Anne ve Babaya Seslenmenin, Onlarla Oturmanın ve Yol Gitmenin Adabı
Anne ve baba seslenilirken, en uygun şekilde seslenilmelidir. Anne ve babalarımıza isimleriyle seslenmemeli, ihtiram ve saygı içeren lakap ve unvanlarla seslenmeliyiz. Anne ve babayla beraber yol yürürken onlardan öne düşmemeli, onlar oturmadan oturmamalı, toplumdaki insanlarla davranışlarımıza dikkat ederek, onların aleyhine konuşulmasına ve isimlerinin lekelenmesine neden olmamalıyız.
Bir erkek, Hz. Resulullah’tan (s.a.a) şöyle sordu: “Babanın evladı üzerindeki hakkı nedir. Hz. Resulullah şöyle buyurdu: Onu ismiyle seslemesin, ondan öne düşmesin, ondan önce oturmasın ve isminin kötü anılmasına neden olmasın.” [1]
Anne ve Babaya Olan Muhabbeti Açığa Vurmak
Muhabbet ve sevgiyi açığa vurmanın farklı yol ve yöntemleri bulunmaktadır. Bunlardan bir tanesi, insanın ruhunda oldukça önemli bir etkisi bulunan, anne ve babayı öpmektir. Onların elini öpmek eğer alçak gönüllülükle olursa, daha fazla değer kazanır. Örneğin, insan anne ve babasının elini öper.
İmam Ali (a.s) buyurdu: “Anne ve babayı öpmek ibadettir.” [2]
Allah-u Teâla’nın buyurduğu gibi, insanoğlu, Allah’a kulluk ve ibadet etmek için yaratılmıştır. Dolayısıyla, kulluk görevini nasıl yerine getireceğini de Allah’tan ve Peygamber’inden (s.a.a) öğrenmelidir. İbadet, sadece namaz ve oruç değildir. Anne ve babaya karşı doğru davranmak da bir tür ibadettir.
Anne ve Babaya Teşekkür Etmek
Sağlıklı bir fıtrata sahip olmak, yapılan iyilik karşısında, teşekkür etmeyi ve kadir kıymet bilmeyi gerekli kılar. Öncelikli olarak insanın ihtiyaçlarını düşünen ve gideren, Allah-u Teâla olduğu için O’na teşekkür etmek lazım ve farzdır. Bu hususta ikinci sırada yer alan v diğerlerinden öncelikli olan, anne ve babadır. Allah-u Teâla, kullarına, kendisin teşekkür etmelerini emrettikten sonra, anne ve babaya teşekkür etmeye önem vermiş ve bu konu üzerinde durmuştur. Anne ve babanın evlatlar için çektiği sıkıntı ve yaptığı iyiliği hiç kimse yapmamıştır. Burada, annenin özel bir yeri bulunmaktadır. Annenin çocuğuna olan ilgisi ve onun için katlandığı zorluklar bir emsali yoktur.
Allah-u Teâla Kur’ân-ı Kerim’de şöyle buyuruyor: “Biz insana, ana babası hakkında tavsiyede bulunduk. Annesi onu, güçsüzlük üstüne güçsüzlük ile taşıdı. Onun sütten ayrılması, iki yıl içinde olur. Bana ve ana babana şükret diye (ona tavsiyede bulunduk). Dönüş, ancak banadır.” [3]
Yılın sadece birkaç gününü anne ve babaya ayırarak onlarla ilgilenmek güzel bir amel olsa da yeterli değildir. Anne ve babaya, yılın her gününde önem verilmeli, onlara karşı sevgi ve saygıda asla kusur edilmemelidir.
Anne ve Babaya İtaat
Anne ve babaya muhalefet etmenin onları üzeceği durumlarda, onlara itaat etmek farzdır. Eğer bir anne ve baba, evlatlarının gideceği bir yolculuğa razı olmaz ve bu yolculuk onların üzülmesine neden olursa, bu yolculuğu gitmek yasaktır. Pek çok fakihin fetvasına göre, böylesi bir yolculuk haramdır. Böylesi bir yolculukta namazlar tam kılınmalıdır.
Anne ve Babaya İtaatin En Kâmil Örneği
Veysel Karanî çobanlık yaparak annesinin geçimini sağlıyordu. Medine’ye giderek Hz. Resulullah’ı (s.a.a) görmek için annesinden izin istedi. Annesi ona, Medine’de yarım günden fazla kalmamak şartıyla izin verdi. Veysel Karanî Medine’ye ulaştı. Hz. Peygamber’in (s.a.a) evine vardığında, o hazret evde yoktu. Hz. Peygamber’i (s.a.a) ilk defa göreceği için bunu çok istiyordu. Uzun yoldan gelmesine rağmen annesi onun Medine’de yarım günden fazla kalmasına izin vermediği için Yemen’e geri dönmeye karar verdi. Hz. Resulullah’ı (s.a.a) göremeden geri döndü. Hz. Resulullah (s.a.a) eve gelince şöyle buyurdu: “Evde gördüğüm bu nur kime ait?” Dediler ki; Veysel adındaki bir çobana buraya geldi ve geri döndü. Hz. Peygamber (s.a.a) buyurdu: “Evimize bu nuru hediye bırakarak gitti.” Bu sırada yine şöyle buyurdular: “Cennetin kokusu Yemen’den geliyor. Ey Veysel! Seni görmeyi ne kadar da çok arzu ediyorum.” [4]
Mali Yardımlar
Anne ve babanın haklarından birisi, onların nafakası yani geçimlerinin sağlanmasıdır. Eğer anne ve baba ihtiyaç sahibi ise onların nafakasını vermek evlatlarına farz, aksi takdir de beğenilen bir ameldir. İmam Cafer Sadık (a.s) şöyle buyuruyor: “Allah’ın sana fazlasıyla verdiği yiyecek ve giyecek türü şeyleri, anne ve babana kısma.” [5]
Anne ve Baba Hakkında Dua Etmek
İmam Zeynelabidin (a.s), etmiş olduğu duada Allah’a şöyle arz ediyor: “Allah'ım! Namazlarımın ardında, gecelerimin bir bölümünde ve gündüzlerimin her saatinde anne ve babamı anmayı bana unutturma. Allah'ım! Muhammed ve Âline salât eyle ve beni onlara dua etmem sebebiyle bağışla; onları da bana yaptıkları iyilikler sebebiyle kat'î bir mağfiretle bağışla; benim aracılığımla kesin bir hoşnutlukla onlardan razı ol ve onları ağırlayarak (cennetteki) selâmet yerlerine ulaştır. Allah'ım! Eğer onları benden önce bağışlayacak olursan, onları bana şefaatçi kıl ve eğer beni onlardan önce bağışlayacak olursan, beni onlara şefaatçi kıl. Şefkatinle, mağfiret ve rahmetinin mahalli olan saygınlık evinde (cennette) bizleri bir araya getir.” [6]
Dile Getirmeden İhtiyaçlarını Gidermek
Anne ve babalarının maddi ve manevi ihtiyaçlarını gideren pek çok insan görebiliriz. Burada önemli olan ve Allah’ın veli kullarının bizim için tayin ettiği gören, anne ve babanın ihtiyaçlarını, onlar dil getirmeden ve açığa vurmadan önce gidermektir. Anne ve baba, ihtiyaçlarını evlatlarına açmadan önce, onların bazı istekleri olduğu anlaşılır anlaşılmaz, evlatları harekete geçmeli ve ihtiyaçlarını açığa vurmalarına izin vermemelidirler. [7]
Anne ve Babanın Gönlünü Almak
Şeyh Ensârî, ders verdikten sonra ilk önce annesinin yanına gider, onu sevindirmek için onunla konuşur, geçmiş insanlar hakkında soru sorar, annesini güldürene kadar şaka yapar ve daha sonra araştırma yapacağı ve ibadet edeceği odaya giderdi. Şeyh Ensârî, bunu kendisine bir adet hâline getirmişti. Şeyh Ensârî, bir annesine şöyle dedi: “Çocukluk yıllarımı hatırlıyor musun? Ben ilim öğrenmeye başlamıştım ve sen de ev işlerine yardımcı olmam için beni farklı işlerin ardı sıra gönderiyor ama ben, derslerim ve mübahasem bittikten sonra senin dediklerini yerine getiriyordum. Bunun ardı sıra eve geliyordum ve sen de bana kızıyor ve ‘ocağım kör kalmış (yani sanki hiç evladım yok) diyordun.” Annesi de şakayla ona şöyle cevap veriyordu: “Evet. Şu anda da durum değişmemiş. Çünkü o zamanlar evlerin işine yardımı aksatıyordun, şimdi de ulaştığın makamdan dolayı beytülmal hakkında aşırı ihtiyat ediyor ve bizi yine sıkıntıya düşürüyorsun!” [8]
Anne ve Babaya Yaşlılık Dönemlerinde Daha Çok İlgi Göstermek
Anne ve baba hakkında edilen tavsiyeler, onların yaşlılık döneminde çok daha önemlidir. Bu dönem, anne ve babanın bedensel güçlerini kaybettikleri, kendi işlerini yerine getirmeye güç yetiremedikleri ve boş vakitlerinin çok olması hasebiyle çevresindekilerle daha fazla irtibat hâlinde olmaya ihtiyaç duydukları bir dönemdir. Bunlara ilaveten, ruhsal açıdan, kendi evlatlarından, daha çok beklenti içinde oldukları bir zamandır. Bu dönemde ruhsal açıdan oldukça hassas, fazlaca kırılgan ve en basit şeylerden dolayı üzülüverirler.
Allah-u Teâla, Kur’ân- Kerim’de anne ve babaya ihsan etmeyi tavsiye ettikten sonra, onların yaşlılık dönemine değinerek, evlatlarına şöyle buyurmuştur: “Rabbin, kendinden başka kimseye ibadet etmemenize, anne ve babaya iyilik etmenize hükmetti. Onlardan biri veya her ikisi senin yanında yaşlılık dönemine ulaşırsa, onlara ‘Of!’ bile deme; onları azarlama ve onlara güzel söz söyle. Şefkatle onlara tevazu kanadını ger ve, ‘Rabbim! Çocukken beni yetiştirdikleri gibi sen de onlara merhamet et’ de.” [9]
Anne ve Babaya Yapılan İyiliği Az Görmek
İnsan anne ve babasına he ne kadar hizmet etse de, onların zahmetleri karşısında hesaba gelmeyecek kadar azdır. Buna ancak, teveccüh ve dikkatle ulaşmak mümkündür. İmam Zeynelâbidin (a.s) bu hususta şöyle buyuruyor: “Az da olsa onların bana yaptığı iyiliği çok, çok da olsa benim onlara yaptığım iyiliği az göreyim.” [10]
Annenin çocuğuna ettiği hizmetlerden birisi, hamilelik dönemine aittir. Anne bu dönemde, kimseden yardım istemeyerek ve durumundan şikâyet etmeyerek, evladının gelişmesi için elinden gelen fedakârlıkları yerine getirir. Evladı için kendi canını ortaya koyar. Bütün duyu organları, ruhu ve bedeniyle, dikkatinin tamamını evladı için toplar. Karşılaştığı bütün sıkıntıları, mutlulukla ve sevinçle kabullenir. Açlığa, soğuk ve sıcağa katlanarak, evladının huzurlu ve rahat etmesini sağlar. [11]
Devam Edecek...
----------
[1]- Vesâilu’ş-Şia, 7/220
[2]- Bihâru’l-Envâr, 101/93
[3]- Lokman Suresi, 14
[4]- Munteha’l-Âmâl, İmam Ali’nin ashabı bölümünde.
[5]- Bihâru’l-Envâr, 71/77
[6]- Sahîfe-i Seccâdiye, Anne ve Babası Hakkındaki Duası
[7]- Vesâilu’ş-Şia, 21/487: “İmam Cafer Sadık’tan (a.s), Allah’ın; “Anne ve babana ihsan et” sözündeki ‘ihsanın’ manasını sordum. Buyurdu ki: İhsan yani onlarla iyi geçinmen ve varlıklı olsalar da ihtiyaç duydukları bir şeyi senden isteme zorluğunu onlara yaşatmamandır.”
[8]- Zendegânî-yi Şeyh Ensârî, 59.
[9]- İsrâ Suresi, 23-24
[10]- Sahîfe-i Seccâdiye, 24- Anne ve Baba Hakkındaki Duası
[11]- Bihâru’l-Envâr, 71/15: İmam Zeynelâbidin (a.s) şöyle buyuruyor: “Annenin senin üzerindeki hakkı şudur: Bilmelisin ki o, hiç kimsenin diğerini taşımadığı bir yerde (karnında) seni taşımıştır. Hiç kimsenin başkasına vermediği kendi yüreğinin meyvesinden sana yedirmiş ve seni seve seve kulağı, gözü, eli, ayağı, saçı, derisi ve (kısacası) bütün azalarıyla korumuştur. Hamilelik döneminin bütün zorluk, dert, elem ve gamlarını yüklenen de yine o olmuştur.
gaziantep escort,mersin escort,gaziantep escort,seks hikayeleri
yatırımsız deneme bonusu deneme bonusu veren siteler 2024
tesettürlü escort ,fatih escort ,türbanlı escort ,travesti escort ,taksim escort ,beylikdüzü escort ,çapa escort