Camlıkahve Ehlibeyt Mescidi'nde cuma namazı eda edildi. Cuma namazı öncesi mimbere çıkan Türkiye'deki Ehlibeyt Alimlerinin çatı kuruluşu Ehlader Genel Başkanı Kadir Akaras cemaate seslendi.

Ehlader Başkanı Akaras, Ramazan ayının manevi önemini ve orucun ruhani boyutlarını ayrıntılı bir şekilde ele aldığı konuşmasında, Allah’ın bizlere sunduğu bu kutsal zaman diliminin ne kadar kıymetli olduğunu ve bireyler için manevi bir uyanış vesilesi olduğunu ifade etti.

Ramazan Ayının Manevi Değeri

Ehlader Başkanı Akaras "Allah’ın bizlere sunmuş olduğu Ramazan ayı gelmiş bulunuyor" diyerek konuşmasına başladı. Bu ayın, Kur’an’ın nazil olması, “Kadir Gecesi” gibi kutsal bir anı barındırması ve manevi derinliği yüksek bir zaman dilimi olduğunu vurguladı. Bu kutsal ayı anlamanın ve ona uygun şekilde yaşamanın, bireyler için büyük bir öneme sahip olduğunu dile getirdi.

Oruç ve Takva: Manevi Koruma ve İçsel Disiplin

Ehlader Başkanı konuşmasında, Kur’an-ı Kerim’de yer alan “Allah size orucu farz kıldı, sizden öncekilere kıldığı gibi, umulur ki takvalı olasınız” (Bakara, 183) ayetine dikkat çekerek, orucun asıl amacının insanlara takvayı kazandırmak olduğunu belirtti. Ona göre takva, insanın kendini koruması, yani Allah’ın insana “kendine dikkat et ve koru” demesiyle kendini kötü işlerden, olumsuz kişilerden ve hatalı amellerden uzak tutma halidir. Bu koruma; kötü işlerden, zararlı kişilerden, kötü niyetli amellerden ve en önemlisi ateşten, kötülüklerden korunmayı kapsamaktadır. Ehlader Başkanı, orucun bu bağlamda "ateşten koruyucu" bir ibadet olduğunu ifade etti.

Süreklilik ve Mücadele: Oruç İbadetinin Özelliği

Ehlader Başkanı Akaras, orucun sabah akşam kesintiye uğramadan devam eden, süreklilik gösteren bir ibadet olduğunu ve bu özelliğiyle diğer ibadetlerden ayrıldığını vurguladı. Oruç, gün boyunca devam eden, kişinin kendisi ve çevresiyle sürekli bir mücadele içinde olmasını sağlayan bir disiplin olarak öne çıkmaktadır. İbadetin temelinde nefsimizin istediği tercihlerden, özellikle de “yiyip-içmek” gibi dünyevi zevklerden uzak durarak Allah’ın emirlerine bağlı kalmanın yattığına değindi.

Beden, Zihin ve Kalpte Birleşen Takva

Ehlader Başkanı Akaras, orucun birey üzerinde kademeli bir kontrol ve disiplin mekanizması oluşturduğunu anlattı. İlk aşamada, beden kontrolü öne çıkar. Gözlerimizin, bedenimizin ve tüm fiziki organlarımızın kontrol altında tutulması gerekmektedir. Bu kontrol süreci, kişinin bedeninin takvasına ulaşması ile sonuçlanır. Devamında, bu disiplin zihni kontrol altına alır. Bedenin kontrolü sağlandıktan sonra, zihnin de disipline alınmasıyla orucun etkisi kalbe ulaşır. Kalpte hissedilen bu takva, Allah’ın azametini ve büyüklüğünü derinlemesine anlamaya ve idrak etmeye yol açar. Bu süreç sayesinde, Allah’ın ne kadar büyük olduğunu ve diğer dünyevi unsurların ne kadar küçük kaldığını kavramaya başlarız.

Dünyevi Güç Kavramları ve Gerçek Gücün Kaynağı

Ehlader Başkanı konuşmanın devamında, dünyevi güç anlayışına eleştirel bir bakış getiren bazıları için güç kavramının “para, konum veya saygı” gibi unsurlarla ölçüldüğünü, ancak gerçek gücün bu dünyevi değerlerin ötesinde, Allah’ın yüceliğini anlamaktan geçtiğini ifade etti. “Bazı insanlar, kendilerini teslim ettikleri kişilerin en büyük güç olduklarını düşünürken, bu yaklaşım asılsızdır. Gerçek güç, Allah’ın büyüklüğünü ve yüceliğini idrak edebilmekten geçmektedir. Dünyevi kavramlardan, geçici makam ve paradan sıyrılmadan Allah’ın yüceliğini anlamak mümkün değildir” dedi.

Oruç ve Özgürleşme: Yeniden Manevi Bir Doğuş

Ehlader Başkanı Akaras, orucun bireyleri özgürleştiren, onları küçük ve manasız kavramlardan uzaklaştıran bir ibadet olduğunu ifade etti. “Oruç sayesinde, “konum, makam ve para” gibi dünyevi değerlerden uzaklaşarak, takva ile hayata bakış açımızı değiştirme imkânı buluruz. Bu özgürleşme süreci, gerçek gücü ve doğrunun ne olduğunu daha iyi anlamamıza vesile olur. Allah’ın büyüklüğünü idrak edebilmek için oruçla birlikte dünyevi bağlardan sıyrılarak, Allah’a yönelmek gerekir” dedi.

Ramazan Eğlence Ayı Değildir

Ehlader Başkanı Akaras, Ramazan ayının insanı Allah’a yaklaştıran bir dönem olduğunu hatırlatarak, "11 ay boyunca yeterince eğlenmedik mi? Gazze ve Lübnan’da yaşanan bunca acıya rağmen hâlâ eğlenceyi mi düşünüyoruz?" diye sordu. Müslümanların, dünyanın dört bir yanında sıkıntı çeken kardeşlerine duyarsız kalamayacağını, Ramazan ayının dua, Kur’an ve muhasebe ayı olduğunu vurguladı.

İsraf ve Adaletsizlik

İsraf konusuna da dikkat çeken Ehlader Başkanı, "Bizim çöpe attığımız yemeklerle Gazze’de bir aile doyabiliyor" diyerek, Müslümanların tüketim alışkanlıklarını gözden geçirmesi gerektiğini belirtti. Sadece israfı konuşmanın yetmeyeceğini ve bu durumu hazırlayan ABD, İngiltere, Fransa ve onların işbirlikçilerinin de unutulmaması gerektiğini ifade etti. "Gazze’de açlıktan ve soğuktan şehit olan çocukların kanına ortak olan Batılı güçleri ve münafıkları unutmamalıyız" dedi.

Boykot ve Tepki Çağrısı

Boykotun önemine değinen Akaras, Müslümanların duyarsızlığına tepki göstererek, "Eğer oturduğumuz masada boykot edilmesi gereken bir ürün varsa, o masaya tepki koymalıyız. Bunu yapamayanlar daha sonra devletlerden ve liderlerden bir şey beklememeli" ifadelerini kullandı. Devletlerin halkın reflekslerine göre hareket ettiğini ve halk sessiz kaldıkça yöneticilerin de tepkisiz kalacağını dile getirdi.

Direnişe Destek ve Şehitlere Saygı

Ehlader Başkanı, “Yahya Sinvar ve Seyyid Hasan Nasrallah” gibi direniş liderlerine yönelik karalamalara karşı çıktı. "Bu isimler hakkında kötü söz söyleyenler, ABD ve NATO’nun askeridir" diyerek sert bir tepki gösterdi. Ayrıca bir buçuk milyon kişinin katıldığı cenaze törenine dikkat çekerek, "Bu kadar insanın sevgisi ortadayken, onları 'Müslüman katili' ilan etmek büyük bir haksızlıktır" dedi.

Direniş Asla Yenilmez

Siyonistlerin Gazze’de yaptığı saldırılara rağmen direnişin yılmadığını belirten Ehlader Başkanı Akaras, "ABD ve tüm müttefikleri bir araya gelse bile, direnişi yenemez" dedi. Direnişin, Kerbela’yı rehber edinen bir hareket olduğunu ve hiçbir zaman teslim olmayacağını vurguladı.

Türkiye’de yeni bir sürecin başladığını belirten Akaras, terörsüz bir Türkiye için atılan adımların görünürde olumlu olduğunu, ancak perde arkasında ABD ve İsrail’in etkisinin sorgulanması gerektiğini söyledi. "ABD’nin dostluğu, düşmanlığından daha tehlikelidir" diyerek, bölgedeki güvenlik dengelerinin iyi analiz edilmesi gerektiğini ifade etti.