Bugun...



Hz. Resulullah'ın (s.a.a) Hüküm Koyma Yetkisi

Bismillahirrahmanirrahim

facebook-paylas
Güncelleme: 24-06-2022 16:16:59 Tarih: 20-06-2022 15:26

Hz. Resulullah'ın (s.a.a) Hüküm Koyma Yetkisi

Soru:  Allah-u Teâlâ, Kur’an-ı Kerim’de şöyle buyurmaktadır:

"Kendilerine kitap verilenlerden, Allah'a ve ahiret gününe inanmayan, Allah'ın ve Resulü’nün haram kıldığını haram tanımayan ve hak dinini din edinmeyenlerle, küçük düşürülmüşler olarak cizyeyi kendi elleriyle verinceye kadar savaşın." [1]

Yine şöyle buyurmaktadır: "Onlar ki, yanlarındaki Tevrat'ta ve İncil'de (geleceğini) yazılı bulacakları ümmi peygambere uyarlar; o, onlara iyiliği emrediyor, kötülüğü yasaklıyor, temiz şeyleri helal, murdar şeyleri haram kılıyor ve onların ağır yüklerini, üzerlerindeki zincirleri kaldırıyor…" [2]

Görüldüğü gibi bu ayetlerde Allah-u Teâlâ’nın tahrimi (haram kılışı) ve helal kılışının yanı sıra Hz. Resulullah'ın (s.a.a) da tahriminden bahsedilmektedir. Acaba Hz. Resulullah'ın (s.a.a) haram ve helal kılışının anlamı nedir? Yani Hz. Resulullah'ın (s.a.a) da Allah-u Teâlâ'nın paralelinde hüküm koyma yetkisi var mı? Ya da Allah tarafından böyle bir yetki ona verilmiş midir? Bunun açıklaması nedir?

Cevap: Bu konuda şunu söyleyebiliriz: Bu ayetlerden, Hz. Resulullah'ın (s.a.a) Allah-u Teâlâ’dan müstakil bir şekilde herhangi bir konuda teşriinin (hüküm koymasının) caiz ve mümkün olduğunu anlamamız doğru olamaz. Zira asaleten teşri' ve hüküm koyma hakkı Allah-u Teâlâ’ya aittir. Bu husus Kur'an-ı Kerim'in muhtelif ayetlerinde beyan edilmiştir. Bu ayetlerde ve benzer manaları ifade eden hadislerde kastedilen şudur ki Allah-u Teâlâ, Resulünün söylediklerine (emir ve nehiylerine) kendisi gibi mutlak bir şekilde itaat etmeyi insanlara farz kılmıştır. Bu ister Allah tarafından insanlara ilettiği genel hükümler olsun ve isterse genel hükümleri mevzu ve mısdaklarına tatbik etmede olsun, hepsinde geçerlidir. Kısacası Hz. Resulullah'ın (s.a.a) bir şeyin haram veya helal olduğuna hükmetmesi, (haşa) başına buyruk ve Allah'tan ayrı bir şekilde yaptığı demek değildir. Ya, Allah'ın o konudaki emrinden hareketle o şeyin helal veya haram olduğuna hükmetmesidir. Ya da bir şeyin hükmünü Allah-u Teâlâ'nın kendisine vahyedip, öğrettiği genel kurallar ve prensiplerden çıkarıp insanlara açıklamasıdır. Her iki durumda da meselenin kökü Allah-u Teâlâ’ya dayanmaktadır. Böyle olunca, verilen bu hükümler hem Allah'ın hükmü sayılır (müstakillen ve asaleten) ve hem de (Allah ile kullar arasındaki bir vasıta ve elçi olması hasebiyle) Hz. Resulullah'ın (s.a.a) hükmü sayılır.

Nitekim ona uyanlar da hem Hz. Resulullah'a (s.a.a) itaat etmiş sayılırlar ve hem de Allah'a. Zira Hz. Resulullah'a (s.a.a) itaati de insanlara farz kılan yine Allah-u Teâlâ'dır. Yoksa insan-ı kâmil (ki Hz. Resulullah (s.a.a) bunun en mükemmel örneğidir) asla Allah'tan müstakil bir şekilde ve onun izni olmadan bir hüküm vermez. O, bu konuda tıpkı meleklerin konumuna sahiptir ki Kur'an onlar hakkında şöyle buyuruyor:

"O (melekler) söz ile O'ndan (Allah'tan) öne geçmezler ve onlar O’nun emriyle amel ederler." [3]

Aşağıdaki ayetlerde bu gerçek açık bir şekilde vurgulanmaktadır:

"Resulün size verdiklerini (emirlerini ve açıkladığı hükümleri) alın (onlara itaat edin), sakındırdıklarından da kaçının." [4]

"Ey iman edenler! Allah'a itaat edin; Peygamber'e itaat edin ve sizden olan emir sahiplerine de. Eğer bir şeyde anlaşmazlığa düşerseniz, artık onu Allah'a ve Resulüne döndürün şayet Allah'a ve ahiret gününe iman ediyorsanız..." [5]

"Allah ve Resulü, bir işe hükmettiği zaman, mu'min olan bir erkek ve mu'min olan bir kadın için o işte kendi isteklerine göre seçme hakkı yoktur. Kim Allah'a ve Resulüne isyan ederse, artık gerçekten o, apaçık sapıklıkla sapıtmıştır." [6]

"O (Peygamber), hevadan (kendi istek, düşünce ve tutkularına göre) konuşmaz; O (söyledikleri) ancak vahy olunan bir vahiydir." [7]

"De ki “Size Allah'ın hazineleri yanımdadır” demiyorum; “gaybı da (Allah bildirmeden) bilmiyorum ve ben size bir meleğim” de demiyorum. Ben ancak bana vahy edilene uyarım..." [8]

"Şüphesiz biz sana kitabı hak olarak indirdik ki, Allah'ın sana gösterdiği şekilde insanlar arasında hükmedesin..." [9]

Aynı hakikati vurgulayan iki tane de hadis nakledelim:

İbn-i Amr b.el-As'tan şöyle rivayet edilmiştir:

"Ben, Hz. Peygamber'den (s.a.a) duyduğum her şeyi yazardım. Ancak Kureyş beni bundan alıkoydu. Dediler ki: 'Sen Resulullah'ın her söylediğini yazıyorsun. Allah Resulü (s.a.a) de bir insandır; kızgınlık halinde de hoşnutluk halinde de konuşabilir. (Bu yüzden hata da yapabilir!)"

Ondan sonra yazmaktan vazgeçtim. Bunu Allah Resulü’ne (s.a.a) anlatınca, mübarek parmağıyla ağzını gösterdi ve şöyle buyurdu: "Yaz! Nefsim elinde bulunan Allah'a yemin ederim ki, bundan (ağzımdan) haktan başka bir şey çıkmaz." [10]

Hz. Resulullah (s.a.a), bir ganimet paylaştırmasına itiraz eden bazı Müslümanlara şöyle buyurdu: "Ben size bir şey verdiğimde veya bir şeyden sizi mahrum bıraktığımda bir haznedarım ben; ancak emredildiğim şekilde hareket ederim." [11]

Bazı hadislerde bazı hükümlerin Allah tarafından Hz. Resulullah'a (s.a.a) bırakıldığını ve Hz. Resulullah'ın (s.a.a) da o konularda görüş bildirdiği ve Allah-u Teâlâ'nın da bu hükümleri teyid edip, imzaladığı ve izin verdiğinden bahsetmektedir.

Bu da yine Allah Resulü'nün (s.a.a) müstakil, başına buyruk ve Allah'tan bağımsız olarak hüküm verdiği anlamına değildir. Manası şudur ki Hz. Resulullah (s.a.a), uzun bir ilahi talim ve terbiyeden geçtikten sonra mukaddes ruhu, “Ruhu’l Kudüs” mertebesine sahip olmuştur. “Ruhu’l Kudüs” mertebesine sahip olan insanı kâmil, sürekli o ruhun teyit ve kılavuzluğuyla hareket etmekte olduğu için hata yapması imkânsızdır.

Bu konu, Ehl-i Beyt'ten (a.s) nakledilen birçok hadiste açık bir şekilde beyan edilmiştir. Bu yüzden hakikatleri en çıplak şekliyle gördüğü için verdiği hükümler, sürekli Allah-u Teâlâ’nın irade ve hükümlerine mutabık düşmekte; onun irade ve meşiyyetine ters düşmesi söz konusu değildir. Aksi takdirde Ruhu’l Kudüs’ün teyidine mahzar olmasının bir anlamı kalmaz. Bu yüzden Allah-u Teâlâ gördüğü bazı maslahatlardan dolayı, (örneğin Hz. Resulün’ün (s.a.a) makam ve mertebesini insanlara tanıtmak ve ona ne kadar inandıkları, güvendikleri ve itaat edip etmediklerini sınamak için) bazı hükümleri direk olarak açıklama yerine, onların düzenleme ve açıklamasını Resulüne bırakmış, Hz. Resulullah'ın (s.a.a) açıklamasından sonra da onları teyid edip imzalamıştır.  

 

--------------------

[1]- Tövbe, 29.

[2]- A'raf, 157.

[3]- Enbiya, 27.

[4]- Haşr, 7.

[5]- Nisa, 59.

[6]- Ahzap, 36.

[7]- Necm, 3-4.

[8]- Enam, 50; Yunus, 15.

[9]- Nisa, 105.

[10]- Cemü’l Fevâid, c.1, s.69, h. 317, Ebu Davud'dan Naklen; İz Yayıncılık.

[11]- Sünen-i Ebi Davud, c.3, s.136, h. 2949; Müsned-i Ahmed, c.3, s.191, h. 8161; Kenzü’l Ummal, h: 16711.




Bu haber 2942 defa okunmuştur.


Etiketler :

FACEBOOK YORUM
Yorum

İLGİNİZİ ÇEKEBİLECEK DİĞER SORU-CEVAP Haberleri

YAZARLAR
ÇOK OKUNAN HABERLER
SON YORUMLANANLAR
HABER ARŞİVİ
İLAN PANOSU

Web sitemize nasıl ulaştınız?


HABER ARA
Bizi Takip Edin :
Facebook Twitter Google Youtube RSS
YUKARI YUKARI