Tweet |
Bismillahirrahmanirrahim
Hz. Fatıma (s.a) olgun bir akla, kusursuz bir ruh güzelliğine, saflık ve berraklığa, asil ve üstün bir kereme sahipti. Üzerine aydınlığını saçan, kendisinden katkı gören ve düşünce ve ürün olarak kendisini ifade eden bir atmosferde yaşadı. Bir devrime dönüşen risalet misyonu içinde bir çizgi olarak belirginleşti. Böylece kendisi de risalet devriminin temellerinden biri oldu. Öyle ki, onun tarihini doğru anlamadan risalet tarihini doğru anlamak mümkün değildir.
Hz. Fatıma (s.a), kadının insanlığını, saygınlığını, kerametini, kutsallığını, ilâhî emir ve yasaklar hususunda koruyuculuğunu ve özenini en onurlu bir şekilde temsil etti. Bunun yanında üstün bir zekâya, keskin bir ferasete ve geniş bir bilgiye sahipti. Nübüvvet mektebinde eğitim görmesi, risalet külliyesinden mezun olması onur ve övünç olarak ona yeter.
Güvenilir elçi olan babasının Rabbinden aldıklarını, o da ondan aldı. Hiç kuşkusuz o, anne ve babasının evinde, Mekke'deki başka hiçbir çocuğun öğrenemediği şeyleri öğrendi. [1]
Hz. Fatıma (s.a), iman ve kesin inanç üzere yetişti. İnanç bağına bağlılık, ihlâs ve dünyadan uzaklaşmayı esas alan bir anlayışla büyüdü. Yılların geçmesiyle birlikte, rakipsiz bir şeref pınarı olduğunu öğrendi. Havva'nın çocukları içinde onunla şeref bakımından boy ölçüşecek kimse yoktu. Bu erişilmez şerefin yeterliliğine kesin olarak güvendi. Risalet bağrında ve iman atmosferinde bu şerefin parlaklığını ve revnakını gittikçe arttırdı.
Hz. Fatıma (s.a), her olgunlukta babasını adım adım izleyerek büyüdü. Hatta Aişe onun hakkında şöyle demişti: "Allah'ın yarattıkları içinde söz ve konuşma olarak Resulullah'a (s.a.a) Fatıma kadar benzeyen birini görmedim. Fatıma geldiği zaman, Peygamber (s.a.a) onun elinden tutar, elini öper, ona, hoş geldin der, sonra onu kendi yerine oturturdu. Peygamber, Fatıma'nın yanına gittiğinde, bu sefer Fatıma ayağa kalkar, babasına: "Hoş geldin" der ve elinden tutarak onu öperdi". [2]
Buradan hareketle Aişe'nin: "Yeryüzünde Hz. Peygamber'in (s.a.a) Fatıma'dan daha çok sevdiği bir kadın daha yoktu" şeklindeki sözünün gerisindeki sırrı anlıyoruz. Yine Aişe bu durumu şu sözleriyle açıklıyor: "Kendi babası dışında, Fatıma'dan daha doğru sözlü birini görmedim". [3]
Böylece Hz. Fatıma (s.a), müminlerin, kutsiyeti karşısında ürperdikleri kâmil kadınlığın eşsiz bir tablosu olarak belirginleşti.
Hz. Fatıma'nın (s.a) İlmi
Hz. Fatıma (s.a), vahiy evinde kendisi için hazırlanan bilgi ve irfanla, kendisini dört bir yandan kuşatan ilim ve irfan güneşlerinin ilmî aydınlatmasıyla yetinmedi. Babası Resulullah (s.a.a) ve ilim şehrinin kapısı kocasıyla her buluşmasında elinden geldiğince ilim öğrenmeye çalışırdı. Bunun yanında oğulları Hasan ve Hüseyin'i de sürekli olarak Resulullah'ın (s.a.a) meclisine gönderir, onlar döndükten sonra da onları konuşturarak dinlediklerini anlatmalarını sağlardı.
Çocuklarına üstün bir terbiye vermek için büyük bir çaba sarf ettiği gibi, ilim öğrenmek için de büyük bir çaba sarf ederdi. Ev işlerinin çokluğuna rağmen, öğrendiği bilgileri diğer Müslüman kadınlara aktarmayı da ihmal etmezdi.
İlim öğrenme ve ilmi yayma hususundaki bu kesintisiz çabaları sonucu, en büyük hadis ravilerinden ve tertemiz nebevî sünnetin aktarıcılarından biri oldu. İlminin ve düşünsel olgunluğunun kanıtı olarak dehasının yüksek düzeyini yansıtan iki ünlü konuşması yeterlidir. Bu hutbelerden birini Hz. Peygamber'in (s.a.a) vefatından sonra sahabenin ileri gelenleri huzurunda Mescid-i Nebevî'de ve diğerini ise, evinde irad etmişti. Bu konuşmalar, düşüncesinin derinliğinin, köklülüğünün, kültürünün genişliğinin, mantığının gücünün, önderlik kurumunun sapmasından sonra ümmetin geleceğine dair ön görüsünün gerçekliğinin parlak birer örneğidir.
Hz. Fatıma'nın (s.a) Yüksek Ahlâkı
Hz. Fatıma (s.a), "yüksek bir ahlâka, onurlu bir karaktere, üstün bir nefse, ulu bir duyarlılığa, çabuk kavrayan bir anlayışa, keskin bir zihne, yüce bir erdeme, parlak bir üstünlüğe, misk kokan bir nefese, cesur bir yüreğe, kendini beğenmişlikten uzaklığıyla hayranlık uyandıran bir izzete sahipti. Kibirlilerin tasavvur ettikleri büyüklük onun düzeyine erişmekten çok uzaktı. Büyüklenenlerin ve zorbaların karşısında eğilmezdi." [4]
Hz. Fatıma (s.a), hoşgörü, sükûnet ve geniş göğsüyle, geniş ufuklu vakarıyla, öz güven ve yumuşaklığıyla, ağırlığı ve temkinliliğiyle, sağlam karakteri ve iffetiyle, onurunu korumasıyla bir ahlâk abidesiydi. Parlak bir onur ve açık bir hâyâ timsali olan Hz. Fatıma (s.a) babasının vefatından önce, güler yüzlü ve mütebessim bir güzellik abidesiydi. Ama babasının (s.a.a) vefatıyla birlikte yüzündeki tebessüm kaybolmuştu.
Dilinden haktan başka bir söz dökülmezdi ve sadece doğruyu konuşurdu. Kimsenin kötülüğünden söz etmezdi. Gıybet etmez, kimseyi arkadan çekiştirmezdi. Kimseyi küçümseyici kaş göz işareti yapmazdı. Başkalarının sırrını saklar, verdiği sözü tutardı. İstişarede doğruyu söyler, onların gerçek hayrını ister ve başkalarının mazeretlerini kabul ederdi. Yanlışlıkları hoş görürdü. Çok kere sürçmeleri ve kötülükleri hilim ile ve hoşgörüyle karşılardı.
Bir kimseyle konuştuğu veya erkeklere hitap etmek durumunda kaldığı zaman, iffetinden ve saygısından bir perde arkasında durarak söylemek istediklerini söylerdi. İffet ve hayâsının ilginç bir örneği, öldükten sonra kadınların üzerine vücut hatlarını belirtecek şeyler çekilmesini hoş karşılamamış olmasıdır. [5]
Hz. Zehra (a.s) az ile yetinen zühd sahibi biriydi. O, ihtirasın kalbi parçaladığını, işlerde düzensizlik ve dağınıklığa neden olduğunu çok iyi biliyordu. O, hayatının sonuna kadar babasının kendisine söylediği şu sözü prensip edindi: "Ey Fatıma! Ebedî nimetlere kavuşabilmen için, dünya hayatının acılarına karşı sabret".
Basit bir hayata razıydı. Hayatın zorluklarına karşı sabırlıydı. Helâlin azına kanaat getirirdi. Razıydı ve kendisinden razı olunmuştu. Başkasına ait olan, başkasının sahip olduğu şeylere göz koymazdı. Hakkı olmayan bir şeye de gözlerini dikmezdi. Allah'tan başkasından bir şey istemeye tenezzül etmezdi. O, yüzsüzlük etmez onurlu nefsin tam bir timsaliydi.
Devam Edecek…
----------
[1]- Ehlü'l-Beyt, Tevfik Ebu İlm, s.116.
[2]- Ehlü'l-Beyt, Tevfik Ebu İlm, s.116.
[3]- Ehlü'l-Beyt, Tevfik Ebu İlm, s.116.
[4]- Ehlü'l-Beyt, Tevfik Ebu İlm, s.132-134.
[5]- Ehlü'l-Beyt, Tevfik Ebu İlm, s.132-134.
gaziantep escort,mersin escort,gaziantep escort,seks hikayeleri
yatırımsız deneme bonusu deneme bonusu veren siteler 2024
tesettürlü escort ,fatih escort ,türbanlı escort ,travesti escort ,taksim escort ,beylikdüzü escort ,çapa escort