Tweet |
…
Geçmişte Aile Organizasyonu ve Yapısı
Geçmiş zamanlarda aile, eşler, çocuklar, akrabalar, kan ve evlilik bağı ile bağlı olanlar, torunlar ve torunların çocuklarını kapsayan çok geniş bir yapıydı. Tamamıyla bir ekonomik birim oluşturduğu söylenir. Günümüzde bunu, kırsal kesimler ve kabile toplumlarında görüyoruz.
Yapısı ve sistemi tek eşli, tek kocalı, çok eşli ve çok kocalı şeklindeydi. Kadınlar genellikle köle veya esir gibi yaşıyorlardı. İran'ın eski seçkinleri birden fazla kadınla evlenme hakkına sahipti ve yasal eşlerinin yanı sıra harem, cariye ve satın alınmış köleler de bulundurabiliyorlardı. İlk dönem sistemleri anaerkil bir yapıdan bahseder ki daha sonra ataerkil yapıya dönüşmüştür. Güç anneye dayanıyordu ve o ailenin işlerini düzenlemek ve yönlendirmekle sorumluydu.
Eski İran'da "baba" ailenin reisi, yargıç, hükümdar, dini geleneklerin uygulayıcısı, ailenin koruyucusu, ruhsal ve bedensel lider, ailenin ateşinin koruyucusu ve kutsallık vasfına sahip kişiydi; bununla birlikte kadın da evin hanımı ve saygı görüyordu. Aile tüm üyeleri babaya itaat etmek zorundaydı ve onun değerini korumak için onun başı üzerine yemin bile ediyorlardı.
Geçmişte Kadının Rolü ve Değeri
Dünya genelinde "kadın"ın değeri ve itibarı konusunda farklı süreçler ve değişimler gözlemledik. Bazı yerlerde kadının tüm dünyadaki günahların ve acıların sorumlusu olduğu düşünülüyordu. Şeytanın aracısı ve ayartıcı bir varlık olarak görülüyordu. Maalesef bu düşünce hala kilise dünyasında mevcuttur.
Bazıları kadını erkeğe bağımlı ikincil bir varlık olarak görüyordu. Koca hayattayken karısı hayat hakkına sahipti ve bir köle gibi itaat etmek zorundaydı. Koca öldüğünde ise, karısını diri diri onunla birlikte gömüyorlardı; hem kocasız hayatın değersiz olduğuna inanarak ve hem de mezarda kocasına hizmet etmesi için. Maalesef bu düşünce hala Hindistan'da bazı insanlar arasında mevcuttur.
Kadının değeri kocanın malları seviyesindeydi. Öyle ki kocanın ölümünden sonra kadını da mallar ve miras arasında sayıyor ve miras paylaşımında (kadın dahil) savaş ve kavgalar çıkarıyorlardı. Kadın bir ölünün mirasının parçası haline geldiğinde, o teslim olmak ve hiçbir savunma hakkı olmaksızın boyun eğmek zorundaydı.
Kadına merhamet nazarıyla bakılmaya başlandığı dönemde onu aile veya kabile reisinin çocuğu olarak görüyorlardı; yine de aile reisinin emirlerine tabi ve kendi başına hiçbir yetkisi olmadan itaat etmek zorundaydı.
İslam öncesi İran'da ve Hz. İsa'nın (a.s) doğum çağında kadının otoritesinden kısmen söz ediliyordu. Bazı bilinmeyen boyutlarında kadınlar kraliçelik ve ordu komutanlığı gibi makamlara ulaşabiliyordu ve bunu son olarak Kürdistan dağlılarında görüyoruz. Aynı zamanda Arabistan dünyasında kızların diri diri gömülmesi ve kocasının onu öldürme hakkına sahip olduğu bir köle olarak kadınların kullanılması gibi durumlarla karşılaşıyoruz.
Evlilik Törenleri
Geçmişte evlilik, tıpkı bugün olduğu gibi, çeşitli törenlerle gerçekleşiyordu. Bunların incelenmesi hem şaşkınlık uyandırıcı ve hem de bazı durumlarda komik veya acı verici olabiliyordu. Örneğin bazı toplumlarda (Avustralya) gelin ve damadı bir ağaca bağlıyor ve her ikisinin de bir azı dişini kırıyorlardı.
Başka toplumlarda ise, reml ve astroloji ile evlenmeyi düşünen kız ve erkeklerin kaderlerini araştırıyor ve olumlu veya olumsuz durumlarına göre kararlar alıyorlardı.
Eski İran'da, nişanlılık ve söz kesme töreni çocukluk çağından beri bir gelenekti. Kız 15 yaşında evlenirdi ve bu zorunluydu. Baba bunu sağlamakla yükümlüydü; eğer baba yoksa, vasisi bu görevi üstlenmek zorundaydı. Vasisi yoksa, ailenin en büyük erkek çocuğu. Genç erkeklerin evlenmesi de rüşt çağında zorunluydu ve bundan kaçınmak günah sayılırdı.
Nişanlılık törenleri çocukluk çağından başlardı ve günü takvimle belirlenir, gelin ailesinden gelecek damada biraz şeker/tatlı gönderilirdi. Evlenmek isteyen genç, kızın ailesine nakit veya eşya olarak mehir vermek zorundaydı; ancak daha sonra kadının kısır olması durumunda bunu geri alabilirdi. Kız babasının izni olmadan evlenemez, aksi takdirde mirastan mahrum kalırdı. Dul kadın yeniden evlenirse, malının yarısı ilk kocasına ait sayılırdı. Tek kız çocuğu evlendiğinde, ilk çocuğunu kendisinin yerine babasının evine göndermek zorundaydı ve diğer çocukları kocasının olurdu.
Geçmişte Kadının Görevleri
Ailenin geçmişte hangi görevleri üstlendiğine dair net bir bilgimiz yoktur. Olağan sürece göre, eşini korumak, nesil yetiştirmek, aile üyelerini desteklemek, meşru cinsel ihtiyaçları karşılamak gibi temel görevleri vardı.
Kadının koca ailesine mi, yoksa kocanın kadın ailesine mi gideceği, etkilenme biçimleri farklılık gösterirdi ve doğal olarak haklar, görevler, yetkiler ve uygulamalar tamamen değişirdi. Bu durum farklı toplumlarda da çeşitlilik gösterirdi.
Eski İran toplumunda kadının genel görevleri şunlardı:
1- Hiç sönmemesi için ateşin bakımını yapmak.
2- Aile üyelerinin ihtiyaçları için çömlek kaplar yapmak;
3- Yenilebilir bitkiler ve kökler aramak;
4- Yabani meyveleri toplayıp kurutarak aile için depolamak;
5- Bitkilerin ve tohumlarının yetişme mevsimlerini bilmek;
6- Topraklarda tarım yapmak, bitkileri yetiştirmek;
7- Evin ana yemeğini hazırlamak, çocukları korumak ve gözetmek vb.
Bu temelde kadının görevinin çok ağır ve yorucu olduğu görülmektedir. O, çalışmak ve aile üyelerinin rahat ve konforunu sağlamak zorunda olan bir köle gibiydi. Bu durum, kocaların bir kenarda uzandığı veya gezinti ve avla meşgul olduğu koşullarda gerçekleşiyordu.
Çağdaş Dünyada Aile
Günümüz dünyası sanayi açısından gelişmiş bir dünyadır; ancak insan yaşamını ilgilendiren konularda oldukça zayıf ve kararsızdır. Ruhsal karmaşa ve düşünsel çelişkiler öyle yayılmıştır ki bazı insanlar ruhsal hastalık ve kaygı altındadır.
Yeni insan kültüründe, doğru ve yanlış birbirine karışmış, doğru ve yanlış eğitimler ve bilgiler pek çok sapmalara neden olmuştur. Şaşkınlıklar artmış ve sorumluluk almaktan kaçmak çoğu insana hâkim olmuştur.
Yirminci yüzyılın ikinci yarısında ve endüstriyel yaşamın yayılmasıyla, inançta zayıflama ve ahlaki çöküntüyle karşı karşıyayız. Maneviyat unsuru zayıflamaya yüz tutmuş ve hatta aile kurma konusunda kaçış veya kayıtsızlıklar görülmektedir ki bu durum pek çok zorluğun ve ahlaksızlığın ortaya çıkmasına neden olmaktadır.
Serbest bırakılan gayri meşru ilişkiler, ahlak dışı cinsel münasebetler ve peygamberlerin öğretilerinden uzak ilişkiler başlamıştır. Sonuç olarak genç ve ergen kendi cinsel dürtülerini özgürce yaşadığını hissetmiştir. Bu durum cinsel arzuların kurallardan, geleneklerden ve törenlerden uzak ve aile ortamı dışında gerçekleşmesine neden olmuş, kimse aile yönetiminin ve bazı durumlarda maliyetinin altına girme ihtiyacını hissetmemiştir. Evlilik yaşı yükselmiş, erkek ve kızlar bir araya gelmek için sokaklara, caddelere ve bahçelere yönelmişlerdir.
Ailenin Ekonomik Boyutu
Bugün ailenin bir üretim ve ekonomik birim olmadığı doğrudur; ancak iyi düşünülürse, aynı ekonomik sistem sadece daha sınırlı bir alanda ailede hala vardır. Geçmişte aile üyelerinin tamamı başkanlarının gözetiminde geçimlerini sağlamak için çalışırlardı; bugün kadın ve erkek her biri böyle bir görevi yerine getirmekle yükümlüdür.
İslam'ın aile hayatı sisteminde, erkek ailenin geçimini sağlamakla sorumludur ve kadın ise, yuvanın idaresi, sıcaklık ve huzurun sağlanması ve çocukların yetiştirilmesinden sorumludur. Ancak bugünün endüstriyel dünyasında kadın ve erkek her biri bir yerde geçimlerini sağlamak ve çalışarak para kazanmak zorundadır. Doğaldır ki böyle bir durumda çocuklar evden ayrı, kreş ve ana okullarda büyüyecek ve aile ahlakının ötesinde bir ahlak edineceklerdir.
Kadın ve erkeğin çalışma ortamları birbirinden ayrıdır. Erkek bazen evden kilometrelerce uzakta olan bir ofis veya fabrikada ve kadın da başka bir ofis veya atölyede çalışıyor. Ayrıca kadın ve erkeğin bazen biri gündüz ve diğeri gece, iki farklı zamanda çalıştığı da görülür. Böyle bir durumda onların görüşmeleri nadiren gerçekleşir veya hafta sonuna ertelenir. Böyle bir durumun uyumsuzluklar doğuracağı açıktır.
Ebeveynlerin Otoritesi
Ailenin yeni durumu, toplumsal yaşamın yeni bir biçimini göstermektedir. Erkek, artık ailenin reis ve başkanı, kadın da ailenin yöneticisi veya ev hanımı değildir. Otoriteleri yüzde 50 erkekte, yüzde 50 kadındadır ki bu alanda bile bazen "orman kanunu" hükümranlığı geçerli olup, gücü ve bedence daha güçlü olanın hakkını tanır.
Evet, günümüzde ve özellikle endüstriyel dünyada baba artık tüm aile bireylerinin tam yetkili karar vericisi değildir. Onun hakimiyeti ve otoritesi azalmaktadır ve eğer bir hakimiyet söz konusu ise, bu anne tarafındandır. Çünkü anneler, hem daha çok evdedirler ve hem de çocuklarıyla ilişkileri en azından daha çok merhamet ve duygu esasına dayanır. Kadın ve erkek birlikte çocuklarını kendilerine çekmek ve beğendikleri davranış ve karakteri çocuğa vermek için çaba harcarlar. Çocuğu kendi varlıklarının, erkekliklerinin ve kadınlıklarının bir göstergesi olarak topluma sunarlar.
Asrımız Dünyasında Aile Kurmaktan Kaçınmanın Çözümü
Günümüz dünyasında genç neslin aile kurmaktan kaçması ve sorumluluk almayı reddetmesiyle karşı karşıyayız. Evlilik istatistikleri düşük ve boşanma oranları çok yüksektir. Aile içi anlaşmazlıklar artmakta ve birbirlerinden ayrılma çabaları devam etmektedir.
Gençler kolaylıkla evlenmeye yanaşmıyorlar; çünkü cinsel zevklere basit ve kolay bir şekilde ulaşabilmektedirler. Eğlence araçları genç nesil için ucuz ve kolaydır. Batı'daki cinsel özgürlükler aşırı düzeydedir. Bu faktörler evliliğin unutulmuş bir gelenek haline gelmesine neden olmuştur.
Diğer taraftan, bazı gençlerin evlilik için maddi imkânları yoktur; seçicilik ve çeşitlilik arayışı da başlı başına bir sorundur. Hatta bazı İslam toplumlarında mehir miktarı çok yüksektir. Ev ve yaşam kolayca elde edilemez; aile yükünü taşımak zordur; dine yönelim ve inançlara bağlılık da dünyada tartışmalıdır. Bunların hepsi birlikte aile kurmaktan kaçınmaya neden olurlar.
Bu durumdan kurtulmak için önerilen çözüm yolları:
1- Evlilik için zemin, imkân ve kolaylıklar sağlayarak evliliği yaygınlaştırmak;
2- Gerekli düzenlemelerle ve günün koşullarını dikkate alarak geleneksel aile yapısına geri dönmek;
3- Ailenin yalnızlıktan ve kimsesizlikten kurtarılması, mevcut sınırlarından çıkarılması;
4- Akrabalık ilişkilerinin, ziyaretlerin ve akrabalar arasındaki bağların geliştirilmesini teşvik etmek;
5- Ailenin dini ve insani değerlerinin ve karşılıklı sosyal ilişkilerin, huzurlu ve sakin bir yaşamın öneminin tebliğini yapmak.
Geleceğin Görünümü
Yakın veya uzak gelecekte ailenin nasıl bir konumda olacağı, bu kontrol edici ve yönlendirici unsurların nasıl hareket edeceğine bağlıdır. Mevcut durum ve günümüz dünyasının performansına göre, gelecekte ailenin parlak bir durumu olması beklenmemektedir. Bu durumu düzeltmek ve aile hayatına düzen vermek için aşağıdaki tedbirler alınırsa, kurtulma umudu olabilir; aksi takdirde her gün bir önceki günden daha kötü olacaktır:
1- İlişkilerin, şehvet düşkünlüğünün ve zevk peşinde koşmanın kontrol altına alınması;
2- 'Ailenin önem ve kutsallığı' ideolojisinin çeşitli yollarla aşılanması;
3- Genç neslin dini, ahlaki ve en azından insani öğretilere bağlı kalması için çaba harcanması.
gaziantep escort,alanya escort,gaziantep escort
yatırımsız deneme bonusu deneme bonusu veren siteler 2024
tesettürlü escort ,fatih escort ,türbanlı escort ,travesti escort ,taksim escort ,beylikdüzü escort ,çapa escort
halkalı escort ,avrupa yakası escort ,şişli escort ,avcılar escort ,esenyurt escort ,beylikdüzü escort ,mecidiyeköy escort ,istanbul escort ,şirinevler escort ,avcılar escort