Cevap: Sadık rüyanın bazen tabire ihtiyacı yoktur. Hz. İbrahim’in (a.s), oğlu İsmail (a.s) hakkında gördüğü rüya gibi: “Yavrum, dedi; ben uykuda görüyorum ki ben seni kesiyorum” (1). Ama sadık rüyaların bir kısmının tabire ihtiyacı vardır; yani hayal kuvveti, hakikatin şeklini değiştirir ve rüya tabircisi, bu hayali sureti gerçekliğe oturtur.

Bazen rüyalar “Ezgas-u Ahlam” olarak isimlendirilen nefsin icadıdır. Ezgas-u Ahlam, yani bir nevi kâbustur ve insanın günlük işlerinin bir sonucu olarak ortaya çıkar. O halde insanın gördüğü rüya, masumların gördüğü gibi doğru ise, hak ve sahihtir; zira o fezaya batıl yol bulaşmaz ve şeytanın da dehaleti olması mümkün değildir. Sadık ya da kazip rüyalar, hünerli rüya tabirlerinin açıklamalarına göre birbirlerinden ayrılabilir.

Peygamber Ekrem’i (s.a.a) ya da Masumlar’dan (a.s) birisini rüyasında gören kimse, gerçekten onları gördüğünü ya da şeytanın onların suretinde kendisini gösterip göstermediğini nereden anlayacaktır, sorusuna gelince bir rivayette şöyle buyrulmuştur: “Şeytan hiçbir zaman Masumların suretine giremez”;(2) ne var ki asıl sorun, bizlerin çoğu Masumlar’ı (a.s) görmedi ve eğer rüyada nurani bir yüz görürsek, nurani bu şahıs da imam olduğunu iddia ederse, nasıl tanıyacağız? Şeytanın rablik ve nübüvvet iddiasında bulunmadığı nerden anlaşılır?!

O halde eğer bir kimse uyanıkken masum İmamlar’dan (a.s) birini görür ve sonra rüyasında onun nurlu yüzünü müşahede eder ve onu tanırsa, bu rüya sahihtir; ama bilinmeyen bir çehre imamet iddiasında bulunursa, bunun teşhisi zordur; zira rüya gören şahıs önceden imamı görmemiştir ve şeytanın rüyada imamlık iddiasında bulunup bu şahsı kandırabilir. Elbette şeytan imam ya da masumların şekline giremez; ama rablik iddiasında bulunduğu gibi imamet iddiasında da bulunabilir.

-----------------------

1. Saffat Suresi/102.

2. el- Emali (Li’s-Saduk), s. 62; Biharu’l Envar, c. 58, c. 234-235.