Bugun...



Zuhur Asrında Dünya Savaşı

İmam Mehdi'nin (a.f) zuhurundan önce bir dünya savaşının gerçekleşeceğine pek çok rivayet değinmiştir. Ancak bu savaşın, Birinci ve İkinci Dünya Savaşları olabileceğini söylemek oldukça uzak bir ihtimaldir.

facebook-paylas
Tarih: 21-10-2022 12:34

Zuhur Asrında Dünya Savaşı

Bismillahirrahmanirrahim

İmam Mehdi'nin (a.f) zuhurundan önce bir dünya savaşının gerçekleşeceğine pek çok rivayet değinmiştir. Ancak bu savaşın, Birinci ve İkinci Dünya Savaşları olabileceğini söylemek oldukça uzak bir ihtimaldir.

Zira rivayetlerde geçen bu savaş hakkındaki bilgi ve veriler, Birinci ve İkinci Dünya Savaşındaki yaşananlarla uyumlu değildir. Çünkü bazı rivayetlerde, bu savaşın zuhur zamanına yakın olduğu veya zuhur esnasında gerçekleşeceği yer almıştır. Bazı rivayetlerden ise, bu savaşın zuhur yılında veya İmam Mehdi'nin (a.f) mukaddes zuhurunun başlamasının ardından gerçekleşeceği anlaşılmaktadır. Bu konuyla ilgili bazı rivayetler şöyledir:

Emirü'l-Müminin İmam Ali'den (a.s) şöyle nakledilmiştir: Kaim'in (a.s) önünde, kızıl ve beyaz ölüm belirecek; kan rengindeki çekirgeler zamanlı zamansız saldıracaktır. Kızıl ölümden kasıt kılıç ve beyaz ölüm ise, vebadır.[1] "Kaim'in (a.s) önünde" ibaresinden anlaşılmaktadır ki bu savaş ve kızıl ölüm, İmam Mehdi'nin (a.f) zuhuruna oldukça yakındır. Ancak bunun ne zaman gerçekleşeceğini belirlememiştir.

İmam Muhammed Bakır (a.s) şöyle buyuruyor: Şu alametler gerçekleşmedikçe Kaim (a.s) kıyam etmeyecektir: Büyük korku ve dehşet, depremlerin yaşanması, halkı içine alacak fitne ve belalar, veba hastalığı, Araplar arasındaki keskin kılıç, halk arasındaki büyük ihtilaf, dindeki bölünmeler ve halkın durumundaki değişiklikler. Öyle ki, halkın birbirinin canına kastetmesinden ve sabah akşam birbirlerini parça parça etmelerinden dolayı insan ölümü arzulayacaktır.[2]

Bu rivayet veba hastalığının, muhtemelen genel savaşın kastedildiği büyük korkudan önce ortaya çıkacağına değinmektedir. Ama ne var ki hadisin metnini, ravinin ileri geri değiştirerek beyan etmediğine emin olsak dahi, hadisin metni dikkate alındığında ve bu olaylardaki belirsizliğe bakıldığında, zikredilen olayların peş peşe gerçekleşeceğini söyleyebilmek oldukça güçtür.

Evet, bu hadise göre oldukça zor ve sıkıntılı bir dönemin Arap olan-olmayan herkesi beklediğini; siyasî, ekonomik ve emniyet alanlarında bu sıkıntının hissedileceğini söyleyebiliriz. Belki de bu şartların beyanı, İmam Caferi Sadık'tan (a.s) nakledilen bir sonraki rivayette değinilen kıtlık yılının ilanıdır. Bu hususta İmam Caferi Sadık (a.s) şöyle buyuruyor: Mutlaka Kaim'in (a.s) önünde öyle bir yıl olacaktır ki halk onda açlık çekecek, ölümden duyulan büyük korku ve dehşet onları kapsayacaktır. [3]

Bir sonraki rivayet, mübarek Ramazan ayında semavî feryat ve haykırışın, İmam Mehdi'nin (a.f) zuhuruna yakın bir zamanda işitilene kadar, yukarıda belirtilen sıkıntılı şartların ve savaş ortamının süreceğini göstermektedir.

İmam Caferi Sadık'ın (a.s) şöyle buyurduğu nakledilmiştir: Doğulularla Batılılar birbirleriyle ihtilaf edecektir. Evet, kıble ehli de hakeza (ihtilaf edecektir). İnsanlar korku ve dehşetten dolayı büyük zorluklarla karşılaşacak, gökyüzünden bir münadi seslenene kadar bu hâl üzere olacaklardır. Öyleyse ne zaman bu gerçekleşirse göç edin, göç![4]

Bu rivayet göstermektedir ki, zikredilen savaştan kaynaklanan zararların en büyük ve esaslı etkisi gayrimüslim milletler üzerinde olacaktır. "Doğulularla Batılılar birbirleriyle ihtilaf edecektir. Evet, kıble ehli de hakeza (ihtilaf edecektir)." cümlesi, oldukça hassas bir ibaredir. Çünkü Müslümanlar arasındaki ihtilafın çok önemli olmadığını beyan etmektedir. Ayrıca anlaşılan o ki bu ihtilaf, Doğulularla Batılıların ihtilafından kaynaklanacaktır. Şüphesiz bu husus ileride yaşanacak dünya savaşının doğal bir neticesidir. Çünkü bu savaşta, hükümetlerin ve büyük ülkelerin merkezleri ve askerî karargâhları hedef alınacaktır. Dolaylı olarak bunun etkileri Müslümanlara da yansıyacaktır. Bazı rivayetler açıkça bu konuya değinmiştir.

Ebu Basîr, İmam Caferi Sadık'tan (a.s) şöyle duyduğunu naklediyor: İnsanların üçte ikisi yok olmadıkça bu iş (yani Kaim'in kıyamı) gerçekleşmeyecektir. Sorduk: "İnsanların üçte ikisi yok olunca kimler geriye kalacaktır?" Buyurdu ki: Acaba sizler geriye kalacak üçte birin içinde olmayı istemez misiniz?[5]

Emirü'l-Müminin İmam Ali'nin (a.s) hutbesine dikkat edilecek olursa, bu savaşın zamanı ve etkenini daha net bir şekilde ortaya koyduğu söylenebilir. Bu hutbede zuhurun bazı alametlerine değinilmekle beraber, iki bölümü dünya savaşıyla ilgilidir.

İmam Ali (a.s) bu hutbede şöyle buyuruyor: Biliniz ki ey insanlar! Benden istediğinizi sorun; doğudaki fitne ve fesat, bir defa ölüp tekrar dirildikten sonra dizginlerinden kurtulmuş deve gibi gelip çatmadan ve başka bir fitne, batıda büyük bir ateş gibi alevlenmeden. Bu fitne, herkesin derinden ah-vah etmesine sebep olacak, kan davası ve intikam feryatlarını yükseltecektir. Bu sırada Necran ahalisinden bir kişi (ya da rahip) çıkarak İmam'a (a.f) icabet edecektir. O, Mehdi'nin (a.f) davetini ilk kabul edecek Hristiyan'dır. O, kendi manastırını yıkacak ve haçını kıracak. Yârenleri ve zayıf düşürülmüş halk, biniciler ve hidayet bayraklarıyla beraber Nuhayle'ye doğru hareket edecektir. (O gün) Yeryüzündeki insanların hepsinin toplanacağı yerin ismi Faruk'tur. (Burası, Emirü'l-Müminin'in (a.s) hac yolculuğu sırasındaki Burs ve Fırat arasında bulunan bir yerin adıdır.) O günde üç bin (bin) Yahudi ve Hristiyan öldürülecek ve bazısı bazısını öldürecektir. Evet, o gün, "Onları biçilmiş cansız bir ekin hâline getirinceye kadar bu feryatlarını sürdürdüler" [6] ayetinin tevili ve örneğidir. [7]

Hadisin başlangıcı, bu çatışmanın doğudan başlayacağını veya doğu bölgesinden kaynaklanacağını beyan etmektedir. Diğer yandan, batı ateşi de batıdaki şehirleri viran edecektir. Bu büyük ateşin yayılacağı alanlar ise askerî karargâhlar, başkentler ve batıdaki önemli merkezlerdir.

Anlaşılan o ki İmam'ın (a.s) "Yeryüzündeki insanların hepsinin toplanacağı yerin ismi Faruk'tur" cümlesinden kastı, insanların dünyanın dört bir yanından, İmam Mehdi'ye (a.f) ulaşmak için bir araya geleceği ve İmam Mehdi'nin (a.f) karargâhının da Kûfe ile Hille arasında olacağıdır. Nitekim Necranlı rahip, bir grup mustazaf insanla beraber bu bölgede İmam Mehdi'nin (a.f) huzuruna kabul edilecektir. "Burası, Emirü'l-Müminin'in (a.s) hac yolculuğu sırasındaki Burs ve Fırat arasında bulunan bir yerin adıdır" ibaresi ise, zahiren ravi veya kitabın metnini yazanların kendi açıklamasıdır. Elbette hadiste geçen "el-Mehacce" kelimesinin, Emirü'l-Müminin İmam Ali (a.s) zamanındaki hac kervanlarının toplandığı yer veya İmam Ali'yle (a.s) görüşmek ya da ordugâhına girmek için farklı topluluk ve kurul temsilcilerinin toplandığı mekânın adı olması da muhtemeldir. İmam'ın (a.s) buyurduğu, "O günde üç bin bin kişi doğu ve batı arasında öldürülecektir" cümlesinin manası, üç milyon kişidir. "Bin" kelimesini paranteze almamızın sebebi ise, ikinci "bin" kelimesinin “Bihâru'l-Envâr” kitabındaki [8] farklı bir rivayette yer almasından dolayıdır. Buradaki rivayetten düşmüş de olabilir. Elbette bunun manası, dünya savaşında öleceklerin sayısının üç milyon olacağı demek değil, o gün veya o yerde öleceklerin sayısıdır. Bu ise dünya savaşının aşamalarından biri ve sonuncusudur. Savaşta ve savaş öncesi veba hastalığının yayılmasıyla öleceklerin sayısı dünyadakilerin üçte ikisine ulaşacaktır. Bu konunun aynısı farklı bir rivayette dünya halkının yedide beşi diye geçmektedir.

İmam Caferi Sadık'ın (a.s) şöyle buyurduğu naklediliyor: Kaim'in (a.s) önü sıra iki çeşit ölüm gerçekleşecektir. Biri kızıl ölüm ve diğeri beyaz ölüm. Sonuçta her yedi insandan beşi ölecektir. [9]

Bazı rivayetlerde "onda dokuzu" miktarı geçmiştir. Kimi zaman rivayetlerdeki bu ihtilafların sebebi, bölgeler arasındaki farklılık veya diğer nedenlere dayanmaktadır. Ancak her hâlükârda Müslümanların bu savaşta göreceği zararlar az olacaktır.

Söylenenleri şöyle özetleyebiliriz: Değer verdiğimiz rivayetler, İmam Mehdi'nin (a.f) zuhurundan önce veya zuhur yılında, genel bir korku ve dehşetin cihanı kaplayacağını ve insanların canlarına, özellikle gayrimüslimlere büyük zararlar ulaşacağını açıklamaktadır. Bu belirtileri genel savaşa, gelişmiş, korkunç ve yok edici savaş araç-gereçlerine yorumlayabiliriz. Bunlar ise, bütün insanların korkuya kapılıp kaygılanmalarına sebep olacaktır. Çünkü eğer bu savaştaki yöntem alışılmış ve klasik olursa, korku ve dehşet, rivayetlerin bahsettiği düzeye ulaşmaz veya en azından bazı özel bölgelerde bu tür korku, dehşet ve katliam yaşanmaz.

Diğer yandan elimizdeki bazı verilere dayanarak, bu büyük ve genel korkuyu, bölgede gerçekleşecek savaşların sayı yönünden çok olacağına tefsir edebiliriz. Özellikle İmam Muhammed Bakır’dan (a.s) nakledilen, "Yeryüzündeki savaşlar çoğalacaktır" ifadesi, o yılda çok savaşın meydana geleceğini göstermektedir. Bu hadisle, Doğulular ve Batılılar arasındaki ihtilaf ve savaşları beyan eden hadisler yan yana koyulduğu zaman, onlar arasında gerçekleşecek bu savaşların bölgesel olacağı ve en büyük zararının da Batıda gözlemleneceği neticesine ulaşılmaktadır.

Rivayetlerden anlaşılan o ki bu savaş, ya İmam Mehdi'nin (a.f) zuhuruna yakın bir zamanda ya da muhtemelen zuhur yılında gerçekleşecektir. Hadislere genel bir bakışla, bu savaşın birkaç aşamada gerçekleşeceğini söyleyebiliriz. Yani bu savaş zuhurdan önce başlayacak, zuhurdan sonra bir müddet devam edecek, Hicaz bölgesi bu savaş sırasında İmam Mehdi (a.f) eliyle fethedilecek ve sonrasında da Irak'ın fethiyle sonuçlanacaktır.

Ancak eğer bu savaşı gazetelerin dediği gibi kapsamlı bir kimyasal savaşa yorumlarsak, bu savaşın zaman yönünden oldukça kısa süreceğini söylemek gerekir. Söylendiği üzere bir aydan daha kısa bir süre zarfında her şey son bulacaktır. Âlim olan Allah'tır.

 

-------------

[1]- Şeyh Mufid, el-İrşâd, s. 405; Gaybet-i Tûsî, s. 277.

[2]- Şeyh Sadûk, Kemâlu'd-Din ve Temâmu'n-Ni'met, s. 434.

[3]- Bihâru'l-Envâr, c. 52, s. 229.

[4]- Bihâru'l-Envâr, c. 52, s. 235.

[5]- Bihâru'l-Envâr, c. 52, s. 113.

[6]- Enbiyâ, 15.

[7]- Bihâru'l-Envâr, c. 83, s. 82, 84.

[8]- Bihâru'l-Envâr, c. 52, s. 274.

[9]- Bihâru'l-Envâr, c. 52, s. 207.




Bu haber 329 defa okunmuştur.


Etiketler :

FACEBOOK YORUM
Yorum

İLGİNİZİ ÇEKEBİLECEK DİĞER MEHDEVİYET Haberleri

YAZARLAR
ÇOK OKUNAN HABERLER
  • BUGÜN
  • BU HAFTA
  • BU AY
SON YORUMLANANLAR
HABER ARŞİVİ
HAVA DURUMU
İLAN PANOSU

Web sitemize nasıl ulaştınız?


NAMAZ VAKİTLERİ
HABER ARA
Bizi Takip Edin :
Facebook Twitter Google Youtube RSS
YUKARI YUKARI