Bugun...



Hüsün ve Kubuh Meselesi

Bismillahirrahmanirrahim

facebook-paylas
Tarih: 11-01-2023 16:42

Hüsün ve Kubuh Meselesi

Soru: Soru ve cevaplar bölümündeki katkılarından dolayı Musa beye teşekkür ederim. Ayrıca benim öğrenmek istediğim (bir merak) bir mesele vardır ki o da “Hüsün ve Kubuh” meselesidir. Ehl-i Sünnet'in görüşü olarak nakledilen: Allah bütün insanları cehenneme doldursa bile, zulüm olmadığını ve Allah'ın adaletine bir halel gelmeyeceğini, buna karşı Ehl-i Beyt mektebi ve Mutezile mezhebi böyle bir durumun zalimlik olacağını, beyan etmeleri arasındaki farklar nelerdir? Hem benim âcizane anlayabildiğim kadarıyla bütün insanlar (peygamberler de dâhil) Allah'ın vermiş olduğu nimetlerin karşılığını verebilmiş mi ki bunun ötesinde HAK ETMIŞCESİNE -haşa- cenneti isteyebilsinler? ‘Cennet sa'y u gayretimizin karşılığıdır’ diyebilsinler? Allah insanları cehenneme doldursa bile bu durum yine Allah'ın nimetlerinden başka bir nimetine mazhar olmaktır ki cennet ya da cehennem ikisi de nimetin ta kendisi. Ha biri cemali, diğeri celali değişen bir şey yok. Cevabınızı bekler gayretlerinizden dolayı yine teşekkür ederim. Abdüsselam Tarık

Cevap: Muhterem Abdüsselam Tarık kardeşim, yanlış hatırlamıyorsam siz önceden de aynı soruyu sormuştunuz. Ya da bir başkası aynı soruyu sormuştu ve ben o zaman da kısaca cevabını vermiştim. Ayrıca zannım o ki siz Allah-u Teâlâ ile kulları arasındaki münasebetleri birbirine karıştırıyorsunuz ve maalesef meseleye sadece kullar açısından bakıp değerlendirme yapıyorsunuz.

Aziz kardeşim, evet ki biz ne kadar da kulluk etsek, salih amelde bulunsak, Allah-u Teâlâ’ya bir hak iddiasında bulunamayız. Zira her şeyimizi ona borçluyuz. Vücudumuz ondan, idameyi vücut ve tedbir-i hayatımız ondan ve sahip olduğumuz bütün imkânlar ondandır. İşin bu tarafı doğrudur. Ancak sizin gözden kaçırdığınız meselenin öbür yüzü, yani Allah-u Teâlâ’yla ilgili tarafıdır. Peki, söyler misiniz hepimizin de bildiğimiz ve kabul ettiğimiz Allah-u Teâlâ’nın “Esmau’l Hüsnası”ndan olan “Adil” sıfatının anlamı nedir ve tecellisi nerededir?

İnsanların arasındaki amel farklılığını hepimiz biliyoruz. Birisi O'na itaatkâr ve birisi asidir. Birisi hak yolunda her türlü fedakârlığı yapıyor ve diğeri hakka darbe vurmak için elinden geleni ardına koymuyor. Peki, Allah-u Teâlâ'nın bize tanıttığı adalet sıfatı buralarda da tecelli etmez ve asi ile itaatkara karşı farklı davranmazsa, nerede tecelli eder?! Yoksa Allah'ın adaletinin somut hiç bir anlamı yok mu sizce?

Sonra cennet ve cehennem arasında mukayese yaparken de yine benzer yanlışı yapıyorsunuz. Yani Hak Teâlâ'nın esma u sıfatının tecellilerinin hepsi ondan taraf baktığımızda güzeldir ve onun lütfu da hoştur, kahrı da. Hiçbir adaletsizlik söz konusu değildir. Ama meseleye bir de bizim açımızdan bakılırsa, o zaman durum farklıdır aziz kardeşim. Şimdi diyebilir miyiz, o zaman eğer cehennem de Allah'ın bir nimeti ise, o zaman biz neden cennete gitmek için çırpınıyoruz? Neden bu kadar peygamber, kitap gönderilmiştir? İnsanlar kendi hallerine bırakılsaydı ne olurdu?  Nasıl olsa cennete de gitseler nimete kavuşacaklardı, cehenneme de! Sizin deyişinizle "Cennet ya da cehennem ikisi de nimetin ta kendisi, ha biri cemali ve diğeri celali, değişen bir şey yok."

Bu mantığa göre şu ayetleri siz nereye koyacaksınız?:

Acaba mü’min olan kimseyle fasık olan kimse aynı olur mu? Asla aynı olmazlar.” [1]

Ve kendileri Allah’ı unutmuş, böylece O da onlara kendi nefislerini unutturmuş olanlar gibi olmayın. İşte onlar, fasık olanların ta kendileridir. * Ateş halkı ile cennet halkı bir olamaz. Cennet halkı kurtuluşa erenlerdir.” [2]

Kör olanla (basiretle) gören bir olmaz. İman edip de salih amellerde bulunanlarla kötülük yapan da bir olmaz. Ne kadar az öğüt alıp düşünüyorsunuz!” [3]

Her neyse, biraz dikkat ederseniz aziz kardeşim meselenin anlaşılması o kadar da zor olmasa gerek. Eş'ariler ile Ehl-i Beyt mektebinin görüşleri arasındaki farkları da önceki yazılarda beyan etmiş bulunuyoruz. O yazıları tekrar dikkatlice gözden geçirin. Bir de irfan ve tasavvufta kullanılan bazı tabirleri ve açıklamaları tam künhüne varmadan orada burada sarfedip onun üzerinden değerlendirmelerde bulunmamanızı tavsiye ederim. Aksi takdirde bazen çok yanlış ve hatta tehlikeli sonuçlara varmanız mümkün olabilir. İrfanı konular oldukça derin ve yıllarını vermiş ehli ve ehlullah olan kimselerden öğrenilmeden anlaşılacak şeyler değildir. Allah'a emanet olun.

 

-------------

[1]- Tevbe, 18.

[2]- Haşr, 19-20.

[3]- Mü’min, 58.




Bu haber 497 defa okunmuştur.


Etiketler :

FACEBOOK YORUM
Yorum

İLGİNİZİ ÇEKEBİLECEK DİĞER SORU-CEVAP Haberleri

YAZARLAR
ÇOK OKUNAN HABERLER
  • BUGÜN
  • BU HAFTA
  • BU AY
SON YORUMLANANLAR
HABER ARŞİVİ
HAVA DURUMU
İLAN PANOSU

Web sitemize nasıl ulaştınız?


NAMAZ VAKİTLERİ
HABER ARA
Bizi Takip Edin :
Facebook Twitter Google Youtube RSS
YUKARI YUKARI