Bugun...


Ali Oluz

facebook-paylas
Mübarek Kandil Gecesi'nde Kardeşliğimizi Pekiştirici tek yol Yüce PEYGAMBERİMİZİN (s.a.a) ABASINDAN tutmaktır
Tarih: 08-02-2024 16:40:00 Güncelleme: 08-02-2024 16:40:00


Bismillahirrahmanirrahim

Bugün miladi 6 Şubat 2024 Salı TC Diyanet'inin bürosundaki bilgisayar hesaplamalarıyla 26 Receb'e rast geldiğinden akşama Kandil Merasimlerini idrak etmek amacıyla Camilerde toplanacaklar.

Peygamberi Ekrem'in Sünneti gereği bizzat Ay'ın takibinde olan diğer bazı İslam Ülkeleri 26 Receb'in yarına yani çarşamba akşamına rast geleceğini savunarak kutlamalarını bir sonraki akşama sarkıtacaklar.

Kullandıkları Takvim farklılıkları sebebiyle biz Müslümanlarınkine pek benzemese de Peygamberleri Hz. İsa'nın (a.s) doğum tarihi hususunda Hristiyan mezhepleri arasında da neredeyse 2 haftayı bulan benzer bir uyuşmazlık mevcut.

Genelde hoşlandığım ve insan vasfını taşıdığını varsaydığım herkesle "Ortak Nokta" bulma hususunda usta oluşumu şimdi Ehli Sünnetin "Miraç Kandili" ama 12 İmam Şiilerinin "Biset (Peygamberlik vazifesinin başlangıcı) Kutlamalarıyla mübarek kabul ettikleri Hicri Kameri 27 Recep mübarek Kutlamaları içinde harekete geçirme gereği duymaktayım.

"Birinde Peygamberimiz Hz. Muhammed, Allah'ın Kutlu Meleği Hz. Cebrail rehberliğinde önce ilk Kıble Kudüs, Mescidi Aksa'ya uğrayıp oradan Arş Alemi'ne, Yaratıcı Cenabı Allah ile görüşmeye yani Mirac'a yükselirken öbüründe Nur dağındaki Hira mağarasındayken yine Yaratıcı Cenâbı Allah'ın meleği Hz. Cebrail'in getirdiği ilk Ayetlerin nüzulüne ve kendisin Peygamberlik vazifesiyle müjdelenişine tanıklık ediyoruz. Birinde Hz. Cebrail rehberliğinde Yeryüzünden Arş'a bir Sohbet Davetine icabet varken öbüründe ise Arş'dan Yeryüzüne Yaratıcının Kelamının (Mesaj) inişiyle NUR dağındaki Müjdeli bir Diyaloğun (Vahiy) şahidi olmaktayız! Aşağıdan Yukarı veya Yukarıdan aşağı bir DİYALOG'un oluşu üzerinde öyle aman aman benimki doğru kamplaşma ve mücadeleleri gerektirir mi sizce?

Tabii ki burada Kur'an'daki "biz O'nu Kutlu bir Kadir Gecesinde indirdik" ayetiyle peki “Ramazan ayında vuku bulan neydi O zaman?” sorularıyla başlayabilecek “Peygamberimizin ilk Kur'an Ayetlerinin nüzulü öncesinde de Gök ve Melekut Alemiyle bir irtibatı var mıydı? Meleklerin kendisini geliştirme eğitim faaliyetleri vâkimiydi?” gibi Kelâmi konulara dalmanın çokta gerekli olduğunu zannetmiyorum.

Peki esas noktaya odaklanırsak, Bi'set veya Miraç vasıtasıyla Mübarek bildiğimiz bu "Kutlu (Diyalog) Gecenin" İnsanoğlu tarafındaki en Yüce Şahsiyeti yani “Yaratıcının En Kâmil Son Dininin Elçisi ve Öğretmeni Makamı Mahmud sahibi Hz. Muhammed efendinizin 'En Belirgin Özelliği nedir?” diye sorulsa, “acaba nasıl cevaplardık?” diye düşüneniniz oldu mu hiç?

27 yılını bir Hristiyan ülkesinde Gurbetçi bir Müslüman olarak benim kafamı çok kurcaladığını itiraf edebilirim rahatlıkla!

*Doğruluk, Emin ve Güvenilir olmak (Muhammed'ül Emin)

*Vazife Sorumluluk bilinciyle hiçbir Korku ve Yılgınlığa kapılmadan Sarsılmaz bir İnançla aralıksız ve Amansız bir Mücadele Azmi (Mücahede)

*Dünyevi Makam, Süs ve Eğlencelerden olabildiğince uzak Sap sade hatta oldukça Fakirane sayılabilecek bir Yaşantı ve belki de Fakirliğiyle övünme (Eğer içinizden biri Zengin bir Müslümana Fakir olana verdiğinden daha farklı bir Selam verirse, o anda Din'inin üçte ikisini '2/3' kaybeder! Hadis-i Şerif)

*Takva haricinde İnsanoğlunu Yaratıcısı katında değerli kılacak hiçbir şeyin olmadığını ilan ederek doğuştan veya Dünyevi Metalara sahip olmanın (Servet, makam vb. gibi) veya herhangi Dil, Renk veya Irk üstünlüğünü reddederek İnsanların yaratılışta "Bir tarağın dişleri gibi Eşit" olduğu gerçeğini topluma yerleştirme mücadelesi

*Habeşistan ve Yesrib (Medine) Göçleriyle, bağlılarına varını yoğunu doğduğu Ata topraklarında bırakarak, İnancını Hür iradeyle ve özgürce yaşayabilme umut ve gayesiyle girişmek zorunda kalabilecekleri HİCRET hareketinin İlke ve hedefini tanıtışı ve insanlığın VATAN anlayışına yeni bir bakış açısı kazandırması

*Güzel AHLAK (Cömertlik, Hilm, İlim-Bilgi (Okuma), Affedicilik, Cesaret, Yardımseverlik, Haya... vb.) hususunda da İnsanlığın elindeki bayrağı En Uç ve Doruk Noktaya bizzat ulaştırması

*Doğduğu Ata Diyarı Mekke’yi terk ederek yerleştiği Yesrib'te sadece göç eden Muhacir ve Yerli Halk Ensar arasında değil, çok hassas ve kırılgan olan EVS - HAZREÇ Kabileleri arasındaki düşmanlığı da kökten söküp atmaya yönelik giriştiği faaliyetleriyle "İSLAM BARIŞ ve KARDEŞLİK DİNİDİR" olgusunu kanıtlamaktaki maharet ve başarısı

*Yine Bağlılarının birbirlerine "acaba Komşulara mirasımızdan da pay düşer mi?" sorusunu soracak kadar Komşuluk Hakları ve İyi Komşuluğun önemi hususundaki çok sık tekrarladığı tavsiyeleriyle tebliğ ettiği İslam Dini'nin aslında bir Huzur ve Emniyet merkezli olduğunu bizlere işlemesi

*Son Peygamber yani Alkah'ın En Son ve Kâmil Dinin İnsanlığa tebliğ edişinin yanında Son Veda haccında sahabelerden bunun teyidini Allah'ı şahit tutarak istemesi ve “HAK Mevzusu bütün makamların üstündedir” Ana fikriyle herkesten Helallik dilemesi (Kendisinden Hak talep eden şahısın karşısında elindeki sopasını (asasını) Kısas maksatlı ona vererek üstündeki gömleği sıyırması)

*Toplumun en zayıf tabakaları olan Kadınlar ve Yetimler hususundaki pratik uygulama ve tavsiyeleri... vb.

Şu kısacık zamanda hemen aklıma gelen bu konuların hepsi başlı başına kitaplar alacak bir araştırma gerektirir ama birçokları Batılıların Eli Kılıçlı (kan dökücü) tanımlamasına itirazla "O aslında Rahmet, Mağfiret ve Acıma-Affetme Karakterli Güzel Ahlak Sembolü bir Peygamberdir ki İnsanın en büyük düşmanı yine kendi içindeki Nefsi'dir!" buyurarak Mücadelesinin temelinde İnsanoğlunun Terbiyesi esası olduğunu beyan etmiştir.

Şimdi işte tam burada, yeri gelmişken aklımdaki tasavvuru huzurunuzda canlandıracağım hemen.

Mekke'de herkesçe kutsal Kabul edilen Kâbe sel felaketinde zarar görmüş ve hummalı bir tamirat çalışmasında sıra mukaddes kabul edilen Haceri Esved taşının yerine konulmasına gelmişti.

Bunun nasıl bir Onur ve Şeref kaynağı olacağının farkında olan kabileler bu işin kendi Kabilesinin Şan ve Şerefine daha uygun olacağında ısrarla direttiğinden sinirler gerilmiş ve mesele neredeyse kılıçların çekilip kan akıtılacak tehlikeli bir aşamaya gelmişti.

Bu problemin çözümünde başarısız kaldıklarında kapıdan içeriye ilk dahil olacak şahsın hakemliğine başvurmakta fikir birliğine vardılar. Hele içeriye girenin şehrin en Asil ve en Güvenilir şahsı Muhammed'ül Emin olduğunu gördüklerinde içleri daha bir rahatlamıştı.

Herkesin gazaptan suratının kıpkırmızıya döndüren ve neredeyse kılıçların çekilerek birbirlerinin canına kastetme aşamasına getiren meselenin ne olduğunu öğrenen Muhammed'ül Emin hemen sırtındaki Abasını çıkararak yere serer ve Haceri Esvedi bunun içine koyarak her Kabileden bir şahsın Abanın bir ucundan tutarak Kâbe köşesindeki yere kadar taşımalarını ister. Kendilerine söyleneni yaparak Kâbe’nin köşesine geldiklerinde Muhammed'ül Emin, Haceri Esved'i Abasının içinden alarak yerine yerleştirir ve olay herkesi mutlu edecek bir sonla kapanır.

Bu rivayetten Peygamberimiz Muhammed'ül Emin'in taşı elleriyle yerine koyuşu hususunda hiçbir tereddüt ve sıkıntı yaşanmamasını onun kan bağıyla bizzat Haşimoğulları Kabilesinden olmasına rağmen MEKKE'nin bütün Kabilelerinin onu Şehirlerinin ortak ve Güzide bir Değeri olarak kabullendiğini anlamışımdır hep.

İşgalci Siyonist İsrail'in GAZZE Katliamı hususunda 2 milyar Müslüman ve 60'a yakın Devlet İdarecilerinden istirhamım:

Kulaklarınıza "KUR'AN'a Hizmet hususundaki zirve HAFIZLIKTIR" diyen alimlerinize

"Bu Hastanın Doktor Reçetesini önüne koyarak Ezberlemesi ve sürekli okuması manasını taşır ki bununla hiçbir hastanın şifa bulamayacağı akıl sahiplerine aşikardır. Bence KUR'AN'a en büyük Hizmet ve Hürmet onu anlama ve Peygamberi Sünnet ışığında amele, pratiğe dökme faaliyetleridir.

Şimdi acilen bırakın şu sudan sebepler yaratarak birbirinizle dalaşmayı, canlarınıza kıymayı da bu mübarek Gece hürmetine bütün CAMİLERDE en azından şu kısacık MÂUN SURESİNİ anlamak ve Ümmete yükledikleri sorumlulukları tespit etmek hususunda biraz çalışıp çabalayın.

Ben şahsen yukarıda aktardığım Hacer'i Esved rivayetinde ki PEYGAMBERİMİZİN ABASINI MÜSLÜMAN  DEVLETLERİN İSRAİL'e karşı uygulayacakları SİYASİ ve EKONOMİK BOYKOT AMBARGO, Abanın ortasındaki HACER'ÜL ESVED'in karşılığında Mukaddes MESCİDİ AKSA'yı ve o mukaddes Kudüs Şehrinin kendi Başkentleri olduğu iddiasından vazgeçmedikleri ve taviz vermedikleri için Dünya'daki En Büyük KAHRAMANLIK MÜCADELESİNE  İMZA KOYARAK tüm İki Milyar Müslümanın Şeref ve Onurunu Canıyla Kanıyla korumaya azmeden FİLİSTİNLİ ve GAZZELİLERİ de PEYGAMBERİMİZİN MÜBAREK ELLERİ KONUMUNDA GÖRMEKTEYİM.

Bu Önerimin Üzerinde kafa yorup düşünmeye değer bulup bulmayacağınızı ise, Ümmeti bu Zilletlere duçar eden HOCA ve İDARECİLERİNİZDEN önce Mustazaf ve Şaşkın siz İki Milyar Müslümanın Vicdan ve Aklının onayına sunuyorum.

Uzun yazımla sizleri yorduğumdan affınızı istirham ediyor, tüm İslam Ümmetine Hayırlı ve Bereketlere vesile olacak bir Kandil temenni ediyorum..

 

Ali OLUZ



Bu yazı 1226 defa okunmuştur.

FACEBOOK YORUM
Yorum

YAZARIN DİĞER YAZILARI

YAZARLAR
ÇOK OKUNAN HABERLER
SON YORUMLANANLAR
HABER ARŞİVİ
İLAN PANOSU

Web sitemize nasıl ulaştınız?


HABER ARA
Bizi Takip Edin :
Facebook Twitter Google Youtube RSS
YUKARI