik savaşta "adalet" taraftarlarına birilerinin çıktığını, düşmanla fiziksel olarak savaşmakta olduğunu ve bunu o alay ettiğiniz, şeytanın hizbi dediğiniz, Irak'takine farklı, Suriye'dekine farklı, Yemen'dekine farklı ve Filistin'dekine farklı kulplar taktığınız o direniş ekseninin yaptığını itiraf ediniz.

"Kim Allah'ı, Resulü'nü ve iman edenleri dost edinirse, hiç şüphe yok, galip gelecek olanlar, Allah'ın hizbidirler." (Maide, 56)