Tweet |
Bismillahirrahmanirrahim
İmam Hüseyin (a.s) ve onun yüce makamı hakkında Ehl-i Sünnet'in güvenilir kitaplarında yer alan rivayetlerden birkaç örnek veriyoruz.
Cennet Gençlerinin Efendisi
Abdullah bin Mesud, Hz. Peygamber'den (s.a.a) şöyle naklediyor:
ابْنَایَ الْحَسَنُ وَ الْحُسَیْنُ سَیِّدَا شَبَابِ أَهْلِ الْجَنَّهِ.
"İki oğlum Hasan ve Hüseyin, cennet ehli gençlerinin efendileridir." [1]
Harun'un Oğlunun Adaşı
Selman-ı Farisi, Hz. Peygamber'den (s.a.a) şöyle naklediyor:
سَمَّى هَارُونُ ابْنَیْهِ شَبَّراً وَ شَبِیراً وَ إِنِّی سَمَّیْتُ ابْنَیَّ الْحَسَنَ وَ الْحُسَیْنَ بِمَا سَمَّى هَارُونُ ابْنَیْه.
"Harun, oğullarına “Şebber” ve “Şebir” adını verdi. Ben de oğullarım Hasan ve Hüseyin'e Harun'un oğullarına verdiği isimlerle ad verdim." [2]
Harun'un çocuklarının isimleri İbranicedir ve Arapçada “Hasan” ve “Hüseyin” olarak tercüme edilir.
Hz. Peygamber'in (s.a.a) Çiçeği
Abdullah bin Ömer, Allah'ın Resulü'nden (s.a.a) şöyle naklediyor:
الْحَسَنُ وَ الْحُسَیْنُ رَیْحَانَتَایَ مِنَ الدُّنْیَا.
"Hasan ve Hüseyin, benim bu dünyadaki iki çiçeğimdir." [3]
İbn Ömer'e soruldu: "Eğer ihramlı bir kişi bir sineği öldürürse, hükmü nedir?" O cevap olarak şöyle dedi: "Iraklılar bir sinek hakkında soru soruyorlar; halbuki onlar Allah'ın Resulü'nün (s.a.a) kızının oğlunu öldürdüler. Hz. Peygamber (s.a.a) şöyle buyurdu:
هُمَا رَیْحَانَتَایَ مِنَ الدُّنْیَا.
'Bu ikisi, benim dünyadan iki çiçeğimdir.'" [4]
Hüseyin Benden, Ben Hüseyin'denim
Allah'ın Resulü (s.a.a) şöyle buyurdu:
حُسَیْنٌ مِنِّی وَ أَنَا مِنْ حُسَیْنٍ؛ أَحَبَ اللَّهُ مَنْ أَحَبَ حُسَیْناً حُسَیْنٌ.
"Hüseyin bendendir ve ben Hüseyin'denim. Allah, Hüseyin'i seveni sever." [5]
Hz. Peygamber'in (s.a.a) İmam Hüseyin'e (a.s.) Olan Sevgisi
Hz. Peygamber (s.a.a), Hüseyin bin Ali'ye (a.s) işaret ederek şöyle buyurdu:
مَنْ أَحَبَّهُ فَقَدْ أَحَبَّنِی.
"Kim onu severse, beni sevmiş olur." [6]
Ebu Hureyre şöyle diyor:
کَانَ النَّبِیِّ یُحِبُّهُ حُبّاً شَدِیداً.
"Peygamber (s.a.a) onu çok şiddetli bir şekilde severdi." [7]
Ebu Hureyre şöyle diyor: Allah'ın Resulü'nü (s.a.a) Hüseyin bin Ali'yi (a.s) kucağına almış ve şöyle buyururken gördüm:
اللَّهُمَ إِنِّی أُحِبُّهُ فَأَحِبَّه.
"Allah'ım! Ben onu seviyorum, sen de onu sev." [8]
Cennetten Bir Adam
Cabir bin Abdullah el-Ensari şöyle demiştir:
مَنْ سَرَّهُ أَنْ یَنْظُرَ إِلَى رجلٍ من أَهْلِ الْجَنَّهِ فَلْیَنْظُرْ إِلَى الْحُسَیْنِ بْنِ عَلِیٍّ؛ فانّی سمعتُ رسول الله یقولُهُ.
"Kim cennet ehlinden bir adamı görmek isterse, Hüseyin bin Ali'ye baksın. Çünkü ben Allah Resulü'nün (s.a.a) bunu söylediğini işittim". [9]
Kisa Ashabından
Ayşe şöyle diyor: “Bir sabah Peygamber Efendimiz (s.a.a) evden çıktı; siyah yünden örülmüş bir aba giyiyordu. Bu sırada İmam Hasan (a.s) geldi. Hz. Peygamber (s.a.a) onu abanın içine aldı. Sonra İmam Hüseyin (a.s) geldi ve onu da kardeşi İmam Hasan (a.s) ile birlikte abanın altına yerleştirdi.
Ardından Hz. Fatıma (s.a) geldi; onu da abanın içine aldı. Sonra Hz. Ali (a.s) de bu topluluğa katıldı. Bu sırada Peygamber Efendimiz (s.a.a) Tathir Ayeti'ni okudu:
إنّما یُرِیدُ اللَّهُ لِیُذْهِبَ عَنکُمُ الرِّجْسَ أهْلَ الْبَیْتِ وَیُطَهِّرَکُمْ تَطْهِیرًا.
"Allah ancak siz Ehl-i Beyt'ten her türlü kiri gidermek ve sizi tertemiz kılmak ister" [10]. [11]
İmam Hüseyin'in (a.s) İbadeti
İmam Zeynelâbidin'e (a.s) dediler ki “Muhterem babanızın neden bu kadar az çocuğu var?” Buyurdu ki “Benim nasıl dünyaya geldiğime şaşıyorum! Babam gece gündüz bin rekât namaz kılardı. Eşlerine nasıl vakit ayırabiliyordu ki?” [12]
“Hüseyin” (a.s) İsmi Cennetin Kapısında
İbn Abbas şöyle diyor: Allah'ın Resulü (s.a.a) buyurdu: “Miraca çıktığım gece, cennetin kapısında şöyle yazılı olduğunu gördüm:
لَا إِلَهَ إِلَّا اللَّهُ، مُحَمَّدٌ رَسُولُ اللَّهِ، عَلِیٌّ حَبِیبُ اللَّهِ، الْحَسَنُ وَ الْحُسَیْنُ صَفْوَهُ اللَّهِ، فَاطِمَهُ خیرهُ اللَّهِ.
"Allah'tan başka ilah yoktur; Muhammed, Allah'ın Resulüdür; Ali, Allah'ın sevgilisidir; Hasan ve Hüseyin, Allah'ın seçkin kullarıdır; Fatıma, Allah'ın en hayırlısıdır." [13]
Cesaret ve Cömertlik
Zeynep binti Ebu Rafi şöyle diyor: Fatıma (s.a), babası Hz. Peygamber'in (s.a.a) hasta olduğu ve o hastalıktan vefat ettiği zamanda, Hasan ve Hüseyin'i Peygamber'in (s.a.a) yanına götürdü ve dedi ki: "Ey Allah'ın Resulü! Bunlara bir şey miras bırak." Peygamber Efendimiz (s.a.a) buyurdu: "Hasan'a heybetimi ve büyüklüğümü, Hüseyin'e ise cesaretimi ve cömertliğimi miras bırakıyorum." [14]
Düşmanın İtirafı
İzar bin Hureys şöyle diyor: Amr bin As, Kâbe’nin gölgesinde oturuyordu. Birden gözü uzaktan gelen İmam Hüseyin'e (a.s) ilişti. Amr dedi ki: "Bu şahıs, bizim zamanımızda gök ehli nezdinde en sevilen insandır." [15]
İmam Hüseyin'in (a.s) Şehadet Haberi
Ümmü Seleme şöyle diyor: Peygamber (s.a.a) benim evimdeydi ve Hüseyin (a.s) de yanımdaydı. Hüseyin (a.s) Peygamber'e (s.a.a) yaklaştı. Ben onu tuttum. Ağlamaya başladı. Onu bıraktım. Yine Peygamber'e (s.a.a) yaklaştı. Onu tekrar tuttum. Bu sırada Cebrail (a.s) Resulullah'a (s.a.a) nazil olmuştu ve Resulullah'a (s.a.a) şöyle dedi: "Ey Muhammed! Onu seviyor musun? Yakında ümmetin onu öldürecektir. İstersen, onun şehit düşeceği yerin toprağından sana gösterebilirim." Aniden kanatlarını açtı ve Resulullah'a (s.a.a) Kerbela toprağından bir miktar gösterdi. Resulullah'ın (s.a.a) gözyaşları aktı. [16]
Enes bin Malik şöyle diyor: Yağmur meleği Resulullah'a (s.a.a) geldi ve görüşme izni istedi. Hazret izin verdi. Resulullah (s.a.a) Ümmü Seleme'ye "Dikkat et ve kimsenin eve girmesine izin verme" dedi. Aniden Hüseyin (a.s) geldi ve Peygamber'in (s.a.a) evine girmek istedi. Ben onu engellemeye çalıştım ama o elimden kurtulup eve girdi. Bazen o büyük zatın omzuna ve sırtına oturuyor, bazen boynunu tutuyordu.
Yağmur meleği o Hazrete şöyle sordu: "Bu çocuğu seviyor musun?" Buyurdu: "Evet". Melek şöyle dedi: "Ümmetin yakında onu öldürecek. İstersen, şehit düşeceği yeri sana gösterebilirim?" Aniden Peygamber'e (s.a.a) kırmızı bir toprak gösterdi. Ümmü Seleme diyor ki: "Ben o toprağı aldım ve bir beze sardım." [17]
İbn Hacer şöyle diyor: Çok sayıda hadis alimi şunu rivayet etmiştir: Bir gün Ali bin Ebu Talib (a.s), Muaviye'nin ordusuna karşı savaşmak için Sıffin'e giderken, şu an İmam Hüseyin'in (a.s) kabrinin bulunduğu yere geldi ve şöyle buyurdu: "Burası onların atlarının yeri; burası yüklerinin ve eşyalarının yeri; burası kanlarının döküldüğü yerdir. Âl-i Muhammed'den yiğitler bu toprakta şehit düşecekler ki gök ve yer onlara ağlayacak." [18]
Abdullah bin Necci babasından şöyle nakletmiştir: Ali (a.s) Sıffin Savaşı'na giderken ben de onunla beraberdim. Neyneva topraklarına vardığında birden şöyle seslendi: "Ey Eba Abdullah! Sabret. Ey Eba Abdullah! Sabret, Fırat kıyısında." Hazret'e sordum: "Eba Abdullah kimdir?"
Buyurdu ki: "Bir gün Resulullah'ın (s.a.a) yanındaydım. Gördüm ki Peygamber'in (s.a.a) gözlerinden yaş akıyor. 'Ey Allah'ın Resulü! Biri sizi öfkelendirdi mi? Neden gözleriniz yaşla dolu?' dedim. Buyurdu: 'Az önce Cebrail buradaydı. Bana Hüseyin'in (a.s) Fırat kıyısında şehit edileceğini haber verdi. Onun toprağından sana göstereyim mi?' Bu sırada Cebrail, Hüseyin'in (a.s) şehit düşeceği yerin temiz toprağından biraz bana verdi. Bu yüzden gözyaşlarımı tutamadım.'" [19]
Süleyman'ın çocuklarından biri, bir şahıstan şöyle naklediyor: Biz Doğu Roma'da Hristiyanlarla savaşıyorduk ve orada bir kiliseye girdik. Orada üzerinde şöyle yazılı bir taş gördük:
أَ یَرْجُو مَعْشَرٌ قَتَلُوا حُسَیْناً / شَفَاعَهَ جَدِّهِ یَوْمَ الْحِسَاب
"Hüseyin'i öldüren topluluk, hesap gününde dedesinin şefaatini umabilir mi?"
Kilise halkına bu kilisenin kaç yıldır inşa edildiğini sorduk. "Sizin Peygamberiniz (s.a.a) peygamberliğe ulaşmadan üç yüz yıl önce" dediler. [20]
Re'sü'l-Calut'tan Bir Söz
İbn Lehia diyor ki: İmam Hüseyin (a.s) Kerbela'da şehit edildikten sonra, “Re'sü'l-Calut” adında Yahudilerin büyük alimlerinden biriyle görüştüm. O, "Benimle Davud Peygamber (a.s) arasında yetmiş nesil var. Yahudiler beni her gördüklerinde saygı gösterirler; hakkımı gözetirler ve beni korurlar. Sizinle İslam Peygamberi (s.a.a) arasında sadece bir nesil var, ama siz onun oğlunu öldürdünüz" dedi. [21]
Şehadet Talebi
Muhammed bin Hüseyin şöyle diyor: Ubeydullah bin Ziyad'ın emriyle Ömer Sa'd Kerbela'ya gittiğinde, İmam Hüseyin (a.s) Kûfe ordusunun onu şehit edeceğinden emin oldu. Bu sırada yarenlerinin arasından kalkıp bir konuşma yaptı. Allah'a hamd ettikten sonra şöyle buyurdu:
"Biliyorsunuz ki biz ne kadar zor bir durumdayız. Dünya değişti ve çirkinleşti; onun iyilikleri yok olmaya yüz tuttu. Dünyadan geriye sadece bir kabın dibinde kalan az miktarda su kadar bir şey kaldı. Sizler görüyorsunuz ki hakikate uyulmuyor ve batıldan vazgeçilmiyor. İşte burada mümin, şehadeti ve Allah'a kavuşmayı arzular. Ben ölümü, saadet ve zalimlerle yaşamayı ise, üzüntüden başka bir şey görmüyorum." [22]
Cesur Bir Kahraman
Ehl-i Sünnet'ten birçok muhaddis ve tarihçi şöyle nakletmiştir: "İmam Hüseyin (a.s) Aşura günü savaştı ve o cesur bir kahramandı; ta ki mübarek boğazına bir ok isabet edinceye kadar. Attan düştü ve Şimr, o Hazretin başını bedeninden ayırdı." [23]
Cinlerin İmam Hüseyin (a.s) İçin Ağlaması
Ammar, Ümmü Seleme'den şöyle naklediyor: "Cinlerin İmam Hüseyin (a.s) için ağladıklarını ve ona ağıt yaktıklarını duydum. Şöyle diyorlardı:
مَسَحَ الرَّسُولُ جَبِینَهُ / فَلَهُ بَرِیقٌ فِی الْخُدُودِ
أَبَوَاهُ مِنْ عَلْیَا قُرَیْشٍ / جَدُّهُ خَیْرُ الْجُدُود
Resulullah (s.a.a) onun alnını mesh ederdi; yanaklarında parlaklık vardı.
Anne ve babası Kureyş'in en üstünlerindendi; dedesi, dedelerin en hayırlısıdır. [24]
Ehl-i Sünnet'ten Bir Şiir
Üstat İsmail bin Abdurrahman şöyle diyor: Hakim ve Hafız Ebu Abdullah, Üstat Ebu Mansur Hemşazi'nin evinde düzenlenen mecliste, Ebu Abdullah el-Hüseyin (a.s) için mersiye olarak şu birkaç beyit şiir okudu:
Ey Peygamber'in kızının oğlu! Senin başını getirdiler; bedeninin kanına bulanmış halde.
Ey Peygamber'in kızının oğlu! Sanki seni öldürmekle, açıkça ve pervasızca Resul'ü öldürdüler.
Seni susuz halde öldürdüler ve seni öldürürken ne Kur'an'ın zahirini ve ne de batınını göz önünde bulundurdular.
Seni öldürdükleri için sevinçle tekbir getirdiler, ama aslında seninle birlikte tekbiri ve tehlili öldürdüler. [25]
Hüseyin bin Ali'nin (a.s.) Şehadetinin Etkileri
Halef bin Halife babasından şöyle naklediyor: Hüseyin bin Ali (a.s) öldürüldüğünde, gökyüzü karardı ve yıldızlar göründü; öyle ki ikindi vaktinde Cevza (İkizler) yıldızını gözümle gördüm ve gökten kırmızı toprak yağdı. [26]
Nazra el-Ezdiyye şöyle diyor: Hüseyin bin Ali (a.s) şehit edildiğinde, gökten evlerin ve duvarların üzerine kan yağdı. Bana Horasan, Şam ve Kufe'de de kan yağışı gördüklerini bildirdiler. [27]
Zühri şöyle diyor: Hüseyin bin Ali (a.s) şehit edildiğinde, Beytü'l-Makdis'in taşlarından kaldırılan her taşın altında taze kan görülüyordu. [28]
Ehl-i Sünnet kaynaklarında İmam Hüseyin'in (a.s) yüce makamı ve Aşura günündeki şehadeti hakkında çeşitli rivayetler nakledilmiştir. Hz. Peygamber'den (s.a.a) nakledilen rivayetlerde, İmam Hüseyin (a.s) “cennet gençlerinin efendisi” olarak tanıtılmıştır. Hz. Peygamber'in (s.a.a) cesaretini ve cömertliğini miras alan kişi, Harun'un oğlunun adaşıdır. Allah Resulü (s.a.a) onun hakkında şöyle buyurmuştur: "Hüseyin bendendir ve ben Hüseyin'denim".
----------
[1]- İbn Hacer el-Heytemi, es-Savaiku'l-Muhrika, s.114; Belazuri, Ensabu'l-Eşraf, c.2, s.7.
[2]- İbn Hacer el-Heytemi, es-Savaiku'l-Muhrika, s.115.
[3]- Buhari, Sahih-i Buhari, c.2, s.306; İbn Hacer el-Heytemi, es-Savaiku'l-Muhrika, s.115.
[4]- Buhari, Sahih-i Buhari, c.5, s.33.
[5]- İbn Hacer el-Heytemi, es-Savaiku'l-Muhrika, s.114; İbn Hacer el-Askalani, Tehzibu't-Tehzib, c.2, s.314.
[6]- Heysemi, Mecmau'z-Zevaid, c.9, s.186.
[7]- Heysemi, Mecmau'z-Zevaid, c.9, s.186.
[8]- Hâkim Nişaburi, el-Müstedrek, c.3, s.177.
[9]- İbn Asakir, Reyhanetu Resulillah, s.58; Heysemi, Mecmau'z-Zevaid, c.9, s.186.
[10]- Ahzab, 33.
[11]- Nişaburi, Sahih-i Müslim, c.15, s.195.
[12]- İbn Abdürrabbih, İkdü'l-Ferid, c.4, s.383.
[13]- İbn Asakir, Reyhanetu Resulillah, s.130.
[14]- Muttaki Hindi, Kenzü'l-Ummal, s.670.
[15]- Hafız Mizzi, Tehzibü'l-Kemal, c.6, s.406.
[16]- İbn Abdürrabbih, İkdü'l-Ferid, c.4, s.283.
[17]- İbn Kesir, el-Bidaye ve'n-Nihaye, c.6, s.236.
[18]- İbn Hacer el-Heytemi, es-Savaiku'l-Muhrika, s.114.
[19]- Heysemi, Mecmau'z-Zevaid, c.9, s.187; İbn Asakir, Reyhanetu Resulillah, s.165; Zehebi, Tarihu'l-İslam, c.3, s.102.
[20]- Mecmau'z-Zevaid, c.9, s.199.
[21]- İbn Abdürrabbih, İkdü'l-Ferid, c.4, s.383.
[22]- Heysemi, Mecmau'z-Zevaid, c.9, s.192; Taberi, Tarihu't-Taberi, c.5, s.403.
[23]- Zehebi, Tarihu'l-İslam, c.3, s.14.
[24]- Mecmau'z-Zevaid, c.9, s.199.
[25]- Hafız Mizzi, Tehzibü'l-Kemal, c.6, s.448.
[26]- Hafız Mizzi, Tehzibü'l-Kemal, c.6, s.432.
[27]- Hafız Mizzi, Tehzibü'l-Kemal, c.6, s.433; Heysemi, Mecmau'z-Zevaid, c.9, s.200; Belazuri, Ensabu'l-Eşraf, c.1, s.378.
[28]- Hafız Mizzi, Tehzibü'l-Kemal, c.6, s.434.
gaziantep escort,gaziantep rus escort,gaziantep escort,seks hikayeleri