xslot trbet tarafbet orisbet betturkey betpublic bahiscom betebet betlike mariobet betist 1xbet trendbet istanbulbahis zbahis royalbet betwild alobet aspercasino trwin betonred bizbet
Bugun...


Metin Atam

facebook-paylas
Bir Başka Açıdan Hz. Fatıma - 1
Tarih: 20-12-2023 09:35:00 Güncelleme: 21-12-2023 17:48:00


I. Bölüm: Neden Fatıma?

(Üstat Refiî'nin Hz. Fatıma Konulu Sohbetinden Uyarlanmıştır)

Biz insanlar, hiç tanımadığımız birinden önemli haberler alacak olduğumuzda vereceği haberlerin güvenirliliğini teyit etmemiz için en azından güvendiğimiz birkaç ismi referans göstermesini bekleriz:

Kimin oğlusun? Kimin kızısın? Kardeşlerin kimler? Kimin akrabasısın? Bizim güveneceğimiz hangi isimleri tanıyorsun?

Sonra da bu isimlere müracaat eder, taraf hakkında bilgi alır, "Falan kimse bana geldi, senin ismini verdi; ne kadar güvenilir biri? Kefil oluyor musun?" gibi sorular sorarız. Cevap olumlu ise sözlerini dikkate alır, değilse de önemsemeyiz.

Hz. Fatıma hakkında hiçbir bilgisi olmayan kimsenin yapacağı iş de bundan öteye bir şey değildir. Muhakkak referanslara müracaat edecektir. Babasını mı dersiniz, kocasını mı dersiniz, oğullarını mı dersiniz, kızlarını mı dersiniz, akrabalarını mı dersiniz, yaşadığı bölgedeki insanları mı dersiniz? Bunların hepsini bir kenara koyun ve hepsinden öteye Allah'a müracaat edin... Artık Allah'tan öteye kim var?

Yüce Allah, Hz. Fatıma hakkında kendisi bizzat referanstır. Öyle ya... Bazı rivayetlere göre onun hakkında yaklaşık 130 ayet nazil olmuştur deniyor.

Evet, ismi Kur’an’da geçmiyor. Ama sadece ismi geçmeyen o mu? Yüce Allah birtakım maslahatlardan dolayı birçok insanın ismini Kur’an’da zikretmemiştir. Mesela Ebubekir, mesela Ali (a.s), mesela Peygamberimizin eşleri (s.a.a), mesela Firavun'un eşi (Asiye), mesela Hz. Nuh'un eşi, mesela Saba kraliçesi (Belkıs) vs. Bunların hiçbirinin ismi Kur’an’da geçmiyor. Sadece haklarında bilgi veriliyor. Kur’an’da ismi geçen tek hanımefendi Hz. Meryem'dir ve onun adı da 23'ü "İsa b. Meryem" şeklinde olmak üzere toplam 34 yerde geçiyor.

Bu yüzden Kur’an literatüründe birinin yüceliğinden emin olmak için isminden ziyade şahsının ne şekilde anıldığına dikkat edilir ve bunun için de ayetlerin "nüzul sebebi" oldukça önemli bir konudur. "Nüzul sebebi" dediğimiz şey de Peygamberimizin ve ona yakın kimselerin aktardığı bilgilerle anlaşılan bir olaydır. Tabii ki bunların belirli bir tekniği vardır ve her rivayet doğru olarak kabul edilmez. Konumuz bu olmadığı için rivayet farklılıklarına girmiyoruz...

Peki, Hz. Fatıma (s.a) hakkında Allah'ın referans olduğunu gösteren ayetler hangileri?

Mesela bunlardan biri, tarihte "Mübahele Ayeti" olarak bilinen Âl-i İmran Suresi'nin 61. ayetidir. Nitekim ayette şöyle geçer:

"Artık sana gelen bunca ilimden sonra, onun hakkında seninle çekişip-tartışmalara girişirlerse de ki: Gelin, oğullarımızı ve oğullarınızı, kadınlarımızı ve kadınlarınızı, kendimizi ve kendinizi çağıralım; sonra karşılıklı lanetleşelim de Allah'ın lanetini yalan söyleyenlerin üstüne kılalım!"

Biliyorsunuzdur; vaktiyle Peygamberimiz (s.a.a) Hıristiyanlardan bir grubu mübaheleye davet etmiş, onlar da bu teklifi kabul etmişlerdi. "Mübahele", "birbirlerinin delilini benimsemeyen iki farklı tarafın yaşanan ihtilaflara son vermek için kendi aralarında bir karar alarak haksız ve yalancı olanın Allah'ın lanetine uğraması yönünde birbirlerine beddua etmesi" demektir. Böylece haksız olan grubun Allah tarafından helak edilmesi ve hakikatin gün yüzüne çıkması umulmaktadır.

Tabii şunu da belirtelim ki tarihte hiçbir peygamber herhangi bir mübahelede (karşılıklı lanetleşmede) bulunmamıştır. Ama İslami bir kural olarak Kur'ân'da böyle bir hakikat vardır.

Bu ayet nazil olduğunda Peygamberimizin (s.a.a) yanına kimleri alarak Hıristiyanların karşısına çıktığını biliyoruz: "Oğullarımız" unvanında Hasan ile Hüseyin'i, "kadınlarımız" unvanında Hz. Fatıma'yı, "kendimiz" unvanında da Hz. Ali'yi yanına alarak mübahele noktasına doğru hareket etmiştir.

(İstanbul'da, Sultan Abdülaziz'in saltanatı süresince 16 yıl yaşayan) Ehlisünnet alimi Süleyman el-Kunduzî el-Hanefi, (el yazması nüshaları Türkiye'deki bazı kütüphanelerde halen dahi mevcut olan) “Yenabiu'l-Mevedde” adlı eserinde şöyle der:

"Allah Resulü buyurdu ki: Eğer Allah yeryüzünde Ali'den, Fatıma'dan, Hasan'dan ve Hüseyin'den daha yüce varlıkların olduğunu kabul etseydi, hiç kuşkusuz mübaheleye onlarla gitmemi emrederdi."

Düşünün bir kere... Allah, "âlemlere rahmet olarak gönderdiği" elçisine emir buyuruyor ve o inatçı Hıristiyan topluluğuna "de ki" diyor... Yani bunu telkin eden kimse bizzat Yüce Allah'ın kendisidir. Ne başka oğullar ne başka kadınlar ne de başka kimseler var Peygamberimizin yanında...

Şimdi dönüp tekrar o ayete bakın: Allah, Hz. Fatıma'nın babasına emrederek "Kızın Fatıma'yı yanına al!" diyor. Sonra "Onun kocasını al" diyor, sonra da "Onun oğullarını al" diyor. "Üstelik bu oğullar sadece onun oğulları değil, senin de oğulların sayılıyor!" diyor...

Devam Edecek...

AHLAK KÜTÜPHANESİ



Bu yazı 1801 defa okunmuştur.

FACEBOOK YORUM
Yorum

YAZARIN DİĞER YAZILARI

YAZARLAR
ÇOK OKUNAN HABERLER
SON YORUMLANANLAR
HABER ARŞİVİ
İLAN PANOSU

Web sitemize nasıl ulaştınız?


HABER ARA
Bizi Takip Edin :
Facebook Twitter Google Youtube RSS
YUKARI