Bugun...



Kur’an’da Erkeklere Hitap

Bismillahirrahmanirrahim

facebook-paylas
Güncelleme: 05-12-2022 15:00:55 Tarih: 05-12-2022 12:48

Kur’an’da Erkeklere Hitap

Soru: Neden Kur’an’da çoğu yerde sadece erkeklere hitap edilmekte ve kadınlar muhatap alınmamaktadır? Acaba bu kadınları değersizleştirme ve onları önemsiz addetmek değil midir?

 

Cevap: Arap dili edebiyatı ve özellikleriyle aşina olmayan bir kimsenin, Kur’an’ı okuduğunda Kur’an’ın anlatım tarzıyla ilgili benzer bazı yanlış çıkarımlar yapması mümkündür. Oysa Kur’an asil ve fasih Arap diliyle nazil olmuş ve dolayısıyla bu dilin özellikleri dikkate alınarak anlatımlar yapılmıştır. Bu yüzden Arapça kuralları ve özelliklerine riayet etmesi şarttır. Aksi takdirde muhatapların onu doğru anlaması mümkün olmazdı. Bu yüzden Kur’an’ın maksat ve meramını doğru anlayabilmek için Arapça dilbilgisini bütün özellikleriyle birlikte bilmek veya bilen kimseden öğrenmek gerekir.

İşte bu noktayı dikkate almayan veya kasıtlı olarak Kur’an’ı yaftalamak isteyenlerin sık sık ortaya atıp özellikle kadınları İslam ve Kur’an’dan soğutmak için kullandıkları kozlardan birisi de soruda belirtilen iddiadır.

Arapça dilinde İslam’ın öncesinden beri bir topluluğa hitap edildiğinde, o topluluğu oluşturan fertler sadece kadınlardan oluşmuş ise, hitaplar ve zamirler kadınlara özgü olan şekliyle yapılır, ama eğer o topluluğun fertleri sadece erkeklerden veya hem kadın hem de erkeklerden oluşmuş ise hitaplar ve zamirler erkeklere ait hitap ve zamirlerle yapılır.

Dolayısıyla Kur’an’daki ifadelerin kahir çoğunluğunda hem erkekler hem de kadınlar muhataptır. Veya bazı yerlerde “müminûn-müminler”, “Muttakûn-muttakiler”, “salihûn-salihler” “müstağfirûn-istiğfar edenler” gibi zahiri müzekker (erkek) kelimelerle bu sıfatlara sahip olan kimselerden bahsedilip övüldüklerinde hepsinde hem erkekler hem de kadınlar kastedilmektedir.

Zaten Ahzap suresinin 35. ayetinde bunun böyle olduğunu ve maneviyatta ve Allah indinde elde edilebilecek makamlar açısından kadın erkek arasında herhangi bir farkın olmadığını Rabbimiz çok açık ve net bir şekilde ortaya koyarak bu konuda oluşabilecek yanlış algılamalara son noktayı koymuştur.

Bu ayet-i kerime şöyledir:

“Müslüman erkekler ve Müslüman kadınlar, mümin erkekler ve mümin kadınlar, sürekli iyi amel yapan erkekler ve sürekli iyi amel yapan kadınlar, doğru konuşan erkekler ve doğru konuşan kadınlar, sabreden erkekler ve sabreden kadınlar, mütevazı erkekler ve mütevazı kadınlar, sadaka veren erkekler ve sadaka veren kadınlar, oruç tutan erkekler ve oruç tutan kadınlar, iffetlerini koruyan erkekler ve iffetlerini koruyan kadınlar, Allah'ı çok anan erkekler ve (Allah'ı) çok anan kadınlar için, Allah mağfiret ve büyük bir mükâfat hazırlamıştır.”

Dolayısıyla bu ayete dayanarak kesin bir şekilde diyebiliriz ki benzer içeriğe sahip olan başka bazı ayetlerde eğer sadece erkek kipi kullanılmışsa maksat hem erkeklerdir hem de kadınlar. Örneğin şu ayeti kerime:

“Onlar ki, "Ey Rabbimiz! Biz gerçekten iman ettik; o hâlde günahlarımızı bağışla ve bizi ateşin azabından koru." derler. * Onlar, sabredenler (direnenler), doğrular, emre boyun eğenler, mallarını (Allah yolunda) harcayanlar ve seher vakitleri bağışlanma dileyenlerdir.” [1]

Bu ayette geçen “sâbirin-sabredenler”, “sâdıkîn-doğrular”, “qânitin-emre boyun eğenler”, “munfiqîn-infak edenler” ve “müstağfirîn-istiğfar edenler” şeklindeki sıfatlar müzekker (erkek) kipiyle ifade edilmiştir ama Ahzap suresindeki ayetin de teyidi ve şahitliğiyle hem erkeklerin ve hem de kadınların kastedildiğinde zerre kadar şüphe yoktur.

Bu sözümüzü ispatlayan çok daha ilginç bir Kur’ani delilimiz vardır; şöyle ki Kur’an bir kadın olan Hz. Meryem’den (s.a) bahsederken “Ve O gönülden itaat edenlerdendi.” buyurmaktadır. Ama ilginçtir ki bunu söylerken müzekker (erkek) kipi kullanıyor. Eğer müzekker olan “qânitin-gönülden itaat eden” kelimesinden sadece erkekler kastedilmiş olsaydı Hz. Meryem’in (s.a) onlardan sayılması anlamsız ve abes olurdu. Demek ki Kur’an’da bu ve benzeri sıfatlar kullanıldığında “müzekker” kipi kullanılsa bile kadınlar ve erkekler birlikte kastedilmekte ve bu tip kullanımlar ve hitaplar sadece Arap dili edebiyatı ve kullanım tarzıyla alakalıdır, özel bir kasıt söz konusu değildir.

Kaldı ki Kur’an insanların canı, ruhu ve kalbiyle ilgilendiğini ve onları eğitmek istediğini, böylece insanın değerinin ruh ve kalbiyle alakalı olduğunu söylüyor; dolayısıyla da değer ve üstünlükte ruhun ve kalbin eksen olduğunu ortaya koyuyor. Ruh ve kalp ise ne erkektir ne de kadın.

Son bir nokta: Farz edelim ki bu söylediğimiz hususlar doğru değildir. O zaman bu eleştiriyi getirenlerin nasıl yapılması gerektiği konusunda iki önerileri olabilirdi:

a) Müzekker (erkek) kipiyle yapılan hitapların, kullanılan sıfatların ve zamirlerin hepsinin yanında bir de müennes (kadın) kipi kullanılarak mesajların tekrarlanması.

Bu durumda takdir edersiniz ki Kur’an, bugünkü hacminin birkaç katına ulaşmış olurdu. Sürekli okunması ve başucu kitabı edilmesi gereken bir kitabın hacmi düşünüldüğünde bunun mantıksız ve uygun olmadığı çok açıktır. Ayrıca mucize bir kitap özelliği taşıyan ve yorgunluk ve bıkkınlık vermemesi gereken bir kitapta da bu tekrarların ne kadar anlamsız olduğunu söylemeye bile gerek yoktur. Önemli olan şey bu hitaplarda kadın erkek her iki sınıfın da kastedildiği ve muhatap alındığının belli olmasıdır. Bunun hangi kiple ifade edildiğinin ne önemi var? Böyle olduğunu da zaten yukarıda bizzat Kur’ani delillerle gösterdik.

Yine farz edelim Kur’an’daki bütün hitaplarda, kullanılan sıfatlarda, fiillerde ve zamirlerde hem kadın hem de erkeklere ait kipler tekrarlanmış olsaydı, bu sefer de hangisinin daha önce geleceği tartışma konusu olacaktı. Her iki ihtimalde de yine itiraz etmek isteyenin elinde bir bahane bulunacaktı.

b) İkinci alternatif olarak hem erkeğe hem de kadına erkek kipiyle değil kadın kipiyle hitap edilmesi.

Bu durumda da erkek hitabına karşı getirilen eleştirilerin aynısı kadın hitabına getirilebilir. “Acaba bu, erkeklere saygısızlık değil mi? Bu erkekleri değersizleştirme ve onları aşağılama değil mi?” gibi itirazlar karşı taraftan haklı olarak yapılabilirdi. Kısacası niyeti bozuk olan birisi, eleştirmek ve kulp takmak için mutlaka bir bahane bulur. Ama iyi niyetli birisine zikrettiğimiz akli ve Kur’ani deliller yeterlidir diye düşünüyoruz.

 

------------------

[1]- Âl-i İmrân, 16-17.




Bu haber 432 defa okunmuştur.


Etiketler :

FACEBOOK YORUM
Yorum

İLGİNİZİ ÇEKEBİLECEK DİĞER SORU-CEVAP Haberleri

YAZARLAR
ÇOK OKUNAN HABERLER
  • BUGÜN
  • BU HAFTA
  • BU AY
SON YORUMLANANLAR
HABER ARŞİVİ
İLAN PANOSU

Web sitemize nasıl ulaştınız?


HABER ARA
Bizi Takip Edin :
Facebook Twitter Google Youtube RSS
YUKARI YUKARI