Bugun...



Kur’an Ayetlerinin Bir Araya Toplanması

Bismillahirrahmanirrahim

facebook-paylas
Güncelleme: 20-03-2023 12:21:10 Tarih: 02-03-2023 16:22

Kur’an Ayetlerinin Bir Araya Toplanması

Soru: Kur’an ayetleri neden nüzul tertibi (ilk olarak Mekki ve sonra Medeni) esasına göre toplanmadı?

Cevap: Kur’an’ın toplanması hakkında üç ana görüş mevcuttur:

1-Nüzul esnasında her bir surenin ayetleri tam olarak nazil oluyordu ve sure bitmeden başka bir sure başlamazdı.

2-Her bir sure için birkaç ayet nazil olur ve sureler aşamalı olarak tamamlanıyordu. Bu görüşe göre şöyle bir soru akla gelebilir. Acaba ayetlerin surelere yerleştirilmesi Hz. Peygamber’in (s.a.a) emriyle mi gerçekleşiyordu, yoksa sahabe zamanında mı böyle bir iş gerçekleşti?

3-Şu anda mevcut olan hem ayetlerin ve hem de surelerin tertibi, sahabe zamanında şekil almıştır.

Birinci Görüşün Tahlili:

Suyuti, “El-İtkan” kitabında Hz. Peygamber’in (s.a.a) ve Müslümanların “Bismillahirrahmanirrahim”in başlamasıyla bir önceki surenin bittiğini ve yeni bir surenin başladığını anladıklarına dair rivayetler nakletmiştir.[1] Bu rivayet genel olarak Hz. Peygamber (s.a.a) zamanında da surelerin kâmil şekilde nazil olduğunu gösteriyor. Ama ulemanın ortak görüşü olan risaletin evvelinde “Alak” suresinin sadece birkaç ayetinin nazil olduğu [2] ve bazen bir ayetin nazil olduğu, Hz. Peygamber’in (s.a.a) de onu münasip bir sureye yerleştirdiği [3] bilgisi bu farzın güvenilir olmadığını göstermektedir.

İkinci Görüşün Tahlili:

Birinci bölümde de belirttiğimiz gibi tarihte birçok ayet Hz. Peygamber’in (s.a.a) emriyle çeşitli ayetlere yerleştirilmiştir. İlk olarak Ebu Bekir tarafından toplanan ve sonraları Osman zamanında ikinci defa toplanan Kur’an’da hiçbir ayetin yeri değişmemiştir ve temelde ayetlerin derlenmesinde hiçbir müdahaleleri olmamıştır. “Fatiha” suresi gibi bazı sureler her ne kadar kâmil olarak nazil olsa da [4], Kur’an’daki uzun sureler gibi diğer bazı sureler zamanla ve zahiren orantılı olarak (yani her bir sureden bir miktar ayetin nazil olması ve zamanla surelerin tamamlanması) nazil olmuştur.

Bu alanda merhum Tabersi şöyle diyor: “Nüzul tertibinde, surelerin düzeninin riayeti, her surenin başlangıcıyla alakalıdır. Eğer bir sureden birkaç ayet nazil olsa ve o sure bitmeden başka bir sure kâmil şekilde nazil olsa hatta bu arada birkaç sure daha nazil olsa ve sonra ilk surenin kalan ayetleri nazil de olsa tertibin geçerliliği (surelerin Mekki ve Medeni olmaları) her surenin başlangıç ayetlerinin nüzulüne göredir.” [5]

Bu duruma göre, ayetlerin farklı surelerde derlenmesi ve yerleştirilmesi Hz. Peygamber’in (s.a.a) emriyleydi. Ama Osman zamanında Kur’an’ın farklı nüshaları toplandı ve herkes başkalarının Kur’an’ında olmayan kendi nüshasının doğruluğunun ispatı için o ayetlerin, Hz. Peygamber’den (s.a.a) duyduğuna dair iki şahit getiriyordu ve o nüsha da yerine yerleştiriliyordu. [6]

Üçüncü Görüşün Tahlili:

Ayetlerin düzeni konusunda yaklaşık olarak [7] ortak bir görüş mevcuttur. Ayetlerin düzenlenmesi Hz. Peygamber’in (s.a.a) emriyle ve kayıtla gerçekleşen bir iştir. [8] Ama daha önce de dediğimiz gibi her ne kadar Kur’an’ın Hz. Peygamber (s.a.a) zamanında da toplandığına dair rivayetler olsa da, [9] bazı alametlere göre surelerin tertiplenmesi sahabe zamanında gerçekleşmiştir. [10] Eğer bu görüşü kabul edersek -güçlü de bir görüştür- Kur’an’ın toplanması genel anlamda üç merhalede gerçekleşmiştir; Hz. Peygamber (s.a.a) zamanında, ilk ve ikinci halife döneminde ki nihayetinde üçüncü halifeye ulaşan dönemde. [11]

Kuran’ın Toplanması:

Kur’an Hz. Peygamber (s.a.a) zamanında, onun emriyle bazı sahabeler aracılığıyla toplanmıştır. Bu toplama vahiy kelamının yazımıdır. Ebu Bekir zamanında perakende haldeki levhalar ve parça halindeki ayetler levhalarda (şimdiki kitaplara benzer bir mecmua) toplandı. Sonuçta Osman zamanında bu birçok Mushaf ki Araplar sayesinde farklı kıraatlere müptela olmuştur, tek bir Mushafda toplandı. [12]

Hz. Ali’nin (a.s) Mushaf'ı:

Hz. Ali (a.s), Hz. Peygamber’in (s.a.a) vefatından sonra Kur’an’ı toplanması ile meşgul oldu. Bu Kur’an’ın (Mushaf’ın) özelliği ayet ve surelerin nüzulüne göre dakik olarak düzenlenmesiydi. [13] Yani Mekki olanlar Medenilerden önce yer alıyordu. [14] Ama bu Kur’an, hilafet iddiası taşıyan bazı sahabeler tarafından kabul görmedi. [15] Sonuçta ise son olarak üçüncü halifenin bir araya getirdiği Kur’an, Hz. Ali (a.s) tarafından da kabul edildi.

Bahsedilen konuları nazara alarak şu neticeyi alabiliriz:

Kur’an ayetleri tedrici nüzulüne göre bazen kâmil bir sure şeklinde ve bazen de bir sureden birkaç ayet şeklinde nazil oluşu.

Kur’an ayetlerinin nüzulünde, ayetlerin orantılı olarak farklı surelere nazil olması.

Sahabeden bazıları Hz. Peygamber’in (s.a.a) desturu (nüzulün düzenine göre değil) ve kendi derlemesiyle Kur’an’ı bir araya getiriyordu.

Ayetlerin derlenmesi Hz. Peygamber’in (s.a.a) emriyle ve kayıtla gerçekleşmiştir.

Bir söyleme göre surelerin derlenmesi, sahabe zamanında ve özellikle Osman zamanında gerçekleşti.

Kur’an’ın toplanması Hz. Peygamber (s.a.a) zamanında, vahyin yazımıyla olmuştur. Birinci ve ikinci halife zamanında perakende olan levhalar toplandı ve bir mecmuada toplandı. Osman zamanında birkaç yıldır süre gelen farklı kıraat sorunları çözümlendi.

İmam Ali (a.s) Kur’an’ı, nüzul tertibine göre topladı ama sonuçta halifelerin topladığı genellik kazanmış ve Ehlibeyt (a.s) da şimdiki Kuran’ı tam anlamıyla teyit etmişlerdir.

 

-------------

[1]- İbni Abbas şöyle diyor: Allah Resulü (s.a.a), “Bismillahirrahmanirrahim” nazil olana kadar surenin ne zaman biteceğini bilmiyordu. Bezzar ayrıca şunu da ekliyor: “Bismillah” nazil olduğunda bir surenin bittiği ve diğer bir surenin başladığı belli olurdu. El-Mizan, C.12, S.186

[2]- Muhammed Hadi Marifet, Ulum-u Kur’anî, s.76, Muessese’yi Et-Temhid, Kum, 1999.

[3]- Muhammed Hadi Marifet, Ulum-u Kuranî, s.77; İbni Aşur, Et-Tahrir vet-Tenvir, c.1, s. 90; Tirmizi İbni Abbas’tan, O da Osman b. Affan’dan naklederek diyor ki:

كان رسول اللّه صلّى اللّه عليه و سلّم مما يأتي عليه الزمان و هو تنزل عليه السور ذوات العدد- أي في أوقات متقاربة- فكان إذا نزل عليه الشي‏ء دعا بعض من يكتب الوحي فيقول ضعوا هؤلاء الآيات في السورة كذا.

[4]- Ulum-u Kur’anî, s. 76.

[5]- Fazıl b. Hasan Tabersi, Mecmeu’l-Beyan fi Tefsiril-Kur’an, mütercimlerin tercümesi, c. 26, s.147, Feraheni Yayınevi, Tahran, 1981; Ulum-u Kur’anî, s. 89.

[6]- El-Mizan Tercümesi, c. 12, s. 174.

[7]- Şia’nın Muhammed b. Habibullah Sebzivari Necefi gibi “El-Cedid fi Tefsiri’l-Kur’ani’l-Mecit c.2, s. 420” müfessirleriyle ve gayri imami olan Şevkani gibi “Fethu’l-Kadir, c.1, s. 86” müfessirlerle bu konuda muhalefet etmişlerdir.  

[8]- Suyuti, El-İtkan fi Ulumi’l-Kur’an, c.1, s.71; Ulum-u Kuran, s. 119.

[9]- El-İtkan, c.1, s.69; Muhammed b. İsmail Buhari, Sahihi Buhari, c.4, s.1907, Dar b. Kesir, Beyrut, 1407 hk.

[10]- Ali b. Süleyman El-Abid, Cemu’l-Kur’an Hifzan ve Kitabetun, s.70, Birinci konu:

الأدلة على كتابة القرآن الكريم في عهده صلى الله عليه وسلم ، ما رواه البخاري ومسلم عن ابن عمر« أن رسول الله صلى الله عليه وسلم نهى أن يُسَافر بالقرآن إلى أرض العدو » .

* وفي لفظ لمسلم أن رسول الله صلى الله عيه وسلم قال : « لا تسافروا بالقرآن ، فإني لا آمنُ أن يناله العدو»،بیجا،بیتا

[11]- Ahmet b. Ali Mukrizi, Emtau’l-İsma’, c.4, s.239, Daru’l-Kutubi’l-İlmiye, Beyrut, 1420 hk.

[12]- Cemu’l-Kuran Hifzan ve Kitabetun, s.70 (Hz. Peygamber (s.a.a) zamanında Kur’an’ın toplanmasıyla ilgili); El-İtkan, c.1, s.69 ve 70 (Ebu Bekir ve Osman’ın Kur’an’ı toplaması ile ilgili ve bu konuyla ilişkili olan yerler)

[13]- Bazı ayetler Hz. Peygamber’in (s.a.a) emriyle kendilerine has yerlere yerleştirilmiştir.

[14]- Ulum-u Kur’anî, s.121, Muhammed b. Sa’d, Et-Tabakatul-Kubra, Tercüme: Mehdi Damğani, c.2, s. 324, Kültür ve Düşünce Yayınevi, Tahran, 1995.

[15]- Ulum-u Kur’anî, s.122.




Bu haber 3179 defa okunmuştur.


FACEBOOK YORUM
Yorum

İLGİNİZİ ÇEKEBİLECEK DİĞER SORU-CEVAP Haberleri

YAZARLAR
ÇOK OKUNAN HABERLER
  • BUGÜN
  • BU HAFTA
  • BU AY
SON YORUMLANANLAR
HABER ARŞİVİ
İLAN PANOSU

Web sitemize nasıl ulaştınız?


HABER ARA
Bizi Takip Edin :
Facebook Twitter Google Youtube RSS
YUKARI YUKARI