Bugun...



Velayet-i Fakih Kavramı

Bismillahirrahmanirrahim

facebook-paylas
Tarih: 30-11-2022 16:04

Velayet-i Fakih Kavramı

Soru: Hamd Allah’a, salat ve selamı ise sevgili nebisi Muhammed Mustafa (s.a.a), pak kıldığı Ehlibeyt (a.s) ve karanlıklarda kendilerine onları rehber edinenlerin üzerine olsun.

“Piri Aşk” adlı eserde İmam Humeyni'nin (r.a) "Keşfu’l Esrar" adlı eseri veya birçok konuşmasında olduğu gibi,  "Velayeti Fakih" doktrinini gündeme getirdiğini ama bu konuyu “ilk etapta ümmet ve ulema arasında ihtilaf çıkmasın” diye üstü kapalı bir şekilde gündeme getirdiğini ve insanlar bu mevzuu anlayabilecek kapasiteye ulaştıklarında veya idrak ettikleri hakikatleri gerçek hayatta da uygulayabilecek düzeye geldiklerinde açıklama imkânı bulabildiği ifade ediliyor. Zahmet olmazsa eğer, sizden İmam Humeyni'nin (r.a) gündeme getirdiği "Velayet-i Fakih" kavramı hakkında biraz detaylı bir bilgi alabilir miyim?

Cevap: Muhterem kardeşim, "Velayet-i Fakih" meselesi asırladır Şia uleması arasında tartışılan ve işlenen bir konudur. Dolayısıyla bahsettiğiniz kitap eğer öyle yazmışsa, en azından eksik yazmıştır. Fakat bu konuda bir kaç hususa değinmemiz gerekir:

1- Adil ve şartlara haiz bir fakihin velayetinin aslı, âlimler tarafından kabul edilmekle birlikte (ki bu Ehlibeyt imamlarının (a.s) hadislerine dayanıyor) bu velayetin sınırları ve yetki alanları hakkında bazı farklı görüşler (hadislerin yorumundan) ortaya çıkmıştır. Bu velayetin sınırları hakkında belki de en geniş düşünen ve en çok yetkiyi tanıyan kişi İmam (r.a) ve ondan sonra gelen talebeleri olmuştur. Öyle ki İmam Humeyni (r.a), Hz. Resulullah (s.a.a) ve masum bir İmam (a.s) için geçerli olan mutlak velayetin aynısını fakih için de geçerli saymaktadır. Şu farkla ki onların velayeti asaletendir, fakihlerin velayeti ise, vekâleten. “Eğer böyle olmazsa, gaybet zamanında İslam hükümeti kurmak ve yönetmek imkânsız olur” buyurmaktadır. Her halükarda bunun geniş bahisleri vardır ki yerinde işlenmiştir. Bu konuda İmam'ın "Velayet-i Fakih" kitabına müracaat edebilirsiniz. Bu kitap yıllar önce “İslam'da Devlet” ismiyle yayınlanmıştır. 

2- Yukarıdaki farkın yanı sıra, İmam Humeyni'nin (r.a) bu konuda ön plana çıkmasına sebep olan bir diğer husus, tarih boyunca Şia âlimlerine söz konusu velayeti kullanma imkânının hemen hemen hiç doğmamış olması ve bu açıdan tabiri caizse bir nevi ümitsizliğin hâkim olmasıydı. Dolayısıyla fakihler ve âlimlerimizin çoğu velayetin mümkün olan kısıtlı boyutları üzerinde durmuş ve bahsetmişlerdir. İmam Humeyni'nin (r.a) farkı ise, her şeye rağmen bu velayetin bütün boyutlarını gündeme taşıması ve özellikle siyasi ve sosyal boyutlarını ön plana çıkarmasıydı.

Bundan dolayı meselenin iç yüzünden haberdar olmayanlar bu teorinin ilk defa İmam Humeyni (r.a) tarafından icat edildiğini sanmaktadır. Oysa delil olmadan, ayet veya hadise dayanmadan bir fakihin kendi kafasından teori üretme yetkisi yoktur.

3- Fakihin velayeti hususunda delil gösterilen birkaç hadisi de burada örnek olarak size aktarmak istiyorum:

a) İmam Hasan Askerî'den (a.s) şöyle nakledilmiştir: "Fakihlerden, nefsine hâkim olan, dinini koruyan, heva ve hevesine muhalefet eden ve Mevla’sının emrine itaat eden kimseye avam olanlar taklit etmeli, uymalıdırlar." [1]

b) İmam-ı Zaman, Hz. Mehdi'den (a.f) şöyle nakledilmiştir: "(Gaybet zamanında) meydana gelecek hadiselerde ve sorunlarda, bizim hadislerimizi rivayet eden (onlarda uzman olan) kimselere müracaat edin. Zira onlar benim size olan hüccetim ve ben de onlara Allah'ın hüccetiyim." [2]

c) Ömer b. Hanzala şöyle diyor: İmam Caferi Sadık'tan (a.s) bizim ashabımızdan olan iki şahıs arasında bir borç yahut miras hakkında anlaşmazlık vuku bulduğunda sultana (zalim yöneticiye veya onlar tarafından tayin edilmiş) hâkimlere başvurmalarının hükmünü sordum. İmam (a.s) şöyle buyurdu: "Kim onlara hak veya batıl meselede başvurursa, tağuta başvurmuştur ve aldığı şey kesin hakkı bile olsa, haram olur. Çünkü tağutun hükmüyle onu almıştır. Allah-u Teâlâ buyurmuştur: Tağutun önünde muhakeme olmak isterler; hâlbuki onu inkâr etmeye emrolunmuşlar. [3] ”. ‘Öyleyse ne yapsınlar?' dedim. İmam (a.s) şöyle buyurdu: "Bizim hadislerimizi rivayet eden; helalimizi, haramımızı bilen ve hükümlerimizden haberdar olan birisini bulsunlar; ben, onu size hâkim yaptım." [4]

 

--------------

[1]- Vesailü’ş-Şia, c.18, s.95.

[2]- Kemalü’d-Dîn, c.2, s.484.

[3]- Nisa, 60.

[4]- Vesâilü’ş-Şia, c.18, s.99.




Bu haber 1280 defa okunmuştur.


Etiketler :

FACEBOOK YORUM
Yorum

İLGİNİZİ ÇEKEBİLECEK DİĞER SORU-CEVAP Haberleri

YAZARLAR
ÇOK OKUNAN HABERLER
  • BUGÜN
  • BU HAFTA
  • BU AY
SON YORUMLANANLAR
HABER ARŞİVİ
İLAN PANOSU

Web sitemize nasıl ulaştınız?


HABER ARA
Bizi Takip Edin :
Facebook Twitter Google Youtube RSS
YUKARI YUKARI